Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Fıkıh İlmi
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02-02-2012, 04:14   #1 (permalink)

 
musemma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 486
Konular: 443

Karma Puanı: 7

Standart Kader

Söylenilen cümlelerin hele menheci bir ders uslubu uygulanıyorsa,
kelimeler cümleler paragraflar diyelim hitab şekli rast gele değildir bunu
yakalar eğitim jimnastiği olan. Dedim ki ben size taa başlarda, Kur’an da biz
zikretmediğimiz sözünü etmediğimiz hiç bir şey bırakmadık diyor. Bununda
anlamı şu: dedim, illa bu her şeyin zikredilmesi değil, bizi cennete götürecek
cehennemden uzaklaştıracak şeylerin zikredilmesidir,demiştim. ( bu cümleyi
hatırladınız mı? Hatırladın mı, sen hatırlamadın, sen, sende hatırlamadın? Demek
ki, buda derslerin dinlenilmediğini yani kasete kaydettiklerinizi dinlemediğiniz
gösterir.Muhatablar: hocam zaman zaman kopukluk oluyor.
-Şimdi sohbet esnasında bazı kopukluklar olur, bunu kabul ederim. Niye
kaydediyorsunuz siz o dersi? Herhalde sadece başkasına verme kasdıyla değil,

demi? Tekrar dinleyip dersteki yakalayamadığınız yerleri yakalamak için, böyle

olmalı.)
Şimdi bu sözü anladınız mı? Cevabı bu. Yani her şeyin zikredilmiş olması
bu anlamdadır. Haa Allah bazı şeyleri zikretmeyi murad etmiş ve zikretmiştir.
Bazen o zikredilenleri biz ortama göre yani öyle şeyler vardır ki on yedinci
asırda veyahut on beşinci asırda on üçüncü asırda onları okumamıza rağmen o
ayetleri bazen kelimeleri bile cümleleri yakalayamamış olabilir. Demi? Mesela:
<< Biz sizin can havliyle götüremediğiniz yükleri taşıyasınız diye size deve, at, katır yarattık diyor ve daha öyle şeyler yaratacağız ki,>> diyor. Tamam mı?
bunu zikretmiyor. Ve biz o sırada tutup da uçağı düşünemezdik. demi?
Arabayı düşünemezdik, treni düşünemezdik. Cemre de böyle. Allah Kur’an’ı
Kerim de, seneyi on iki ay yaptığını söylüyor değil mi? (muhatablar: evet) ama
ocak şubat diye bir şey yok, tamam mı? Muharrem falan diye, rabiul evvel diye
rabiul sani diye bir ifade yok, zilhicce zilkade diye bir şey yok, şaban ramazan
diye bir şey yok değil mi? Sadece ramazanın ki var oda bildirilen aya, aynen
Cuma günü gibi (muhatablar: şaban da mı yoktu hocam?) yok. ( muhatablar:
şevval?) yok. İşareten sadece haram olan dört aylar var. ُ
فَاِذَا انْسَلَخَ الْاَشْهُرُ الْحُرُمُ haram olan aylar çıktıktan sonra,’’ diyor. Bunlar var.

Soru: Hocam bizim bir günah işlememiz kaderimizde Allah yazdığı için mi biz
günah işleriz?
Cevap: - hoca: şükrü, ( şükrü abi: cevap mı vereyim hocam?) evet.
- şükrü abi: hocam: kaderle ilgili meseleler de dört rükne ters düşmeden

anlamak gerekir. Birinci rükün ilim’dir Allah’ın ilmi.

- hoca: şu sorduğu sorunun cevabını ver kısaca, O anlaşılmadıysa temas

ederiz.
- şükrü abi: Allah ne yapacağını en iyi bilendir, onu yazmıştır yazdığı için
günah işlememiştir, günah işleyeceğini bildiği için Allah yazmıştır.
Soru: yani Allah yazdığı için işlemişizdir, (hoca: hayır!) bende şöyle bir
algılama oluştu hocam da;
Cevap: şimdi sen de nasıl oluştuğunu bilmiyorum da, sorunun cevabını şükrü verdi.
Muhatab: bir de benden dinler misiniz?

Hoca: Sen cevabı biliyordun niye sordun?

Muhatab: Öyle ama, farklı bir cevap alınca,
Hoca: farklı senin düşüncene göre, doğrusu bu neden? Çünkü insan işlediği
hiç bir günaha, hatta Adem den Musa dan bir çok örnekte verdim. İnsan
katiyetle günahlarına kaderi sebeb gösteremez.
Muhatab: gösterip göstermeme alanında demedim hocam. Belki aynı anlama

çıkıyor olabilir ifade ben,

Hoca: sen bunu bilmen gerekir.

Muhatab: işte onun için size soruyorum. Benim düşündüğüm şöyleydi: Allah
yazdığı için biz o günahı işlemişizdir, O’nun yazmasının sebebi ilmiyle

bilmesidir.
Hoca: hayır! Senin ki tam karman çorman olmuş. Bak! Devamlı şöyle
diyorum: çocuklar düşünün düşünmesini öğrenin eşinmeyin. Şimdi senin ki zıt
birbirine. Onu da şimdi bir bilge adam havasıyla kasılarak bir cümle
oluşturdum da dersin şimdi.
Muhatab: yok ben soru olarak sormuştum hocam.
Hoca: Değil. Katiyetle bu, insanlar işlemiş oldukları günahların

sorumlusudurlar, failidirler. Allah’ın onları yazması bildiği içindir, senin

yapacağını bildiği için yazmıştır.

Muhatab: yazdığı için de biz yapmışızdır.

Hoca: hayır, katiyetle.

Muhatab: peki biz nasıl yapıyoruz hocam?

Hoca: Şükrü’nün az önce anlatmak isteyip de ben onu anlatmana luzum yok

dedim, dört kaideye ters düşmeyeceksin, bu kadar kolay. Bu dört kaideyi bas

bayağı yaptın sen tercih ettin.

Muhatab: Bana kaideye ters düşmüyor gibi geldi hocam da.

Hoca: işte kaideleri sen oluşturursan öyle zannedersin. Ama geçen derste size
onu yaptık demi herhalde? Orada onu yakalamalıydın. Anladın demi? Hatta
dedik: ‘’Kul fiilinin failidir halıkı Allah’tır’’ tabii ama o fiili yaratan Allah’tır,
demiştik. Bunu anladın mı?
(Muhatab: bunu anladım.)

- Düşün şimdi, eğer o şeyi Allah sana yazdığı için yapmış olsaydın sanki onu

yapmaya mecbur kılınmıştın, o zaman sorumluluğun ne? Haşa, Allah zalim olur

bu sefer. Bunu düşünemiyor musun?

Muhatab: yo benim aklıma gelen sadece şöyle hocam:

Hoca: boş ver sen aklı akla pek hayırlı şey gelmiyor.

Muhatab: direk öyle düşünmeden, yani Allah bildiği için yazmıştır.

Hoca: şimdi tabii Allah bildiği için yazmıştır, bu cümlen doğru.

Muhatab: ve yazdığı için de biz yapmışızdır.

Hoca: hayır! Şimdi ikisi birbirine ters.

Muhatab: o zaman Allah yazmasaydı biz yine yapamazdık.

Hoca: Allah kulunun yapacağını da yapmayacağı şeyi de bilir dedik.

Muhatab: hocam: Allah yazmasaydı biz onu nasıl…

Hoca: demek ki yapmayacaktın da yazmamıştır! O konuşma olmaz ki o.

Muhatab: Allah yazmazsa biz yapabilir miyiz?

Hoca: kaderin hangi mevzuundan konuşuyon şimdi sen?

Muhatab: Günah işledik.

Hoca: bitti o zaman, az önceki cevabımdır.

Muhatab: konu tam bitince eğer çözemezsem hocam bir daha soracağım.

Hoca: şimdi sen bu mevzuyu kendi kendine çözmeye çalışıyon garib olan o.
Allah’ın koyduğu kuralları anla o kurallara uyarak git. Adam geliyor serbest
ekonomi piyasasından kapitalizm sistemine dayalı yani ticaretten enflasyon
oluşturuyor, develüasyon oluşturuyor yani müşkülat oluşturuyor vade şu bu
diye toplumu ezmek için ondan sonra ne yapıyor? Gariban toplum diyor, bunu
peşin alamaz diyor vadeli oturtalım diyor, bunda da şöyle kar koyalım diyor.
Her şey satıcının lehine işliyor, garibanı düşündüğüne değil ama reklamı ne
oluyor? Garibanı düşünmüş. Adam peşin fiyatına 12 taksit diyor, 12 taksit ne
satılırsa satılsın, onun yarısına bir tane daha alırsın satan yine % 100
kazanmış konumundadır, en az % 50 vergi öteberi masraflar gittikten sonra
cebine kalan konumundadır. Burada garibi düşünme var mı? Ondan sonra diyor
ki: İslam diyor bu müşkülata mutlak cevabı vardır diyor, çünkü İslam her şeyi
ele almıştır diyor. Sen pislik oluşturacaksın İslam o pisliği temizleyecek.
Hayır! Sen islamın kurallarına uyacaksın pislik oluşmayacak. Sen şimdi orada
farkına varamıyorsun, aklını doğruyu yakalama malzemesi kılıyorsun, aklın
hakem konumunda ve buna da eşinme derler tavuk gibi.
Kader mevzuunu konuşabilmek için, öğrene bilmek için mutlak dört rüknü
kaderin rükünleri dediğimiz dört rüknü çok iyi anlamak ve bilmek gerekir.
Kader mevzuunda da konuşurken bu dört esasın hiç birisine ters düşmemelisin.
Bu dört rükünden birini anlarken anlamaya çalışırken sair üç rükne ters
düşmeden. Herhalde bu sözümde şöyle bir kapıyı açmıyor değil mi? Yani
herkes kendi kafasına göre burada doğruyu bulacak ! gibi bir anlayış da ifade
etmiyor. Bu mertebe ise Allah ’dan gayrı, kainattaki her şeyin yoktan var
etmiş olan, zatlarıyla sıfatlarıyla hareketleriyle Allah ‘ın mahluku olduğuna iman
etmeyi gerektiriyor. Yani Allah ‘dan gayrı ne varsa kainatta mahluktur. Yani
yaratılmıştır. Buda neyi gösteriyor? Tek yaratıcı da Allah’tır. Allah ‘dan gayrı
katiyetle bir yaratıcı düşünülemez. İman ve tevhid derslerinde de hepsinin
girişinde söylediğimiz gibi bizde geleneksel İslami anlayışta o mevzuya ait bazı
kelimeler hep müşterek anlam yani aynı manaya delalet eden kelimeler gibi
algılanıyor demiştik hatırlanırsa. Burada   kelimesi fatara kelimesi bedea
kelimesi bede’e kelimesi beraa kelimesi ondan sonra ceale kelimesi hep tek
anlamda yani aynı manaya delalet eden kelimeler gibi alınmış. Mesela: lugatta
imam sayılan Zemahşeri bile ceale kelimesini Kur’an daki geçtiği yere göre bir
çok yerde hep yarattı anlamında ele almış ve mutezili olarak sapıtmasına
sebeb olmuştur. Bunların bazılarının % 20 bazılarının % 30 bazılarının % 40
bazılarıyla veyahut birbirleriyle müşterek anlamları var! Ama müşterek
anlamlarının olması hepsinin aynı manaya delalet ettiğini göstermiyor. Mesela:
fıtratta da anlattığım gibi haleka ile fatara kelimesi yarattı anlamında kullanılan
iki kelimedir. Haleka yaptı anlamında daha çok anlam ifade eder fatara ise
hiç yoktan örneksiz emsalsiz yaratmayı, bunun içindir ki halaka kelimesi
mecazi olarak kullanılır ama fatara yı kıllanamazsın çünkü, hiç yoktan emsalsiz
örneksiz misalsiz olarak yaptı demek yarattı demek. Burada genel anlamdaki
kullanılan halaka yı ele almış. Dördüncü rükün ise Allah’ın yaratması, şeklinde
bir rükün olarak geçmiştir kadere. Bu rükünde de semavi kitablar, rasullerin
cemisi hepsi, fıtratla, aklı selim ittifak etmişlerdir. Meselemizi ısbat eden
sayılamayacak kadar nass vardır, biz bazılarını serd etmekle iktifa ederiz.
……………. ‘’ Allah her şeyin yaratıcısıdır.’’ Burada şey’in kelimesi nekreli
gelmektedir, dışarıda bıraktığı bu kelimenin anlamının dışında bıraktığı hiçbir
şey yoktur. Bunu anladınız mı? Neyi düşünebiliyorsanız, neyi göre biliyorsanız o
şey Allah’ın bir mahluku yani yarattığıdır. Yani ………………. Allah her şeyin
yaratıcısıdır.’’( zümer,62.) Bunu anladınız mı? Yani düşünce, söz ve gördüğümüz ne
varsa, yaratmanın taa başında da zikrettik kısaca. Her şeyi yaratan O,
istisnasız. Zerreyi de küreyi de yaratan O’dur. Bu ayeti kerimenin dışında hiçbir
ayet bilmesek, nass olmasaydı, haberimiz olmasaydı bile, her şeyin yaratıcısının
Allah olduğunu anlatmaya yeter bir ayetti! Tabiî ki bunu duyan, işiten,
okuyanın düşünce hafsalası ne kadar geniş bir çerçeve çiziyorsa bu o kadar
anlar. Kainatın büyüklüğünü bilmeyen birisi, dünyanın büyüklüğünü bilmeyen
birisi kendisine göre uzakları çok büyük şeyler mesafeler düşünebilir.
Mesela benim Mardinli bir arkadaşım vardı, ilk Arapçaya başladığım çocuk.

Urfa’nın Bilecik kasabasına tayin oluyor. Kurs öğretmeni olarak. Köye gittiğinde

ziyarete yaşlılardan birisi soruyor:

- Oğlum Osman nereye?

- Bilecik
- Nerede?
- Taa burada
- Allah’ın mülkü o kadar mı büyük? Diyor. Halbuki Mardin’le Urfa Bilecik
arası çok yakın. Adam köyünden başka bir yere çıkmamış, o mülkten başka
bir şey bilmiyor. Haa Allah’ın mülkü bu kadar büyük mü? diyor.

Şimdi Allah’ı nasıl bir yaratıcı olarak tanımış isen, Allah her şeyin
yaratıcısıdır sözü de, o denli sence içi doldurulan bir kelime olur. Yani senin
düşünce hafzalan nasıl bir çerçeve çiziyorsa, bu o kadardır. O zaman bildiğin
ve bilmediğin, düşünebildiğin ve düşünemediğin, gördüğün ve görmediğin
veyahut göremediğin ne varsa, her şeyi yaratan Allah’tır. Haa görünen ve
görünmeyen sadece varlığı bilinenlerle yani küçük bir zerreyi bile atomlarıyla
mukayese etmeye kalksan yani en küçük zerre de bile binlerce atom
bulunmaktadır ve onların hepsini de teker - teker yaratan O. O’na yaratma güç
bir şey değildir. Başka ayetleri okuduğunuzda göreceksiniz, O sadece ne der?
Ol der! Ve her şey de olur. Anlatabildim mi? Ve hiç yoktan da olur! ‘’Sizi ben
bir hiçten yarattım’’ derken yani biz yoktuk bir hiçtik. Başka bir ayeti kerime
de: ……………………… hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var
eden (yani yaratan) .’’(En’am,1.) burada şimdi yeri ve göğü yaratması, yerleri ve
gökleri yaratması sıkça adı geçen bir ifade ama karanlıkları ve aydınlığı da
yaratan! Demek ki karanlık bile bir mahluk, yaratılmıştır, aydınlıkta bir
mahluktur. Tevhid meselesindeki kulluk babına geçtiğinizde gölge de bir
mahluk. Hatta gölgenin bir fiilinden Allah’a kulluğundan bahseder. Hatta bir
insanın kafir olan bir insanın gölgesi Allah’a razı olarak boyun eğer isteyerek,
her ne kadar o gölgenin sahibi istemese bile. Oda bir mahluktur. Bunu
anlatırken; Allah’ın yaratıcılığını daha geniş bir şekilde düşünebilesiniz diye.
………………………… Ölümü ve hayatı da yaratan O’dur.’’ (Mülk,2.) Ölümü ve hayatı
da yaratan O’dur! Demek ki: ölüm de bir mahluk, hayatta bir mahluktur. Hatta
Müslim’deki hadisi şerif de: Cennet ve cehennemliklerin arasına bir koç getirilir.
Ölüm bir koç suretinde getirilir. Bildiniz mi bu nedir? Diye sorulur, iki taraf
da. Hayır dediklerinde, ‘’ bu sizin hayattayken korktuğunuz ölümdür, şimdi bu
ebediyen öldürülüyor. Size de size de artık ebedi bir kalış vardır
bulunduğunuz yerlerde’’ hanginizin daha güzel amel sahibi olduğunu denemek
için, ölümü ve hayatı yaratan O’dur.
……………………….. Ey İnsanlar! Sizi tek bir nefisten yaratan yine ondan
eşini meydana getiren (yani yaratan) her ikisinden de bir çok erkek ve
kadınlar türeten (yani yaratan) Rabbınızdan korkup sakının.’’ Diyor. (Nisa.1.) şimdi,
insanlığı yaratan Allah ‘ken, insanlığın yaratılışında bazı merhaleler var. Yani
Adem’in topraktan yaratılması, Havva’nın onun özeyinden özek kemiğinden
yaratılması sonra bu ikisinin münasebei zevciyyesinden dolayı birlikteliğinden
izdivaçlarından sonra onların menilerinden ki, ayeti kerime öyle diyor, birisinin
belinden birisinin göğsünün arasından çıkıyor, ve onların neslini yarattı. Yani
insanlığı yarattı derken; bu yaratma seyrini de göz önünde tutarak hareket
etme zorundasınız. Adem’i hiç yoktan topraktan yaratması, ondan sonra Adem
hayattayken kıyamete kadar yaratılacak bütün insanlığın onun sülbünden
belinden çıkartılması. Bu bir yaratma seyridir. Bunu anlatabildim mi? Bu
ileride bununla alakalı olan bir çok meseleyi içine alan temel esasları içerir.
Bunu anlatabildim mi? Yani birisinin tutup da kolonlaması mı diyorlar? Ne karın
ağrısıysa, veyahut tüp bebek tipinde yapılan ne varsa, hiçte fevkalade bir iş
değil. Yani olabilecek şeylerin kullanılması anlamındadır.
……………………. Yine O, geceyi ve gündüzü yarattı ve yine O, güneşi ayı yarattı. Ve böylelikle her şey felek de fezada ……. (Enbiya,33.)
musemma isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 14:58.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner