Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Tasavvuf
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 01-20-2012, 12:06   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 536
Konular: 144

Karma Puanı: 22

Standart Azab

AZAB KAVRAMI
A- Sözlük Manası
Azab kelimesi sözlükte azb kökünden gelmektedir. Azb bir kimseyi bir şeyden engellemek vazgeçirmek; uzubet, yemeğin ve suyun tatlı olması; i’zab, bir şeyi tatlı yapmak; isti’zab ise tatlı su istemek[1]; azab ve ta’zib ise acı, eziyet, elem, ceza vermek manasındadır.
Bazılarına göre azabın aslı azib ve azub kökünden gelmektedir. Bu mastarların manası ise şiddetli susuzluktan dolayı yemeği bırakmak manasındadır. Bu, hayatın tadını kaçıran şey demektir. Buna göre azab insanı aç ve susuz kalmaya götürür ve böylece hayatın tadı kalmaz. Bazılarına göre de azab azabetün kökünden gelmektedir. Bu mastar kamçının ucuyla vurmak manasına gelmektedir. [2]
Kuran-ı Kerim’de azab kavramı türevleriyle birlikte 490 yerde geçmektedir ve de genel olarak Allah’ın emir ve nehiylerine karşı gelenlere verilen ceza anlamında kullanılmıştır. Azab anlamına gelen pek çok kelime Kuran-ı Kerim’de kullanılmaktadır. Nar, cehennem, ricz, hizy, ikab vs. gibi.
B-Terim Manası
Terim olarak azabı, dört durumda inceleyebiliriz. 1.si Allah’ın kullarına bu dünyada verdiği azablar; 2.si Allah’ın ahirette vereceği azablar; 3.sü insanların birbirlerine yaptıkları işkence ve azablar, sonuncusu ise Allah’ın had cezası olarak takdir ettiği azablar.
1. grup azab çeşidinde Kur’an’da ismi geçen kavimlerin azabı hep bu şekilde olmuştur. Nuh, Hud, Salih, vb… kavimleri yok eden ya bir tufan ya bir deprem yada bir sayha olmuştur. Bu durumlarla ilgili ileriki bölümlerde daha ayrıntılı bilgiler verilecektir.
2. grup azab çeşidi ise Allah Teala’nın ahirette cehennemiyle insanları korkuttuğu azab durumudur. Kuran-ı Kerim’de de bu manayı ve tanımı destekleyici pek çok ayeti kerime bulunmaktadır. « De ki: O halde niçin günahlarınızdan dolayı (Allah) size azab ediyor.»[3] « İnkar eden kimselere çetin azab vardır fakat inanan yararlı iş yapanlara ise bağışlanma ve büyük bir ödül vardır. »[4] , « Sonra, haksızlık edenlere sonsuz azabı tadın. Kazanmış olduklarınızdan başka bir şey için mi cezalandırılıyorsunuz? denir.»[5]()
3. grupta ise insanların birbirlerine yapmış olduğu işkenceleri de Kur’an azap olarak isimlendirmiştir. Nitekim Araf Suresinde Firavun’un büyücülere[6] ve İsrail oğullarına[7] yaptıkları işkencelerle ilgili olarak azab ifadesi geçmektedir.
4. grup ise Allah Teala’nın had cezası olarak tekdir etmiş olduğu azabdır. Nitekim Nur suresinde zina eden kişinin cezasından bahsedilirken “….içinizden Allah’a ve ahiret gününe inanan bir topluluk o ikisinin azabına(cezasına) şahid olsun….” ifadesi geçmektedir.
AHLÂKÎ AZAB SEBEPLER
AHLÂKÎ SEBEPLER
A) Dünya Sevgisi
Mal ve evlat sevgisi, insanın tabiatında vardır. O da güzel yiyecek, ev bark sahibi olmak evlenmek bu sevginin ayrıntılarıdır. Kişi bu durumuyla mal sevgisini, yeme içme sevgisini, dünyevi olan diğer şeyler yöneltir. Bu yönelişle zanneder ki kazanıp elde ettiği dünyevî varlığı bütün problemlerin halledecektir. Hayatın saadetini, malda ve çocuklarda arar. Bu duygu onu tamamen o yöne sevkeder. Zamanla yaratıcısını unutur. Sonunda onu Firavun ve taraftarları gibi hem dünyada hem de ahirette azaba götürür.[71]
İnsanın dünyada başına bir musibet geldiğinde malına ve çocuklarına seslenir. Onlardan yardım umar. Kişinin başına gelen belayı defetmek için en yakın müracât edeceği kaynak, çocukları ve malıdır. İşte Allah Teala ahirette malın ve çocukların kişiyi azabdan kurtaramayacağını şöyle beyan etmektedir.[72]
“İnkar edenler var ya ne malları, ne de çocukları onları Allah’a karşı hiçbir fayda sağlamaz. Onlar ateşin yakıtıdırlar.[73] Bu kafirlerin halidir. Onların dünya malı ile ilgili endişeleri üzerine nazil olmuştur. Bunlar, insanların hayata en düşkünüdür. İsterler ki bin yıl yaşasınlar.[74] Bunlar dünyayı ahirete tercih ederler.[75] İnsan, fıtraten korktuğu şeyi asla istemez. Bunlar sapıklıklarını zaman zaman sezimlerler. Fakat ne yazık ki bu sezgiyi aksiyon haline getirip de yanlışlıklarını düzeltmezler. Âdeta şeytanın ve nefsin yolundan gitmeye kendilerini mecbur ederler. Tabii dünyanın geçici güzellikleri de bunu destekler.
Mal,mülk, çoluk çocuk çokluğu ile övünmek(tekasür), teslimiyetten uzaklaşıp, doyumu bu tür şeylerde aramak; insanı gerçekten amacından kulluğun gereklerini yerine getirmekten alıkoyar. Boş hülyalara daldırır.[76]mal yığıp sayarlar. Bir musibet anında da feryadı basar.[77] Firavun gibi dağı taşı, akıp giden nehirleri, kendinin sanır.[78] Dünyada büyüyüp hakim güç olmayı, başkalarına uymakla elde etmeyi düşünürler. [79]
B) Yeryüzünde Fitne ve Fesat Çıkarmak
Allah’a şirk koşmak ve toplumda herkesin başka şeylere ibadet etmesi tefrikayı meydana getirir.[80] Birbirini suçlamak[81] yapılan bozgunculuğun suç olarak görülmemesi, yapılan bozgunculuğun yapanın yanına kâr kalmayacağı emin olmak, fitne de kronikleşen bir marazdır.[82]
Kanun ve nizam tanımadıkları için Allah Teala, Yahudiler’in arasına kin ve düşmanlık sokarak,[83] onlara kızıp onları lanetlediğini, aynı şekilde Hıristiyanlar için de[84] böyle bir durumu zikrederek, bu kin ve düşmanlığın kıyamete kadar sürüp gideceğine işaret etmektedir.
Kur’an’da İsrail oğulları’nın yeryüzünde iki kere fesat çıkaracakları bildirilmektedir. İlk olarak yapacakları fesatla onlara intikam alacak kullar gönderilecektir. Bu kullar onları dünyada tarumar edecektir.[85]
Anne-baba’ya, öksüzlere, yoksullara iyilik yapıp ve durumu içselleştiren bir toplumda hayat bir bütün oluşturur. Aksi ise toplumu yok eder, birbirine düşürür. Fesat hastalığının bulaştığı insanlar nekeslik ve gurur hastalığına yakalanırlar.[86] Bu hastalığa yakalananlar sonuçta aldatıcı bir azabın peşine düşerler. Hayatını kendi mantık ölçülerine ve nefsâni duygularına göre tanzim eden bu düşüncenin yetkiyi ele alması, fitneyi çok süratli bir biçimde yayar. Zira bu düşünce yanlış üzerinedir. Yanılgının düzelebilmesi için ikaz gereklidir. Bu düşünce sahiplerine hakim olan kibir, kendilerin fitneden çevirmeye yetmez. Fitne ise sonuç itibarıyla azaptır.[87]
C- Kibir
Allah’ın ayetlerini kabul etmemek, direnmek, kabule yanaşmamak, cehennem halkının vasfıdır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.[88]
Allah’ın ayetlerini yalanlayıp,kibirlenen,kabule yanaşmayan,İslâm davetini küçümseyenler,ona engel olmak isteyenler orada ebedi kalacaktır.[89]Kibirli kişiler kendilerinin hiçbir şeye ihtiyaçlarının olmadığını iddia ederler.[90]
Aslında kibir dünyada hiç bir şeyi halletmeyip,çıkmaza soktuğu gibi,Ahirette de azaba sürükler,Allah Teâlâ bunu şöyle açıklar: “İşler ne sizin kuruntunuza,ne kitap ehlinin kuruntusuna göre olur. Kötülük yapan,cezasını çeker ve kendisine Allah’tan başka ne dost bulur ne de yardımcı[91].Sağlam bir itikad,gereğince amel olmadan boşu boşuna kendini kasmak,Allah’ın nimetine egoist davranarak sadece kendine has kılmak,insanı mükafata değil azaba götürür. Allah Teala her iki dünyada bunların kibirlerini kıracağını şöyle beyan eder: “Biz, onun burnunun üzerine damga vurup işaretleyeceğiz.[92] İbn-i Abbas’tan gelen bir rivayette bu husus Bedir’e katılan müşriklerin ileri gelenleri (ekabiri) içindir. Yani Bedir’de kılıçla onun burnuna işaret vuracağız. Ondan sonraki hayatında da öylece yaşayacaktır.[93] “Hurtum”[94]ifadesi kibire, gurura işarettir. Burnu büyümek,burun şişirmek gibi ifadeler, kibir ve gururdan kinayedir. Bir de “Hurtum” ifadesi fil ve domuz burunları için kullanılır. Bu ifade ile büyük bir alçaltma vardır.[95]
Görüldüğü gibi deliller ve kaynaklar,kibirli kimselerin her yönden azapla iç içe olduğunu göstermektedir. Gerçekler karşısında hırçın ve saldırgan kin ve öfke doludurlar.[96]Hakikati dinlemeye tahammül edemezler. Kur’an’da katılık ve yobazlıkta Ben-i İsrail’den daha rezil bir millet zikredilmemiştir.
D- Çekiştirmek
Gizli gizli konuşmak, Yahudi ve Hıristiyanların Müslümanların aleyhinde fısıldaşması Hz.Peygamber(sav)’i Allah’ın selamlamadığı şekilde selamlamak, azapta acele etmek,çekiştirmedir.Allah Teala, çekiştirenler hakkında: “cehenneme onlara yeter”[97] diye buyurarak onların davranışlarının azaba sebep olduğunu açıklamıştır. Zira bu davranış,toplumun ahlâki yapısını dumura uğratan,dünya hayatını çekilmez bir hale sokan bir davranıştır.[98]
İnsanları diliyle çekiştirmek,kaş ve gözle işaretler yapıp alay etmek fesat sayılmıştır.[99] Hümeze: İnceden inceye veya geriden geriye hafife alarak,şunun bunun namus ve haysiyeti ile oynamak,incitmek, gıybet etmek, ayıplamak, kınamak, insanları kışkırtmak, koğuculuk yapmaktır. Bu kişiler fırsat buldukça bu davranışın her çeşidini yaparlar. Bu davranışlar onlar için âdet olmuştur.
Lümeze de hümeze gibidir. Mızrak sapları gibi ayıplamak,kusur takmak,kaş göz işaretiyle birini diğerine göstermek,eğlenmek,kendini beğenmek bu kategoriye girer. Alaya almak,[100] zan, gıybet[101] çekiştirmenin farklı tezahürleridir.
Bütün bu davranışlar, toplumu içinden kemiren,birbirine düşüren hastalıklardır. İslâm toplumu,birbirinden emin,birbirine saygılı,gerek yüzüne gerekse gıyabına, birbirini koruyan saygın ve saygılı bireylerden oluşur. İslâm’dan uzaklaşan bir toplum ise dağınık,şahsiyetten uzak, işine gelen taraftan konuşan, dünya menfaati için birinin yanında diğerinin aleyhinde veryansın eden şahsiyetlerden oluşur. Bu durumda hem toplum manevi bir azaba hem de ahirette Hutame[102] azabıyla cezalandırılır. O gönüllere işleyen yakıcı bir azaptır.[103]
E- Haset
Kur’an,kendilerine gelmeden önce kendisini tasdik edip de Kur’an kendi toplumlarından başka bir toplumdan gelen peygamberin getirmiş olduğu Kur’an-ı Kerim’i hasetlikleri sebebiyle inkâr etmişlerdir.[104] Hz.Peygamber (sav)’e haset etmeleri sebebiyle Ehli Kitap’ın şahsında insanlığın tamamı ikaz edilmiştir.[105] Ona verilen nimetlerin kıskanılması insanlık tarihinden yeni bir olay değildir. Hz.İbrahim(a)’ın çocuklarına da böyle kıskançlık yapılmıştı. Kaldı ki Hz.Peygamber’e verilen nimetler,Al-i İbrahim’e verilen nimetlerin çok fevkindedir. Nübüvvet halkasında kimseye nasip olmayan nimetlerdir. Kıskançlığın ayrılmaz bir parçası ataların,torunlarını nimetlerinin fazlalığı sebebiyle haset etmeleridir. Bu haset,inkar da onların çılgın alevli cehenneme [106] düşmelerine yol açar.[107]
Hz. Nuh’un kavmini uyarması, kavminin ona aldırış etmeyişi ve akabinde ki tufanda helâk olup gitmelerinin altında haset vardır.[108]Hz.Musa’yı Firavun ve taraftarlarının inkâr etmesinin ve inkârın sonucu düşülen azabın sebebi hep aynıdır.[109]Zira Allah Teala küfrün sebebinin haset olduğunu açıklamıştır.[110] Bu noktada azabın sebeplerinden birisi de hasettir. Haset insanı Allah’ı anmak,O’nun kutsiyetiyle meşgul olmaktan alıkoyar. Haset, şeytanın cennetten kovulma sebebidir.
F- İftira
Kazif haddi ile insanların birbiri hakkında çamur atmalarını yasaklayan İslâm Dini, had ile toplum yapısını, insan haysiyetini korumada hiçbir düşünce sisteminin ve hiçbir hukuk sisteminin toplum düzenine yapamayacağı müspet katkıyı yapar. Ahirette de bunlara büyük bir azap vardır.[111]Bu ayet Hz.Aişe hakkında nazil olmuştur. Bu haberi uyduranlara kazif haddi uygulanmıştır.[112]
Allah’a yapılan iftira,[113]yalan söylemek,yalanı doğru göstermek de azabı gerektirir.[114]Yalan haber dünya düzenini bozar. Bundan ötürü insanlar birbirine düşer.[115]
G- Nimete Karşı Nankörlük
Küfran-ı Nimet yapılan iyiliğin bir daha yapılmamasına,o nimetin bir daha verilmesine vesile teşkil eder. Şükretmek yerine küfretmeyi(nankörlük etmeyi) benimseyenler, Allah’ın önünde boyun eğmez,ona teslim olmayı reddeder, ahiret hayatını reddederler.[116]Dünyada nimetin verilmemesi dünya azabını, [117] ahirette ise Allah’ın intikamının tecelli etmesi şeklinde olur.[118]
Şükürsüzlüğün temelinde küfür ve isyan vardır. Bu hususu Allah Teala şöyle beyan eder: Nankörlük ettiklerinden dolayı onları böyle cezalandırdık;biz nankörlerden başkasını cezalandırır mıyız?[119] “Baksan şunlara! Allah’ın nimetini nankörlüğe çevirdiler de kavimlerini helâk yurduna kondurdular.”[120]
Şükürsüzlükte başı zenginler çekmektedir. Zira Allah’ın nimetlerine en çok mahzar olanlar onlardır. Allah Teala önce bunları uyarıyor. Eğer şükrederlerse nimetini arttırıyor. Yek değer şükretmezlerse yine bu isyandan dönmelerini emrediyor. Bu defa da hatadan dönmezlerse inatları ortaya çıkmış oluyor. O zaman da Allah Teala onlara belayı gönderiyor.[121]
H- Eşcinsellik
Eşcinsellik, Hz.Lut’un peygamber olarak gönderildiği kavmin helâkine yol açan ahlâki bir yozlaşmadır. Bununla ilgili ileride bilgi verilecektir.

---------------

Azab Sebebleri
A-Emirlere Uymamak:
Vacip gibi ef’ali mükellefinden olan şeylerin gereğini yapmamak,yahut yasağından kaçınmamak kulun azaba uğramasına neden olur. Bunlardan belli başlıları şunlardır:
1. Namaz:
Namazı hafife alarak ifsad etmek, onu terk etmek şeklinde tezâhür eder. Meryem Suresinde Yüce Allah şöyle buyurur: “Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki,bunlar namazı bıraktılar,nefislerinin arzularına uydular. Bu sebeple ileride azgınlıklarının cezasını çekecekler.”[38] İşte bu ayette namazı terk edenler zamanla kötülüklere bulaşır. Çünkü kâmil manada kılınan namaz insanı bütün kötülüklerden alıkoyar.[39]Kötülüklerden uzaklaşan insan iyilik üzeredir. İyilik üzere olan bir insanda elbette felaha kavuşur.[40] Burada şunu ifade etmek gerekir ki sahibini felaha ulaştırıp,azaptan koruyan namaz,gerçek namazdır. Şartlarına uygun,huşû içinde kılınan namazdır. Yoksa uyarı almış bir namaz azap getirir. Maun suresinde Yüce Allah:Şu namaz kılanların vay haline ! ki onlar namazlarında yanılmaktadırlar. Onlar gösteriş için ibadet yaparlar.[41]
İslâm’ın temel şartlarından olan namaz hususundaki ikaz gayet nettir. Bu tür ibadetleri hafife almak münafıkların yapabileceği gibi Müslümanların da bu hataya düşebilecekleri kesindir. Kılmayan veya onu hafife alanın azaba duçar olacağı kurtuluşa ermeyeceği,dünya ve ahirette yüzünün gülemeyeceği kesindir.
2.Zekat:
Zekat vermemek hem dünyada ve hem de ahirette azabı celbeden önemli faktördür. Zekatı vermemek cimrilikten kaynaklanan bir olaydır. Bu tipler Allah’ın verdiğini gizleyip başkalarına da cimriliği emrederler.[42]
Zekatını vermediği altın ve gümüş,develer,sığır ve koyunlardan ötürü,sahipleri azap görür.[43] Bu hususu Allah Teâlâ söyle beyan ediyor: “Altın ve gümüşü yığıp da onları Allah yolunda sarf etmeyenler var ya işte onlara acı bir azabı müjdele!”[44]Zekat vermeyen,infakta bulunmayan,bu şekilde mal biriktirenler,eğer infak etmiş olsa bu denli mal biriktiremez. Binaenaleyh bulunduğu toplumda muhtaçlara duyarsız kalıp onlara aldırış etmeyenler için Allah Teala bu cezayı tehekkümlü(alaylı) müjde ile duyurmaktadır.[45] Cimri insan, cimriliği ile dünyada kendi kendisini sıkıntıya sokmaktadır. Cimrilikle beraber o zor bir azap halini alır. Belki kendisini dünya hayatından fevkalade perişan eden hedefler belirler. Bu hedefler insanı kulluk şuurundan da uzaklaştırır. Firavun’un yapısına sokar. Zira o hırsı ile akıp giden nehirlere bile el koyma duygusuna kapılmıştır.[46]Sonunda varlığı ile Hz.Musa’ya karşı övünen Firavun helâk olup gitmiştir.
Sonuç olarak zekat, infakı, hayr-ı hasenatı terk edip cimrilik veya israf hastalığına yakalanan, Allah’ı unutan ne olursa olsun servet sahibi olacağım duygusuna kapılan fertlerden oluşan toplum, dünyada da ahirette de hüsrana uğrayanlardandır. Bu duygu sahiplerini dünyada sevimsiz, eşkıya ve terörün hedefi,ahirette de Zebani’nin meşgalesi, cehennemin yakıtı yapar.

B-Zulüm
Zulmün sınırını ve alanını tespit etmek fevkalâde güçtür. Zira bu,zalimin zulümdeki hırsına,şeytanın ve nefsin isteklerine uymasına bağlıdır. Her ne olursa olsun olay,zalimin zulmünün,azabını mutlaka çekeceği gerçeğidir.[47]
Ne malı,ne makamı ne de kariyeri zalimi bu azaptan kurtaramaz. İnsanların birbirlerini öldürmeleri zulümdür.[48]Birbirine sırtını dönmemek,güvensizlik,huzursuzluk toplumda insanı en ucuz meta haline getiren her şey zulümdür. Düşmanlıkta birleşmek,haksızca bir kişinin veya bir gurubun aleyhinde kampanya yapmak insanda doğuştan var olan iyi duyguları köreltir. Şiddeti,despotizmi körükler. Hz.Adem’in oğullarıyla başlayan öldürme olayı[49] ateşe götüren en önemli sebeptir. Saldırganlıkları yüzünden Yahudilere bütün tırnaklı hayvanlar,koyun ve sığırın yağları haram kılınmıştır.İşte bu da bir azaptır.[50]
Toplumda işler keyfince yürürse, güçlü olan haklı çıkarsa, ahiret unutulursa, şehevî arzular öne çıkar[51] ki bu toplum Kur’an’ın işaretiyle: “İşte onlar hayvanlar gibidir,hatta daha da sapık”[52] hayvanileşmiştir. İnsaniyetten hayvanlığa iniş yapan bir toplum dünyada en büyük bir azap içindedir.
Kötülük yapmak, nasslara farklı bakmak,[53] Kitab’ın (Allah korkusu) işine gelen kısmını alıp diğer tarafları atmak,[54] Kitap’ta işlerine gelmeyen yerleri değiştirmek,[55]insanlara işkence yapmak,[56]; bütün bunlar zulmün bir çeşididir. Zalimler egoisttir. Her zaman kendi dediklerinin olmasını isterler. Bulundukları toprağın sadece kendilerine ait olmasını düşünürler. Kendilerinden başkasına ve başka düşünceye hayat hakkı tanımazlar.[57]
C-Yetim Hakkı
Zulüm ile yetim malı yemek,ateşin karına dolmasına yol açar. Çünkü yetim, küçük ve acizdir. Malına sahip olamamaktır. Bunun için tehdit,şiddetlidir. İnsanın karnının alevle dolması en çetin azap çeşididir.[58]
Mûrisler çoğu kez aralarında küçücük varisler bırakır. Terekenin taksiminde hataya düşülmemesi, yetimlerin haklarının kaybolmaması, onların sıkıntıya düşmemesi için Allah Teâlâ : “Yetim malı yemenin zulüm,yiyenlerin ateş yemiş”[59]olacağını tembihliyor. Zira yetim malı yemek cehenneme götürür.
Bütün bunlarla birlikte işin, ferdi ve toplumsal yaraları ve ızdırapları beraberinde getiren, geriden gelecek nesillere kötü yönde örnek teşkil eden bir boyutu da azabı katmerleştirmektir. Harama karşı yeterince duyarlı olmayan bir toplumu, haramı, yetim malı yemeyi meşrû bir zemine oturtma gibi sosyo-ekonomik bir tehlikesi vardır.
D)Ölçü Ve Tartıda Hile
İnsanları azaba sürükleyen sebeplerden birisi de ölçü ve tartı ile meydana gelen hiledir. Terazi, metre, hak ve hukukun hassas olduğu aletlerdir. Dolayısıyla Allah Teala insanları olabilecek hatalara, bu hatalar ve bu haklar sebebiyle insanı celbeden azaba karşı şöyle uyarmıştır. “Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline!”, “Hayır! (Ölçü ve tartıda hile yapılmaz), doğrusu sapanların yazısı siccindedir”.[60] Siccin azabı ifade eder. Çeşitli manaları olmakla birlikte, ölçü ve tartıda hile yapanlar fâcir olur. Facirlerin ise yeri siccindir veya amel defterleri siccindedir.[61] Ayette Allah Teala şöyle anlatır: “Onlar, insanlardan bir şey ölçüp aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar.” “tarttıkları zamansa eksik yaparlar.”[62] Bu şekilde insanlara haksızlık etmek; onların sırtından geçinmek,onları sömürmek, alırken fazla, verirken noksan vermek demektir. Bu ise dünyada saadeti yok ederek, ahirette de Cehenneme sürükleyerek azaba götürür.[63] Demek ki İslam, ölçü ve tartıda ki hassasiyeti ile sömürünün önüne set çekmiş olur. Buna uymayan bir toplumda sömürülünler, azaba içinde kıvrım kıvrım kıvranacaktır. Ticari hayat bozulacak, kişi satın almadığı şeyin parasını öder duruma düşecektir. Karşı taraf noksan tartma veya noksan ölçmek suretiyle satmadığı malın parasını alıp yiyecek veya çoluk çocuk büyütecektir. Silsile olarak böyle bir ortamda bu kazançlarla beslenen malın, maneviyat ve mukaddesat üzere olması mümkün değildir.
E) Şımarıklık
Hz.Musa’nın mucizelerle kendilerine gelmesini dikkate almayan Firavun ve kavmi, Firavun’un işlerinin doğru olmadığını anlayamadılar.[64] Dolayısıyla Firavun’a tâbii olup onun peşinden gittiler. Zulme arka çıktılar. Bu da onları helake sürükledi. Ahirette de kavminin önüne düşerek onları cehenneme götürecektir.[65]
Ad kavmi, peygamberleri Hud(a.)’ı bırakıp, inatkâr azgın mütekebbirlerin, zalimlerin peşinden gittiler. Onların işlerine uydular. Onlarda peşlerine takılan bu insanlara zulmü öğütlediler. Kötülüklere çağırdılar. Dolayısıyla bu tipteki insanların peşine takılanlar kendi peşlerine laneti takmış oldular.[66] Yine aynı şekilde Semud, Lut, Şuayb kavimleri de aynı şekilde şımarıklıkları yüzünden iflah olmadılar.
Bir ülkenin halkının helakine vesile olanların, o ülkenin varlıklıları olduğuna işaret edilmiştir.[67] Zira varlıklıları fısk peşinde koşarlar. Bu da zulme zemin hazırlar. Sonuçta azap gelip çatar.
F) Faiz Yemek
Faiz yemek kafirlerin işidir. Onların isyan sebeplerinden bir olduğuna işaret edilmiştir.[68] Bunun yanında müminlerin felaha erebilmeleri için faizden kaçınmaları emredilmiştir.
Faiz yiyenler, “ alış-veriş de faiz gibidir” demeleri sebebiyle hesap vaktinde Cehennem’e girinceye kadar azab çekecektir.[69] Bunların dünyada da ahirette de hareketlerinde bir dengesizlik, bir anormallik vardır. Dünyada bunlar müflistir.[70] Ahirette de kabirden kalkışları anlatılırken faizle iştigal eden zümrenin, deli olarak diriltileceğine işaret edilmiştir.
Hanedan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:58.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner