12-09-2012, 20:07 | #1 (permalink) |
|
Tasavvuf ve İlim.
Bazıları tasavvuf terbiyesi cahillere lazımdır, alim olanların ona ihtiyacı yoktur diye düşünür. Halbuki durum tam tersinedir. Tasavvufun yöneldiği ilme, irfana,feyze, edebe, hakikate, sevgiye, hizmete en fazla alim olanlar muhtaçtır .Çünkü alimin dini bizzat yaşamanın yanında onu tebliğ ve temsil etme görevi de vardır. İslam alimi, kendisini değil, Hz. Peygamber'i (s.a.v) temsil eder, etmelidir. Dinin zahiri ve batınî yönü aynı derecede önemlidir. Bütün ilahi emirler hakkıyla korunmalıdır. Din, kalbin ıslahını öne alır ve her şey kalbe göre şekillenir, değerlenir. Tasavvufun yöneldiği ilim ve ahlak, dinimizin her müminden istediği ahlaklardır. Ümmetin bu ilim ve ahlakları öğrenmesi ve yaşaması gerekir. Bunu öğretecek ve o yolda örnek olacak alimlerdir. Alimin edebi ilminden fazla olmazsa, faydası az olur. Edep, Yüce Allah'ın boyası ile boyanmaktır. Edep, içi ve dışıyla Allah adamı olmaktır. Edep kalp, gönül, fikir, fiil, dil, ahlak ve bütün bir hayat ile Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimize uymaktır.
Tasavvuf, baştan sona edep okuludur ve terbiye mektebidir, sevgi merkezidir, hizmet ocağıdır. Tasavvuf, Kur'an ve sünnet edebinin kalbe işlendiği, hayata nakşedildiği bir sanattır, yani insan mimarlığıdır. O sistemde kamil insan yetişir, Allah dostluğu kazanılır, ilahi aşk tadılır, insanın kalbi işletilir, ruhu terakki ettirilir, nefsi arındırılır, huyu güzelleşir, kısaca insan melekleşir. İşte böyle bir insan yeryüzünde Yüce Allah'ın halifesi ve şahidi olur. Bu sıfat önce alimlerde bulunmalıdır, çünkü asıl vazife onlarındır. Bütün bunları bizden Kur'an ve sünnet istiyor. Hak olanı ancak kibirli nefisler istemez. Akıllı kimse, hiç zayi ve ziyan olmayan servete gönül verir, ebedi güzele yönelir. Yüce Allah'ı ve ahireti tercih edenler yeryüzünün en akıllı insanlarıdır. Onlar ilahi nura, marifetullaha, ihlas ve edebe aşıktırlar. Bu güzellikleri kimin yanında bulurlarsa ona yanaşırlar. Alıntıdır. |
|
|