Ruhani  

Go Back   Ruhani > Eğlence > Kültür Sanat > Makaleler
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02-16-2012, 05:38   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 291
Konular: 266

Karma Puanı: 2

Standart Ilm-i ledün sırlarından

AHMED AMİŞ kuddise sırruhu’l-azîz EFENDİ
Fatih Sultan Mehmed Han’ın türbedarlarından ve Şa’bâniyye tarîkatının son devir şeyhlerinden. İsmi, Ahmed Amiş (Amiş kelimesinin Arapçadaki amîş veya a’meş’le ilgisi yoktur. Bu kelime Rumeli’de amca mânâsında «amm»ın tasğir (küçültme) sigası olup «amcacık» demektir. Rumeli’de çok sevilen çocuklar bu tâbirle çağrılırlar) olup, Türbedar veya Türbedar Ahmed Efendi isimleriyle de tanınır. 1807 (h.1222) de Tuna vilâyetine bağlı Tırnova’da doğdu. İstanbul’da 1920 (h.1338) de Hakk’a yürüdü. Aramgâhi ebedisi Fatih Camii yanındaki kabristandadır.

Doğum yeri olan Tırnova’da ilk tahsilini gören Ahmed Amiş kuddise sırruhu’l-azîz Efendi, medrese tahsilini de orada tamamladı. On dört yaşında tasavvufa alâka duydu. Bir şeyhe bağlanmak arzusuyla Sadık Efendi adlı bir zata başvurdu. Sadık Efendi, O’nun bu konudaki yüksek arzusunu anlamasına rağmen, tasavvuf yoluna girme zamanının gelmediğini belirtti. Bu hususta;

“Yavrum! Sen şimdi git. Sonra seni soyu temiz birisi gelip bulacak ve irşad (rehberlik) edecektir.” dedi. Bu söz üzerine ilim öğrenmeye devam eden Ahmed Amiş Efendi, yirmi yaşına geldiği zaman Şa’bâniyye yolunun İbrâhimiyye veya Kuşadaviyye kolunun kurucusu Kuşadalı İbrahim kuddise sırruhu’l-azîz Efendinin Tırnova’ya nâib olarak gönderdiği Ömer Halvetî kuddise sırruhu’l-azîze intisâb edip, talebe oldu. Senelerce Ömer Halvetî kuddise sırruhu’l-azîzin ilim meclislerinde ve sohbetinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. 1846 senesinde irşada yâni insanlara İslâmiyet’in emir ve yasaklarını anlatıp, talebe yetiştirmeye mezun oldu. 1853 Osmanlı-Rus yâni Kırım harbine tabur imamı olarak katıldı ve harpte üstün hizmetler gördü.

Harpten sonra memleketine döndü. Bir ara gördüğü bir rüya üzerine, hocası Ömer Halvetî kuddise sırruhu’l-azîzin izniyle İstanbul’a geldi. Kuşadalı İbrahim kuddise sırruhu’l-azîz Efendinin Hakk’a yürüdüğü tarihinden sonra, onun yerine geçen İstanbul-Fatih Zeyrek civarındaki Çinili Hamamın sahibi Muhammed Tevfik Bosnevî kuddise sırruhu’l-azîz Efendi ile görüşüp sohbetinde bulundu. Sonra tekrar Tırnova’ya dönerek bir hamam kiraladı ve Muhammed Tevfik Bosnevî kuddise sırruhu’l-azîz gibi o da hamam işletmeye başladı. Bu sırada ayrıca Sıbyan Mektebi hocalığı da yapan Ahmed Amiş Efendi, Muhammed Tevfik Bosnevî kuddise sırruhu’l-azîzin 1866 senesinde Hakk’a yürüdüğü tarihi üzerine tekrar İstanbul’a geldi. Muhammed Tevfik Bosnevî kuddise sırruhu’l-azîzin önde gelen müridlerinden Üsküdarlı Hoca Ali Efendi, Rıfat Efendi, Üsküdar’da Nalçacı Dergâhı Şeyhi Mustafa Enver Bey, Kaşkar hükümeti temsilcisi Yâkub Han ve Fâtih türbedârı Niğdeli Bekir Efendi ile sohbetlerde bulundu. Bir müddet sonra Tırnova’ya döndü, talebe yetiştirmek ve insanlara vâz ü nasihat etmekle meşgul oldu. Üsküp’te Seyyid Muhammed Nûr-ül-Arabî kuddise sırruhu’l-azîz ile görüştü. Muhammed Nûr-ül-Arabî kuddise sırruhu’l-azîzden icâzet aldı. 1877 senesinde Tuna vilâyetinin Osmanlıların elinden çıkması üzerine tekrar İstanbul’a geldi. Niğdeli Bekir Efendi’den Fatih türbedarlığını devraldı ve “Fatih Türbedârı” unvanıyla anıldı. Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn kuddise sırruhu’l-azîz Efendi’den Nakşibendiyye yolundan icazetli olan Ahmed Amiş kuddise sırruhu’l-azîz Efendi tasavvufta mücâhede yolunu değil de sohbet ve telkin yolunu tercih etti. Kendisine tâbi olanlardan İslâmiyet’in emirlerine uyup yasaklarından kaçındıktan sonra sadece sohbet ve muhabbet yolunu seçmelerini istedi. Çile ve riyâzat yolunu tercih etmedi.

Ahmed Amiş kuddise sırruhu’l-azîz Efendi bu hususta diyor ki;

“Mücâhedâtın, tasavvufî perhizlerin bir kısmını Kuşadalı kaldırmıştı. Geri kalanını da ben kaldırdım.”

Kendine tâbi olanlara sık sık şu tavsiyelerde bulunur;

“İstiğfar edin, salâvat okuyun, Kur’ân-ı Kerîm okuyun, her şeyi Kur’an-ı Kerim’de bulursunuz.” Derdi. Bu sözleri doğrultusundaki yaşayışı sebebiyle, mensûb olduğu tarîkatın Piri Kuşadalı İbrahim kuddise sırruhu’l-azîz Efendi gibi tekkeye ve merasime itibar etmemiştir. Kırk seneyi aşan irşâd faaliyeti sırasında taliplere Halvetî ve seyrek olarak da Nakşibendî icazetnamesi vermiştir.

Ömrünün sonuna kadar mensûb olduğu Şa’bâniyye yolunun şeyhliğini ve Fatih Sultan Mehmed Han’ın türbedarlığını yürüten Ahmed Amiş kuddise sırruhu’l-azîz Efendinin müridleri ve yakınları arasında, Bursalı Mehmed Tâhir Efendi, Müderris Babanzâde Ahmed Naîm Bey, Ahmed Avni Konuk, Hüseyin Avni Konukman, İsmail Fenni Ertuğrul, Abdülazîz Mecdî (Tolun) Efendi gibi kimseler yer aldı. Yaklaşık 113 yaşında iken damadı Ahmed Naîm Bey’in İstanbul Şehzâdebaşı’ndaki evinde 9 Mayıs 1920 (h.1338) târihinde Hakka yürüdü. Cenaze namazını talebelerinden Abdülazîz Mecdî kuddise sırruhu’l-azîz Efendi kıldırdı. Senelerce türbedarlığını yaptığı Fatih Sultan Mehmed Han’ın türbesi yanındaki kabristana defnedildi. Ah*med Amiş kuddise sırruhu’l-azîz Efendinin kabir taşında;



Hâmil-i emânât-i sübhaniyye,

Câmi-i makâmât-i insaniye

Mürebbi-i sâlikân-i rahmâniyye,

el-Hac Ahmed Amiş el-Halvetî eş-Şâbânî

Hazretlerinin rûh-i şe*rifleri içün el-Fâtiha.

20 Şaban 1238

Hakk’a yürüdüğü tarihine talebelerinden Evranoszâde Samî Bey; “Gitti gülzâr-ı Cemale pîr-i efrad-ı Cihân” (1388). mısra’ı ile tarih düşürmüş ve mezar taşlarından birine şu manzumeyi yazmıştır.



Rûh-i pâk-i mürşid-i yekta cenâb-i Ahmede.

Sâye-i arş-i ilâhîdir mualla âşiyân

Matla’-i feyz-i velayettir o kutbu’l-vâsılîn

Sırr-i ferdiyyet olurdu vech-i pâkinden iyân

Râh-i Şâbân-i Velide ekmel-i devrân olup

Ehl-i hilme kıble-i irfan idi birçok zaman

Ah kim yükseldi lâhûta, muhât-i vahdete

Oldu envâr-i tecellî-i bekada bî nişan.

Ahmed Amiş kuddise sırruhu’l-azîz Efendi eser bırakmamıştır. Abdulbâki Gölpınarlı, Ahmed Avni Konuk’un Ahmed Amiş Efendinin sohbetlerinde tuttuğu notların kendisinde olduğunu kaydetmektedir. Kendisinden sonra yerine baş halifesi olan Kayserili Mehmed Tevfik Efendiyi postnişin bıraktı. Şa’bâniyye ve Halvetiyye yollarının son devir temsilcilerinden olan Ahmed Amiş Efendi, sohbet yoluyla talebe yetiştirmeye çalıştı. Sohbetleri esnasında kısa ve özlü sözlerle talebelerini ikaz eder, onların istikamet üzere Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem ile ashabının yolunda olmalarını isterdi. Talebelerinden birisi müridin yâni talebenin şeyhe (hocaya) olan ihtiyacını sorunca;



“Dağı dağ, taşı taş gördükçe şeyhe muhtaçsın. Bu böyle olsun, şu şöyle olsundan kurtuluncaya kadar, şeyhe muhtaçsın.” Demiştir.
aSLı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
ilmi ledün sırlarından, ledün, sırlarından, ılm-i


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:52.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner