Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Fıkıh İlmi
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02-02-2012, 04:10   #1 (permalink)

 
musemma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 486
Konular: 443

Karma Puanı: 7

Standart her müslümanın bilmekle yükümlü bulunduğu üç esas

Kadın, erkek her müslümanın bilmekle yükümlü bulunduğu üç esas vardır. Bunlar, kulun; Rabbini, Dinini ve Peygamberi Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’i tanımasıdır.
Hepimizi yaratan Allah azze ve celle, şüphesiz Rabbimizdir. Nimetiyle bizi ve de kâinatı, bir düzende terbiye etmektedir. O, kendisinden başka kulluğa layık hiç bir varlığın bulunmadığı, Yaratıcımızdır.
Dinimiz İslâmdır. İslâm, Allah’ı birleyerek yalnız O’na kullukta bulunmak. O’na hakkıyla teslim olmak; şirk ve de ehlinden tümüyle uzaklaşmaktır.
Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in babası Abdullah, dedesi de Benî Hâşim kabilesinden Hâşim oğlu Abdül’l-Muttalib’tir. Benî Hâşim, Arap aşiretleri içinde saygınlığı olan Kureyş kabilesindendir. Araplar, İbrahim Aleyhisselâm’ın oğlu İsmail Aleyhisselâm’ın soyundandır. Allah’ın selâmı hepsinin üzerine olsun.
İslâm’ın özünde iki temel kural vardır:
Birincisi, hiç bir şeyi O’na denk tutmadan, ortak koşmaksızın, ibadeti yalnız Allah’a has kılmak, bu konuda azimli olup dostluk ve düşmanlıkta O’nun ölçüsüne uymaktır. -Kendisine içinde bulunduğu durum ve tehlikesinin izah edilmesine (hüccet ikamesine) rağmen- bunları terkedenin küfrüne hükmetmektir.
İkincisi de, Allah’a kullukta; şirke, O’na ortak koşmaya şiddetle karşı çıkmak ve bu durumdakilerle asla dost olmamaktadır.
İslam’ın özünü oluşturduğunu belirtiğimiz bu iki temel kural’ın ifadesi Kelime-i Tevhid’dir. Bu yüce kelime La İlahe İllallah’tır. Bu kelime ile şehadette bulunmıyan’ın İslam’a girmesi asla mümkün olmaz. Yine, nasıl ki dişsiz bir anahtarın kapıyı açması mümkün değilse, bu anahtar kelimenin şartları gerçekleşmeden de İslam’ın kapısını açmak mümkün değildir. Onun neleri öngördüğünü şöyle bir hatırlayalım.
İlim: “Lâ İlâhe İll’allah’ın manasını, redle ortadan kaldırdığının ve isbatla ortaya koyduğunun ne olduğunu, kavrayacak şekilde bilmektir. Böylece dille söylenen kalp ile de bilinmiş olur. Ki onun, manasını ve içeriğini bilmeden söyleyene faydası yoktur. Çünkü o kimse, kelimenin gösterip işaret ettiği doğrultuda bir inanca sahip değildir. O’nun durumu anlamadığı bir dilde konuşanla benzer.
“Bil ki Allah’tan başka ilâh yoktur. ilâh ancak O’dur” (Muhammed, 47/9)
“... Ancak bilerek hak için şehadette bulunanlar müstesnadır” (Zuhruf, 43/86)
Bundan kasıt, dilleriyle söyledikleri La İlahe İllallah’ın manasını kalpleri ile bilenlerdir.
Allah Rasûlü Sallallahu Aleyhi Vesellem, “Her kim Allah’tan başka gerçek ilâh olmadığını ve yalnız O’nun ilâh olduğunu bilerek ölürse Cennete girer” buyurmuştur. Gerçekten ibadet edilmeyi hak eden yalnız ve yalnız Allah’tır. İbâdet ise, Allah’ın sevip razı olduğu, gizli ve açık her türlü söz ve ameldir.
Yakin: La İlahe İllallah kelimesi hakkında şek ve şüpheye yer vermeyen tam bir biliş ve kavrayış sahibi olmak.
La ilahe İllallah kelimesini söyleyenin, onun manasını bilmesinden sonra, bu kelimenin delalet ettiği şey hakkındaki inancının şek ve şepheye yer vermeyen, derinden bir kavrayış’ın ve kesin bir bilişin eseri olmasıdır. Çünkü yakinen bilinmeyen bir şey hakkında iman sahibi olunmaz. Allahu Teâla, “Mü’minler ancak, Allah’a Rasul’üne iman edip, sonra da şüpheye düşmeden malları ve canları ile Allah yolunda cihad edenlerdir. İşte sadıklar onlardır” buyurmuştur. (Hucurât, 49/15)
Allah Rasulü Sallallahu Aleyhi Vesellem de: “Şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilâh yoktur, ve ben Allah’ın Rasûlüyüm. Allah’ın huzuruna bu ikisinde şek şüphe etmeden çıkan kimse cennete girer” buyurmaktadır.
İhlas: Şirk’e yer vermeyen bir ihlas’a sahip olmaktır. Bu, amelin her türlü şirk şaibesinden arınmış, yalnız Allah’a yönelmiş halis bir niyetle yapılmasıdır ki o, “La ilahe ill’allah” kelimesinin ortaya koyduğudur. Allahu Teâla, “Halis din ancak Allah’ın değil mi?” (Zümer, 39/3) bir başka hayeti celile’de ise, “Onlar ancak Allah için dini halis kılarak ibadet etmekten başka bir şeyle emrolunmadılar” (Beyyine, 98/5) buyurmuştur.
Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de, “Kıyamet günü insanlar arasında benim şefaâtime erecek olan en mutlu kişi, kalbinden halis ve ihlaslı bir şekilde ‘La ilahe illallah’ diyendir” buyurmuştur.
Sevmek: Gerek bu kelimeyi, gerekse içerdiği, taşıdığı, gösterdiği her şeyi sevmek ve bunlarla sevinç duymak. Allah azze ve celle, “İnsanlar arasında, Allah’ı bırakıp, O’na koştukları eşleri İlâh olarak benimseyenler ve onları, Allah’ı severcesine sevenler vardır. Müminlerin Allah’ı sevmesi ise hepsinden kuvvetlidir” (Bakara, 2/165) buyurmaktadır. Allahu Teâla bu âyette Mümin kullarının kendisine olan kuvvetli sevgisini bildirmiştir. Çünkü onlar Allah’tan başka ilâhlar edinmediler. Kulun, Rabbini sevmesinin alameti ise, nefsinin hoşuna gitmese bile O’nun emrini her şeyin üstünde tutmasıdır. Sevgisi ve nefreti yalnız Allah için olur. O’nun Rasulü’ne itaat eder ve O Peygamberin Sallallahu Aleyhi Vesellem sünnetine sıkı sıkı bağlanır.
Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, “Her kimde şu üç haslet varsa imân’ın tadını almıştır: Allah ve Rasulünü herkesten daha çok sevmek; birini ancak Allah için sevmek, Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmayı kerih gördüğü gibi kötü bulmak” buyurmuştur.
Sıdk: Yalan ve nifakın yeşerme ortamı bulamayacağı gerçek bir doğruluk. Kişinin bu kelimeyi kalpten gelen bir doğrulukla yani dilinin söylediğini kalbi de tasdik ederek söylemesidir. Allahu Teâla, “And olsun, biz kendilerinden öncekileri de denemişken, insanlar, “inandık” deyince, denenmeden bırakılacaklarını mı sanırlar? Allah elbette doğru olanları da yalancıları da ortaya çıkaracaktır” (Ankebut: 29/3) ve, “Gerçeği getiren ve onu doğrulayanlar, işte onlar, Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır” (Zümer, 39/33) buyurmuştur.
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de şöyle buyurmuştur,
“Her kim Allah’tan başka ilâh olmadığını ve Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Allah’ın Resulü olduğunu bütün kalbi ile tasdik ederek ölürse, Cennete girer”
“Lâ İlâhe İll’allah” Hukukuna riayet etmek: Bu yalnız Allah rızası gözetilerek yapılan ve terkine en ufak bir meyil olmaksızın edâ edilen farzlardır, vacib amellerin tümüdür. Allah azze ve celle, “Rabbinize yönelin. Azap size gelmeden önce O’na teslim olun; sonra yardım görmezsiniz” (Zümer, 39/54), “İhsanla kendini Allah’a veren kimse, şüphesiz en sağlam kulba sarılmış olur” (Lokmân, 31/22) buyurmuştur. Yani kişi “lâ ilâhe ill’allah” sözüyle en sağlam kulba sarılmış olacaktır ki, bu da kişinin, Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmesi sonucudur.
Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem, “Ben, sizlerden birine; evladından, babasından ve de tüm insanlardan daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz” buyurmuştur. İşte bu, Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’e gerçek bir sevgi ve de gerçek bir itaattir.
Kabul: Öyle ki inkâra asla yer verilmesin. “Lâ ilâhe ill’allah” dediği halde bu kelimeye ve bu kelimenin hukukunu edâ etmeye çağrıldığında kibir ve taassubu nedeniyle red ve inkara kalkanlar da vardır. Bundan kaçınmak kesinlikle şarttır.
Allahu Teâla, bunu cehennem ehlinin vasıflarını bildirirken şöyle beyan etmiştir,
“Onlara “Lâ ilâhe ill’allah” denilince, büyükleniyorlardı” (Sâffât, 37/35)
Buraya kadar olanlar La ilahe illallah ile birlikte olması gerekenler idi. Bunların Kelime-i Tevhid’in ayrılmaz şartları olduğunu hatırladık.
Bir de hiçbir şekilde bu kelime ile bağdaşmıyan işler var ki bunları da İslam’ı bozan (dinden çıkaran) şeyler olarak kısaca hatırlıyalım.
1. Allah’a kullukta O’na ortak koşmak.
“Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah’a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur” (Nisa, 4/48)
“Her kim Allah’a şirk koşarsa, Allah ona Cenneti haram kılar ve varacağı yer de ateş olur. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.” (Maide, 5/72)
Şirk ikiye ayrılır:
a) Büyük şirk: Sahibi İslâmdan çıkar. O hali üzere ölse ebedi Cehennemlik olur. Ölmeden önce tevbe etmesinden başka türlü asla Allah’ın mağfiretine nâil olamaz.
b) Küçük şirk: Sahibi İslâmdan çıkmış olmaz. Bu hali üzere ölse durumu Allah’ın affına kalmıştır. Allah celle celâluhu dilerse affeder, dilerse azab eder (Allah şirk’in her türünden korusun!)
2. Kişinin Allah ile arasında vasıtalar edinmesi. Duâlarında Allah’tan istediği gibi bu vasıtalardan da birşeyler medet edip onlara tevekkülde bulunmak insanı icmâen kafir yapar. Çünkü Şeriatların tebliği dışında hiç bir hususta Allah ile mahluk arasında vasıta olmaz.
3. Müşrikleri tekfir etmeyip onların küfre düştüklerinde şüphe etmek veya onların yollarını doğru bulmak. Bu kimse İslam’ı tanımadığı için icmâyla küfre düşmüş olur.
4. Başka birinin yol ve hükmünü, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in yolundan daha güzel bulmak, bir başkasının hükmünün O’nun hükmünden daha iyi olduğunu söylemek. Tağutların hükmünü O’nun hükmünden üstün gören, yine Kur’an ve Sünnet’e aykırı kanunları daha üstün kabul eden kimse gibi.
Yine, her kim Allah’ın indirdiği hükümden başka bir hükmü helal görürse; Allah’ın hükmünün daha iyi olduğunu söylese bile kafir olur.
Allah azze ve celle şöyle buyurmaktadır.
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir” (Mâide, 5/44)
“Hayır! Rabbine andolsun ki, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin edip verdiğin hükme içlerinde bir sıkıntı duymadan tamamen teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar” (Nisâ 4/65)
5. Allah Rasulü’nün Sallallahu Aleyhi Vesellem’in getirmiş olduğu bir şeye onunla amel etse bile; buğzeden kafir olur. Çünkü bu sahibinin cehennem’in en alt tabakasında bulunacağı itikadi nifak (münafıklık)’tandır.
6. Dinden olan bir şeyle, o’nun sevabı veya günahıyla alay etmek küfürdür. Allahu Teala, “Onlara soracak olursan, “Biz and olsun ki, eğlenip oynuyorduk” diyecekler; De ki: “Allah’la, ayetleriyle, peygamberiyle mi alay ediyordunuz? Özür beyan etmeyin, inandıktan sonra inkar ettiniz...” buyurmaktadır (Tevbe, 9/65-66)
7. Sihir yapmak. Kim sihir yapar veya sihir yapılmasına razı olursa kafir olur.
“... Bu ikisi “Biz sadece imtihan ediyoruz, sakın küfre düşme” demedikçe kimseye bir şey öğretmezlerdi...” (Bakara, 2/102)
8. Müslümanların aleyhine olup müşriklere arka çıkmak.
“... Sizden kim onlara dost olursa o da onlardandır. Allah zulmeden kimseleri doğru yola eriştirmez” (Mâide, 5/51)
9. Hızır Aleyhisselam’ın, Musâ Aleyhisselam’ın şeriatına uymadığı vs. iddiasıyla; bazılarının, Resûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in şeriatına uymamasının mümkün olduğunu söyleyen kafir olur:
“Her kim İslham’dan başka bir din ararsa (bu din), kendisinden asla kabul edilmiyecektir. O kimse, âhirette de hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Al-i İmran, 3/85)
10. Allah’ın dininden yüz çevirmek. Dinini öğrenmemek ve onunla amel etmemek.
“Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra, O’ndan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Elbette ki biz, suçlulardan intikam alıcıyız” (Secde, 32/22).
Burada yüz çevirmekten, kişinin kendisiyle müslüman olacağı bilgiyi almaması kasdedilmiştir.
Kişinin İslâm’ını gideren bu hususlarda; şaka edenle, ciddi davranan arasında hiçbir fark yoktur, hepsi aynı ölçüde bunlara muhataptırlar. Ancak can tehlikesi söz konusu olduğunda, zorla (ikrâhen) bunlardan birine düşen kimse müstesnâdır.
Zikri geçen bu on madde çok tehlikeli ve tehlikesine rağmen çokça karşılaşılması üzüntü veren durumlardandır. Bununla beraber, bu derece çokça karşılaşılması da Allah’ın, Din’in ve Peygamber’in doğru tanınıp tanınmadığına ait bir göstergedir.
musemma isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
bilmekle, bulunduğu, esas, müslümanın, üç., yükümlü


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:33.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner