musemma

Kadının Eşine Karşı Vazifeleri
Yaşadığımız çağdaki İslami evliliklere baktığımızda, ekseri kadınların evliliklerinde mutlu, huzurlu olmadıklarını görmekteyiz. Bu mutsuzlukların sebeplerine gelince; kadının erkek, erkeğin kadın gibi olmaya başlayarak, bazı görev ve sorumluluklarının yer değiştirmesidir. Ayrıca kadının, erkekle aynı haklara ve vazifelere sahip olduğunu düşünerek, kendini eşine muhtaç görmemesinden kaynaklanan bir görev algılama probleminin oluşmasıdır. (Aslında bu düşünce sistemi bugünkü batı medeniyetinin Müslüman feminist kadın hareketinde istediği bir mantık şeklidir.)

Yaratılış hikmetini göz önünde bulundurduğumuzda, bir medeniyet kurmada dava kadınının aile saadetini ayakta tutmakta eşinden daha farklı ve daha zor bir süreç beklediği bilinci ile hareket etmesi gerekir. Bu mutsuzluk ve huzursuzluğu ortadan kaldıracak, uhrevi yaşamda baki olan huzura ve mutluluğa kavuşmada eşine karşı yapacağı bir takım görevleri vardır. Kısaca bu görevlere değinecek olursak;

Furkan kadın, Nisa Suresi 34. Ayeti Kerime’den yola çıkarak eşine karşı gönülden itaat etmelidir. “…Saliha kadınlar gönülden itaat ederler…” İtaat meselesi aslında evlilikteki tüm sorunların kökünü kazımaktır. Şüphesiz erkek, kadın için bir sığınaktır. O sığınağın en güzel çapası da itaattir. Denizde ne kadar fırtına koparsa kopsun, o fırtınada çapanın sağlamlığı sana gelecek olan zararı azaltacaktır. Şunu unutma ki “İtaatte, esaretin elemi değil, emniyet altında bulunmanın zevk ve rahatı vardır.” (Bilinmeyen Kadın A.Vehbi Vakkasoğlu S: 35)

Dava kadını eşine karşı muhabbetinde, sevgisinde heyecanlı olmalıdır. “kadın heyecanı ile yaşar, erkek muhakeme ile temayüz eder.” (İslam’ın Etrafındaki Şüpheler M. Kutup Ter. A.Özek S: 137)

Furkan kadın, eşinin huy ve sıfatındaki bazı eksiklikleri onun başına kakmamalıdır. Unutmamalı ki eşinin bir huyunun kötü olması, o erkeğin bütün sıfatlarının da kötü olmasını gerektirmez. Böyle hallerde eşinin kendine hoş gelen sıfat ve hallerine bakmalıdır. Şeytanın aralarına girmesine müsaade etmemelidir. Eşinin ufak tefek kırıcı, rencide edici davranışlarına sabır ve tahammül göstererek, cenneti kazanmanın bir yolu da bu diye düşünüp hareket etmelidir. “kadınlar sizin için sizlerde kadınlar için birer örtü ve elbisesiniz…” (Bakara - 187)

Furkan kadın, eşinin gamlı ve kederli anlarında duygularını tedavi altına alan bir doktor gibi olmalıdır. Çünkü insan en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine benzer bir kalp ile buluşmak ister. Bu yüzden derdiyle dertlenmeli, kederiyle kederlendiğini belirtmelidir.

Dava kadını kendine, evine ve çocuklarına karşı bakımlı, düzenli, temiz bir kadın olmaya gayret göstermelidir. Güzel görünen bakımlı bir eşe duyulan muhabbet ile dağınık ve pis bir eşe duyulan muhabbetin eşit olması mümkün değildir. Kendisi için süslenildiğini düşünen bir erkek elbette mutlu olur ve eşine olan sevgisini artırır.

Furkan kadın, şunu bilmelidir ki, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Bu yüzden kocasını yüreklendiren, onun eksikliklerini tamamlayan, yenileyen ve hayra karşı teşvik eden bir yapıya sahip olmalıdır.

Furkan kadın, çocuklarını büyütürken kendi kültür ve adetlerine göre değil, İslam kültürüne ve ahlakına göre yetiştirmelidir. Erkek evladını hizmet ehli ve sorumluluk bilinci ile hareket eden örnek bir baba gibi, kız evladını ise hem hizmet ehli hem de her işten anlayan bir ev hanımı olarak yetiştirmelidir. “İslam toplumu için Müslüman bir aile ne kadar gerekli ise Müslüman bir aile içinde evinin geçimini temin edebilen bir baba ve evinin işlerini yürütebilen bir anne de o kadar gereklidir.” (Kadının Onuru Mehmet Alağaş S: 65)

Dava kadını kocasının hoşuna giden şeyleri yapmalıdır. (bu bazen yemek olur, bazen giyinmek olur, bazen de bazı insanlarla görüşmemek olur.)

Furkan kadın, eşine karşı uysal, neyi nerede konuşacağını bilecek kadar kurnaz olmalıdır.

Furkan kadın, eşinin istek ve arzularına karşı bıkkınlık göstermemeli, meşru olan her türlü isteği geri çevirmemelidir.

Furkan kadını eşi ile olan fikir çatışmalarında bunu ev halkına (çocukları, anne, baba v.s.) ve çevresindeki insanlara yansıtmamalıdır.

Furkan kadın, eşinin ailesine karşı gereken hürmet ve saygıyı göstermeli, eşinin ailesi ile ilgili problemlerde şunu unutulmamalıdır; Sen aileni eşin için terk edemeyeceğine göre, ondan da senin için ailesinden vazgeçmesini beklememelisin.

Furkan kadın, eşinin anne ve babasını kendi anne ve babası gibi değerlendirmez ve onları eleştirdiği müddetçe, eşini iki dağın arasında bırakmış olur. Bugünün eşi olan sen, yarının kaynanası olacağını unutma. Eşinin annesi ile muhabbet kuramıyorsan da, eşini senin ve annesi arasında tercih yapma güçlüğünde bırakma ki, mutsuzluk bayrağını çeken sen olmayasın.

Furkan kadın, eşinin ailesinin ahlakını, kültürünü kendi ailesinin ahlak ve kültürü ile sürekli kıyaslamamalı, onlarla uyumlu olabilecek noktalarda iletişime geçip onların güzel yönlerini görmelidir.

Furkan kadın, eşinin rızık imtihanında en önce sabır gösteren ve eşine her türlü desteği veren olmalıdır. Ayrıca eşinden fuzuli ve dünyevi mal talep ederek yormamalıdır. Yorgunluğunu hizmete yönlendirip, bu prensibi ALLAH için kendine şiar edinmelidir.

Yukarıda anlattığımız maddelerin özünü ALLAH Resulü şu hadiste çok güzel bir şekilde ifade eder.

“Mü’min, ALLAH’a takvadan sonra en ziyade Saliha bir zevceden fayda görür. Böylesi bir kadına emretse itaat eder, ona baksa huzur duyar, bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır, kadınından ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi namusunu hem de adamın malı hususunda koruyucu ve dürüst olur.” (Kütüb-i Sitte Prof. Dr. İbrahim Canan 17 Cilt s: 190)



Nurcan Coşkun ( Furkan Nesli Dergisi )

__________________

la ilahe ente sübhaneke inni küntü minezzalimin