Ruhani  

Go Back   Ruhani > Eğlence > Kültür Sanat > Makaleler
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 01-27-2012, 02:43   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 291
Konular: 266

Karma Puanı: 2

Standart Israil'in terör geleneği

Bildiğimiz gibi İsrail son günlerde Lübnan'da işgal ettiği bölgelerden çekiliyor. 22 yıllık işgalden kurtulan Lübnan halkı bunun sevincini yaşamakta. Ancak, İsrail'in bazı işgal bölgelerinden çekilmiş olması, geçmişte uyguladığı zulümleri unutturmaya yetecek gibi görünmüyor. Çünkü İsrail'in çok kanlı bir terör geleneği var. Hatta bu terör, bizzat İsrail'i kuran ve yöneten kişiler tarafından uygulanmış durumda.

Terörizmden Başbakanlığa
İsrail'in kurulduğu yıllar, aynı zamanda Ortadoğu'nun da terörle tanıştığı yıllar olmuştu. Yüzyılın başından beri sistemli bir "devlet kurma" programı izleyen Siyonist hareket, 1940'lı yıllarda Filistin'de oluşturduğu terör örgütleri ile bölgeyi kan gölüne çevirdi.
Sağ kanat Siyonistler, Filistin'deki Araplara ve ilerleyen yıllarda da İngilizlere karşı savaşacak olan Irgun Zvei Leumi (Ulusal Askeri Örgüt) ya da kısaca Irgun adlı silahlı yeraltı örgütünü kurdular. Irgun ve 1940 yılında ondan ayrılan Avraham Stern'in kurduğu LEHI (Lomamei Herut Yisrael -İsrail'in Özgürlüğü Savaşçıları), Araplara ve İngilizlere karşı kanlı terör eylemleri gerçekleştirdiler (LEHI, kurucusunun adından dolayı Stern Çetesi olarak da anılır). Irgun ve Lehi'nin iki aktif teröristi, yıllar sonra tüm dünyanın tanıyacağı isimler haline geleceklerdi: Menahem Begin ve İzak Şamir! İkisi de, sırasıyla, Başbakan oldular.
Bu sağ kanat teröristler ile sol kanat Siyonistler arasında da gizli bir ittifak vardı. 16 Eylül 1948 günü Stern örgütünün teröristleri, Birleşmiş Milletler'in Filistin arabulucusu olan ve Siyonistlerin işgal politikalarını eleştirmesiyle tanınan Kont Folke Bernadotte'u Kudüs'te öldürdüler. Yeni kurulmuş olan İsrail Devleti'nin Başbakanı Ben Gurion, Stern militanlarınca gerçekleştirilen suikasti lanetledi ve Bernadotte'un BM karargahındaki cenazesine de katılarak taziyelerini sundu. Suikastin sorumlusu olan Stern üyeleri ise kayıplara karıştılar. Ancak bir süre sonra bu militanlar ortaya çıktılar, hem de çok ilginç bir biçimde... Bernadotte'u vuran Joshua Cohen adlı tetikçi, Başbakan Ben Gurion'un özel koruması oluverdi birden bire.! Suikast emrini verenlerden Yitzhak Şamir ise Mossad'ın Avrupa masası şefliğine getirildi.1 Ben Gurion'un başbakanlığının sürdüğü bu dönemde, Şamir'in de katkısıyla, çok sayıda "İsrail düşmanı" Mossad ajanlarınca Avrupa'da öldürüldü. Kısacası İsrail'in liderleri aktif birer teröristtiler, ya da terörizmi el altından destekliyorlardı.
Terör, İsrail'in kurulmasıyla bitmedi, azalmadı da. Aksine, daha da çok kan dökmeye başladı.

İsrail Tarzı Terör
... 80-100 kadar erkek, kadın ve çocuk öldürülmüştü. Çocukları kafalarına sopalarla vurarak öldürdüler. Her evden en az bir kişinin canına kıyıldı. Köylerde erkek ve kadınlar yiyecek ve su verilmeksizin evlere kapatıldılar. Sonra da sabotajcılar gelip evleri havaya uçurdu. Bir kumandan, bir ere emir vererek, havaya uçurmak istediği bir evin içine 2 kadın kapatmasını söyledi. Bu arada bir asker, öldürmeden önce bir Arap kadının ırzına geçtiğini anlattı. Yeni doğmuş bir çocuğu olan Arap kadınına birkaç gün süreyle etraf temizlettirildikten sonra kadın ve çocuk öldürüldü. 'Harika bir adam' diye nitelenen iyi yetiştirilmiş, iyi bir eğitim görmüş kumandanlar, aşağılık katiller haline gelmişti. Hem de gelişen korkunç olayların içinde ister istemez bu duruma düşmüş değillerdi. Aksine soykırımı ve yoketme metodlarını bilinçlice kullanıyorlardı. Onlara göre dünyada ne kadar az Arap kalırsa, o kadar iyiydi...
Üstteki satırlar, İsrail'in Davar gazetesinin 9 Haziran 1979 tarihli sayısında yayınlandı. Yazılanlar, 1948'de Dueima adlı Filistin köyünün ele geçirilmesi sırasında yapılanlara tanıklık eden İsrailli bir askerin katliam hatıralarıydı.
Önemli olan bu satırlarda anlatılanların, istisnai bir terör eylemini değil, İsrail'in devlet terörünün sıradan bir örneğini tarif etmesidir. Bir diğer "sıradan örnek", İsraillilerin devlet kurdukları yılda, 1948'de Deir Yassin köyündeki Arap halka giriştikleri katliamdır. Menahem Begin'in yönettiği Irgun ve Stern teröristleri, Kudüs yakınlarındaki Deir Yassin köyüne düzenledikleri baskın sırasında, hamile kadınların ve çocukların da dahil olduğu 280 kadar Arap köylüsünü sokaklarda dolaştırdıktan sonra kurşuna dizmişlerdir. Ancak bir de önemli "detaylar" vardır: Öldürülen genç kızların çoğunun ırzına geçilmiş, erkeklerin cinsel organları koparılmıştır. Siyonistler bazı kurbanları öldürmek için bıçak kullanmışlardır. Raporlarda "ortadan ikiye biçilen" küçük bir kız çocuğundan da söz edilmektedir.2
Bu şekilde 6 ay içinde Arap köylerine düzenlenen sayısız baskınlarla 400 bine yakın Arap, yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Deir Yassin Katliamı bu baskınların sadece birisiydi. İsraillilerin yıllar içinde terör yoluyla boşalttıkları köy sayısı, İsrail'in az sayıdaki "muhalif" seslerinden biri olan Israel Shahak'ın tespit ettiği rakama göre, 385'tir. Bu köylerde yaşayanların içinde korku yöntemiyle kaçırılanların yanında, Deir Yassin'le aynı kadere uğrayanlar da vardır.
İsrail'in terörü, ilerleyen yıllarda da kan dökmeye devam etmiştir. Kibya ya da Sabra Şatilla katliamları, yine buzdağının görünen kısımlarıdır. İsrailliler çoğu kez bu açık eylemleri bile üstlenmemeye çalışmışlardır. Örneğin İsrail'in 1982 yazındaki Lübnan'ı işgali sırasında Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında öldürülen 1.500'ün üstündeki Filistinli hakkında Begin "Yahudi olmayanlar, Yahudi olmayanları öldürdü, bize ne!" demişti. Oysa kısa süre sonra katliamı gerçekleştiren Falanjistlerin İsrail subaylarının komutasında olduğu ve İsrail ordusunca silahlandırıldıkları ortaya çıktı.

İsrail Tarzı İşkence
İsrail'in kutsal terörünün önemli bir parçasını ise işkence oluşturmaktadır. 1967'den bu yana iki milyondan fazla Filistinli'yi işgal altında yaşamaya zorlayan Yahudi Devleti, bu Filistinlilerin muhalefetini kırmak ve onları göçe ikna etmek için sistemli bir işkence politikası uygulamıştır.
Yahudi Devleti'nin korkunç işkence yöntemleri, ilk kez Londra'da yayımlanan Sunday Times'ın 1977 yılında yayınladığı uzun bir araştırmada ortaya çıktı. Belgelenen vakalar, 1967'den itibaren on yıllık İsrail işgali sırasında işkence gören 44 Filistinli'nin durumlarını ortaya koyuyordu.
Buna göre, İsrail'in; Nablus, Ramallah, Hebron ve Gazze'deki hapishanelerinde, Kudüs'teki Rus sitesi ya da Moskoviya olarak bilinen sorgu ve gözaltı merkezinde ve Yona, Ramle, Sarafand, Nafha gibi özel askeri hapishanelerde inanılmaz işkenceler uygulanıyordu. Sistemli dayak dışında, İsraillilerin kullandığı işkence türleri arasında; cinsel organlara elektrik verme, tutukluyu çırılçıplak buzlu suya sokma, gözleri bağlanmış olan tutuklunun üzerine özel eğitilmiş köpekleri saldırtma, vücudun değişik yerlerinde sigara söndürme, tırnakların ve sağlam dişlerin sökülmesi gibi yöntemler vardı.
Bazı tutukluların kızları da tutuklanmış ve bunlara babalarının gözü önünde tecavüz edilmiş, sonra da tutuklu kendi kızıyla cinsel ilişkiye girmesi için zorlanmıştı. Erkek tutukluların hayalarının sıkıştırılması da çok kullanılan yöntemlerden biriydi. Bu işkenceler sonucunda çok sayıda Filistinli tutukluda kalıcı sakatlıklar meydana geldi. Çoğunun cinsel fonksiyonları sona erdi, görme ve işitme duyularını ve akli dengelerini yitirenler oldu. Bu fiziki işkencelerin yanında psikolojik yöntemler de vardı. Siyasi tutuklular, kasten, İsrail ordusuna çizme, kamuflaj ağı, vb. malzeme imal etme işlerine koşuluyorlar, reddettiklerinde fiziki yöntemlere başvuruluyordu.3
Sunday Times'ın ortaya çıkardığı bu vakalar, 1967-1977 yılları arasındaki işkence vakalarıydı. İlerleyen yıllarda da İsrail'in terörü ve işkencesi sürdü. Yalnızca 1987-1993 döneminde; İsrail birlikleri tarafından 1.283 Filistinli öldürülmüş, 130.472 tanesi hastaneye kaldırılacak derecede yaralanmış, 481 tanesi sürülmüş, 22.088 tanesi gözaltına alınmış, 2.533 ev mühürlenmiştir.(4) Gözaltı ve tutukluluk sırasında kullanılan işkence yöntemlerinin hangi boyutlara vardığını bilmek de mümkün değildir.
İsrail işkence geleneği ile ilgili olarak en son 1995 Ağustosu'nda ortaya bazı yeni bilgiler çıktı. Emekli Albay ve tarihçi Moşe Givati, Çöl ve Alevlerin İçinde adlı kitabında, 1948, 1956 ve 1967'deki Arap-İsrail savaşlarında İsrail ordusunun savaş esirlerine inanılmaz işkenceler yaptığını yazdı. Buna göre, esir alınan Mısırlı askerlerin gözleri sigara ile oyulmuş, cinsel organları kesilmişti...

İsrail'in Fanatikleri
Buraya kadar anlattıklarımız İsrail'in kirli bir terör geleneği olduğunu göstermektedir. Ancak daha da ilginç olan bir husus, bazı İsraillilerin bu teröre sözde dini bir anlam vermeye çalışmalarıdır. Muharref Tevrat'ta (Eski Ahit'te) yer alan ve şiddet emreden bazı ayetleri, bölgedeki Müslümanlara uygulamak istiyen fanatik Yahudiler vardır.
Bu Muharref Tevrat ayetlerinin bazılarına bakalım. Örneğin Eski Ahit'in Tesniye kitabında, 7. Bap şöyle başlar:
Allah'ın Rab, mülk olarak almak için gitmekte olduğun diyara seni götüreceği ve senin önünden çok milletleri, Hittileri ve Girgaşileri ve Amorileri ve Kenanlıları ve Perizzileri ve Hivileri ve Yebusileri, senden daha büyük ve kuvvetli yedi milleti kovacağı; ve Allah'ın Rab onları senin önünde ele vereceği ve sen onları vuracağın zaman; onları tamamen yok edeceksin; onlarla ahdetmeyeceksin ve onlara acımayacaksın ve onlarla hısımlık etmeyeceksin; kızını onun oğluna vermeyeceksin ve onun kızını oğluna almayacaksın... Çünkü sen Allah'ın Rabbe mukaddes bir kavimsin; Allah'ın Rab, yeryüzünde olan bütün kavimlerden kendine has bir kavim olmak üzere seni seçti.
I. Samuel kitabı 15. Bap'ın başında ise şu ayet yer alır:
Orduların Rabbi şöyle diyor: Amalek'in İsrail'e yaptığını, Mısır'dan çıktığı zaman yolda ona karşı nasıl durduğunu arayacağım. Şimdi git, Amaleki vur ve onların herşeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme ve erkekten kadına, çocuktan emzikte olana, öküzden koyuna, deveden eşeğe kadar hepsini öldür.
Ayetlerde geçen Hittiler, Yebusiler, Amalekler gibi kavimler, M. Tevrat'ın yazıldığı dönemlerde Ortadoğu'da bulunan toplumlardır. Bu nedenle bu ayetlere (ve M. Tevrat'ın içindeki yüzlerce benzerlerine) göz atan pek çok kişi, tarihin derinliklerinde kalmış birer şiddet olayının hikayesini okuduğunu sanabilir. Oysa gerçek böyle değildir... İsrail'in ılımlı siyasetçilerinden Amnon Rubinstein, şu satırları yazıyor:
(İsrailli radikallerin) kullandığı lisanda, günümüzdeki Araplar; Yebusiler'dir, Amalekler'dir ya da Kenan diyarının Tevrat tarafından lanetlenen yedi kavminden herhangi birisidir... Tesniye'de, 'geride hiç bir şey kalmayacak şekilde' Amalek'i yok etmek üzere verilen emir, doğrudan bugünkü Araplar'a yönelik olarak yorumlanmaktadır... İsrail'in savaşları da bu çerçevede anlaşılmakta ve bu savaşlarda bu 'yeni Amalekler'e karşı insancıl davranılmaması gerektiği söylememektedir. Haham Menachem M. Kasher, 1967 savaşından sonra yazdığı bir yazıda, Tevrat'ın 'onları sizin önünüzden yavaş yavaş azaltacağım ve yurtlarına sizi yerleştireceğim' şeklindeki ifadesinin, İsrail'in Araplar'la olan ilişkisini tarif ettiğini yazmıştır... Bar Ilan Üniversitesi'nden Haham Israel Hess, daha da ileri gitmiş ve 'Tanrı'nın Amaleklere karşı girişilen savaşa bizzat katıldığını' söylemiştir. Israel Hess'in konuyla ilgili yazısının başlığı ise, 'Tevrat'ın katliam emirleri'dir.5
İşte İsrail'i Ortadoğu için hala tehlikeli bir faktör kılan unsurların başında, İsrail'deki bu fanatik Yahudiler ve onların Müslümanlara olan bakış açısı yatmaktadır. Bu ideolojiye sahip gruplar İsrail siyasetinde oldukça etkilidirler. Mecliste bu fikre sahip milletvekilleri vardır, hükümetlerde bu fikre sahip bakanlar bulunmaktadır. Bu, Ortadoğu'ya barış ve huzur gelmesine engel olacak en büyük tehlikelerden biridir.

Temennimiz Barış ve Huzurdur
Elbette dileğimiz, Ortadoğu'da İsrail'in fanatizmi ve saldırganlığı nedeniyle yarım asırdır akan kanın durması, tüm işgal edilen bölgelerin (Doğu Kudüs dahil) sahiplerine geri verilmesi ve bölgedeki farklı din ve milletlerin barış ve huzur içinde yaşamasıdır. Nitekim, tek Allah'a ve O'nun vahyettiği kitaplara inanan Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanların birarada yaşamaları son derece tabii ve bizim inancımızın temeli olan Kuran-ı Kerim'e de uygun bir kavramdır. Kuran'da Müslümanların ehl-i kitab'ın (Yahudi ve Hıristiyanların) yemek davetlerine icabet edebilecekleri, bu dinden hanımlarla evlenebilecekleri bildirilir ki, bunlar sıcak insani ilişkiler ve huzurlu bir ortak yaşam kurulmasını sağlayacak esaslardır. (Maide Suresi, 5) Yine Kur'an'da havra ve kiliselerin korunması üzerinde durulmaktadır. (Hac Suresi, 40)
Dolayısıyla, biz Müslümanların Yahudilere karşı bir kin ve husumeti olamaz. Temennimiz, buraya kadar anlatılan "İsrail vahşeti ve fanatizminin" de ortadan kalkması ve böylece Ortadoğu'ya gerçek bir barışın yerleşmesidir. Nitekim Devlet-i Ali Osmaniye hakimiyetinde iken, Ortadoğu'daki farklı din ve milletler asırlar boyunca huzur içinde yaşamışlardır.

MAKALELER - 1

HARUN YAHYA
aSLı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 01-27-2012, 12:00   #2 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 5
Konular: 0

Karma Puanı: 2

Standart

terör nerede olursa olsun lanet gelsin
Sercan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
geleneği, terör, ısrail'in, ısrail'in terör geleneği


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:56.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner