Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Tasavvuf
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02-05-2012, 00:13   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 536
Konular: 144

Karma Puanı: 22

Standart Abdulkadir Geylani Hz'lerinden Nasihatler

Ey iman sahibi, seni bir tuhaf görüyorum. Komşuna hasetli bir haldesin. Onun yemesini çekemiyorsun. İçmesinden hoşlanmıyorsun. Onun giydiği sana tuhaf geliyor. Evi gözünde büyüyor. Hanımı dahi senin için çekilmez bir dert oluyor. O mevla nimeti içinde zengin olmuştur. Onun zenginliğinde bir türlü hoşluk bulamıyorsun. Bu hallerin neden oluyor.

Bilmiş olman gerekir ki, bu halin iman zafiyetinden ileri geliyor. Bu hal seni ALLAH’ın rahmet nazarından uzaklaştırır. İlahi gazabı üzerine çeker. Peygamber efendimiz kudsi hadisi ile hasedi şöyle anlatmıştır:

- “ Hased eden nimetimin düşmanıdır.

Ayrıca; peygamberimiz bir Hadis-i Şerifinde buyurdu:

-“ Hased, iyilikleri yer. Ateş odunu yaktığı gibi iyilikleri bitirir.

Zavallı!.. neye hased ediyorsun. Sen mi verdin o nimetleri? Onları sen değil, ALLAH verdi... ALLAH’ın verdiği nimete nasıl hased edersin. ALLAH-ü Taâla:

- “ Onların dünya geçimlerini aralarında dağıttık.. “

Diye haber vermiştir.

İlahi nimetlerle beslenen o adamı hor görme. Ona karşı hased etme. Onun nimeti için de kimse hak iddia edemez. Herkese ALLAH nasibince verir, herkes nasibini bulur.

Bu halinle o akılsız bir duruma düşmektesin ki, senden daha akılsız daha cahil, bahil ve cahil görülemez. Acaba o adamdakileri senin mi zannediyorsun. Bu o kadar cahilliktir ki, tarifi imkansız. Eğer sana gelecek bir şey varsa başkasına gidemez. “ HAŞA “ ALLAH’a mı kin tutuyorsun. Halbuki ALLAH-ü Taâla:

- “ Emrim değiştirilemez. Ben kullara zulum etmem.”

Buyuruyor. ALLAH sana zulmetmez. Senin kısmetini başkasına vermez. Bunu böyle bil. Aksini düşünme, cahillik etme.

ALLAH’ın verdiği nimete karşı durmak hıyanettir. Kendine zulumdur. Sonra bir nevi yere hased etmektir. Çünki, o hased ettiğin insanın nimeti yerden çıkar. Altın, gümüş yerden gelir. Bunlar miras olarak gelir. Geçmiş ümmetlerden. Ad, Semud, Kisra, Katser’lerin elinden geldi. Bir zamanlar bu mallar, bu mülkler onlarındı. Asıl onlara hased etmek lazım. Çünkü komşunun malı onların malının milyonda biri olur.

Senin bu hasedine bir misal vardır:

Bir insan koca bir sultanı askeri, mülkü, tacı, tahtı ve bütün saltanatı ile görüyor. Onun çeşitli nimetlerini her an seyrediyor. Buna hased etmiyor. Beri yanda padişahın köpeklerinde birine hizmet eden bir yabancı köpek görüyor. Yabancı köpek ile yerli köpek oturuyor, kalkıyor. Her türlü geçimini onun sayesinde sağlıyor. O zavallı adam bu hale tahammül edemiyor. O yabancı köpeğin ölmesini yerine kendinin geçmesini temenni ediyor.

Bu hal alçaklığın ve hasisliğin en büyüğüdür. Böyle düşünen bir adam için, zühd, inanç diye bir şey olmadığı gibi, ondan daha ahmak, daha bilgisiz kimse de olamaz.

Zavallı, eğer kıyamet gününde o hased ettiğin komşunun başına gelecekleri bir bilsen, hiç hased etmezsin. Eğer, o adam ALLAH’ın emrine uymuyorsa, nimetlerin hakkını ödemiyorsa onun başına gelecekleri yalnız ALLAH bilir. ALLAH, nimetleri kendi yoluna sarf edilsin diye verir, aksi halde nimet felaket olur.

Peygamber efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyuruyor:

- “ Kıyamet gününde bir takım insanlar etlerinin makasla kesilmiş olmasını isterler. Buna sebep, zavallı kimselerin dünyada çektikleri bela yüzünden orada aldıkları sevabı görüp, imrenmeleridir. “

O gün, senin zengin komşun bir fakir olmayı ister. Kıyamet günü bir sürü hesabın görülmesi ve münakaşası onu yorar. Güneşin sıcaklığı altında beyni pişer. Böyle günlerce bekler. Oranın bir günü, buraya nisbetle elli bin senedir. İşte o dünyadaki nimet hesabını böyle verir. Halbuki sen, eğer hased etmeden sabırlı durursun. Dünyada güçlüklere sabredenler orada rahat eder. Sıkıntılara göğüs gerenler, orada mesud olur. Sen de dünyada iken kazaya, kadere iman edip, kaderine razı olduğundan orada en büyük nimete mazhar oldun. Başkasının zenginliğine göz dikmediğin için, orada tam afiyet buldun.

İşte dünyada kendi hastalığını, başkasının iyiliğine,darlığını başkasını genişliğine, düşkünlüğünü başkasının iyiliğine tercih edenler öbür alemde arşın gölgesine sığınırlar..

Sana en büyük tavsiye: Belaya sabret, nimelere şükret ve her işini ulvi gök kubbesini yaradana ısmarla..

*Kardeşinin nasihatini kabül et.Ona muhalefet etme.Çünkü o, senin kendinde görmediğin şeyleri görür.Bunu için Resul_i Ekrem;’’Mümin, müminin aynasıdır’’buyurmuştur. Mümin,din kardeşine yapmış olduğu nasihatlerde samimidir.Onun göremediği şeyleri bildirir. Ona , iyilikler kötülükler arasındaki farkı gösterir. Ona , lehinde veya aleyhinde olan şeyleri anlatır.


*Acele etme . Acele eden , ya hata yapar veye hatalı duruma yakın olur. Ağır ve temkimli haraket eden , o işte ya isabet kaydeder veya isabet etmeye yaklaşır.Acele şeytandandır. Ağır ve temkinli hareket etmek, ALLAHü tealadandır.Umumiyetle aceleye sebeb , dünyalık toplama hırsıdır. Kanaat sahibi ol. Kanaat bitmeyen bir hazinedir…


*ALLAHü tealadan gereği gibi haya ediniz. Gaflette olmayınız. Zamanınızı, zayi olup gidiyor. Halbuki siz, yiyemiyeceğiniz şeyleri toplamak, ulaşamıyacağınız şeylerin peşinde koşmak, oturamıyacağınız binaları kurmakla meşgül olyorsunuz.Bütün bunlar size, Rabbinizin huzurunda hesap vermek için duracağınızı unutturuyor.Halbuki ALLAHü tealayı anmak, ariflerin kalplerinde yerleşir.Onların kalplerini kuşatır. Onlara, ALLAHü tealayı hatırlamaya mani olan her şeyi unutturur…


*Senin dilin güzel ve tatlı; yüzün ise kötülüklerden kurtulmuş gibi gülüyor, ya kalbinin hali nasıl? Cemaat içinde iyi görünüyorsun ya yalnız iken, yanında kimse yok iken nasılsın?
Göründüğün gibi değilsın. Sen namaz kıldığın, oruç tutduğun, hayır işleri yaptığın zaman, eğer bunları sırf ALLAHü tealanın rızasını gözeterek yapmazsan, nifak üzere ve ALLAHü tealadan uzak olacağını biliyor musun? Şimdi ALLAH için yapmadığın bütün işlerin için bütün sözlerin, adi ve bayağı niyetlerin için tövbe et…


*İnsanlara gösteriş için onların rızalarını almak için amel yapıp, sonrada bunu ALLAHü tealanın kabül etmesini istemek yakışır mı? Hırsı, şımarıklığı, azgınlığı ve dünyaya düşkünlüğünü bırak. Sevincini ve neşeni bıraz azalt. Biraz hüzünlü ol. Çünkü sen, hüzün evinde ve dünya hapishanesindesin. Resül_i Ekrem daima tefekkür ederdi. Sevinçleri az, hüzünleri çoktu. Az gülerdi. Sadece başkasının kalbini ferahlandırmak için tebessüm buyrurlardı…


*Kulun ALLAHü tealayı sevmesinde Samimi olup olmadığı, başına bela musibet geldiği zaman ortaya çıkar. Bela musibet geldiğinde sabır ve sukun halini muhafaza edebiliyorsa, o gerçekten ALLAHü tealayı seviyor demektir. Musibet ve fakirlik zamanında sebat gösterebilmek bu sevgiye delil ve alamet yapıldı.
Biri Hz. Muhammed’e; ‘’ben seni seviyorum’’ deyince; ‘’Fakirlik için elbise hazırla’’ buyurdu. Bir başkası gelip Hz. Muhammed’e; ‘’Ben ALLAHü tealayı seviyorum’’ diyince; ‘’Bela için elbise hazırla’’ buyurdu…


*Halinizden şikayette bulunmayın. Sabredin, feryat etmeyin.Doğruluk üzre devam edin. İsteyin bıkkınlık göstermeyin. İçinde bulunduğunuz istenmeyen hallerden dolayı ümitsizliğe düşmeyin. Daima ümitli olun Birbirinize düşman değil, kardeş olun. Birbirinize buğz etmeyin. ALLAHü tealaya, rızası için yapılan sabırlar ve tahammüller, asla karşılıksız kalmaz. Onun için bir an olsun sabrediniz, mutlaka, senelerce bu sabrın mükafatını görürsünüz. Ömrü boyunca kahraman lakabıyla meşhur olan, bu lakabı, bir anlık cesareti neticesinde kazanmıştır. ALLAHü teala Kur’anı_ı kerimde mealen; ‘’şübhesiz ki, ALLAH sabredenlerle beraberdir’’ buyuruyor…(bakara süresi: 153)


*Hayatta olduğunuz müddetçe, ömrü fırsat biliniz. Bir müddet sonra hayat kapısı kapanacak, bu dünyadan ayrılacaksınız. Gücünüz yettiği müddetçe hayırlı işler yapmayı ganimet biliniz. Tövbe ediniz. Dua etmeye imkanınız varken, dua ediniz. Salih kimselerle bereber olmalı fırsat biliniz…

Sana zenginlerle konuştuğun zaman vakarlı, fakirlerle konuştuğun zamansa mütevazi olmanı tavsiye ederim. ALLAH-ü Teala (CC) Hz.lerinin senin bütün hallerine vakıf olduğunu düşün; daima mütevazı ve samimi ol! Birtakım sebeplere dayanarak onlara Yaradanı (CC) ithama kalkışma. Bütün hallerde o Yaratıcıya (CC) güven. Aranızdaki samimiyete güvenerek kardeşinin hakkını yeme. Gönlü, gözü tok olan ALLAH (CC) yolunun yolcuları ile sohbete devam et… Onlara karşı mütevazi ve terbiyeli ol… Nefsin isteklerini keserek ıslah etmeye çalış… ALLAH’a (CC) insanların en yakın olanı, güzel huylu ve ileri görüşlü olanıdır. Amellerin en iyisi Hakk’la (CC) olmaktır…

Sana daima hak ve sabır tavsiye ederim. Hakk’a (CC) güven, sabırlı ol.

Dünyada sana iki şey yeter; fakir ile sohbet, ALLAH (CC) dostlarına hizmet… Fakir yalnız Hak zenginliği ile var olandır…

Senden aşağılarla çekişme, küçük düşersin.

Senden üstün kimselerle uğraşma, gücünü boş yere sarfetmiş olursun…

Kendin gibilerle itişme; huysuz sayılırsın…

Fakr ve tasavvuf iki ciddi şeydir. Şakaya gelmezler; ALLAH (CC) bizi, sizi ve bütün Müslümanları bu yolun hakikî yolcuları arasına katsın, bu yolun hakikatine ermeye muvaffak buyursun. Amin!…

Ey veli! (ALLAH’ı CC. seven) ALLAH’ı (CC) hiç unutma; bu hale devam et; çünkü hayır bundadır.

Ey veli! (ALLAH CC. dostu) ALLAH’ın (CC) emirlerine iyi sarıl; çünkü bütün kötülükler bununla def olur…

Ey veli! (ALLAH CC. sevgilisi) Hayatla sana gelecek bazı güçlükler olur; bunları hoş karşıla: (Belki hakkında hayırlıdır…)

Şunu iyi bil ki sen bütün halinden, sükûn ve hareketinden sorumlusun; bunun için en iyi iş hangisi ise onu yapmaya çalış…

Duygularını boş yere harcamaktan sakın; ALLAH’a (CC) ve Resulü’ne (SAV) ve onların yolunda gidene bağlan; taat et. Üzerindeki haklarını öde; fazla bir şey isteme. Her halinde Hakk’a (CC) duacı ol!…

Müslümanlar hakkında iyi niyet besle ve güzel düşün. Aralarına hayır yapmak için gir.

Hiçbir gecen kalbinde bir Müslümana karşı şer, kuruntu, buğz olduğu halde geçmesin; sana zulmedene de islahı için dua et ve sonunu ALLAH’a (CC) bırak…

Daima helal yemeye çalış, bilmediğin şeyi öğrenmek için de bilgi sahiplerine müracaat et; sor… Her halde ALLAH’tan (CC) utan… Daima manen Hakk’ın (CC) düşüncesi ile ol; başka bir kimse ile konuşuyorsan yine O’nun (CC) için olsun…. Her sabah mümkün olduğu kadar fakirlere bir şey vermeye çalış…

Akşam namazından sonra iki rekat istihare namazı kıl. (Akşamla yatsı arasında nafile olarak kılınır. ALLAH’tan CC. hayır istenir…)

Ölen Müslümanların cenazesinde bulun; namazlarını kıl.

Her sabah yedi defa “Allâhümme ecirnâ minen-nâr” (Ya Rabbi CC! Bizi koru) duasını oku.

Sûre-i Haşr’in son ayetlerini şöyle başlayarak oku, hatta ezber et:

- “Eûzü billâhissemî’il ‘alîmi mineş şeytânirracîm.”
SANA ŞÜPHE VERENİ BIRAK

Biri şüpheli, diğeri şüphesiz iki şey arasında kalırsan şüphesiz tarafı al, öteki tarafı bırak. Mümkün olduğu kadar şüpheli şeylerden kaç.



Her hangi bir şeyin şüpheli tarafı kalmasa dahi kalbin razı değilse yine alma, bekle. Zuhurata tabi ol. Bilhassa manevi emirle yasak olduğu bildirilen şeyi yapma, emre uy. Sanki o yapacağın şeyle hiç karşılaşmadın. Rabbına dön, rızkını ondan bekle. Eğer O’nun kapısına gitmek istemezsen seni hatırına bile getirmez. Hak Taâla seni unutmaz. Kafirlerin bile rızkını verir. Seni hiç unutur mu? Yeter ki, sen O’nun emirlerine uyasın. Gece gündüz O’nun yolunda gitmeğe gayret et. Sen mümin, muvahhid(*) gece gündüz O’nun kulluğuna bağlı olursan seni unutmaz ve rızkını bol bol gönderir.



Başka mana: Halkın sahip olduğu malı bırak, onlardan bir şey bekleme. Kalbini onlara bağlama, ne onlardan kork ne de bir şey bekle. Senin için haram olmayan şüpheden de beri olan ALLAH’ın helal gösterdiği şeyi al...



Her şeyi O büyük varlığa bağlamalısın. İsteyeceğini O’ndan istemelisin. Sonra, her şeyini O varlık verebilir. Ümidin ve korkun da O’ndan olmalı. O büyük varlık da Hak Taâla olduğunu bil..



Her varlığın yakasını O tutmuştur. Halkın kalbi O’nun emri ile çarpar. Şu, ayakta gezen varlıklara O hayat verir. Onlardan sana bir iyilik gelirse, onlardan değil Hak’tan bil. Onlar mallarının başına hak tarafından bekçi olarak konmuşlardır. Onlar bir nevi Hak tarafından vekil olarak, mallarının başında beklerler.



Sana her hangi bir şey verilirse Hak’kın emri ile geldiğini anla. Verdiren ve verdirmeyen O’dur. Aziz Mevla şöyle buyuruyor:



- “ALLAH’ın ihsanını isteyiniz. ALLAH’tan başka çağırdığınız putlar size gıda vermezler. Rızkınızı ALLAH’tan isteyiniz. O’na yalvarınız. O’na şükrediniz. Çünkü O’na döneceksiniz. Kullarım benden sorarlarsa, yakın olduğumu söyle.. Ben dua edenin duasını işitirim, bana dua ediniz ki, kabul edeyim.”



Sizi besleyen ALLAH’tır. O metin dir. Kuvvet sahibidir. ALLAH dileğine hesapsız rızık verir.
ŞÜKÜR VE KUSURLARI İTİRAF

Amelini görme. Onlarla böbürlenme; bu hal sana yakışmıyor. Nefsi görmek, yapılan işlere karşılık beklemek iyi olmuyor. En iyisi bunları Hakk’tan (CC) görmektir. Bütün işleri O’nun (CC) yardımıyla yaptığını anla; ona göre işlerini ayarla.

Eğer bir kötülüğü yapmıyorsan düşün. Bu halin senden mi yoksa Hakk’tan (CC) mı? Elbette Hakk’tan (CC). O (CC), seni esirgedi. O (CC) , seni sakladı. Buna hamd etmek gerek. Şükür etmen lazım. Nerede şükür? Buna akılsızlık derler. Başkasının gücünü kendine mal etmen yerinde olur mu, akıl karı mı?

Şu misaller sana bir şeyler, anlatır sanırım.

Sen düşmanla çarpışıyorsun, fakat gücün yetmiyor. Öteden kuvvetli biri geliyor, düşmanın elini bağlıyor. Yere seriyor. Sen de yapacağını yapıyorsun.

Sonra her şeyi kendin yaptığını iddia ediyorsun.

Halbuki o kuvvetli adam gelmeseydi senin bir iş yapacağın yoktu. Belki de düşman seni öldürecekti.

Diğeri de şu: Biri vardır, zengindir. Herkese ödünç verir. Veyahut ihsan eder. Sen de bir şeyler almak istersin, ama sana vermez. Öteden biri gelir, sana kefil olur ve alırsın.

Sonra da:

- “Ben aldım. Benim itibarım var.”

Diye söylenmeye başlarsın. Yakışır mı?

İşte bu iki misal sanadır. İşlerini düzenle. Şükret. Sana verilenle yetin. Daima ALLAH’ı (CC) öv; her iyiliği O’na (CC) ver. Şer işleri sana yükle. Nefsini islaha çalış. Eğer birini kötüleyeceksen nefsin yeter. Çünkü bütün şerrin yuvası odur.

Yaradanı (CC) daima bir yaratıcı olarak bil. Ona göre edepli ol… Nefsini kötülüğün yuvası gör, ona göre terbiye et.

Bazı büyük bilginler şöyle derler:

- Sana lazım olan gelir.

Buna bir Hadis-i Şerifte işaret edilir:

- “Çalışınız, birbirinize yaklaşınız. Kötü yolları kendinize kapayınız. Herkes yaratılışının gereğini” yapar.
SEVGİ, SEVİLEN VE GEREĞİ

Acaiptir, bir mümine yakışmaz, ama yine de söyler:

- “Falan yakınlık kazandı veya uzaklaştı.”

- “Falana dünyalık verildi veya iflas etti.”

- “Şu adam zengin oldu veya fakirleşti.”

- “İşte şu adam var ya, o büyüdü yahut küçüldü.”

- “Şu insanı görüyor musun? İşte o dillere destan oldu yahut unutuldu.”

Daha bunlar gibi birçok sözler. Hepsi dedikodu cinsinden. Bu sözler, bir iman sahibinin ağzında iyi olmuyor; yakışmıyor. Herkesin kendine has bir karakteri ve yolu vardır. İman sahibinin de bir yolu olmalıdır.

Acaba iman sahibi bilmezmi ki? ALLAH (CC) birdir, birliği sever. Her şeyde tek olmayı diler. Sevilme babında da tek olmayı ister. Kendinden başkasının sevilmesini istemez. Zaten iki sevgi bir arada olmaz. Hakk’tan (CC) başkası sevilince Hakk (CC) sevgisi kalmaz. İnsan başka sevgilerle ve çeşitli dedikodularla uğraşınca Hakk (CC) sevgisi zedelenir.

Her iyilik edene bağlanmak olmaz. Bir başkası sevilince Hakk (CC) sevgisi kalpte azalır. ALLAH (CC) Gayûrdur. Orada yalnız kendi sevgisinin bulunmasını ister.

Başka şeyleri üzerinden bir yana at. Başkasını dilinden bırak. Onlara koşmaktan vazgeç, onların yaptığı iyiliği Hakk’tan (CC) gör. Eğer kuldan görürsen kulu seversin. Çünkü Peygamberimiz (SAV) şöyle buyurur:

- “Kalp, iyilik edeni sever.”

ALLAH’ın (CC) sevgisine layıksan o seni esirger. Her yandan halkı senden keser. Her bakımdan O’nu (CC) sevmek için halkın yolunu sana uğratmaz. İşte o zaman Hakk’a (CC) bağlanabilirsen cümle varlığın Hakk’ın (CC) olur.

Biraz kendini dene, yalnız Hakk’ı (CC) sev. Göreceksin ki yalnız hayrın ve şerrin sahibi ALLAH’tır (CC). Bu halinde ilahi bir cezbe gelir, nefsin de yok olur. İlahî varlığın gayrisi yok olur gider. İşte… o zaman sana hayır elleri açılır. İlk bakışta dünyalık işler senin için bol olur. Diller seni över. Herkes senin arzun olmadan yardıma koşar. Ahiret işlerin daha başka olur. Orası senin için tadına doyulmaz bir yer olur.

Hakk’a (CC) bağlan; ona karşı edepli ol. Seni gözeteni gözet. Sana yar olana sen de yar ol. Seni seveni sev. Seni çağırana koş. Senin işini yoluna koyana elindekini harca.

Seni pislikten koruyana yar ol. Ölümden beri olana borçlu ol. Kötülüklerini giderene minnettar ol. Bir sürü adi vehimlerden seni esirgeyene bağlan. Her şeytan tipinden, aldatıcı ve cahil arkadaşların elinden kurtaran senin en yakın dostundur. Onu ara! Etrafını bir sürü yol kesiciler sarmışken seni onların önünden alan, elbette ki en yakın dostun sayılır; onun yolunu gözet.

Hak ve bir sürü maddi şeyler ve heva birbirine uyabilir mi? Birtakım maddî kıymetlerin içinde sayılan şeylerle ilahi kuvvetler bir olabilir mi?

Ne dünya ile ahiret birdir ne de değersiz şeylerin önünde ilahi kıymetlerin bir olur. Kendini nerede görüyorsun? Sen ve bütün varlıklar; ilk, son, iç ve dış hepsinin gidişi Hakka’dır (CC). Bütün kalpler onun için atar. Bütün ağırlıklar Hakk (CC) canibindedir. Bütün iyilikler oradan gelir.

ALLAH'I (C.C.) BİLİP HALKI BIRAKMAK

ALLAH’ı (CC) aradığın zaman halkı yok bil. Halk arasına karıştığın zaman nefsini uzak tut. Halkı bırakıp Hakk’ı (CC) düşündüğün zaman varlığın sana yok olduğunu görürsün. Nefsini karıştırmadan halk arasına girersen adil olursun. Sana uyanlar da senden emin olurlar.

İç alemine çekildiğinde her şeyi bırak. Yalnız gir; o zaman asıl arkadaşını sır gözünle, bu gözlerden başka gözlerle hikmetten görürsün.

Nefsin erir; yerine ALLAH’ın (CC) emri gelir. O’na (CC) yakınlık gelir. O zaman görürsün. Bilgisizlik bilgi, uzak yakın; sessizlik huzur; korku ünsiyet olmuştur.

Ev şurada duran, sadece iki şey vardır: Yaradan ve yaradılan. Yaradanı (CC) kabul edersen geri kalanlara söyle:

- “Alemlerin sahibinden başkası benim düşmanımdır.”

Bu işler kolay bilinmez. Tadan bilir. Safrası bozuk olan tad alamaz. Ancak tedavi sonunda tadabilir.

Ey karşımda duran, dinle: İman sahibi yarar iş tutarsa nefsi iyiliğe döner. Kalbin anladığını anlar. Sonra sır olur. Sonra fena bulur. Daha sonra varlık olur.Dostlara kapılar açıktır. Nefsini yola getir, dost ol, oradan gir.

Ey şurada duran, dinle: Fena şey, yaratıkları Yaratana (CC) karşı görmektir. Tabiatın melek sıfatına bürünmesidir. Bir zaman sonra bu da yok olur; ilk yaratılış şeklini bulursun. İşte o zaman suyunu Hakk (CC) verir. Varlığında filizlenen ekeneği o eker. Eğer bunu istiyorsan İslam ol; Hakk’a (CC) bağlan. Sonra bu yolumuzu arzu et. Daha sonra ilahi ilimleri öğrenmeye koyul. Marifet yollarını bundan sonra ara. Bundan vücut bul; var ol, varlığın onunla olsun.

Zahid ol, ilk iş zahidliktir. Bu, bir anlık iştir. Vefa sahibi ol, bu da az zamanda elde edilir. Sonu olmayan güzel iş ise marifet yoludur.
DUA ETMEK

“Ben ALLAH’a (CC) dua etmem.”

Deme, sonra nasıl olsa gelecek gelir; gelmiyorsa olan da gelmez gibi sözlerini de bir mazeret olarak gösterme. Bunlar boş sözdür. Daima dua et. Dua etmek bir vazifedir, görevdir; kulluk icabı sayılır. Dünya ve âhirete ait işlerin için ALLAH’a (CC) yalvar, dua et ve iste. Haram olmayan, ahlakına bir zarar vermeyecek olan her şeyi O’ndan (CC) talep et. Çünkü Cenab-ı Hakk (CC) bizi dua etmeye teşvik ediyor, emir veriyor:

- “Bana dua edin, icabet ederim. ALLAH’ın (CC) güzel nimetlerini isteyin, ama o nimetleri birbiriniz için böbürlenme vesilesi yapmayın.”

Dua üzerine Peygamber (SAV) Efendimiz havli emirler vermiştir. Ümmetini dua etmeye teşvik etmiştir. Bunların birkaçını zikretmek yerinde olur:

- “Kabul olacağına inanarak dua edin. ALLAH’a (CC) yalvaracağınız zaman ellerinizi açınız.”

İş bu Hadis-i Şerifler senin; “dua etmeye lüzum yok. Etsem de gelir etmesem de.”

Şeklinde söylediğin sözlerin yersiz olduğunu gösteriyor.

Daima ALLAH’tan (CC) iste. Kısmetinde varsa gelir; bu geliş senin imanını arttırır. Duaya alıştığın için halka yüz suyu dökmekten de kurtulursun. Şayet kısmetin değilse yine duan iyi olur, ALLAH’a (CC) imanın olduğu anlaşılır. Ayrıca bütün hallere karşı sende bir uysallık olur. Asabiyete kapılmadan işlerin kolaylıkla hal yolunu bulursun. Borçlu isen kolaylıkla ödeme yollarını ararsın. Sakin olduğun için herkesin itimadını kazanırsın. Çünkü imanlısın, işlerini ALLAH’a (CC) bırakıyorsun.

Yaptığın duaya dünyada karşılık verilmese bile ahirette bol ecir alırsın. Günahların, hataların bağışlanır. ALLAH (CC) kullarına bol ihsanlar yapandır. Acır, dualarını kabul eder.

Duanın kabul olunacağı muhakkaktır. Ya bu alemde ya öbür alemde karşılığı görülür.

Peygamber (SAV) Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde şöyle buyurur:

- “Kıyamet günü imanlı kimse amel defterinde birçok iyi işlerin mükafatı şeklinde bazı şeyler görür, hayret eder. Sonra ona sorulur:

- ‘Bunları biliyor musun?’ Haliyle bilmez ne olduğunu:

- ‘Bilmiyorum…’

Der. Buna karşılık ona şöyle anlatılır:

- ‘İşte bunlar senin dünyada dua yoluyla istediğin şeylerin karşılığıdır. Kaderinde olmadığı için orada verilmedi; burada onların mükafatını alıyorsun’.”

Her iman sahibi ALLAH’a (CC) dua eder… İman sahibi, Yaradanını (CC) her zaman anandır. Her hakkı yerine getiren iman sahibidir.

Sonra dua eden bilir ki her şeyi veren ALLAH’tır (CC).

Dua eden kibirli değildir. İşte bundan ötürü dua iman sahibinin huyları arasında olmalıdır.

Ehl-i iman, duadan kaçınmamalıdır.
MANEVİ ÖLÜM

Halkın malına göz dikmez, onların elindekinden kendini mustağni kılarsan, kötü isteklerin ölmeğe başlar. Böyle olunca sende hiçbir kötülüğe karşı meyil kalmaz. Bunlar hep ALLAH’ın yardımı ile olur. Bu inayet ve yardım sayesinde öyle bir hayata kavuşursun ki ondan sonar ölüm yoktur. Bundan bulacağın zenginlik tükenmez; verilen alınmaz... Rahatın bozulmaz... Hiçbir sevdiğinden mahrum olmazsın. Öğrendiğini unutmaz, sonundan korkmazsın...

Bu yeni varlıkla bambaşka bir aleme geçersin; saadeti bitmez tükenmez... Sultanlığın bir türlü sonu gelmez. Yüksekliği bir türlü nihayete ermez. Burada yalnız tazim olunur, tahkir olunmaz.

Çünkü sende artık bir meniyet vardır. Ve doğruluk zatında mevcuttur. Söylediğin Hak, yaptığın doğrudur. Sen artık eşsiz bir cevher haline gelmişsin. Tekle tek, birle bir olmuşsun. Gizlinin gizlisi, sırrın sırrı oldun; yetmez mi?

Bu hal ve bu alemde sen, peygamberlerin vekilisin demektir. Velayet sırrı sende biter. Ebdallar –velilerden bir kısım- şekline bürünür. Her dert seninle biter. Her ihtiyaç seninle görülür. Yağmur arzunla yağar. Bitkiler sevginle biter... Yeşerir... İster sultan, isterse çoban, ister imam ister cemaat hepsinin belasını def edersin...

Sen bundan böyle ibadın ve biladın amirisin; eller sana yardıma gelir... Ayaklar sana hediyeler taşır. Diller seni övmeğe başlar. Bunlar ALLAH’ın izni ile olur. İki kişi dahi, aleyhinde söylenecek tek kelime bulamaz...

Ey bunca in’am ve ihsan yapan ALLAH, bunlar hep senin vergilerindir. İkramındır. – ALLAH büyük ihsan sahibidir-
İMAN SAHİPLERİNİN SIKINTILARI

İman sahiplerinin bazen mihnete düştükleri olur. Bunun bazı sebepleri vardır. Daha doğrusu buna hikmet icabı demek yerinde olur.

İman sahibinin mihneti bir nevi lütuf sayılmalıdır. Hiç olmazsa ALLAH’ını (CC) hatırlar, dua eder. Duası makbul olur. Belki bir an için gaflete düşmüştür. Gelen ufacık bir mihnet çok iyi nimetlere sahip ol*maya sebep olur.

Sonra insan niçin duadan kaçınsın? Ve niçin Al*lah’ını (CC) unutsun? İşte unutunca ufacık bir uyarma ameliyesi yapılır. Haliyle iman sahibi bunun nere*den geldiğini hemen anlar, dua eder. Elbette o za man dualar makbul olur. İlahi lütuf ve kerem kapılan açılır.

ALLAH (CC) hiçbir kulun duasını karşılıksız bırakmaz. Burada olmasa da öbür alemde karşılığını verir. Haliyle bu arada kaderin de icabı yerine gelir. Bunu da unutmamak yerinde olur.

Anlatıldığı gibi bazı ufak tefek mihnetler başa geldiği zaman edep ve terbiye dışına çıkmak yersiz olur. Bir bela gelince insan kendini kontrol etmelidir. Günahını araştırmalı ve onu gidermeye gayret etmelidir.

Bir güç işe düşüldüğü zaman günah yollarını değil, sevap işleme yollarını aramak yerinde olur. Bir günah işleyince nasıl olsa işlendi diye öbürlerini sıraya koymak yerinde olmaz. Hele kader bahsinde uygunsuz yol tutmak, hiç de bir Müslümana yakışır şey değildir.

En uygun yol, dua yoludur. Bela geldiği zaman dua etmek, ALLAH’a (CC) yalvarmak, günahlarına tevbe etmek hepsinden iyidir.

Doğru yola hidayet eden ve en iyisini bilen yalnız ALLAH’tır (CC).
YASAK OLAN ŞEY

İnsana: gibi bir söz yasak edilmiştir.

İnsanı hayrete düşürüyor; çok kere < ne yapayım?> diye söylüyorsun... Sana verilecek cevap:

-“ Yerinde dur, haline şükret!..”

Sana, bulunduğun halde kalmak emri verilmiştir; o emri veren bir gün olur yolları açar. Her şey kendiliğinden yoluna girer. ALLAH’ın emirlerini iyi anla ve oku:

-“ Ey iman sahipleri, sabırlı olunuz... Sabır yolunda birbirinize yadımda bulununuz. Birbirinize iyi bağlanınız. ALLAH’tan çok korkunuz. Ümit edilir ki bu yolda felaha eresiniz. “

Ey iman sahibi, ALLAH-ü Taâla bu ayetinde, önc sabır emrini verdi; sonra bu uğurda karşılıklı yardımlaşınız ve birbirinize kenetleniniz emrini verdi. Daha sonra bunların terki çok büyük hata olduğunu anlattı ve:

-“ ALLAH’tan korkun..”

Buyurdu... Bunun açık manası şudur:

-“ Sabrı bırakmayın, çünkü hayır ve selamet ondadır. “

Sabrın büyüklüğüne işaret için, bir Hadis-i Şerifte şöyle buyurulmuştur:

-“ Vücutta baş nasılsa iman bölümleri arasında sabır da öyledir.”

Büyüklerin şöyle bir kelâmı vardır:

- “ Her hayır, sabırla işlenir. Herhangi bir hayrı yapana sevabı, o işteki sabrı kadar verilir.”

Hemen bu kelâma uyarak: Sabrınıza hiçbir işte iyilik yoktur, derler. Sonra ALLAH-ü Taâla:

-“ Sabırlı kişilere mükafatları hesapsız bol verilir.” Şeklinde buyurdu...

Kötülüklerden uzak oldukça ALLAH yardımcın olur. Sabırlı ol, sonunu bekle, sabrın kadar mükafat alırsın.

Büyükler için ayetin tefsirine dayanarak buyurmuştur ki:

-“ İttika sahiplerine ALLAH kolaylık yollarını açar... İstediği yerden rızık gönderir. “

Bekle, sabırla bekle; ölüm gelinceye kadar bekle. Bu bekleme devresinde iman ve sabrın dayanağın olsun. Yalnız ALLAH’a dayan. Çünkü, ALLAH-ü Taâla şöyle buyurdu:

-“ Tevekkül sahiplerine ALLAH kâfidir. “

Sen sabır ve tevekkül sahibi olduğun müddet, muhsinlerden olursun. İşte âyet-i kerime:

-“ ALLAH muhsinleri sever. “

Dünyada ve ahirette sabır, her şeyin başıdır. İman sahibi sabrı kadar yükselir. Muvafakat ve rıza derecesine sabırla kavuşulur. Daha sonra sabırla ilâhi fiilde yokluğa kavuşulur. Bedeliyet hali ve sonsuz ferahlık alemi ondan sonra başlar.

Sakın sabrı bırakma; rezil olur, utanırsın. Dünya ve ahiretini kaybedersin. ALLAH esirgesin her iki alemin hayrı da elinden uçar.
İç alemine çekildiğinde her şeyi bırak. Yalnız gir; o zaman asıl arkadaşını sır gözünle, bu gözlerden başka gözlerle hikmetten görürsün.

Nefsin erir; yerine ALLAH’ın (CC) emri gelir. O’na (CC) yakınlık gelir. O zaman görürsün. Bilgisizlik bilgi, uzak yakın; sessizlik huzur; korku ünsiyet olmuştur.
Hanedan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-13-2012, 01:43   #2 (permalink)

 
SUMASALI - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Oct 2012


Mesajlar: 812
Konular: 257

Karma Puanı: 2

Standart

tesekkürler.....


















__________________

Yüzlerce rekat gördü dizlerim.
Yüzlerce kez kapanıp secdeye seni diledim.
Sev n’olur...
Kimseyi sevmediğin gibi, kimsenin beni sevmediği gibi...


SUMASALI isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
abdulkadir, geylani, hz'lerinden, nasihatler, sözleri


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 12:48.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner