Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Tasavvuf
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 11-29-2013, 07:35   #1 (permalink)
Hun

 
Hun - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Nov 2012


Mesajlar: 976
Konular: 577

Karma Puanı: 2

Standart Kaderimiz Biz Dogmadan Belirlenmistir..!!

ilgimi ceken bu ruhani üyelerimizle paylasmak istedim..
Kader nedir? Kaderimizi değiştirmek elimizde mi?
Kader, Yüce Allah’ın olmuş olacak her şeyi önceden bilmesidir.

Hepimiz kaderimizde ne yazıldıysa onu yaşıyoruz.

Buradaki ince nokta, Allah’ın bizim yapacaklarımızı önceden bilmesidir. Bizler Allah’ın takdiri olarak, zamana bağımlı olarak yaratılmış insanlarız. Ancak, Yüce Allah için zaman kavramı yoktur. Dolayısıyla Allah’ın katında, bizim için belirlenmiş kader, tek bir andır ve bizim yaşantımız, dünyanın yaratıldığı andan yok olacağı ana kadar geçen süre tek bir anda olup bitmiştir.

İnsanların şunu iyi bilmesi gerekiyor; Kainatta yaratılmış olan milyarlarca insanın hayatının her saniyesi daha onlar doğmadan Allah tarafından belirlenmiştir. İnsanların en çok içine düştükleri yanılgı sadece doğum günü, ölüm günü, evlenecekleri kişi, kaç çocuğu olacağı gibi hayatındaki önemli olayların Allah tarafından belirleneceğini düşünmeleridir.

Halbuki doğrusu, insanın hayatı boyunca alacağı nefese, içeceği suya, uyuyacağı dakikaya, atacağı adıma kadar Allah tarafından belirlenmiş olmasıdır.

Allah bunu ayetinde şöyle bildirmiştir: Hiç şüphesiz, Biz herşeyi kader ile yarattık. (Kamer Suresi, 49)

Dikkat edeceğiniz gibi Allah ayetinde “her şeyi” ifadesini kullanmıştır. Bu tüm kainatın, insanların, hayvanların, eşyaların kaderinin Allah tarafından önceden belirlenmesi demektir. Nasıl kainatın yaratıldığı an kaderde belli ise kıyamet günü ile yok edilmesi de kaderde belirlenmiştir. Bu gün geldiğinde kainatın yok olmasını kimse engelleyemeyecektir.

Allah insanlara akıl vermiştir ve hayatı boyunca da önüne birçok seçenek çıkarır. İnsan bu seçenekleri seçerken sanki kendi aklıyla buluyormuş zanneder, kendi iradesini kullandığını sanır. Halbuki bu hissi insana veren, kendi seçiyormuş gibi hissettiren de Allah’tır.

Mesela, sizin 20 yaşınızda öğle vakti saat 12:00’da arkadaşınız ile buluşup gideceğiniz lokanta ve o lokantada ne yiyeceğinize kadar kaderinizde bellidir. Ama insan hayatı boyunca kendisinin karar verdiğini zanneder. Burada insanların Allah’ın sonsuz gücünü çok iyi düşünmeleri ve takdir etmeleri gerekir.

Allah bir ayetinde dilemezse, yaprak kıpırdamayacağını belirtmiştir.

Allah insanların her anını ve her saniyesini kontrol etmektedir. Aynı şekilde hayvanların ve eşyaların kaderini de belirlemiştir. İnsanlar karşılaştıkları olaylar sonucunda Allah’a tevekkül etmekle yükümlüdürler. Çünkü Allah insanları güzellikle de zorlukla da denemektedir.

Mesela bir insanın iflas etmesi, hastalanması, çocuğunu kaybetmesi, sakat kalması, işten çıkarılması bunların hepsi kaderindedir. İnsan ne tedbir alırsa alsın bunların gerçekleşmesini önleyemez.

Bir Müslüman bütün bunların Allah tarafından özel olarak imtihan amacıyla yaratıldığını bilir, daima sabreder ve tevekkül eder. Yine insanın zenginliğinin artması, yeni bir iş bulması, bir çocuk sahibi olması gibi hayatındaki tüm güzellikler de Allah’tandır. Bunlar da Allah tarafından o kişiye şükretmesi için imtihan olarak verilmektedir.

Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara Suresi, 155)

Değerli Arkadaşlar, konuyu daha iyi anlamanız için örnek vermek istiyorum.

Bir öğrenci üniversite sınavına hazırlanıyor olsun. Allah bu öğrencinin sınavda başarılı olup olmayacağını kaderinde belirlemiştir. Ancak bizler bilemeyiz. Öğrenci, zaten kaderimde ne yazıldıysa o olur, çalışmama gerek yok derse, bu tabii ki akılsızca bir tavır olur. Çünkü Allah hayatta her işi bir sebebe bağlamıştır. Kapıdan girmek için adım atmanız gerekir, bir şeyi almak için elinizi uzatmanız gerekir.

Tabii ki başarılı olmak için öğrencinin çalışması şarttır. Ama bu öğrencinin ne kadar çalışacağı, bu sınavdan kaç alacağı kaderinde daha doğmadan önce belirlenmiştir. Eğer, öğrenci sınavı kazanamazsa muhakkak ki onda bir hayır aramalıdır ve Allah benim için hayırlısı neyse onu vermiştir deyip şükretmelidir.

Bizler oradaki hayrın ne olduğunu bilemeyiz ama Allah bilir. Belki o öğrenci sınavı kazansaydı, gittiği okulda başına bir kaza gelecekti, Allah bunu engellemiş olabilir diye düşünmelidir.

Allah insanların hayatı boyunca yapacakları seçimleri de kaderlerinde belirlemiştir. Yaşayacağı tüm olaylar da kaderlerinde belirlenmiştir.

Örneğin bir insanın ne zaman trafik kazası geçireceği, kaderinde bellidir. Kişi ne yaparsa yapsın bunu engelleyemez, o olay vakti zamanı gelince olur. Burada yapmamız gereken, o kazadan sonra yaşıyorsak, Allah’ın bizi imtihan ettiğini bilmek, isyan etmemek ve şükretmektir.

Özetle

Tüm kâinatın, insanların, hayvanların ev eşyanın kaderini, Yüce Allah belirlemiştir ve her şey vakti zamanı geldiğinde gerçekleşir.

Ümmetlerden hiç biri, kendisine tespit edilmiş eceli ne öne alabilir, ne erteleyebilir. ( Mümin’un Suresi, 43 )

İnsanın günlük yaşantısında karşılaştığı her türlü zorlukta mutlaka bir hikmet vardır.

‘’ Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için şerdir. Allah bilir de siz bilemezsiniz. ‘’( Bakara Suresi, 216 )

Tüm yaşadıklarımız Allah’ın dilemesiyle olur. İnsanın yaşadığı küçük, büyük her olay kaderindedir.

Gökte ve yerde gizli olan hiçbir şey yoktur ki, apaçık olan bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da ) olmasın.(Neml Suresi, 75 )

Her şeye hayır ve hikmet gözüyle bakıp, Allah’ın güzel planı içinde olduğunun bilmek yani kadere inanmak, ahiret ve dünya için çok büyük bir nimettir. Bizler ne yaşıyorsak, hepsi kaderimizde olanlar. Allah neyi yazmışsa onu yaşıyoruz.

Alinti

Konu Hun tarafından (11-29-2013 Saat 18:19 ) değiştirilmiştir..
Hun isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-29-2013, 15:21   #2 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Jan 2013


Mesajlar: 252
Konular: 84

Karma Puanı: 2

Standart

Allah razı olsun ne güzel bir paylaşım. emeğine sağlık.
şimşek isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-29-2013, 18:56   #3 (permalink)

 
zeinarda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Oct 2012


Mesajlar: 1.884
Konular: 657

Karma Puanı: 2

Standart

Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır.


Allahü teâlâ, herkesin ne yapacağını, nerede nasıl öleceğini bilir. Buna, kader, kısmet, baht, nasip, talih, yazgı, alınyazısı deniyor.



Allahü teâlâ da insanların başlarına ne geleceğini bildiği için, bunları levh-i mahfuza yazmıştır. Bir âyet meali şöyledir:

(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda]dır.) [Hud 6]

Kaderin değişeni de, değişmeyeni de vardır. Mesela değişmeyen ecele, ecel-i müsemma denir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:

(Ecel bir an gecikmez ve vaktinden önce de gelmez.) [Araf 34]

İnsanın işine göre, ömrü ve rızkı değişebilir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah, dilediğini siler, dilediğini değiştirmez. Ümm-ül-kitab [levh-i mahfuz] Ondadır.) [Ra’d 39]

Ümm-ül kitap, ezeli olan kelam-ı İlahinin yazılı olduğu kitaptır. Melekler, bunu anlayamaz. Zamanlı değildir. Allah’tan başka, kimse bilmez. Hiç yok olmaz. Levh-i mahfuzda değişiklik olur. Bunu melekler görür.

İnsanın, işine göre, ömrü ve rızkı değişir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Bir başka âyet meali de şöyledir:

(Herkesin ömrü ve ömürlerin kısalması elbette kitapta yazılıdır.)[Fatır 11]

Değişebilen kaza kadere kaza-i muallak denir. Bir kimse, iyi amel yapıp duası kabul olursa, o kaza değişebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:


(Kader, tedbirle, sakınmakla değişmez. Ama kabul olan dua, bela gelirken korur.) [Taberani]


(Sıla-i rahm ömrü uzatır.) [Taberani]

(Kaza-i muallakı hiçbir şey değiştirmez. Yalnız dua değiştirir.)[Hakim]

Kaderin levh-i mahfuzda yazılması kazadır. Bir kimseye takdir edilen bela, kaza-i muallak ise, o kimsenin dua etmesi de takdir edilmişse, dua eder, kabul olunca belayı önler.

Duanın belayı önlemesi de kaza ve kaderdendir. Şemsiye yağmura siper olduğu gibi, dua da belaya siper olur.


Ecel-i müsemma değişmez ama; Ecel-i kaza değişebilir. Bir örnek: İki kişi, Hazret-i Davud’a birbirini şikayet etti. Azrail aleyhisselam gelip,(Bu iki kişiden birinin eceline bir hafta kaldı. İkincisinin ömrü de, bir hafta önce bitmişti; ama ölmedi) dedi. Hazret-i Davud, hayret edip sebebini sorunca cevaben dedi ki:

(İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu gidip onun gönlünü aldı. Bunun için Allahü teâlâ, bunun ömrünü 20 yıl uzattı.) [Levh-i Mahfuz ve Ümm-ül-kitab risalesi]

Dua, Allah’a yalvararak muradını istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua etmeyene gazap eder.

Dua, gelmiş olan belaları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mani olur. Allahü teâlâ, (Bana halis kalb ile dua ediniz! Böyle duaları kabul ederim) buyurdu.

Bunun için, dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir. Yine (Bana ibadet yapmak istemeyenleri, zelil ve hakir yapar, Cehenneme atarım) buyuruyor. (Mümin 60)


Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def için ve faydalı şeyleri vermek için de, dua etmeyi sebep yapmıştır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Dua, ibadetin aslı ve özüdür. Allah katında duadan makbul bir şey yoktur. Dua 70 türlü kazayı önler. Ömrün bereketini artırır.)[Tirmizi]


(Dua eden, üç şeyden hali değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, Yahut ahirette mükafatını bulur.)[Deylemi]
Duanın yapılması mukadderata bağlıdır. Takdirde dua varsa elbette yapılır.

Duanın belayı önlemesi kaza ve kaderdendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
[Şir’a]
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:


Dua, kazayı, belayı defeder. Hadis-i şerifte (Kaza, ancak ve yalnız dua ile durdurulur) buyuruldu. (Tirmizi)


DUA söz konusu olduğu zaman, hemen pek çoğumuz yanlış bilgiyle şartlanmak yüzünden, “Aman canım kaderde ne varsa o olacak, DUA’ya ne gerek var!” deyiveririz.


Oysa, bu tamamıyla yanlış bir görüştür!


KADER kesindir ve hiç kimse bunun dışına asla çıkamaz.Burada çok önemli olan husus şudur: KADER’in tekniği!..
“KADER”i ancak DUA değiştirir. Ömrü ise ancak iyilik uzatır. Şüphesiz ki, kişi işlemiş olduğu günah sebebiyle rızıktan mahrum edilir.”


“KAZA’yı ancak DUA geri çevirir... Ömrü ise iyilik uzatır.”


“Tedbirin kadere faydası olmaz; DUA’nın ise gelmiş ve gelmemiş musîbetlere faydası vardır; şüphesiz ki belâ iner, DUA onu karşılar ve kıyamete kadar çarpışırlar.”

Evet, bir yandan, kaderin değişmeyeceği belirtiliyor; diğer yandan DUA’nın kaderi, kazayı geri çevireceği açıklanıyor. Bu iki hususu nasıl birleştirip, nasıl bir sonuç elde edeceğiz?


Bilelim ki...
İnsanların kaderi takdir edilmiştir; her şey gibi... Ne var ki, DUA faktörü de bu KADER sistemi içinde yer alan bir faktördür; DUA ederseniz, kaderdeki olayı geri çevirebilirsiniz, kazayı reddedebilirsiniz; ancak bu DUA’yı yapmak, gene kaderinizin elvermesiyle mümkün...


Yani, kaderiniz müsaitse DUA edebilirsiniz ve böylece de o gelecek olan olayı geri çevirebilirsiniz.


Kaderinizde kolaylaştırılmışsa DUA etmek, size o belâ veya musîbet gelmeden önce DUA edersiniz ve o olayın zararından korunmuş olursunuz.


Dolayısıyladır ki, tedbirle takdiri değiştiremezsiniz; fakat, takdirde varsa tedbir alır ve böylece de kazayı geri çevirmiş olursunuz.


Bu hususta Halife Ömer (r.a.), bize bir uygulamasıyla son derece önemli bir uyarıda bulunmuştu…

Orduyla Şam’a giden Halife Ömer (r.a.) şehre yaklaştığı zaman, veba salgını olduğunu haber alınca orduya geri dönülmesi talimatını verir.


Bu durum üzerine, kader kavramını anlayamayan ve işin şeklinde kalanlar şaşırırlar ve sorarlar:

— Allâh’ın kaderinden mi kaçıyorsun yâ Ömer?..


Kaderin tekniğini anlamış olan Hazreti Ömer (r.a.)’ın cevabı hepimize bir derstir:


— Allâh’ın kazasından Allâh’ın kaderine kaçıyorum!..


İşte yukarıda anlatılan cevap, bu kader konusunun “püf noktası”dır.
Kader mutlak ve kesindir!..


İnsan ise, kendisinden meydana gelenlerin neticesini görecektir!..


“...İNSAN İÇİN YANLIZCA ÇALIŞMALARININ (kendisinden açığa çıkanların) SONUCU OLUŞACAKTIR!” (53.Necm: 39) âyetini hatırlayalım...


İşte bu sebepledir ki, siz ne yapabiliyorsanız, elinizden ne geliyorsa onu yapmak zorundasınız... DUA edebiliyorsanız, hemen ediniz! Bir çalışma yapma imkânına sahipseniz, hemen yapınız! Korunmak için elinizden gelen bir şey varsa, hemen tatbik ediniz.
Biliniz ki; yapabildiğiniz, kaderinizin müsaade ettiğidir ve yaptığınızın sonucunu da mutlaka görürsünüz.


Bu yüzden denilmiştir; “DUA kazayı reddeder”, diye... Yani, o kazanın reddi sizin duanıza bağlıdır!.. O musîbetin size isâbet etmemesi, sizin o hususta dua etmenize bağlıdır.

Dolayısıyla, dua edersiniz ve o kaza veya hoşlanmadığınız olay size isâbet etmez; ya da umduğunuz, olmasını istediğiniz olay o duanız vesilesiyle gerçekleşir.


Hazreti Rasûlullâh (s.a.v.) “KEŞKE” demeyi şeytan ameli olarak nitelemiştir. Bunun mânâsını çok düşünmek ve bu hususu iyi anlamak mecburiyetindeyiz... Niçin, “KEŞKE” demek yasaklanmıştır?..


Bilelim ki DUA, kader sistemi içinde yer alan çok önemli bir unsurdur…
DUA edebiliyorsanız, edebildiğiniz kadar DUA ediniz; hepsinin de faydasını, dünya hayatında anlayamayacağınız kadar fazlasıyla göreceksiniz. Zira, Allâh, kulunda ortaya çıkartacağı pek çok özelliği DUA şartına bağlamış; takdir ettiği pek çok şeye DUA’yı vesile kılmıştır. Bu yüzdendir ki, “DUA müminin silahı” olmuştur.


DUA, takdirin tüm güzelliklerinin size ulaşmasına vesile olan en değerli nimettir. Onu elden geldiğince çok ve güçlü olarak kullanan, en büyük nimetlere kavuşacak olandır.


Kaderi anlamayan cahil ise, DUA’yı terk eder; tüm mahrumiyet ve çileler de onu bekler!..
Konuyu Rasûlullâh AleyhisSelâm’ın şu açıklamasıyla bağlayalım:
“İçinizden her kime DUA KAPISI AÇILMIŞ ise, muhakkak ona rahmet kapıları açılmıştır ve Allâh’tan, kendisinden âfiyet istenilmesinden daha sevimli bir şey istenmemiştir.”


“DUA, inen belâya ve inmeyen belâya karşı faydalıdır. Ey Allâh’ın kulları, DUAYA SIMSIKI SARILINIZ!..”
zeinarda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-30-2013, 17:03   #4 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: May 2013


Mesajlar: 287
Konular: 6

Karma Puanı: 2

Standart

teşekkürler abla emeğine sağlık
zeytınn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
kaderimiz biz


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:04.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner