Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Kur'an-ı Kerim Ve Hadisler
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02-08-2012, 03:33   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 291
Konular: 266

Karma Puanı: 2

Standart Mehdi hakındaki çeşitli konular

MEHDİ'NİN İSTANBUL'U MANEN FETHETMESİ
Allah O'nun eli ile Konstantiniyye'i fethedecektir.
Naim b. Hammad, Cafer'den tahric etti: Hz. Mehdi ordusunu her tarafa gönderir. Zulüm ve zalimlerin hepsini yok eder. Beldeler onun emrine girer. Allah teala O'nun elindeki Konstantiniyye'nin fethini müyesser kılar.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 56
Allah Konstantiniyye'yi çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek
Kıyamet Alametleri, 181
.Muhtelif ülkelerden birçok alim, birbirlerinden habersiz şekilde Mehdi'yi aramak üzere yollara çıkacak ve herbirisine 310 kadar insan refakat edecek. Sonunda hepsi de Mekke'de buluşurlar ve birbirlerine, buraya ne için geldiklerini sorduklarında hepsi de: "Bu fitneyi önleyecek ve Konstantiniyye'yi fethedecek olan Mehdi'yi arıyoruz, çünkü biz onun babasının, anasının ve ordusunun isimlerini öğrendik. Şeklinde cevap verdiler.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 52 El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 42 Kıyamet Alametleri, 169
Ebu Hüseyin Ahmed bin Cafer-el Münadi "Kitab-ul Melahim"inde Ebu Hureyre'den tahric etti: Doğruyu, yanlışı ayırd eden, aldatmayan çalmayan ve dinine bağlı emiriniz Konstantiniyye'yi fethedecektir.
Mehdilik ve Imamiye , 196
Mehdi Konstantiniyye ve Deylem dağını fethedecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27
İbni Mace, Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet etmiştir: Dünyadan hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde benim ailemden bir zatın Deylem dağına (yahut eyaletine) ve Konstantiniyye şehrine sahip olması için Allah (c.c.) muhakkak o günü uzatacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman ,74 Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 440
Mehdi Konstantiniyye'nin fethi sırasında sabah namazı için abdest alırken bir bayrak dikecek, deniz ikiye ayrılarak su kendiliğinden uzaklaşacak ve açılan yolu takibeden Hz.Mehdi karşı kıyıya geçecektir.
Kıyamet Alametleri, 181 El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 57
Allah Konstantiniyye'yi çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek
Kıyamet Alametleri, 181
Hz. İbni Amr'dan (r.a.) rivayet edilmiştir: Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki: Ey Ümmet! Altı şey vardır ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz. (altıncısı) medinenin fethi. -Denildi ki : Hangi medine? (Hangi şehir?) -Buyurdu ki: Konstantiniyye. (*) Bu Konstantiniyye'nin Mehdi tarafindan yapılacak fethidir.
Kıyamet Alametleri , 204 Ramuz-el Ehadis, 296
Hatip, Müttefek ve Müfterek'inde Ebu Hureyre'den tahric ettiler: Rumlar benim soyumdan ve ismi ismime uygun bir vali (Mehdi) ye gadr ettikten sonra Amik denilen yerde sizinle savaşacaklardır. Burada müslümanların üçte biri öldürülür. Üçüncü gün ise savaş Rumlar aleyhine döner. Müslümanlar böylece savaşa devam ederler ve Konstantiniyye'yi fetheder ve oradaki malları taksim ederler. Tam bu sırada "Deccal sizin evinize girmiş ve çocuklarınızı esir almıştır" şeklinde bir ses duyacaklardır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 73
(Mehdi) Rumlarla 3 gün savaşacak 3. gün galibiyet onun olacak. Konstantiniyye fetholana kadar savaşa devam edecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 29
Mehdi çetin bir harple Rumla savaşacaktır, Konstantiniyye'yi fethedecektir.

Rumlar A'mak veya Dabik denilen yerlere inmedikçe kıyamet kopmaz. O vakit medine (şehir) den yeryüzü halkının en hayırlılarından bir ordu Rumlara karşı çıkar. Rumlar müslümanlara : "Bizimle, bizden esir olanlar arasını boşaltınız da onlarla harp edelim." deyince Müslümanlar da "-Hayır asla boşaltmayız, size yol vermeyiz" diye cevap verirler. Akabinde iki ordu büyük bir savaş yaparlar. Sonunda islam ordusunun; üçte biri bozularak kaçar ki Allah onlara ebediyen tevbe ilham etmez, üçte biri şehit olur. Onlar Allah nezdinde şehitlerin en faziletlisidirler. Üçte biride düşmanı bozguna uğratıp fethe devam eder ve hiçbir zaman fitneye düşmezler. İşte bu muzaffer ordu Konstantiniyye'yi fetheder.
Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 443
İbni Cerir tefsirinde Sudiy'den tahric etti: Allah-u Teala'nin "Onların dünyadaki zilleti, Mehdi'nin çıkıp Konstantiniyye'yi fethetmesi ve Rumları yenmesidir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 76
Amr b. Avf'dan (r.a.) rivayet edilmiştir. Siz muhakkak Benü'l-Asfar ile savaşacaksınız. Sizden sonra gelenler de onlarla savaşacaklar. Nihayet Allah yolunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmayan seçkin müslümanlar onlarla savaşa çıkacaklar ve tesbihler ve tekbirlerle Konstantiniyye'yi fethedecekler.
Sünen-i Ibni-i Mace, 10/359

Konstantiniyye'ye Neresidir?
Konstantiniyye şehrini bir kısım raviler kendi içtihatlarına binaen, Roma olarak anlamışlarsa da hadis-i şeriflerde Konstantiniyye'nin bugünkü Roma şehri olduğuna dair açık bir ifade yoktur. Aksine deliller Konstantiniyye'nin İstanbul şehri olduğunu göstermektedir.
Konstanniyye : İslam dünyasında İstanbul şehri için kullanılmış isimlerden biri. Büyük Lugat, TÜRDAV
İstanbul tarih boyunca çeşitli adlarla anılmıştır. En eski bilinen adi Bizantion'dur. 196 yılında imparator Septimus'un oğlu Antonius'un izafeten Antoninia şeklini almış, fakat 330 yılında imparatorluk merkezi Roma'dan buraya nakledilince, şehre İkinci Roma adı verilmiştir. V. Yüzyılda bu ad Yeni Roma olarak değiştirilmiştir. Fakat sonraları o zamana kadar halkın kullandığı Konstantinopolis=Konstantin şehri, genellikle kabul edilmiştir. Cumhuriyet Ansiklopedisi
Bu şehir (Bugünkü İstanbul) IV. yüzyıldan itibaren buradaki imparatorun adına izafeten Constantinopolis adını aldı. Meydan Larousse
325'te Roma imparatoru olan Constantinus'dan sonra bu kent onun ismi ile anılmaya başlandı. Gelisim Hachette Ansiklopedisi
İmparator Constantin eski Bizans'ı kendi adıyla anılmaya başlayan yeni bir başkent yapmıştır. Dünya Tarihi ve Çag. Uyg. Ansk.
Bir kısım rivayetler ise Roma ve Konstantiniyye (İstanbul) 'yi doğru bir şekilde ayrı şehirler olarak ele almışlardır.

Mehdi maiyetindeki kuvvetlerle birlikte Roma'yı Konstantiniyye'yi ve Altın kiliseyi fethetmek için yola çıkar.
Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 441
Ayrıca başka rivayetlerden de Konstantiniyye'nin İstanbul şehrine işaret ettiğini anlamaktayız. Bu şehir deniz sahilinde ve bir haliç üzerinde kurulmuştur.
Bu ordunun hareket etmesi ve gönderilmesi, Magrib dağındaki Masine denilen mevkideki deniz sahilinden olacaktır.
Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 439
"Ikdid-dürer"isimli eserde söyle geçer: Konstantiniyye'nin yedi suru vardır. O Rum denizine dökülen Haliç üzerinde kurulmuştur. Denizi Rum illerine ve Endülüs'e doğru uzanır gider.
Kıyamet Alametleri, 181
Rumiyye Neresidir ?
Hz. Mehdi (a.r.) ve ashabının fethedeceği yer bazı rivayetlerde Konstantiniyye, bazı rivayetlerde de Rumistan olarak geçmektedir.
Huzeyfe b. Yemani Mehdi kıssası ve Rumiyye'nin fethi hakkında Resulullah 'dan (s.a.v.) rivayet etti. Mehdi'nin askerleri 4 tekbir getirdiği zaman Rumiyye'nin duvarları yerle bir olacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 74
Hz.Mehdi Rumistan'ı 4 tekbirle fethedecek. (Mehdi) Rum kalelerini ve Rumistan'ı tekbirlerle fethedecektir. .Hz. Mehdi ve ordusu içinde Yüzbaşı çarşının ve her bir çarşıda yüzbin esnafin bulunduğu Rumistan beldesine gelir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 35-46-36
Rumistan olarak adlandırılan bu şehrin neresi olduğunu İbn-i Hacer-i Mekki şöyle izah ediyor.
Tarihçiler Rumistan olarak isimlendirilen bu beldeyi dünya üzerindeki hiçbir şehirde bulunmayan bir takım hususlarla vasıflandırıyorlar. Bu özelliklere en yakın olan da Konstantiniyye'dir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 31
Görüldüğü gibi Rumistan ve Konstantiniyye aynı şehre verilen farklı isimlerdir, her ikisi de İstanbul'dur.
Kur'an-ı Kerim'de mübarek beldelerden ve memleketin ana merkezlerine , yani baş şehirlerine gönderilen elçilerden bahsedilmektedir:
28/59- Senin Rabbin, 'ana yerleşim merkezlerine' onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğratıcı değildir. Ve biz, halkı zulmeden şehirlerden başkasını da yıkıma uğratıcı değiliz.

TÜRK MİLLETİ VE 700-1400 YILLARI
Tarihin seyri içinde 700 yılı ve onun katları olan yıllar, Türkler için çok önemli hadiselerin baslangıç yılları olmuştur. Mesela;
Oguz Han'ın ortaya çıkışı
: Hicretten 1400 yıl önce
Türklerin Çin'i istilası
: Hicretten 700 yıl önce
Selçukluların Müslüman olması
: Hicretten 350 yıl önce
Selçukluların hüküm sürmesi
: Hicretten 350 yıl önce
Osmanlı Devletinin kuruluşu
: Hicretten 700 yıl önce
İşari manada ayet meali:
15/87- Andolsun, sana çiftlerden yediyi ve büyük Kur'an-ı verdik.
İlk büyük kıyamet alameti sayılan Mehdi hazretleri, Bediüzzaman ve Suyuti gibi kıymetli alimlerin izah ettiği gibi Hicri 1400 (Miladi: 1979-80) yılında çıkacaktır, dolayısıyla Mehdi ve onun önderliğinde İslam'ın dünya hakimiyetine ilk adım bu yıllarda atılmış olacaktır.
Mehdi'nin 1400'de çıkması, ilk ordusunu Türklerden kurması yine bu orduyu Türklere yollayarak (*) Konstantiniyye'yi (bugünkü İstanbul) manen fethetmesi, yukarıda söylediğimiz meseleye daha ayrı bir anlam kazandırmaktadır.
(*) (Bakınız, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 42.50.72 sahifeler)

MEHDİ'NİN ZUHUR ETTİĞİNDE TANINMASI
İbni Ebu Seybe, Asim b. Ömer Beceli'den tahric etti. Bir adam (Mehdi) semadan ismiyle mutlaka çagırılacak ve delil onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 52
Asim b. Amr Beceli'den rivayet edilmiştir : Gökten bir ses gelecek, onu ne delil inkar edecek ve ne de delil olmaktan o alıkonacak.
Kıyamet Alametleri, 200
Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdiliğini inkar etmeyecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 47
Bir tevili şudur ki: Hz. Mehdi (a.r.) tam manasıyla zuhur ettiğinde, Resulullah (s.a.v.) efendimizin bildirdiği şekil ve sureti, mücadelesi, ordusu, fethedeceği yerler. ile ilgili bütün hadis-i şeriflerle uygunluk gösterecek, bu konuda şüphe ve tereddüt olmayacaktır. Herkes tam kanaat getirerek onun Mehdi'liğini tasdik edecektir.

MEHDİ'NİN ÇIKIŞININ İLANI
Semadan zuhur eden bir el ve "Emiriniz Mehdi'dir" şeklinde bir nida duyuluncaya kadar tefrika ve ihtilaflar devam edecektir.
El-Kavlu'l Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55
O günün alameti : Semadan bir el uzanacak ve insanlar ona bakacak ve göreceklerdir.
El-Kavlu'l Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55
Esma binti Umeys'ten (r.a.) rivayet edilmiştir : O günün alameti semada uzatılmış ve insanların kendisine bakıp durduğu bir el'dir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 69
Hadis-i şerifte geçen "el" keyfiyeti bilinmeyen bir gücü remzediyor. Hz. Allah'ın c.c. el(yed)inden Kur'an-ı Kerim'de bahis var ve bu el'in bizim bildiğimiz manada bir el olmadığını biliyoruz.
48/10- Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir. Allah'in eli, onların ellerinin üzerindedir. Şu halde, kim ahdini bozarsa, artık o, ancak kendi aleyhine ahdini bozmus olur. Kim de Allah'a verdiği ahdine vefa gösterirse, artık O da, ona büyük bir ecir verecektir.
Bu ayette bahsedilen "el" (Allah'in eli);
3/7- Sana Kitabı indiren O'dur. O'ndan, Kitabın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem'dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise: "Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.
Ayetinde bahsedilen müteşabih ayetlerden bir tanesidir. Allah'ın Kudreti, tasarrufu manasına gelmektedir. Aynı şekilde yukarıdaki hadislerde bahsedilen "el" de bunun gibi farklı manada müteşabih bir ifadedir.
Allahualem Semadan yayılan televizyon yayınına ait dalgalar bir nevi el gibi bir gücü oluşturuyor. Bu el hemen her eve uzanıyor ve herkes tarafindan görülebiliyor. ".İnsanlar ona bakacak ve göreceklerdir." Cümlesi de bu hususa işaret ediyor. Bu konuda diğer rivayetler de şöyledir :
Semadan bir ses onu ismiyle çağıracak ve doğuda, batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 56
Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hiç kimse onun Mehdi'liğini inkar edemeyecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 49
Bir adam semadan ismiyle mutlaka çağrılacak ve delil onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 52
. İlk hadis ".İnsanlar ona bakacak ve göreceklerdir" ifadesi ile televizyon yayınına dikkat çekileceği gibi bu hadiste de "Semadan bir ses onu ismiyle çağıracak." ifadesiyle aynı zamanda radyolardan da yayınlanabilen sesli bir neşriyata dikkat çekmektedir. (Allahualem) Ve yine semadan Mehdi'yi çağıracak bu ses hem doğuda hem batıda dünyanın her tarafinda duyuluyor, bu sesi her kavim kendi lisanında işitiyor.
İkdid-Durer'de der ki: Bu ses bütün yeryüzüne yayılacaktır, her kavim kendi dilinden duyacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 51 Kıyamet Alametleri, 201
Semadan, arz ehline samil olan bir ses ki, herkes bunu kendi lisanında işitir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 37
Rivayetlerden anlaşılıyor ki Hz. Mehdi (a.r.) zuhur ettiğinde, radyo ve televizyon gibi haberleşme vasıtaları ile doğu-batı bütün dünyaya ilan edilecek ve her millet bu sesi kendi diline çevirerek işitecektir. (Allahualem)
Bediüzzaman Said Nursi (a.r.) hazretleri de aynı manada Deccal'in çıkışı hakkında şunları söylemektedir.
Rivayette var ki: Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir. Allahu a'lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla te'villeri şudur: Bu rivayetler mu'cizane haber verir ki: "Deccal zamanında vasıta-i muhabere (haberleşme vasıtaları) . O derece terakki edecek ki, bir hadise bir günde umum dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark-garb işitir ve umum ceridelerinde (gazetelerde) okunacak.diye zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyodan .. mu'cizane haber verir.
Sualar, 496
Bu konuya işaret eden diğer hadis-i şerifler şöyledir:
Naim Hz.Ali'den (r.a.) rivayet etti ki: Semadan bir münadi "Hak Al-i Muhammed'dedir." Şeklinde bağırdığı zaman Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuşur. O'nun sevgisini içer ve O'ndan başka birşeyden bahsetmezler.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 33 El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 40 Kıyamet Alametleri, 200
Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak, ve bu fitne semadan 3 kez "Emir Mehdi'dir, gerçek O'dur"şeklindeki nidaya kadar sürecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 55 Kıyamet Alametleri, 200
Gökten şöyle bir ses duyulacak: "Ey insanlar, artık Allah, Cebbarları, Münafık ve yardımcılarını sizden uzaklaştırdı. Ümmet-i Muhammed'in en hayırlısını başınıza getirdi.."
Kıyamet Alametleri, 165

MEHDİ'NİN ÇIKTIĞI YER
"Yakında size Horasan tarafindan siyah bayraklılar gelecek. Kar üzerinde emekliyerek olsa da onlara iltihak ediniz. Zira onların arasında Allah'in halifesi 'Mehdi' vardır."
(Hz. Sevban r.a. / Ramuz El-Ehadis 1. Cilt, Sayfa 298, No 2)
Şöyle rivayet edilmiştir: "Şu muhakkak ki ahir zamanda mağrib memleketinin en uzak mevkiinden Mehdi denilen bir zat çıkacak. Ve ön tarafinda kırk mil mesafe olarak yardım yürüyecek. Mehdi'nin bayrakları beyaz ve sarıdir. İçinde çizgiler bulunur. Bayraklarında Allah'ın ism-i azamı yazılmıştır. Onun bayrağı altındaki hiçbir birliği mağlup edilmez.
(İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri Muhtasaru, (Tezkireti'l-Kurtubi), sf. 438)

MEHDİ'YE KENDİSİ İSTEMEDİĞİ HALDE BİAT EDİLMESİ
Ümmü Seleme (r.a.)den rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur. Halifenin ölümü anında ihtilaf olur. Medine halkından bir kişi koşarak Mekke'ye çıkar. Mekke halkından bir grup onu, istememesine rağmen (bulunduğu yerden) çıkarırlar. Hacer-i Esved'le Makamı İbrahim arasında ona biat ederler.
Sünen-i Ebu Davud, 5/94 El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 20
Hz. Mehdi insanların "Eğer kabul etmezsen, senin boynunu vururuz." şeklindeki zorlamalarından sonra Rükün ve Makam arasında biatleri kabul edecektir. Onun yanına, büyük bir fitneden sonra kendilerine hükmetmesi için gidilecek ve ancak ölümle tehdit edildikten sonra başa geçmeye razı olacaktır. Ondan sonra insanlar arasında bir damla kan dökülmeyecektir. Hz.Mehdi istemediği halde ona biat edeceklerdir. Daha sonra Hz. Mehdi, onlara 2 rekat namaz kıldıracak ve Makam'ın yanında minbere çıkacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 34,50 44
Naim b. Hammad, İbni Mesud'dan tahric etdi: Ticaret ve yolların kesildiği ve fitnelerin çoğaldığı zaman, muhtelif beldelerden yedi alim her birinin beraberinde üçyüz on küsur kişi olduğu halde, birbirlerinden habersiz bir şekilde Mekke'de bir araya gelirler. Biri diğerine "Burada ne arıyorsun?" diye sorar. Ona şöyle derler: "Biz O şahsı aramak için geldik ki, fitneler Onun eliyle sönebilir. Konstantiniyye O'nunla fethedilir. Biz O'nun Mekke'de olduğunu da biliyoruz. "Bu yedi alim bu konuda birleşirler. O'nu ararlar ve Mekke'de bulurlar. Ve kendisine "Sen falan oğlu falansın" derler. O ise "Ben sadece Ensar'dan birisiyim" der. Onların elinden kurtulur. O'nu tanıyan ve bilenlere anlatırlar, bunun üzerine "aradığınız sahibiniz O'dur ve Medine'ye gitmiştir" denilir. Bu defa O'nu ararlar, halbuki O tekrar Mekke'ye dönmüştür. O'nu tekrar Mekke'de bularak yine, "Sen falan oğlu falansın, annen de filan kızı filanedir, sende şu şu alametler vardır, birinci defa bizden kurtuldun uzat elini sana biat edelim" derler. Bunun üzerine O "Ben aradığınız değilim" der ve tekrar Medine'ye gider . Medine'de yine aranınca tekrar Mekke'ye döner. Mekke'de kendisini Rükün da bularak şöyle derler: "Eğer biatlarımızı kabul etmezsen, bizi aramakta olan ve başında Haddam'dan birisinin bulunduğunu Süfyani ordusuna karşı korumazsan, günahlarımız Senin üzerine ve kanlarımız da boynuna olsun" derler. Bunun üzerine Mehdi, Rükun ile Makam arasına oturur ve elini uzatarak biatları kabul eder.
Dani, Katade'den tahric etti: Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı bir zamanda evinde oturmakta olan Mehdi'ye gelir ve "Bizim için kalk artık"der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.
Naim b. Hammad, Zühri'den tahric etti: Hz.Fatima'nın soyundan gelen Mehdi, Mekke'de meydana çıkarılır ve istemediği halde kendisine biat edilir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 52,53
Hadis-i şeriflerde Mehdi'ye biatın kendisi istemediği halde yapılacağı bildiriliyor. Bu da gösteriyor ki Mehdi kendisini hiçbir zaman Mehdi olarak ilan etmeyecektir, hatta insanlar ona gelip "alametler sende mevcut, sen Mehdi'sin" dedikleri halde o gene reddedecektir. Ancak "ölümle tehdit" edildikten sonra Mehdi başa geçmeyi kabul edecektir.
Mehdi'nin (aleyhirridvan) nefsani bir arzu ile halife olmayı isteyeceğini düşünemeyiz. Bu görev, pek ağır ve zorluklarla doludur. Halife, bütün müslümanlardan hatta koruması altında yaşayan ehli kitaptan Allah-u Teala'ya karşı sorumludur. Resulullah (s.a.v.) efendimiz bu sebeple göreve talıp olanları dikkatlice uyarmıştır.
Ebu Said, Abdurrahman b. Semüre (r.a.) den: Günün birinde Resulullah (s.a.v.) efendimiz bana hitaben şöyle buyurdu: Ey Abdurrahman, memuriyet isteme; çünkü kendin istemeden memuriyete tayin olunursan Allah'dan yardım görürsün. Eğer kendi arzunla tayin olunursan o vazife ile başbaşa bırakılırsın.
Buhari ve Müslim'den Riyazü-s-Salihin, 2/89
Ebu Zer (r.a.) den: Ya Resulullah! Beni memur tayin etmez misin? Dedim. Mübarek elini omuzuma koydu sonra şöyle buyurdu: Ebu Zer, sen zayıfsın; memuriyet bir emanettir. O kıyamette rüsvaylık ve pişmanlıktır. Yalnız o emaneti ehil olup alan ve hakkıyla başaran müstesnadır.
(Müslim'den) Riyazü-s -Salihin, 2/90
Mehdi'nin (a.r.) halife olacağı, bizzat Allah'u Teala tarafindan peygamberine bildirilmiştir. Resulullah (s.a.v) efendimiz de bunun üzerine Mehdi için "Halifetullah"tır. (Allah'ın Halifesidir) buyurmuştur. Hz.Mehdi (r.a.) tam manasıyla zuhur ettiğinde alimlerin icması (oybirligi) ile halifeliğe seçilecektir. Bundan sonra da biatler kabul edilecektir. (Allahualem)
Kur'an-ı Kerim'de 12. surede Yusuf (a.s.)'ın da, kendi isteği olmaksızın bulunduğu ülkenin kralı tarafindan doğruluğu, adaleti, bilgisi, güvenilirliği sayesinde başa getirildigi haber verilmektedir.
12/54- Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin."

MEHDİ'NİN KAYBOLMA MESELESİ NEDİR?
Ebi Abdullah Hüseyin bin Ali'den rivayet edildi: Mehdi 2 kez insanların gözünden kaybolacaktır. Bir seferinde o kadar uzun bir zaman görülmeyecek ki, kimisi onun öldüğünü, kimisi de bırakıp gittiğini zannedecek, yakın arkadaşları dışında hiç kimse onun yerini bilemeyecektir.

Bu hadis, Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.
Yukarıdaki hadis-i şerif Hz. Mehdi'nin (a.r.) zuhurundan sonra biri kısa diğeri uzun bir süre olmak üzere 2 kez insanlardan ayrı kalacağını bildiriyor. Ayrıca bu hadis-i şerifte Mehdi'nin ikinci kayboluşunun daha ağır şartlarda ve daha uzun süreli olduğuna, o devrede onunla görüşmenin güçlüğüne ve sadece yakınları ile görüşme imkanı olduğuna da dikkat çekilmiştir. (Allahualem)
Hz. Mehdi (a.r.) diğer hadis-i şeriflerin tariflerine göre çıkışı ile birlikte mücadelesine başlayacak, insanları Hak ve hakikata davet edecektir. Hz. Mehdi'nin en önemli bir ibadet olan cihadı böyle en gerekli bir devrede bilerek terketmesi düşünülemeyeceğine göre onun insanlardan ayrı ve uzak kalması kendi iradesi dışında gerçekleşecektir. (Allahualem)
Dani, Seleme b. Züfer'den tahric etti: Bir gün Huzeyfe'nin yanında Mehdi'nin çıktığı söylendi. O dedi ki: Siz eğer aranızda Hz.Muhammed'in (s.a.v.) ashabı olduğu halde o çıkarsa felah buldunuz. Muhakkak ki, O, insanların karşılaştıkları şerler sebebi ile Gaib'in (Mehdi'nin) kendilerine insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 27
Bu hadis aynı zamanda Şii'likteki "Kayıp Mehdi" inancının asılsızlığını da ortaya koyuyor. Yani, Mehdi'nin kayıplığı; efsane şeklinde yüzlerce yıl süren bir kayıplık değil, fakat belli aralıklarla insanlar arasından ayrılma, zorunluluklar neticesinde onlardan uzak kalma şeklinde gerçekleşecektir. Hadisin son kısmında da bu kayıplık devresinde insanların çeşitli şerlere (fenalıklara) maruz kalması sebebiyle Mehdi'ye karşı olan sevgi ve özlemlerinin artacağına işaret ediliyor.
Kur'an-ı Kerim'de anlatılan Yusuf kıssası ile Mehdi hadisesi arasındaki yakın bağlantı, ileride ayrı bir bölüm halinde anlatılacaktır.Yalnız burada yeri gelmişken bir benzerliğe dikkat çekmek istiyoruz.
Yusuf aleyhisselam da Mehdi gibi, biri kısa diğeri uzun süre iki defa insanların gözünden kaybolmaktadır. Birincide, Yusuf (a.s.) kuyuya bırakılmış, kısa bir süre sonra oradan geçen kafile onu oradan çıkarmış, ikincide ise haksız yere zindana atılmış, uzun bir müddet orada kalmıştır. Fakat sonradan masumluğu anlaşılarak, zindandan da çıkartılmıştır.
12/15- Nitekim onu götürdükleri ve kuyunun derinliklerine atmaya topluca davrandıkları zaman, biz ona (şöyle) vahyettik: "Andolsun, sen onlara kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını haber vereceksin."
12/35- Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı.

12 HALİFE MESELESİNİN ASLI
Şiilik'te Mehdi'nin kaybolduğu ve 12.imamın sonuncusu olarak dünyaya tekrar döneceği inancı vardır. Bu yanlış inanç peygamberimizin söylediği iki ayrı hadisin yanlış anlaşılarak tahrif edilmesinden kaynaklanmaktadır. Birincisi, önceki sayfada açıklığa kavuşturduğumuz Mehdi'nin kayıplığı, ikincisi de yeryüzüne 12 halife geleceginden bahseden hadislerdir. Bu iki hadisin aslı vardır, fakat tahrif edilmiştir.
Cabir b. Semura'nin (r.a.) rivayetinde Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: 12 halifeye kadar bu dinin üstünlüğü devam edecektir. Bu halifelerin hepsi Kureyş'ten (peygamber soyundan) olacaktır.
Sünen-i Ebu Davut, 5/90
Şiiler, ilk olarak hadisteki halife kelimesini imam olarak değiştirmişler ve bu imamların masum (günahsız) olduğunu savunmuşlardır. Bu iki çarpıtma dışında, Halbuki peygamberimiz, "Halifeler Kureyş'lidir" diyerek onların peygamber soyundan olmaları özelliğine dikkat çekmiştir.
İslam alimlerinin ekserisi bu hadisteki 12 halifeden ilk dördünün peygamberin (s.a.v.) halifeleri (Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali r.a) olduğunu söylemişlerdir. Mehdi de bu salih halifelerden biridir. Başka bir hadiste ise Mehdi'den sonra başa geçecek olan üç salih halifeden bahsedilmektedir. (Allahualem) Geri kalan diğer dört halife ise tam olarak bilinememektedir. Fakat onların da önceki devirlerde islam aleminin başında bulunmuş salih halifeler olmaları muhtemeldir. (Allahualem)
İşari manada ayet meali:
5/12- "Onlardan oniki güvenilir- gözetleyici göndermiştik."

MEHDİ MUHALİFİ ŞAHISLAR
Allah'u Teala, Kur'an-ı Kerim'de her peygamberin bir baş düşmanı olduğunu haber vermektedir. Musa (a.s)'a Firavun, İbrahim (a.s.)'a Nemrud baş düşmandı. Peygamberimizin de (s.a.v.) en büyük düşmanı kavminin lideri Ebu Cehil'di.
25/31- İşte böyle; biz, her peygambere suçlu-günahkarlardan bir düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.
2/258- Allah, kendisine mülk verdi, diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Hadis-i şeriflerde Mehdi'nin düşmanları olarak birkaç isim zikredilmektedir. Süfyaniler, Deccal bunlardandır. Süfyanilerin en önemli özelliği Mehdi'nin inkisaf eden davasını engellemeye çalışmalarıdır.

SÜFYANİLER
İbni Münavi kitabında şöyle anlatıyor: Süfyan'lar ve Mehdi'ler 3 tanedir. 1.Süfyan için 1.Mehdi, 2.Süfyan için 2.Mehdi, 3.Süfyan için 3.Mehdi gelecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 64
Bu hadiste 3 tane Süfyan ve bunlara karşı 3 tane Mehdi olacağı bildirilmektedir. 3. Süfyan için 3. Mehdi yani asıl ve büyük Mehdi gelecektir.
Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet edilmiştir: Sam'ın ortasında adına Süfyani denilen ve kendisine tabi olanların çoğunun Kelb kabilesinden olacağı biri çıkar. O insanları öldürür, hatta kadınların karınlarını deşip çocuklarını katleder.
Hz.Ali'nin (r.a.) rivayetinde ise (ilave olarak): Süfyani'nin kafası oldukça büyüktür. Yüzünde kasıntılı bir hastalıktan eser vardır. Gözünde de beyaz bir nokta bulunur. Kendisine karşı toplanan Kays kabilesini de iyice yok eder. (İşte o zaman) Ehl-i Beyt'imden bir adam çıkar. Onun haberi Süfyani'ye ulaşınca, Süfyani ona karşı bir ordu gönderir. Ancak bu ordu Beyda'ya vardığında yere batırılır. Kendilerinden haber getirenler dışında hiç kimse sağ kalmaz.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 40
Hafiz Esad, 1970 yılında darbeyle başa geçmesinden sonra kurduğu baskıcı rejimle ülkesini adım adım komünizme yaklaştırmıştır.
Ülkede İslam düşmanlığı büyük boyutlara varmıştır. Müslümanların inançlarının gereklerini yapmaları engellenmekle kalmayıp, bizzat canlarına kastedilmektedir. Sadece 1982'de Hama katliamında 30 bin müslüman öldürülmüştür.
Başka bir hadiste de Süfyan'ın yapacağı diğer işler anlatılmaktadır.
"Ciğerlerini yiyenlerin oğlu" olan Süfyani kuru bir vadiden çıkar. Kelp kabilesinden abus çehreli, sert kalpli adamlardan kurulu bir ordu düzenler. Ve bunlar her tarafa zulmederler. O; medrese ve mescidleri yıkar, rüku ve secdeye giden herkesi cezalandırır. Zulüm, fesad ve fısk çıkarır. Alim ve zahidleri katleder, pek çok şehri de işgal eder. Kan akıtmayı helal kılarak Ali Muhammed'e düşman kesilir. Kendi zulüm ve keyfine karşı geleni öldürtür.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 37
"Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman" kitabının 52. ve 53.sayfalarında anlatılan uzun hadiste, yardımcısı Haddam olan Süfyan'dan bahsedilmektedir. Hafiz Esad'ın yardımcısı da General Abdülhalim Haddam'dı.
"Süfyani Sam tarafindan (Yabis vadisi denilen) bir yerden çıkacaktır. Süfyani Küfe'den yola çıkacaktır. Yerle bir olan askerin Sam'dan gelecegine dair rivayetler oldugu gibi Irak'tan olduklarina dair rivayetler de vardır."
Kıyamet Alametleri, 172
"Hz. Ali'nin neslinde olan Süfyani'ye gelince; (1) O büyük cüsseli bir şahıstır. (2) Bu adam Mehdi'den önce etrafını yakıp yıkacaktır. (3) Bütün şark ülkelerini dolaşacak. (4) Birçok melikle harb edecek (5) Ve herkesi mağlub edecektir."
Mehdilik ve Imamiye, 82 (el-Isa'a, li Esrat's Saa, 167 'den nakil)
Bir tevili şudur ki; (1) Büyük cüsseli olması, Süfyan'ın belki de kendisi gibi suretlerinin büyüklüğüne veya çeşitli vasıtalarla şahsının olağanüstü bir insanmış gibi gösterilmesine işaret etmektedir. (2) Bu adam Mehdi'den önce etrafını yakıp yıkacaktır.Demek ki Süfyani Mehdi'den önce çıkacak, birçok savaşlarda bulunacak, ortalığı savaş silahlarıyla yakıp yıkacaktır (3) Bütün doğu ülkelerini dolaşacak.Hadisin bu kısmı Süfyani'nin birçok memlekete seyahat etmesine isaret edebileceği gibi, fikir sisteminin bu ülkelerde de yayılmasına işaret edebilir. (4) Birçok melike harb edecek.Süfyani, zamanında birçok devletin ordusu ile silahlı savaşa girecektir. (5) Ve herkesi mağlub edecektir. Süfyani savaştığı bütün orduları yenilgiye uğratacak, kesin bir zafer kazanacaktır. (Allahualem)
Hadis-i Şeriflerde bildirildiği üzere Mesih'i Deccal daha ileriki senelerde Yahudiler arasından çıkacak, bizzat kendisi de Yahudi olacaktır. Deccal sihir ve hipnotizma türünden çeşitli istidracı haller göstererek, önce beklenen Mesih olduğunu iddia edecek, sonra ilahlığını ortaya sürecektir. Dinsizliği ve her türlü ahlaksızlığı teşvik ederek kendisine büyük taraftar toplayacaktır. Fakat sonunda Hz.İsa (a.s.) ve Hz. Mehdi (a.r.) tarafindan öldürülecektir.
Selef ve halef uleması arasında şu husus pek şöhret bulmuştur: Ahirzamanda mutlaka bir adam zuhur edecektir. Bu kişi benim Ehl-i Beyt'imden olacaktır. Buna Mehdi denecektir. Daha sonra da Deccal'i öldüreceklerdir.

KENANE VE SAHARİ'NİN ÇIKIŞI
Mehdi Sam ile Hicaz hududuna gelince orada duracak. Kendisine "Ne duruyorsun. Yürü! Denilince şu cevabı verecek. "Önce amcazademe (Sahari'ye) yazayım, eğer bana boyun eğmezse üzerine yürürüm." Mehdi'nin mektubu ona ulaşınca yanındaki arkadaşları şöyle dediler "İşte Mehdi çıkmıştır. Ya ona uyacaksin ya seni öldürecegiz." Bunun üzerine Kudüs'e gelecek. Sonra Kelp kabilesinden Kenane isimli bir adam çıkıp Sahari'ye gelecek şöyle diyecek "Biz sana biat ettik yardımda bulunduk. Fırsat tam eline gelince bu adama (Mehdi'ye) biat ettin. Yazıklar olsun sana! Allah sana bir gömlek giydirdi, sen ise çıkardın onu! " "Yani verdiğim sözü bozayım mı dersiniz" Evet" Diğer bir rivayette şöyle denmiştir: O aradan üç yıl geçtikten sonra ahdini bozacak ve anlaşmayı kaldıracak. Kıyamet Alametleri, 175

MEHDİ'NİN GERİCİLERLE MÜCADELESİ
"Dini ayakta dimdik durduracak, eski hüviyetine kavuşturacaktır. İslama yeniden ruh üfleyecek, zelil hale geldikten sonra onunla İslami eski, güçlü haline sokacaktir. O, islam öldükten sonra Mehdiyle islami tekrar diriltecektir. Cizyeyi kaldıracak, kılıç vasıtasıyla insanları Allah'ın dinine davet edecektir. Ondan kaçan öldürülecek, onunla mücadeleye girisen perisan olacaktir.
Hatta Resulullah yasamis olsaydi, kendisine hiçbir sey yapmayacakti. Onunla hükmü ise baglayacakti. Yani Resulullah bile onun isine müdahale etmeyecektir. Onun döneminde din tamamen reyden arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. Verecegi bir çok hükümlerde ulemanin fikirlerine muhalefet edecektir. Bundan dolayi ondan uzak duracaklar."
Hadis-i Seriflerde Mehdi'ye de birçok yobazın karşı çıkacağı bildirilmektedir. Onlar, Mehdi'nin dini bidatlardan kurtarıp, aslına döndürme çabasından hoşnut kalmayacaktır, hatta "bu adam dinimizi mahvetmek istiyor" diyecek kadar ileri gideceklerdir. Ancak Mehdi Kuran ayetlerinin ve Peygamber Efendimizin sünnetinin isiginda hükmedecek, bu fikri mücadelesinde çok kararli ve başarılı olacaktır. Mehdi döneminde, Allah'ın izniyle, İslam dini Peygamberimizin döneminde yaşandığı şekline, yani özüne dönecektir.
Kur'an-ı Kerim'de, peygamberlerin inkarcılarla ve puta tapanlarla yaptığı mücadeleleri dışında onların yobaz zihniyetle olan mücadelelerinden de bahsedilmektedir. Bu zihniyetin peygamberimiz devrinde kaybolmadığını ve günümüzde de varlığını sürdürdügünü bilmekteyiz. Kur'an'da bir çok ayette yobaz insanların özellikleri verilmiş, bu zihniyet şiddetle eleştirilmiştir.
Kur'an-ı Kerim, peygamberlerin inkarcılarla ve puta tapanlarla yaptığı mücadeleleri dışında onların yobaz zihniyetle olan mücadelelerinden de bahsetmektedir. Bu zihniyetin peygamberimiz devrinde kaybolmadığı ve günümüzde de varlığını sürdürdüğünü bilmekteyiz. Kur'an'da bir çok ayette yobaz insanların özellikleri verilmiş, bu zihniyet şiddetle eleştirilmiştir.
1. Dini zorlaştırırlar. Bunun neticesi dinin ana teması olan Allah'a iman ve ibadetin esası ihlas unutulur. Gerçekte ise dinin kolay oldugunu ve aşırılıktan kaçınılması gerektiğini bizzat Kur'an-ı Kerim emretmektedir.
22/78- ".O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir."
2/286- "Allah, hiç kimseye güç yetireceginden başkasını yüklemez."
4/28- Allah (ağır yükleri) sizden hafifletmek ister: (Çünkü) insan zayıf olarak yaratılmıştır.
5/6- ".Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz"
7/157- Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.
Ebu Musa'dan rivayet edildi. Peygamberimiz buyurdu ki: Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
El-Lü'lüü Vel-Mercan, 2/296
İbni Abbas'ın (r.a.) rivayetinde Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki: Dinde aşırılıktan sakınınız. Sizden öncekiler ancak bu yüzden helak oldular.
Ramuz-El Ehadis, 1/176
Hz.Ayşe'nin (r.a.) rivayetinde Peygamberimiz: Allah beni ruhbaniyetle görevlendirmedi. Allah yanında dinin hayırlısı kolay tevhid yoludur.
Rumuz El Ehadis, 2/498
. . 2. Helal olduğu halde birçok şeyi haram yaparlar, (yiyecek, içecek, teknoloji vs.) Allah adına onları insanlara yasaklarlar.
16/116- Dillerinizin yalan yere nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram demeyin. Çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa ermezler.
10/59- De ki: "Allah'ın sizin için indirdiği sizin bir kısmını haram ve helal kıldığınız rızıktan, haber var mi? Söyler misiniz?" De ki: "Allah mı size izin verdi, yoksa Allah hakkında yalan uydurup iftira mı ediyorsunuz?"
6/140- ".Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette hüsrana uğramışlardır. Onlar, gerçekten şaşırıp sapmışlardır ve dogru yolu bulamamışlardır.
5/87- Ey iman edenler, Allah'ın sizin için helal kıldığı güzel şeyleri haram kılmayın ve haddi aşmayın. Şüphesiz Allah, haddi aşanları sevmez.
3. Takva adı altında hiçbir ilahi kaynağı olmayan teferruat ve ayrıntıyı Dinin emriymiş gibi takdim ederler.
Kur'an-ı Kerim bu konu üstünde önemle durmaktadır. Hz.Musa devrinde Allah'u Teala inananlara bir sığır kesmelerini emretmiş, bunu çok açık, kısa ve net bir şekilde bildirmişti. Fakat o devrin yobaz zihniyetli insanları bununla yetinmemiş defalarca Allah'tan teferrutlı izah istemişti. .
2/71- (Bunun üzerine Musa, "Rabbim) diyor ki: O, yeri sürmek ve ekini sulamak için boyunduruğa alınmayan, salma ve alacası olmayan bir inektir" dedi. (O zaman): "Şimdi gerçeği getirdin" dediler. Böylece ineği kestiler; ama neredeyse (bunu) yapmayacaklardı.
. Kur'an-ı Kerim'de hiçbir kıssa boşuna anlatılmamıştır. Dikkat edilirse bu kıssada insanların teferruat ve ayrıntı ile meşgul olmaları hiç hoş karşılanmamaktadır.Çünkü teferruat, insanların ibadetlerini zorlaştırdığı gibi, asıl maksadını da unutturur.
4. Dinin basitliği ve kolaylığıyla yetinmeyip, bir sürü ilaveler uydururlar, batıl inançları da bunlara dahil ederler. Kur'an-ı Kerim onlar için hiçbir zaman yeterli bir kaynak olmaz.
İşari Manada Ayet Meali:
68/36, 37- Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz? Yoksa (elinizde) ders okumakta olduğunuz bir kitap mı var?
5. Kendilerine ulaşan bilgileri, doğruluğunu araştırmaya gerek görmeden körü körüne kabul ederler. Yanlış da olsa aynı bilgileri çocuklarına aktarırlar.
İşari manada ayet mealleri:
31/21- Onlara; "Allah'ın indirdiklerine uyun" denildiğinde, derler ki; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." Şayet şeytan, onları çılgınca yanan ateşin azabına çağırmışsa da mı (buna uyacaklar)?
2/170- Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler?
6. Şekilciliğe çok önem verirler, dinlerini bu şekilde tebliğ ettiğini sanırlar.
7. Onlar için ahlak ikinci planda gelir. İnsanlarla geçinememek, kırıcı olmak, iğneleyici konuşma tarzı, hoşgörüden anlamamak, kaba-sabalık genel vasıflarıdır. Halbuki peygamberimiz "Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyurmaktadır.
8. Nezaket ve kibarlık ile araları pek iyi değildir.
9. Kadınları, aşağılamak, onları ikinci sınıf varlık görmek de önemli özelliklerinden sayılır. Kadın sevgisi, kadına hürmet ve itibar hiç bilmedikleri konulardır.
10. Sanattan anlamazlar, güzel sanatların hiçbir dalına ilgi duymazlar, yetmezmiş gibi haram deyip işin içinden çıkarlar.
11. Her türlü yeniliğe kapalıdırlar. Bu; teknolojik bir yeniliği kabullenme de olduğu gibi, dini yeni bir metodla açıklama (*) girişiminde de görülür.
12. Her yobaz yalnız içinde bulunduğu grubun-fırkanın haklılığını savunur. Diğer grubların düşmanı olur. Koyu taassubundan dolayı, diğer din kardeşlerini kırmaktan çekinmez, onlardan gelen bir bilgiyi güzel de bulsa kabul etmez, hemen reddeder. Onların başarılarını kıskandığı gibi hizmetlerini de engellemeye çalışır.
Aslında bütün insanlar iman etmeye, ahlaklı olmaya ve dini yaşamaya fitraten (yaratılıştan ) egilimlidirler.
49/7- ".Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi."
Fakat halk ne zaman İslam'ı öğrenmeye veya öğrenip de uygulamaya niyetlense karşılarında yobazları örnek görmektedir. Onlarda gördüğü her olumsuz davranışın dinden kaynaklandığını zannederek daha başlangıcında bu niyetinden vazgeçer. Bu arada dine karşı soğukluk başlar, hatta düsmanca bir tavır gözlenir. Bütün müslümanlar halk nazarında "hacı-hoca takımı" diye kötülenir, her fenalığın arkasında müslüman biri aranır hale gelir.
Anlattığımız konunun önemi buradan gelmektedir. Halk, İslam'ı gerçek manasıyla tanımadığı için yobazların şahsında dini yargılamaya başlar. Din düşmanı basın ve yayın organlarının da kasıtlı bir şekilde İslamiyet'i yobazlık ve gericilik şeklinde takdim etmelerinin de bu işte büyük payı olduğu bir gerçektir. Aslında halkın nefret ettiği İslamiyet değil, yobaz zihniyettir. Halk en çok "Acaba ben de dinimi yaşamaya başlarsam bu insanlar gibi mi olacağım?" düsüncesiyle bu işte çekingen davranmaktadır. Bu sebeple müslümanım diyen herkesin dinini çok iyi tanıması , okuyup araştırması ve bilmediklerini ihtisas sahiplerinden ögrenmesi gerekir. Her müslüman aydın ve kültürlü olmaya gayret etmelidir. Hoşgörüyü hiç elden bırakmayarak halkı Allah'ı tanımaya davet etmeli, dini yaşamaya ve ahlaklı olmaya özendirmelidir.

MEHDİ DİNİ ASLINA DÖNDÜRMESİ
"Fütühat-ül Mekkiye" isimli eserinde Muhyiddin Arabi şöyle bildirmektedir: ...Mehdi, dini peygamberin (s.a.v.) zamanında olduğu gibi aynen tetbik edecek. Yeryüzünden mezhepleri kaldıracak. Halis ve hakiki dinden başka hiç bir mezhep kalmayacak. Onun düşmanları içtihad alimlerinin taklid edenleri olacak. Çünkü onlar Mehdi'nin mezhep imamlarının tersine hükmettiğini gördüklerinde bundan hoşlanmayacaklar, fakat karşı da gelemeyecekler... Onun açık düşmanları fukaha (fikih alimleri) olacak. Çünkü halk arasında bir imtiyazları kalmayacak. Hatta ahkam hususunda ilimleri de azalacak. Bu imamın gelişiyle alimlerin hükümlerdeki anlaşmazlıkları da giderilecek.. Şayet elinde kılınç (ilim) olmasaydı onun ölümüne fetva verirlerdi.
Kıyamet Alametleri, 186-187
-Mehdi, dini peygamberimizin (s.a.v.) uyguladığı gibi aynen tatbik edecektir. Yani onun rehberi Allah'in yüce kitabi Kur'an-ı Kerim ve peygamberimizin sünneti olacaktır. Peygamberimizin uygulamaları, sözleri, açıklamaları ve tavsiyeleri Mehdi'nin fikri mücadelesinde çok önemli bir yer tutacaktır. Bunun yanısıra Mehdi, Müslümanlar arasındaki sadece vahiy kaynakli Allah'ın yüce kitabı Kur'an-ı Kerim ile hüküm ve amel edecektir. Müslümanlar arasında mezhep ayrılıklarını giderecek, dinin aslında olmayan, sonradan ilave edilmis birçok inanis ve ibadet sekillerini ortadan kaldiracaktir. Bid'at ehli simdiye kadar hiç karşılaşmadıkları bu durum karşısında çok şaşıracaklar, hatta bir kısım Mehdi'nin dinlerini kaldırmaya çalıştığını zannedecekler.
"Hz.Mehdi hiçbir bidati birakmaycak."
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 43
"Mehdi kaldırmadık bid'at bırakmayacaktır. Ahir zamanda aynı peygamber gibi dinin icablarını yerine getirecektir." Kıyamet Alametleri, 163
Bid'at: Dinin aslında olmadığı halde, dine sokulan adetler.
İmam Rabbani bu konuda şöyle demektedir: Geleceği vaad edilen Mehdi dinin tervicini (değerini artırmayı), sünnetin ihyasını (yeniden canlandırmasını) murad ettigi (istediği) zaman; bid'at ehl-i ile ameli adet edinen, hasene zannı ile dini karıştıran (dinin aslında, özünde olmayan seyleri, dinin emri oldugunu zanneden bazı insanlar) hayretle söyle diyecektir: -Bu kimse (yani Mehdi) dinimizi kaldırmak ve şeriatımızı izale (mahvetmek) istiyor.
Mektubat-i Rabbani, 1/535
Hz.Peygamber (s.a.v) en başta İslamı nasıl ayakta tuttuysa, Hz.Mehdi de en sonunda aynı şekilde İslami ayakta tutacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27
Naim b. Hammad Hz. Ali'den rivayet etti. Peygamberimiz buyurdu ki; Mehdi bizdendir. (Soyumuzdandır) Allah bu dini nasil bizimle baslatmışsa onunla sona erdirecektir. Ve onlar bizimle nasıl şirkten kurtulmuşlarsa, onunla da fitneden kurtulacaklardır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 20
Mehdi'nin "mezhep imamlarinin tersine hükmedecegi" nin bildirilmesi, onun kendi reyi ile içtihat edeceğini göstermekterir. Bediüzzaman hazretleri, Mehdi için "en büyük bir müçtehid" hem en büyük müceddid, hem hakim, hem mehdi, hem mürsid, hem kutb-u azam, olan bir zat'i nuraniyi gönderecek ve o zat da ehl-i beyt-i nebeviden olacaktır. Mektubat, 411
Dinde Ayrılık Olmamalı
İşari manada ayet mealleri:
43/65- Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.
23/53- Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.
3/85- Kim İslam'dan başka bir din ararsa asla ondan kabul edilmez. O, ahirette de kayba uğrayanlardandır.
15/91- Ki onlar Kur'anı parça parça kıldılar.
2/176- Bu, Allah'ın Kitabı şüphesiz hak olarak indirmesindendir. Kitap konusunda anlaşmazlığa düşenler ise uzak bir ayrılık içindedirler.
Mehdi devrinde Kur'an-ı Kerim'e gereken önem verilecektir. O devirde Kur'an ara sıra bakılan, ezbere okunan bir kitap olmaktan kurtarılacak, hayatın her safhasını düzenleyen en önemli başvuru kitabı olacaktır. "Mehdi dini, peygamberin zamanındaki gibi tatbik edecektir" sözünün manası budur.

MEHDİ'NİN YAKIN YARDIMCILARI
Bu vezirler ondan aşağı ve fakat beşten yukarı olacaktır.
Kıyamet Alametleri,
Memleket işlerinin ağırlıklarını onunla paylaşacaklar. Dokuz kişiden ibaret olacaktır.
Kıyamet Alametleri, 187
Ebu Cafer Muhammed b.Ali'den rivayet edildi: Mehdi daha çıkmadan önce onun bir arkadaşı ona tabi olan bazı insanlarla karşılaşacak ve "Siz burada kaç kişisiniz?" diye soracaktır. Onlar da "40 kişiyiz" cevabını verecekler "Siz Mehdi'yi gördüğünüz zaman ne yapacaksınız?" şeklinde tekrar soracak ve "O, dağların başında kalsa biz de kalırız" cevabını alacaktır. Bunun üzerine o kişi gidecek, ertesi gece tekrar gelerek "Reislerinizden 10 kişiyi ayırınız" diyecek ve Mehdi de onlarla buluşacaktır.
Ertah'tan rivayet edildi ki: ...(mehdi'nin Süfyani ile savaşında en büyük ordusu 100 (yüz) kişiden müteşekkildir. Not: Bu iki rivayet, "Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman" adil eserin Süleymaniye kütüphanesinde bulunan nüshasında mevcuttur.
Bedir savaşındaki askerler gibi 313 kişinin kumandasını elinde tutarak etrafa meydan okuyacak. Çünkü bu 313 kişi gece abid gündüz kahraman niteliğini taşımaktadırlar.
Kıyamet Alametleri, 169
Muhammed b. Hanefi (r.a.)'dan rivayet edildi ki: ...Bulutların semada toplandığı gibi, Allah O'nun etrafina bir kavim toplar. Onların kalblerini uzlaştırır. Onlar içlerinden şehit düşene üzülmez, kendilerine katılana da sevinmezler. Sayıları Bedir ashabı (313) kadardır. Evvelkilerin onları geçmediği gibi, sonrakiler de onlara yetişemezler ve onların sayıları Talud ile nehri geçenler kadardır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 57
Hz. Mehdi'ye aralarinda kadınların da bulunduğu 314 kişi biat edecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 25
Hz. Mehdi'nin (a.r.) ordusu; talebelerinin hasları, hasların havası şeklinde farklı tabakalarla olabilir. Belki de bu farklı rivayetler, muhtelif gelişme safhalarındaki sayılara işaret etmektedir.
Hz. Mehdi'ye ilk anda biat edenlerin bu kadar az sayıda (313) olması makul karşılanmalıdır. Tarihin her döneminde hep böyle olmuştur. Nuh (a.s.) Musa (a.s.) zamanında da böyleydi. İsa (a.s.)'a inananlar 12 kişiydi. Peygamber efendimize (s.a.v.) dahi ilk inananlar çok az sayıda kimseydi. Bazı rivayetlerden öğrendiğimize göre nübüvvetin ilk altı yılında ona inananlar sadece 40 kişiydi.
2/249- Talut, orduyla birlikte ayrıldığında dedi ki: "Doğrusu Allah sizi bir ırmakla imtihan edecektir. Kim bundan içerse, artık o benden değildir ve kim de -eliyle bir avuç alanlar hariç- onu tadmazsa bendendir. Küçük bir kısmı hariç (hepsi sudan) içti. O, kendisiyle beraber iman edenlerle (ırmaği) geçince onlar (geride kalanlar): "Bugün bizim Calut'a ve ordusuna karşı (koyacak) gücümüz yok" dediler. (O zaman) Muhakkak Allah'a kavuşacaklarını umanlar (şöyle) dediler: "Nice az bir topluluk, daha çok olan bir topluluğa Allah'ın izniyle galıp gelmiştir; Allah sabredenlerle beraberdir."
11/40- Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmis olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.
26/53- Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.
26/54- "Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;"
10/83- Sonunda Musa'ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı. Çünkü Firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı.

KIYAMETE KADAR MÜCADELE EDECEK OLAN CEMAAT

Hz.Muaviye'den (r.a.)rivayet edilmiştir. Kıyamet kopmaz, ümmetimden bir taife herkes üzerinde hakim olmadıkça. Onlar kendilerini terk edenlerin terk etmesine aldırmazlar ve kendilerine yardım edene de aldırmazlar. Ramuz El-Ehadis, 472 (Hanbel'in Müsned'i - Buhari -Müslim)
Hz. Muaviye b. Kirra (r.a) dan rivayet edilmiştir: Ümmetimden bir taife kıyamet koyuncaya kadar yardım görmekte devam eder. Kendilerini terk edenlerin ayrılmaları da onlara bir zarar vermez.
Ramuz El-Ehadis, 472 (Hakim'in Müstedrek'i)
Ümmetimden bir cemaat devamlı olarak Allah'ın emri üzerine düşmanla kahredercesine savaşacak muhalifleri kendilerine hiçbir zaman veremeyecek. Bu (hal kıyamete kadar böyle devam edecek.)
Kıyamet Alametleri, 286
Yukarıdaki hadis-i şerifte ümmetten bir taifenin kıyamet kopuncaya kadar hak üzere mücadele edeceği bildiriliyor. Başka hadis-i şeriflerden de biliyoruz ki kıyamet kopmasından bir süre önce müminlerin ruhu kabzedilecek ve kıyamet kafirlerin üzerine kopacaktır. O halde burada kıyamet kopmasından kastedilen başkadır. Bu konuda diğer bir rivayet bu hususu açıklığa kavuşturuyor.
Hz.Muaviye b. Curre'den (r.a.) rivayet edilmiştir: .Deccal'la savaş oluncaya kadar ümmetimden bir taifenin "hak üzere" galıp olması devam edecektir.
Ramuz Em-Ahadis, 65 (Ibni Asakir Tarihi -Ebu Muaym)
Görüldüğü gibi kıyamet kopmasından kastedilen "Deccal'le savaşın başlaması" anlamıdır. Bir başka hadis-i şerif de bu mübarek taifenin Deccal'le mücadele edecek olan mehdi ve yardımcıları olduğunu haber veriyor.
Ahmet, Müslim, İbni Cüreyr ve İbni Hibban, Cabir b. Abdullah(r.a.) tahric ettiler: Kıyamete (Deccal ile savaşa) kadar benim ümmetimden bir grub hak üzere galıp olarak çarpışacaktır. Ve İsa b. Meryem gökten nüzul ettiğinde onların emiri (Mehdi) kendisine, "Gel bize namazı kıldır" der. Ancak O su ümmete Allah'ın bir ikramı olarak "Sizin biriniz, diğerlerinize emridir" cevabını verir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 80
Hz.İmran'dan (r.a.) rivayet edilmiştir: Ümmetimden bir taife, kendilerine düşmanlık edenlere galib oldukları halde Hak üzerine mücadelede devam ederler. Hatta onların sonuncusu mesih deccal ile harp eder.
Ramuz El-Ahadis, 472 (Hanbel'in Müsned'i -Ebu Davud-Tabarani -Hakim)

MEHDİ'NİN YERYÜZÜNDE KALIŞ SÜRESİ

İbni Ebil Caad da, "Mehdi 21 veya 22 yıl kaldıktan sonra, gelecek olan kimselerin sonuncusu, salih bir kişi olacak ve 9 yıl adil bir şekilde hükmedecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 28
Naim bin Hammad, Bakayye bin Velid'den tahric etti: Mehdi'nin hayatı 30 senedir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 83
Ebu Said El-Hudri (r.a.)den rivayet edilmiştir: Ümmetimde Mehdi vardır, çıkacak ve 5 veya 7 veya 8 (şüphe eden, ravilerden Zeyd'dir) yaşayacaktır. Ebu Said diyor ki: "Bu müddet nedir? Diye sorduk ve Rasul-u Ekrem "senedir!" buyurdu.
Sünen-i Tirmizi , 4/93 Ramiz El -Ahadis, 508 (Hanbel'in Müsned'i)
Ebu Said El-Hudri (r.a.)dan, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Mehdi bendendir.yedi sene hükmeder.
Süneni-i Ebu Davud, 5/93
-O zat yeryüzünde 7 sene kalır, sonra vefat eder ve Müslümanlar onun üzerine namaz kılarlar.
Sünen-i Ebu Davud, 5/95
Naim bin Hammad, Hz. Al'den tahric etti: Mehdi insanların işlerini 30 ile 40 yıl üzerine alacaktır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 83 El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 50
Ebu Ya'la, Ebu Hureyre'den tahric etti. Dedi ki, dostum Ebu kasım (s.a.v.) buna şöyle buyurdu: Ehli beytimden birisi çıkıp insanları Hakk'a dönene kadar mücadele etmedikçe kıyamet kopmaz. Ben dedim, "Onun hükmü ne kadar devam eder?"
Bir önce geçen, şu hadis-i şerif Katade'den rivayet olundu. Katade (Mehdi'in yeryüzünde kalış müddesi) 7 senedir, dedi. Ebu Davud şöyle dedi: Hisam'dan rivayet eden ravilerden Muaz'dan başkaları 9 senedir, dedi.
Sünen-i Ebu Davud, 5/95 Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 9 (Ramuz-El Ahadis 346 'Tabarani'nin Kebir'i - Ibni Adiy El Kamil)
Dikkat edilirse bu rivayetlerde geçen 5, 7, 8, 9, 20-21, 30, 40 senelerinin ifade ettiği manalar net ve açık bir şekilde belirtilmemiştir. Hadis tasnifçileri, farkettikleri bu eksikliği gidermek için, ya çeşitli açıklamalar yapmışlar ya da tevil cihetine gitmeyi uygun görmüşlerdir.
-7 sene ile tahdid edilme, bütün ülkelere tam manasıyla yedi sene hakim olması itibariyledir. 9 sene ile tahdid edilmesi, Kostantiniyeyi fethetme müddedi itibariyledir. 19 yıl ile tahdidi, Süfyani ile savaş yapması onu öldürüp hakim olması ve bütün insanların emrinin altına girmesi itibariyledir.
(Kıyamet Alametleri, 184)
-7 sene dünyaya malik olacaktır. Meşhur pek çok rivayete göre böyledir, ancak buna muhalif başka nakiller gelmiştir. Bunlara göre, bu süre bazılarında 19 sene ve birkaç ay, 20 sene, bazılarında 40 sene, 24 sene, 30 sene şeklindedir. Bir nakilde de onun hilafeti sırasında 9 sene ehli Rum'la barış içinde kalacağı belirtilmektedir. Kanaatimce, bu rivayetlerin hepsinin de sahih olması mümkündür. Şöyleki, onun dünyada kalışı 40 sene olur, herkesçe zuhuru ve kuvveti 7 sene olur, bu zuhur ve kuvvet, başlangıç ve sonuç itibariyle 20 sene sürebilir.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 22)
-Mehdi'nin 7 veya 9 senelik hilafeti, İsa(a.s)'ın zamanında olması ihtimaline peygemberimizin şu mübarek sözü aykırı düşmez: "Başlangıçta ben, ortasında Mehdi, sonunda İsa'nın içlerinde bulunacağı bir ümmet asla helak olmayacaktır.." Çünkü İsa (a.s.)'dan 30 küsur sene evvel inecektir. Nitekim Mehdi'nin 40 yıl kalacağına, İsa'nın (a.s.) ise 45 yıl kalacağına dair hadisler varit olmuştur. Biz bundan anlıyoruz ki, her ikisinin bir arada kalması 7 veya 9 senelik bir müddet almış oluyor. Meteakip seneler ise ayrılık süresidir.
(Kıyamet Alametleri, 191)
MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETLERİ
Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerinde geleceğe yönelik haberlerin verildigi ve bunlarin dogrulugunun ileride anlasilacagi bildirilmektedir. Bu haberlerin ne oldugu ise açikça belirtilmemektedir. Bunlar, Kur'an-ı Kerim'in indirildigi devirde teknik imkansizlik sebebiyle dogrulugunun anlasilmasina imkan olmayan bilimsel ayetler olabilecegi gibi, kiyamet alametlerini haber veren ayetler de olabilir.
Her bir haber için 'kararlastirilmis bir zaman (müstakar)' vardir. Siz de bileceksiniz. (Enam Suresi, 67)
O (Kur'an), alemler için yalnizca bir zikir (ögüt ve hatirlatma)dir. Gerçekten onun haberini bir zaman sonra ögreneceksiniz. (Sad Suresi, 87-88)
Insan aceleden (aceleci olarak) yaratildi. Size ayetlerimi yakinda gösterecegim (Enbiya, 37)
Ve de ki: "Allah'a hamdolsun, O size ayetlerini gösterecektir, siz de onlari bilip taniyacaksiniz." Senin Rabbin, yaptiklarinizdan gafil değildir. (Neml Suresi, 37)
Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara gösterecegiz; öyle ki, süphesiz onun hak oldugu kendilerine açikça belli olsun. Her seyin üzerinde Rabbinin sahid olmasi yetmez mi? (Fussilet Suresi, 53)
Kur'an-ı Kerim'de, Mehdi ve Islamin Dünya Hakimiyeti ile ilgili sadece isari manada ayetler bulunmaktadir.
Kendilerine hak gelince, onu yalanladilar; fakat alaya aldiklarinin haberleri onlara gelecektir. (Enam Suresi, 5)
Artik onlar, kiyamet-saatinin kendilerine apansiz gelmesinden baskasini mi gözlüyorlar? Iste onun isaretleri gelmistir. (Muhammed Suresi, 18)
Tüm bunlarin isigi altinda, hadislerden ve rivayetlerden derlenen bilgilerle birlikte, isari manadaki ayet mealleri de alinarak, son zaman elçisinin çikis alametleri asagidaki siraya göre incelenecektir.

MEHDİ'DEN ÖNCEKI ORTAM
Ibni Münavi, "Melahim"de Hz. Ali'den tahric etti: Kiyamet yaklastigi zaman ve müminlerin kalbi; ölüm, açlik, fitneler, sünnetlerin kaybolmasi, bid'atlerin ortaya çikmasi, emri bil maruf ve nehyi anil münker imkanlarinin kaybolmasi gibi sebeplerle zayifladigi zaman benim evlatlarimdan Mehdi ile Cenab-i Hak sünnetleri ihya eder. Onun adalet ve bereketi ile müminlerin kalbi ferahlar, Acem ve Arab milletleri arasında ülfet ve muhabbet yerlesir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman ,66
Yukaridaki hadis-i serif Hz. Mehdi'nin çikisindan önce müminlerin kalblerinin (imanlarinin-itikadlarinin) zayiflayacagini ve buna sebep olan hadiseleri haber vermektedir.
1. Ölüm: Anarsi ve yaygin katliamlar neticesinde halkın can güvenliginin kalmamasi ve bunun meydana getirdigi tedirginlik ortami. 2. Açlik: Hayat pahaliligi sebebiyle meydana gelen geçim sikintisi. 3.Fitneler: Haramlarin (içki, fuhus, faiz, kumar, rüsvet...) alabildigince yayginlasmasi ve helallerin, haramlarla karistirilmasi. 4. Sünnetlerin kaybolmasi: Resulullah (s.a.v.) efendimizin sünnetlerinin bir kısmının unutulmasi, bir kısmının da zorla uygulanamaz hale getirilmesi. 5. Bid'atlarin ortaya çikmasi: Dinin aslinda olmadigi halde, sonradan ortaya çikarilan adetlerin dinin esaslariymis gibi kabul edilmesi. 6."Emr-i bil maruf, nehy-i anil münker" imkanlarinin kaybolmasi: Iyiligin emredilmesi ve kötülügün engellenmesi, kisacasi teblig imkaninin kaybolmasi ile meydana gelen bosluk.

HAYAT PAHALILIĞININ ARTMASI
Mehdi'nin çıkışından hemen önceki devrin özelliklerinden bir tanesi de; hayat pahalılığının ve geçim sıkıntısının artmasıdır. Ticari hayattaki sıkıntılar beraberinde yoksulluğu ve hatta açlığı da getirecektir. Darlık yıllarının yaşanacağı bu dönemde fakirler daha da fakirleşirken, zenginlerin malı mülkü katlanarak artmaktadır. Hadislerde Altın Cağ'dan hemen önceki devrin bu özelliği şöyle vurgulanır:
Fakirler çoğalacak. (Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s.457)
Mehdi çikmadan önce Magrip'te karisikliklar, fitneler ve korku olacak. Açlik ve hayat pahaliligi alabildigine yayilacak. (Ölüm -Kiyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s.440)
Ibni Münavi, "Melahim"de Hz. Ali'den tahric etti: Kiyamet yaklastigi zaman ve müminlerin kalbi; ölüm, açlik, fitneler, sünnetlerin kaybolmasi, bid'atlerin ortaya çikmasi, emri bil maruf ve nehyi anil münker imkanlarinin kaybolmasi gibi sebeplerle zayifladigi zaman benim evlatlarimdan Mehdi ile Cenab-i Hak sünnetleri ihya eder. (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 66)
İşari manada ayet mealleri: 16/112- Allah bir sehri örnek verdi: (Halki) Güvenlik ve huzur içindeydi, rizki da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'in nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptiklarina karsilik olarak, ona açlik ve korku elbisesini tattirdi.
2/61- . onların üzerine horluk ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Allah'tan bir gazaba ugradilar. Bu, kuskusuz, Allah'in ayetlerini tanimazliklari ve peygamberleri haksiz yere öldürmelerindendi. (Yine) bu, isyan etmelerinden ve siniri çignemelerindendi.
2/155- Andolsun, Biz sizi biraz korku, aclik ve bir parca mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edecegiz. Sabır gösterenleri müjdele.
6/42- Andolsun, senden önceki ümmetlere (elciler) gönderdik de onlari dayanilmaz zorluk (yoksulluk) ve sikintilarla ceviriverdik. Umulur ki yalvarirlar diye.
İnsanlar 95. seneye kadar malik olacak, yani işleri iyi gidecek, 97 veya 99. senede mülkleri zail olacak.
(El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 54).
Bu hadiste Mehdi'nin çıkışının öncesinde dünya üzerinde nasıl bir ekonomik durum olacağı anlatılmaktadır.
Hadisteki "95. sene" şeklindeki ifade ile 1995 yılına dikkat çekiliyor olması muhtemeldir. 1995 yılı insanların nispeten daha müreffeh bir yaşam sürdükleri, yaşam koşullarının çok zorlaşmadığı bir dönemdir. Hadiste bu yıl içinde "işlerin iyi gideceği" haber verilmektedir. Yani bu dönemde insanlar yaşamlarını idame ettirebilecek bir gelire sahiptirler ve hala mülk edinebilecek kadar zengindirler.
Ancak 1997-1999 yılları ekonominin çok kötüleştiği, fakirliğin ve yokluğun arttığı bir dönemdir. Bu yıllar arasında malın ve mülkün değeri kalmayacaktır. İşte bu şiddetli fakirlik ve kıtlık döneminin ardından Mehdi çağı başlayacak ve insanları bolluk ve berekete kavuşacaktır. Mehdi çağında, dünya üzerinde çok büyük bir zenginlik ve refah hakim olacaktır.

FITNELERIN ÇOGALMASI
Fitne: Insanin akil ve kalbini dogrudan dogruya hak ve hakikattan ayiracak seyler.
Küfür her yani istila edip hükmü cemiyet içinde asikare islenmedikçe Mehdi zuhur etmez. Bu vakitte vaki olan ise.. küfrün istilasidir. Onun kuvvetidir.
Mektubat-i Rabbani, 2-259
Mehdi, fitnelerin zuhur ettigi bir zaman aralaginda gelecek.
Mektubat-i Rabbani 2-258
Magrib'de de karisikliklar, fitneler ve korku olacak açlik ve hayat pahaliligi alabildigine yayilacak. Fitneler çogalacak.
Ölüm-Kiyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, 440
Namazlarin zayi edilmesi, haram olan seylerin helal sayilmasi, rüsvetlerin alinmasi, bosananlarin çogalmasi, zina fiillerinin yayilmasi, sarkici kizlarin yetistirilmesi, yalanci sahitlerin çogalmasi... da kiyamet alametlerindendir.
Ölüm-Kiyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 455
Asagidaki hadis-i serif de fitnenin her tarafa yayilacagina isaret etmektedir:
Hiçbir tarafin ondan mahfuz kalmayacagi bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldigi yerden hemen baska bir tarafa yayilacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek: "Ey insanlar, emiriniz artik Mehdi'dir" demesine kadar devam edecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 23

HARAMLARIN HELAL SAYILMASI
Ibni Ebi Seybe, Ebi Celd'den tahric etti, O dedi ki: Bir fitne görülür, bunu diger fitneler takib eder ve birinciler sonuncularin kiliçla çatismaya dönüsünü kamçilar ve bundan sonra bütün haramlarin helal sayilacagi bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayirlisi olan Mehdi'ye evinde otururken gelecektir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,26
Hz. Mehdi , bütün haramlarin helal sayildigi büyük bir fitneden sonra çikacaktir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 23
Bir tevili sudur ki: Silahlarin kullanildigi, öldürme olaylarin vuku buldugu bir anarsi dönemi haber verildikten sonra, Allah'u Teala'nin haram kildigi bütün fiillerin insanlar tarafindan helal olarak gösterilmege çalisilacagi isaret ediliyor.
Fuhus, kumar, içki, faiz, rüsvet gibi birçok fiil, haram edilmelerine ragmen günümüzde halkın büyük bir çoğunlugu tarafindan ve giderek artan bir oranda islenmektedir. Yapilan istatistikler artisin, dünyanin tarihinden bu yana ilk defa bu boyutlara ulastigini gösteriyor.

ALLAH'IN AÇIKÇA INKAR EDILMESI
Alenen ve apaçik Allah Teala inkar edilinceye kadar Hz. Mehdi (a.r.) gelmez. Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 27
Bir tevili sudur ki: Bu hadiste o devirde bir çok inançsiz insanin bulunacagina ve ayrica onların bu inkarlarini basin yoluyla herkese göstererek açikça ilan edeceklerine isaret edilmektedir. (Allahualem)

MÜSLÜMANLARA BASKININ ARTMASI
Ahir zamanda ümmetimin basina, sultanlarindan siddetli belalar gelir, öyle ki yerler müslümanlara dar gelir. O zaman Allah, daha önce zulümle dolu olan dünyayi adaletle dolduran Benim soyumdan birisini gönderecektir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir zaman , 12
Yemin ederim ki bu ümmete öyle (siddetli)belalar gelecek de, kisi zulümden gaddarliktan kurtulmak için siginacak bir yer bulamayacaktir. Öyle sikintili bir sirada Allah Teala akrabamdan benim hanedanimdan bir kimseyi gönderecek.
Ölüm-Kiyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.437

DÜNYANIN HERC-Ü MERC IÇINDE KALMASI
Tabarani, Kebir isimli eserinde Ebu Naim ise Ali Hilal'den tahric ettiler. Resulullah (s.a.v.) Hz. Fatma'ya söyle buyurdu: Dünya hercü merc içinde kaldiginda, fitneler zuhur ettiginde yollar kesildiginde, bazilari bazisina hücüm ettiginde, büyük, küçüge merhamet etmedigi, büyüge vakarli davranmadiginda; Allah, bu sirada onlardan adavetin kökünü kaziyarak dalalet kalelerini fethedecek ve evvelce benim ayakta tuttugum gibi, ahir zamaninda dini ayakta tutacak, önceden zulümle dolu olan dünyayi adaletle dolduracak birini (Mehdi) gönderecektir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 12
Herc-ü Merc: Insanlar arasında meydana gelen fitne, fesad Darmadaginik karmakarisik allak bullak
Bir tevili sudur ki: Bu hadis-i serifte belirli bir yer tarif edilmeyip, herc-ü merc'in dünyanin her tarafinda yayilacagina isaret edilmektedir. Gerçekten de hadisin tarif ettigi bir şekilde bugün dünyanin bes kitasinda büyük kargasaliklar, savaslar, katliamlar ve terör olaylari cereyan etmektedir.

IRAN - IRAK SAVASI
Sevval ayinda ayaklanma Zilkade'de harb konusmalari, Zilhicce'de ise harb vaki olacak.
Kiyamet Alametleri, 166
Bir tevili sudur ki: Sevval ayinda ayaklanma... Burada Iran'da Sah'a karsi olan ayaklanmaya dikkat çekiliyor. Ilk ayaklanma Hadis'in isaret ettigi 5 Sevval 1398 - 8 Eylül 1976'de olmustur.
Zilkade'de harp konusmalar ve Zilhicce'de ise harp vaki olacak. Burada Iran-Irak arasındaki savasa dikkat çekiliyor. Hicri 1400 Zilhicce 1980 Ekim ayinda Iran-Irak arasındaki savas tam anlamiyla baslamisti.
Onlarla Mevali maddesi de gelecek..."Mevali maddesi nedir ey Allah'in Resulü? Onlar sizin azadlilarinizdir..Onlar sizdendir. Yani Faris yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, söyle diyecekler: "Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçtiniz! Siz bunlara geregi gibi hak tanimazsaniz, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktir...Bir gün, onlara ve bir gün de sizlere verilsin ve karsilikli sözler tutulsun..." Onlar Mutik'a çikacaklar, müslümanlar oradan asagi yaziya inecekler...Müsrikler öbür yandaki (Rakabe) denilen bir simsiyah olan nehrin kenarina duracaklar... Aralarinda savas olacak: her iki ordudan, Allah, zaferi kaldiracak;
Kiyamet Alametleri, 179
Faris yönünden gelecek olan: Burada Iran kuvvetlerine dikkat çekiliyor. Faris : Iran - Iranli (Büyük Lugat) Yaziya inecekler: Ovalik-Irak Ovasi Mutik : Yöredeki bir dagin adi. Rakabe : Petrol kuyularinin çok oldugu bölgedir. Ey Araplar! Siz fazla taassuba kaçtiniz! Siz bunlara geregi gibi hak tanimazsaniz, sizinle hiç kimse birlik kuramayacaktir... : Bir tevili sudur ki: Iki taraf arasında, irkçiliktan kaynaklanan bir anlasmazligin olacagina dikkat çekiliyor. Bu anlasmazlik sebebiyle, yaziya (yazi: Irak Ovasi) inilecek ve savas baslayacak

AFGANISTAN'IN ISGALI
Ebu Ganem Küfi, Fitende Hz. Ali'den tahric etti. O söyle dedi: Talikan'a (Afganistan'a) yazik oldu. Süphesiz Allah Teala'nin orada altin ve gümüs olmayan hazineleri vardir. Orada Allah'i hakkiyla bilen insanlar vardir. Onlar ahirzaman Mehdi'sinin yardimcilaridir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 59
Bir tevili sudur ki: "Talikan"a yazik oldu..." Burada Afganistan'in Mehdi zamaninda isgal edilecegine isaret ediliyor. Ruslarin Afganistan'i isgali 1979 yili, gerçekten de Hz. Mehdi'nin çikis yili olan (Hicri 1400= Miladi 1979) hicri yüzyil basina karsilik gelmektedir. (Allahualem)
"...Orada altin ve gümüs olmayan hazineleri vardir..." diye devam eden rivayetin ikinci bölümü ise Afganistan'in maddi zenginlik kaynaklarina dikkat çekmektedir. Bugün Afganistan'da çeşitli sebeplerle isletmeye açilmamis büyük petrol yataklari, demir havzalari ve kömür madeni varligi tesbit edilmistir.
Hadis-i serifin son kısmında da orada (Afganistan'da) Allah'i hakkiyla bilen güçlü müminlere, dinsizlere karsi savasan Afgan mücahidlerine dikkat çekiliyor ve bunlarin ileride Hz. Mehdi'nin (a.r.) yardimcisi olacaklarina isaret ediliyor.

FIRAT'IN SUYUNUN KESILMESI
"Ikdiddurer"de zikredilen Mehdi'nin alametlerindendir: Firat nehrinin durdurulmasi
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,39
Ebu Hureyre'den (r.a.) rivayet olunduguna göre Resulullah (s.a.v.) söyle buyurmustur: Firat (nehrinin suyu çekilerek) kiymetli altin hazinesini açıklaması zamani yaklasiyor. Her kim o zaman orada bulunursa, ondan birsey almaya ugrasmasin!. (Çünkü ihtiyar dünyanin ömrü sona ermis bulunacaktir.)
Sahih-i Buhari, 12/305
...Ebu Hureyre'den (r.a.) naklen rivayet etti ki: Resulullah (s.a.v.) : Firat nehri altin bir dag üzerinden açilmadikça kiyamet kopmayacaktir. Insanlar onun için harb edecek ve her yüz kisiden doksan dokuzu öldürülecek, onlardan her adam, "keske kurtulan ben olsaydim" diyecektir buyurmuslar. ...Ebu Hureyre'den (r.a.) naklen rivayet etti ki: Resulullah (s.a.v.) Firat'in altin bir dag üzerinden açilmasi yakindir. Imdi orada kim bulunursa, ondan birsey almasin! buyurdular.
Sahih-i Müslim 11/320
Yine Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet edildigine göre, Resulullah (s.a.v.) söyle buyurdu: Yakinda Firat Nehri altin hazinesini açiga çikarir, kim buna hazir bulunursa ondan bir sey almasin. Ebu Hureyre (r.a.) dan , Resulullah(s.a.v.) dan bir önce geçen hadisin benzeri rivayet olundu. Su kadar ki bu rivayette, Firat Nehri bir altin dagini açiga çikarir, dedi.
Sünen-i Ebu Davud, 5/116
Yine Ebu Hureyre Hazretleri naklediyor. Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: (1) Firat nehrinin suyu çekilip (2) altundan bir dag meydana çikmadikça kiyamet kopmaz (3) Bu hazine üzerine kital vukua gelir, her yüzden doksan dokuzu ölür. (Kitale istirak edenlerden) Her kisi yalniz ben halas-kurtulma-olacagim, diye ümitlenir.
Diger bir rivayette: "Firat nehrinin suyu çekilerek altun hazinesini açıklaması zamani yaklasiyor. Her kim, o zaman orada bulunursa o hazineden bir sey almasin. Aksi takdirde ya ölür veya öldürür." (Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmislerdir.)
Riyazi's Salihin, 3/332
.... Bir tevili Sudur ki: (1) Firat nehrinin suyunun çekilip... Suyuti hazretlerinin kitabinda bu hadis "suyun durdurulmasi olarak geçmektedir. Gerçekten de Keban Baraji, Firat Nehrinin suyunu durdurmus, kesmistir. Burada "suyun durdurulmasi" ifadesiyle "Baraj"a dikkat çekilmektedir. (Allahualem) çünkü baraj suyun akisini durdurmakta, suyu önünde biriktirmektedir. Su elektrik enerjisine çevrildikten sonra akmaya devam etmektedir.
(2) .. altundan bir dag meydana çikmadikça...Yapilan baraj sayesinde; elektrigin üretilmesi, toplanan suyun arazide kullanilarak topragin veriminin artmasi ve ulasim kolayliginin saglanmasi gibi sebeblerle, buradaki topraklar "altun" gibi kiymetli hale gelebilir.
Bu kısmın ikinci bir tevili sudur ki: Yukaridaki sematik çizimde de görüldügü gibi baraj, betondan dev bir dagi andirmaktadir. Bu barajdan (hadis-i serifteki benzetmeye göre dagdan) altin degerinde servet dökülmektedir. Dolayisiyla baraj "altin bir dag" hususiyetini kazanmaktadir. (Allahualem)
(3) .. Bu hazine üzerinde kital (Bir çok kisinin ölümüne sebep olan kavga) vukua gelir
Bu kısmın tevili sudur ki: Baraj tahvillerinin altin kiymetinde, fakat faiz hükmünde oldugundan alinmamasi olabilir. Baraj tahvili sahiplerine zarara girilse bile para verildiginden faiz islemi yapilmis olmaktadir. Bu da dinimizce haramdir. Bu tahvillerin satildigi, kapisildigi zamanda bölgede kital olabilir, kan akabilir. (Allahualem)

RAMAZAN AYINDA AY VE GÜNES TUTULMALARI
Mehdi için 2 alamet vardir ki, bunun birincisi, Ramazanin birinci gecesi, ayin ikincisi de ortasinda güneşin tutulmasidir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 49
Ramazanin birinci gecesi Ay ortasinda Günes tutulacaktir.
Kiyamet Alametleri 199

Onun saltanati zamaninda, ramazan ayinin on dördünde Günes tutulacaktir, o ayin ilkinde ise Ay kararacak...
Mektubat-i Rabbani, 2/1163

..Günes'in oruç ayinin ortasinda, Ay'in ise sonunda tutulmasi,
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,38

Ramazan'da iki defa ay tutulmasi olacaktir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,53

Mehdi'nin gelisi Razaman ayinda Ay'in iki kere tutulmasina sebep olacaktir.
Kiyamet Alametleri , 200

Mehdi'nin çikmasindan önce bir ramazan içinde Günes iki defa tutulacaktir.
Ölüm-Kiyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.440
bir tevili sudur ki: Kiyamet alametlerinden sadece "Günesin batidan dogma" hadisesi bedahet derecesinde anlasilacak bir alamettir. Bu alamet, tevbe kapisini kapatacagindan tefsiri ve manasi açiktir, tevil edilmeye ihtiyaci yoktur.
Fakat diger kiyamet alametleri zuhuru sirasinda imtihan devam ediyor olacagindan bu alametlerin anlasilmasi, herkesin mecburen tasdik edecegi bir derecede bedihi (açikça) olmaz. Yoksa herkes kabul eder, imtihan ortadan kalkmis olur. Bu sebeple "Günesin batidan dogmasi" hariç bütün kiyamet alametleri, ihtiyar dairesinde (aklin sinirlari içinde) adetullaha uygun bir biçimde gerçeklesir. (Adetullah: Allah'in adet üzere meydana getirdigi olaylar, koydugu degismez kanunlar.)
Yukaridaki rivayetlerde de bu durumu gözönünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü hem ramazan ayinin ortasinda güneş tutulmasi, hem de bir ay içinde Ay'in ve Günes'in iki kere tutulmasi adetullaha münafi (zit, uymaz) bir durumdur, normal olarak imkansiz bir hadisedir.
Eger bu hadiseler gerçekten rivayetlerde tarif edildigi gibi zuhur etse, (ki buna Hz. Allah'in c.c. gücü elbette yeter, fakat bu sefer) aklin ihtiyari alinacak, inanan-inanmayan herkes tasdike mecbur kalacak, böyle bir durum da Hz. Allah'in imtihan sirrina ters düsecekti. Esasinda dikkat edilirse bu rivayetler arasında dahi mütenakiz bir durum göze çarpar. Yukaridaki 1,2 ve 3. rivayetlerde Ay, ramazanin birinci günü, 4. rivayette ise sonuncu günü tutulacaktir. Böyle bir hal ile karsilasildiginda bu iki degisik rivayetten birini seçip, digerini birakamayacagimiza göre (Allahualem) yapilacak en uygun sey, ayni hadiseye bakan farkli rivayetlerin ittifak ettikleri ortak yönleri araştırmak olacaktir. Bunlar; 1. Ramazan ayinda Ay ve Günes tutulmalari olacaktir. 2. Bu tutulmalar ortali, yani 14-15 gün arayla olacaktir. 3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktir.
Bu tesbitlere uygun olarak, 1981 yilinda (Hicri-1401'de) Ramazan ayinin 15. günü Ay, 29.günü de Günes tutulmustur. Yine 1982 yilinda (Hicri-1402'de ) Ramazan ayinin 14.günü Ay, 28. günü de Günes tutulmustur.
Ayrica bu hadisede "Ay"in Ramazanin tam ortasinda Dolunay halinde tutulmasi ve dikkatleri çekecek bir alamet olarak belirmesi de pek manidardir.
Bu hadiselerin Hz. Mehdi'nin diger çikis alametleriyle ayni zamanlarda zuhur etmesi ve Hicri yüzyil basinin hemen baslarinda, üstüste iki yil harika bir tarzda tekrarlanmasi rivayetlerin isaretinin bu hadiseler olabilecegine dair zanlarimizi iyice kuvvetlendirmektedir.

KUYRUKLU yıldızın DOGMASI
O gelmeden önce, dogudan isik veren bir kuyruklu yildiz görünecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 53
Mehdi'nin çikisindan evvel, (her tarafi) aydinlatan, Kuyruklu bir yildiz dogacaktir.
Kiyamet Alametleri s,200

O yıldızın dogmasi, güneş ve ay tutulmasindan sonra olacaktir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 32
Bir tevili sudur ki: 1986 yilinda yani hicri 1406 da görülen "Halley" kuyruklu yildizi hadis-i serifte belirtildigi gibi hem parlak bir yildizdir, hem seyir yönü dogudan batiya dogrudur, hem de (1981 ve 1982 yillarinda meydana gelen) ay ve güneş tutulmalari hadisesinden sonra ortaya çıkmıştir. Bu yıldızın dogusunun Hz. Mehdi'(a.r.)nin diger çikis alametleri ile de ayni zamanda zuhur etmesi, Halley kuyruklu yıldızınin hadiste isaret edilen yildiz olduguna dair zanlarimizi (Allahualem) iyice kuvvetlendirmektedir.
Sark tarafindan bir kuyruklu yildiz dogup aydinlik verecektir. Onun her günkü irtifi (geçis yönü) lesriktan magribedir. (dogudan batiya dogrudur)
Mektubat-i Rabbani, 2/258
Bu kuyruklu yıldızın geçis devrelerinde çok önemli hadiseler meydana gelmistir. Bunlardan bir kısmı rivayetlerde bildirilmistir.
Bu yildiz ilk çiktiginda; Hz.Nuh (a.s.) kavmi helak olmustur. Hz.Ibrahim (a.s.) atese atilmistir. Hz. Musa (a.s.) ile ugrasan Firavun ve kavmi yok edilmistir. Hz.Yahya (a.s.) öldürüldügünde de görülmüstür. Siz o yildizi gördügünüzde fitnenin serrinden Allah'a sigininiz.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,32
Bu yildiz geçtiginde meydana gelen diger önemli hadiseler de sunlardir. Hz. Isa (a.s.) efendimiz dogmustur. Resulullah (s.a.v.) efendimize ilk vahiy gelmege baslamisti. Osmanli Devleti tarih sahnesinde yer almaya baslamis. Istanbul Fatih tarafindan fethedildiginde de bu yildiz görülmüstür.

KABE BASKINI VE KABE'DE KAN AKITILMASI
Onun çikacagi yil, insanlar hacca, baslarinda bir emir bulunmadan gidecekler. Hep birlikte Beyt-i Serif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde, köpekler gibi birbirine saldiracak, hacilar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.

Naim b. Hammad Abdullah b. Amr'dan tahric etti. O söyle dedi: Insanlar baslarinda bir imam bulunmaksizin Hac ederler. Mina'ya indiklerinde etraflari, köpeklerin sarisi gibi sarilip, kabilelerin birbirine girmesi ile büyük savaslar olur. Öyle ki ayaklar kan gölü içinde kalir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 35
Hz. Mehdi'nin çikis yili rivayetlere ve ulemanin izahlarina göre H.1400 yili baslarindadir.
Yukaridaki rivayette "O'nun çikacagi yil" da denerek, Mehdi'nin çikis tarihinde meydana gelecek olan Kabe baskinina dikkat çekilmektedir. (Alahualem) Gerçekten de Kabe baskini hadisin ihbarina tam uygun bir şekilde H.1400 yilinin hemen basinda (1, Muharrem 1400/ 21 Kasim 1979) meydana gelmistir. Yine hadis-i serifte kanlarin akacagindan bahsedilerek öldürme olayina dikkat çekilmistir. Baskin sirasinda Suud askerleri ile saldirgan militanlar arasında meydana gelen çarpismada 30 kisinin öldürülmesi, bu rivayetin kalan kısmını da dogrulamistir.

Dani, Sehr b. Havseb'den tahric etti. Dedi ki, Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Ramazanda bir seda, Sevval'de bir ses, Zilkade'de kabileler arasında savas olur. Hacilar talana ugrar. Mina'da ölülerin çok olacagi bir savas olur, öyleki orada taslari kan gölü içinde birakacak kadar kan akar.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 31
Ramazan'da bir seda olur. Sevval'de de bir seda olur. Zilkade'de kabileler çarpisir. Zilhicce'de hacilar talana ugrar. Muharrem'de gökten söyle nida olur. "Dikkat ediniz. Filan kimse Allah'in halkınin hayirlilarindandir. Onu dinleyiniz ve ona uyunuz.
Ramuz El Hadis 2/518
Sevval ayinda ayaklanma Zilkade'de harb konusmalari, Zilhicce'de ise harb vaki olacak. Hacilar soyulacak, kanlari akacak.
Kiyamet Alametleri, 166
Naim b. Hammad ve Hakim, Amr b. Suayb'dan tahric ettiler: Zilkade ayinda kabileler savasir, hacilar kaçirilir, melhameler olur.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-ilAhir Zaman , 34
"Ikdiddurer" isimli kitaptaki alametlerden: (3) Sevval'de savas nidalari, (2) Zilhicce'de harb ve kital olur, yine (1) Zilhicce'de hacilar talana ugrar, hatta caddeler kan'dan geçilmez ve haramlar çignenir. Beytül Muazzam'in yaninda büyük günahlar islenir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 37
(1)...Zilhicce'de hacilar talana ugrar, hatta caddeler kan'dan geçilmez ve haramlar çignenir. Beyt-ül Muazzama'nin yaninda büyük günahlar islenir.
(Allahualem) Burada, 1407 yili Zilhicce ayinda (Hac mevsiminde), Beyt-ül Muazzama'nin (Kabe'nin) yaninda çikan hadiseye dikkat çekiliyor. Bu hadisede caddelerde gösteri yapan Hacilara saldirilarak 402 kisi katledilmis, çok fazla kan akitilmistir. Beytül Muazzama'nin yaninda, müslümanlarin (Suudi Arabistan askerleri ile Iran'li Hacilarin) birbirlerini öldürmeleri ile büyük günahlar islenmis, haramlar çignenmistir.
Not: Bir önceki hadiste anlatilan hadise 1 Muharrem 1400'de Beyt-ül Muazzama'nin (Kabe'nin) bizzat içerisinde olmustu: 1407'nin Zilhicce ayindaki hadise ise, Beyt-ül Muazzama'nin yaninda olmustur. Her iki hadise de rivayetlerin isaretine uygun bir şekilde gerçeklesmistir
(2)... Zilhicce'de harb ve kital olur. Bu harb ve kitallerin, hacilarin öldürülmesi ile ayni yerde zikredilmesi, hadiselerin birbirleri ile baglantili olabilecegine isaret olabilir. Burada harbten kasit Iran-Irak savasi, kital'den kasit da birçok masum insanin sebebsiz yere katledildigi anarsistlerin güney-dogu ve diger yerlerde yaptigi katliamlar olabilir. (Allahualem)
(3) .. Sevval'de savas nidalari olur. Yine ayni zamanlarda Basra Körfezi'ndeki gerginligi, Iran-Amerika arasındaki gerginlesme ve savas durumuna dikkat çekilmis olabilir. (Allahualem) "Ikdiddurer" isimli kitabta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde geçiyor:

DOGU TARAFINDAN BIR ATESIN GÖRÜNMESI
"Ikdiddurer" isimli kitabta Mehdi'nin zuhur alametleri bahsinde geçiyor: Doguda, semada üç gece görünen büyük bir atesin çikmasi. Mutad (alisilmisin disinda) safak kizilligi gibi olmayan bir kirmiziligin semada görülüp ufukta yayilmasi.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 32
Dogudan üç veya yedi gün ardi ardina büyük bir ates zuhur edecek, gökte karanlik görülecek, gökte alisilmis olan kirmiziligin aksine bambaska bir kizillik yayilacak. Yeryüzünün duyup anlayabilecegi bir dille nida edilecek.
Kiyamet Alametleri, 166
Ebu Cafer b. Muhammed b. Ali (r.a.)dan rivayet edildi. Siz üç veya yedi gün, dogudan bir atesi gördügünüz zaman Al-i Muhammed'in çikmasini bekleyiniz, insaallah-ü Teala, bir münadi Mehdi'nin ismi ile semadan nida edecek ki, doguda batida olan herkes bu sesi isitecek. Öyleki korkudan uykuda olanlar uyanacak, ayakta olan çökecek, oturan ise ayaga firlayacaktir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 32
Hadis-i Serif'te Resul-i Ekrem Efendimiz: Yemin ederim ki bir ates sizi saracaktir. O ates bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. O ates içinde müthis azap oldugu halde insanları kaplar. O ates insanları, mallari yakip bitirir. Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanin her tarafina yayilir. Geceki sicagi gündüzki hararetinden daha siddetlidir. O ates insanların basinin üzerinden arsin altina kadar yaklasarak yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyurdu.
Ölüm-Kiyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, 461 Kiyamet Alametleri, 289
Mehdi'nin çikis öncesi alametlerinden olan bu ates hakkında kisa bir açiklama yapmak yerinde olacaktir. Kiyamet alametlerinden sadece "Günesin batidan dogma" hadisesi, peygamberimizin hadislerinde tarifi yapildigi üzere, herkesin açikça görüp anlayabilecegi bir şekilde meydana gelecek tek alamettir. Bunun disinda meydana gelecek bütün kiyamet alametleri (Ates de dahil) aklin ihtiyaini almayan, adetullaha uygun alametlerdir. Bazi safi kalpli müslümanlar bu atesi; sebebsiz yere birdenbire ortaya çikan, sönme nedir bilmeyen, hatta herkes tarafindan bulundugu yerden mutlaka görülecegi tarzda, harika bir alamet olarak beklemektedir. Halbuki dünya bir imtihan ve müsabaka yeridir demistik. Bu alametlerin meydana gelisi sirasinda da imtihan devam ettiginden onların anlasilmasi, herkesin mecburen kabul edecegi bir açiklikta olmaz, ta ki insanlar aklını, vicdanını, iradesini kullanarak karar verebilsinler, gerçek kimlikleriyle ortaya çıksınlar. Seçme hürriyeti kalmazsa, onlara teklif götürülemez. Şayet kiyamet alametleri ile ilgili hadisler en ince ayrintisina kadar (mesela; hangi sehirde, kaç tarihinde, ne şekilde çikacagi) anlatilsaydi (ki peygamberimiz hepsini biliyordu, fakat bu sefer) herkes mecburen kabul eder, insanlar arasında derece farki kalmazdi. Bu hikmet sebebiyle kiyamet alameti hadisleri özellikle yari kapalı bir şekilde bildirilmistir. Ates alametini de bu şekilde degerlendirmek gerekmektedir. Bir ates sebebsiz yere çikmaz, ya bir kaza, ya bir patlama gibi kasit veya ihmal neticesinde çikar. Mehdi'nin çikis alameti olarak söylenmesi, onun çok garip ve olaganüstü bir alamet sekilnde çikmasini gerektirmez. Önemli olan bu atesin, hadiste tarif edilen atesin özelliklerine uygun olarak çikmasidir. Bu atesi tanimak ve tespit edebilmek için yapilacak ilk is, özelliklerinin ortaya çikartilmasidir. Bilindigi gibi Temmuz 1991 yilinda Iraki'in Kuveyt'i isgali sonrasinda, Kuveyt'e ait petrol kuyularini atese vermesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezini çok büyük bir ates sarmistir.
-Kuveyt'de yanan petrol, insan ve hayvanlar arasında ölüme sebep olmaktadir. Uzmanlara göre günde yarim milyon ton petrol duman olarak atmosfere karismaktadir. Her gün 10 bin tondan fazla is, kükürt, karbondioksit ve büyük miktarda, kanser yapici özelligi olan hidrokarbonlar felaket bulutlari gibi körfez üzerinde asili durmaktadirlar.... Yalniz körfez değil, onun sahsinda Dünya yanmaktadir. (Kurtlar Sofrasinda Ortadogu, M. Necati Özfatura, sf,175)
-Atese verilen iki kuyu, Türkiye'nin bir günde çikarabildigi kadar petrol veriyor ve dumanlar 55 km. uzakliktaki Suudi Arabistan'dan bile görülebiliyor. (Hürriyet 23 Ocak 1991)
-Körfezde sönmeyen felaket haberleri: Kuveyt'de atese verilen yüzlerce petrol kuyucu alev alev yaniyor. Uzmanlarin "söndürmek son dereve zor" dedikleri petrol kuyularindaki yanginin Türkiye'den Hindistan'a kadar olan geniş bir bölgeyi en az 10 yil süreyle etkileyecegi bildiriliyor.
Atese verilen petrol kuyularinda çikan alev ve dumanlar atmosferi devamli kirletmektedir. Kuveyt gündüzleri gece manzarasi arzetmektedir. Alevlerle birlikte yükselen füme rengi duman, Kuveyt semalarinda sonbahardan kis mevsimine geçisi hatirlatiyor.... Kuveyt'in tamaminin yasanilir hale gelmesi için en az bir senelik bir zamana ihtiyaç vardir. Kilometrelerce uzaktan görülen alevlerle birlikte yükselen dumanlar, Kuveyt semalarini tamamen kapliyarak ülkeyi yasanmaz hale getirmekte ve varlikli olanlar Kuveyt'i terketmektedirler.
Dahran'daki araştırma merkezi müdürü Abdullah Dabbag'in NewYork Times'da çikan açıklamasına göre, Basra Körfezindeki kirlenme neticesinde 106 tür balik, 180 tür yumusakçalar ve bölgede yasayan 450 tür hayvan yasama savasi vermektedir. 600 petrol kuyusundan yükselen dumanlarin komsu ülkelere yayildigi, ayrica kükürt gibi kansorejen maddeler ihtiva eden dumanlarin asit yagmuruna dönüserek tarimda verimi azalttigi açiklanmaktadir. (Kurtlar Sofrasinda Ortadogu, sf, 171)
Yemin ederim ki bir ates sizi saracaktir. O ates bugün Berehut denilen vadide sönük vaziyettedir. Berehut: Bir vadi veyahut bir kuyu adidir. (Kamus Tercemesi c. 1- s.550) Hadis-i serifin ilk kısmında ates için "sönük bir vaziyettedir" denmektedir. Ates, yanici bir maddenin yanmasiyla meydana gelen bir durum olduguna göre burada sönük vaziyette bekleyen atesin kendisi değil, atesin yakacagi hammaddedir. Burada toprak altindan çikarilan petrole isaret edilmektedir. Nitekim hadisteki Berehut denilen yer, bir kuyunun adidir. Bu kuyu petrol kuyusudur. zamani gelince bu kuyulardan çikarilan petrol, yanmaya hazir bir ates haline geliyor.
O ates müthis azap oldugu halde insanları kaplar. O ates, sadece yanan bir ates değil, ayni zamanda insanları canindan, malindan ederek azap içinde, elem-üzüntü içinde birakacak ve bütün dogayi kirletecek olan bir ates.
O ates insanları, mallari yakar bitirir. O ates bir kisim insanların ölümüne sebep oluyor. Bunun yaninda mallari yakarak maddi zarara sebebiyet verdigi gibi, tüm cevreyi ve dogayi kirleterek de insanların geçim kaynaklarini yok etmektedir.
Sekiz gün içinde rüzgar ile bulut gibi uçarak dünyanin her tarafina yayilir. O atesin, "rüzgar ile bulut gibi uçan" kendisi değil dumanidir. Burada benzetme yapilarak dumanin bulutlara kadar yükselecegi de anlatilmistir. Bu duman rüzgarin etkisiyle her yöne dogru yayiliyor.
Geceki sicagi, gündüzki hararetinden daha siddetlidir. O ates hem gündüz, hem gece devamli yaniyor.
O ates insanların basinin üzerinden arsin altina kadar yaklasarak, yeryüzü ile gökyüzü arasında gökgürültüsü gibi korkunç gürültüsü olur, buyururdu. O ates çok yükseklere kadar tirmaniyor ve bu atesten gökgürültüsü gibi pek siddetli bir gürültü ile patlamalar meydana geliyor.
Gökte alisilmis olan kirmiziligin aksine bambaska bir kizillik yayilacak. Hadisin bu kısmında, olayin gece vakitlerinde meydana gelecegine isaret edilmistir. Gece vakti meydana gelen büyük infilakin alevleri çok siddetli bir aydinlanma yapar. Bu kizil alevlerin meydana getirdigi kizil aydinlanma, halkın mutad üzere alisik oldugu kirmizi "Tan" aydinlanmasindan çok ayridir. Çünkü gece vakti böyle gündüz gibi aydinlanma olaganüstü bir olaydir.
Tan: Günes dogarken ve batarken olusan ve güneşin aydinlatma gücünün zayiflayip, beyaz isiktan kirmizi isik yayar duruma geldigi vakitlerdeki hali.

BÜYÜK OLAYLARIN VE HAYRET VERICI SEYLERIN MEYDANA GELMESI
Onun zamaninda büyük hadiseler vuku bulacak.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,27
Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri Resulullah (s.a.v.) efendimizin irhisatina benzer.
Mektubat-i Rabbani , 2/258
Irhisat: Resulullah (s.a.v.) efendimizin nübüvvetinden evvel zuhur eden harikulade haller ki, bunlar peygamberligine delil teskil eden hadiselerdendir.
Resulullah (s.a.v.) efendimizin dogumundan önce büyük ve harika haller zuhur etmisti. Dogdugu gece yeni bir yildiz dogmus; Kisra'nin (Iran Padisahlari) sarayinin 14 burcu yikilmis; Iran'da 1000 yildir yanmakta olan Mecusi atesi sönmüs; Semavi Vadisi sel sulari altinda kalmis, Save Gölü kurumustu v.s... Yukaridaki rivayetlerde isaret edildigi gibi, Mehdi'nin zuhuru da, Peygamber efendimizinkine benzeyecektir. O'nun zuhurundan önce de büyük ve harika haller, olaylar olacaktir.
Rivayetlerin isaretine göre Mehdi'nin zuhur yili olan H.1400 (Miladi 1979) yili baslarinda cereyan eden büyük ve harika olaylar:
- Kabe basıldı ve çok sayıda Müslümanın kanı akıtıldı.- 500 yıllık İran şahlığı yıkıldı ve İran Şahı Rıza Pehlevi öldü.- Hindistan'ın Bombay kentinde bir fabrikadan sızan gaz 20.000 kişinin ölümüne yol açtı.- İki Müslüman ülke olan İran ve Irak arasında 8 yıl sürecek bir savaş başladı.- Ruslar, Afganistan'ı işgal etti.- Mexico City şiddetli bir depremle yerle bir oldu.- Kuzey Kolombiya'daki Nevada Del Ruiz yanardağı 400 yıldır ilk kez patladı. Eriyen kar ve buzun oluşturduğu çamur yüzünden Armero kenti haritadan silindi. 20.000 kişi öldü.- Bangladeş'teki sel 25.000 kişinin ölümüne sebep oldu.- Hristiyanlığın merkezi Roma'yı sular bastı.- 1986'da Çin'de tarihinin en büyük orman yangını oldu.- Hindistan Başkanı Gandi, Mısır Devlet başkanı Enver Sedat, İsveç Başbakanı Olof Palme öldürüldü.- Papa II. Jean Paul vuruldu.- 1980 yılı başlarında ilk AIDS vakaları tespit edildi. Şu ana kadar on binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu hastalığa "Çağın Vebası" ismi verildi. AIDS, 1960'larda Amerika'da başlayan ve her çeşit cinsel serbestliği getirmiş olan "Seks Devrimi"ni sona erdirdi.- 1986'da uzay mekiği Challenger fırlatılışından sonra infilak etti.- 26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralında şimdiye kadar görülen en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi yayılan radyasyondan etkilendi.- Ozon tabakasının delinmesi Dünya iklimi üzerinde çok olumsuz etkiler bıraktı.- Sovyetler Birliği yıkıldı ve Gorbaçov'la birlikte Bağımsız Devletler ortaya çıktı. - Irak'ın Kuveyt'i ilhak etmesinden sonra Körfez Savaşı başladı.- Ermenistan'daki depremde kent harabeye dönüştü. 500.000 kişi evini terk ederken, ölü sayısı 40.000'i aştı.- 1989 yılında Çin'de komünist bölükler tanklarla öğrencilerin üzerine yürüdü, Tiananmen meydanında 2000 öğrenci öldü.- Soğuk Savaşın sembolü olan Berlin duvarı inşasından tam 28 yıl sonra yıkıldı.- 1990 yılında Kabe'deki tüneldeki izdihamda 1400'den fazla hacı hayatını yitirdi.- 1991 yılında Bangladeş'te meydana gelen sellerin sonrasında 120.000'in üstünde kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı. - Bosna ve Kosova'daki katliamda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve yüzbinlercesi yurtlarından çıkarıldı.- Ebola virüsü on binlerce kişinin ölümüne sebep oldu.- El Nino tüm dünya ülkelerine çok büyük felaketler getirdi.- Son 20 yıldır Amerika'da fırtınalar, kasırgalar, hortumlar ve seller durmak bilmedi. Binlerce insan öldü, milyonlarcası evini terk etti ve zarar her seferinde milyar dolarlarla ölçüldü.- 19 Ekim 1987'de Londra Borsası çöktü. Yaşanan büyük panik sonucunda 50 milyar sterlinlik değer kaybı yaşandı. - 19 Nisan 1995'de ABD'nin Oklahoma kentindeki Federal Binaya yapılan bombalı saldırıda 168 kişi öldü.- 22 Mart 1997'de Hale-Bopp kuyruklu yıldızı, saatte 160 km. hızla Dünya'nın 195 milyon km. yakınından geçti. Çıplak gözle izlenebilen Hale-Bopp'un geçişi, tüm dünyada milyonlarca kişi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı.- 10 Mayıs 1997'de İran'daki 7.1 şiddetindeki depremde 1500 kişi öldü.- 4 Şubat 1998'de Afganistan'daki 6.1 şiddetindeki depremde 5 bin kişi hayatını kaybetti.- 25 Ocak 1999'da Kolombiya'daki 6 şiddetindeki depremde 1171 kişi hayatını kaybetti.- 21 Eylül 1999'da Tayvan'daki 7.6 şiddetindeki depremde 2100'den fazla kişi hayatını kaybetti. - 11 Eylül 2001'de ABD'ye, tarihin en büyük terörist saldırısı düzenlendi: İki yolcu uçağı, sabah mesaisinin başladığı saatlerde 18 dakika arayla New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nin bulunduğu iki gökdeleni vurdu. Ardından bir başka uçak Pentagon'a düştü. Saldırıda beş binin üzerinde insan öldü.- Hindistan'da büyüklüğü 7.9 olan bir deprem meydana geldi ve binlerce kişi yaşamını yitirdi. - Avrupa'da yaşanan aşırı sıcaklar 10 binlerce insanın ölümüne neden oldu.- 60.000 senede bir gerçekleşen bir olay meydana geldi ve Mars gezegeni Dünya'ya en yakın konuma geldi.- 17 Ocak 2002 tarihinde Kongo'daki Nyiragongo Yanardağı patladı. Olayda 100 kişi öldü- 15 Kasım 2003, İstanbul Şişhane'deki Neve Şalom Sinagogu ile Şişli'deki Beth İsrail Sinagogu'na intihar saldırıları düzenlendi. Sinagoglardaki ayin sırasında bomba yüklü iki ayrı kamyonetin intihar eylemcilerince havaya uçurulmasıyla gerçekleştirilen saldırılarda 25 kişi öldü, 262 kişi yaralandı.- Kasım 2003'te dünyanın en kurak bölgelerinden olan Mekke'de meydana gelen sel felaketinde 12 kişi yaşamını yitirdi.- 20 Mart 2003, ABD'nin hala devam eden Irak operasyonu, Bağdat'ı bombardıman ile başladı.- 20 Kasım 2003, İstanbul'da yine kamyonetli ikiz intihar saldırıları düzenlendi. Levent'teki HSBC Bankası Genel Müdürlüğü ve Beyoğlu'ndaki İngiltere Başkonsolosluğu'na yapılan saldırılarda 33 kişi öldü, 450 kişi yaralandı. Çok büyük maddi hasar gerçekleşti.- 26 Şubat 2004 tarihinde Moskova metrosunda meydana gelen intihar saldırısında yaklaşık 40 kişi hayatını yitirdi. - 12 Mart 2004, İspanya'nın başkenti Madrid'in merkezinde 3 ayrı tren istasyonuna düzenlenen bombalı saldırılarda yaklaşık 200 kişi hayatını yitirdi. Saldırılarda binden fazla kişi yaralandı. - 3 Eylül 2004, Kuzey Osetya'da yüzlerce kişinin rehin tutulduğu okul binasına Rus güçleri tarafından operasyon düzenlendi. Çoğu çocuk en az 150 kişi öldü, 560 rehine yaralı olarak kurtarıldı.- Güney Asya'da 26 Aralık 2004 tarihinde 9.0 büyüklüğünde bir deprem ve ardından çok büyük bir tsunami gerçekleşti. Kaybolan hayatların sayısı ölü ve kayıplarla birlikte 288 bir olarak ifade ediliyor. - 2 Nisan 2005 tarihinde Papa II. Jean Paul hayatını yitirdi. - 7 Temmuz 2005 tarihinde, İngiltere'nin başkenti Londra, 2. Dünya Savaşı'ndan beri şehri vuran en büyük saldırıyla sarsıldı. Metro ve otobüslere eşzamanlı olarak düzenlenen dört saldırı sonucunda 50'den fazla kişi öldü, yaklaşık 700 kişi yaralandı. 21 Temmuz'da yine dört ayrı eşzamanlı bombalı saldırı girişiminde bulunuldu.

MEHDİ'DEN ÖNCEKI YÖNETIMLER
Aranizda "Nübüvvet" Allah'in istedigi kadar sürer, sonra onu kaldirmayi istedigi zaman da kaldirir. Sonra Allah'in sürmesini murad ettigi kadar (otuzyil) "Nübüvvet yolunda Halifelik" gelir. Sonra kaldirmayi istedigi zaman onu kaldirir. Ve Allah'in istedigi kadar devam eden "Siddetli bir Meliklik" idaresi gelir... Sonra onu kaldirmayi istedigi zaman kaldirir. Sonra "zorba bir idare" gelir. Sonra da "Nübüvvet yolu üzere bir hilafet" gelir.
Rumuz El-Ahadis, 257 (Nesei - Ebu Davud Tayalisi)
Tabarani Kebir'inde.. tahric etti. Peygamber (s.a.v.) söyle buyurdu: Benden sonra halifeler olur. Halifelerden sonra emirler, emirlerden sonra zalim melikler gelir. Son olarak da ehl-i beyt'imden birisi çikar.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 84
Peygamberimizden (s.a.v.) sonra Mehdi'nin (a.r.) halifeligine kadar gelecek olan yönetimler söyle siralanmistir. 1. Halifelik devri 2. Meliklik-Sultanlik-Padisahlik devri 3-Zorba bir idare devri
Islam tarihinde Resulullah (s.a.v.) efendimizin vefatiyla birlikte yönetim, Halifeler geçmistir. Sirasiyla Hz. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali (r.a.) efendilerimiz toplam 30 yil halifelik makaminda kalmislardir. Sonra basa sirasiyla Emeviler, Abbasiler, Osmanli Devleti geçmis, bunlarla Meliklik, Sultanlik, Padisahlik devri baslamistir. En uzun süren devirde bu devir olmustur. Gerçekten hadisin haber vermesiyle bunlar aynen tahakkuk etmistir. Bunlardan sonra ise zorba bir Idarenin geçecegi bildirilmektedir. Bugün bu zorba yönetim, birçok "sözde Islami" devlette kendini göstermektedir. Bu yönetimlerde Islam'in esaslarina karsi gelinmekte, müslümanlar magdur durumda birakilmaktadir. Bütün bunlarin ardindan basa Hz. Mehdi'nin basinda bulundugu halifelik yönetimi geçecektir.

MEHDİ'NIN, HALIFE OLMADIGI BIR DÖNEMDE GELMESI
Dünyada ismi geçecek bir halife kalmayincaya kadar çikmayacaktir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 54
O'nun çikacagi yil insanlar hacca baslarinda bir emir bulunmadan gidecekler.
Kiyamet Alametleri, 168437
Mehdi'nin (a.r.) zuhur edecegi dönemde Islam ümmetinin basinda bir halif bulunmayacagi bilidirilmektedir. Hicri 1300 tarihine kadar müslümanlarin basinda bir halife bulunmaktaydi, fakat daha sonra bu müessese kaldirildi. Mehdi (a.r.) hadisin tarif ettigi böyle bir dönemden sonra çikacaktir.

---------------

MEHDİ'NİN ÇEŞİTLİ ÖZELLİKLERİ
HZ. MEHDİ'NİN KONUŞMALARI ÖZLÜ VE HİKMETLİ OLACAKTIR
Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde verdiği bilgiler Hz. Mehdi'nin konuşmalarının son derece özlü ve hikmetli olacağını göstermektedir. Hz. Mehdi'nin konuşmalarında laf kalabalığı olmayacak, Hz. Mehdi doğrudan hedefe yönelik çok net ve vurucu bir üsluba sahip olacaktır. Sözlerindeki bu hikmet, Hz. Mehdi’nin konuşma ve hitabet kabiliyetinin son derece kuvvetli olduğunu ve bu üstün yönüyle de diğer insanlar arasında kolaylıkla fark edileceğini ortaya koymaktadır.
Büyük İslam alimi Muhyiddin Arabi eserlerinde Hz. Mehdi'nin 9 özelliğini saymıştır. Muhyiddin Arabi bu sözleriyle, Hz. Mehdi’nin özel bir hikmet ve anlayış gücüne sahip olacağını şöyle açıklamıştır:
1. Basiret sahibi olması 2. İlahi Kitabı anlaması 3. İlahi Kelam'ın manasını bilmesi 4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi 5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması 6. Varlıkların sınıflarını bilmesi 7. İşlerin girift taraflarını bilmesi 8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması 9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması (vakıf olması). Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir. (Kıyamet Alametleri, s. 189)

HZ. MEHDİ TERÖRE VE ŞİDDETE KARŞI OLACAKTIR
Peygamberimiz (sav) hadislerinde, Hz. Mehdi’nin teröre ve şiddete karşı olacağını, onun döneminde anarşi ortamının ve tüm terör olaylarının son bulacağını haber vermiştir.
Hadislerde Hz. Mehdi döneminde tüm silahların susacağı ve savaşların sona ereceği şöyle bildirilmiştir:
Savaş (erbabı) da ağırlıklarını (silah ve malzemelerini) bıracak. (Sünen-i Ibn-i Mace, 10/334) Harp (erbabı) ağırlıklarını (yani silah ve saireyi) bırakır.
imam Şa’rani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 496)

CENNETLE MÜJDELEMESİ
...Enes b. Malik (r.a.) den, şöyle demiştir: Ben, Resulullah (s.a.v.)'dan işittim, buyurdu ki: Biz Abdulmuttalib'in çocukları cennet halkının büyükleriyiz. Ben, hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve
Mehdi Sünen-i İbni Mace, 10/349

ZAMANIN EN HAYIRLISI OLMASI
İbn-i Cerir, Tehzib-il Asar'da şöyle tahric etti: Muhammed ümmetinin en hayırlısı ve sizin zorlukları gideren veliniz olan kimseye katılın.. O Mehdi'dir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 57
Devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 27
Naim b. Hammad, Kab'dan tahric etti, buyurdu ki: Mehdi (zamanındaki) insanların en hayırlısıdır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 58

İSMİNİN PEYGAMBERLERE GELEN KİTAPLARDA GEÇMESİ
Naim buyurdu ki: Ben Mehdi'yi Peygamberlerin suhufunda şöyle bulurum: "Mehdi'nin amelinde ne zulüm ne de ayıp yoktur."
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 21
Peygamberlere dair olan kitaplarda, "Mehdi'nin işi zulüm ve kötülük değildir" şeklinde işaret edilmiştir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 49
İbni Münavi diyor ki: "Danyal (a.s.)in kitabında şöyle yazılıdır" Süfyanlar 3 tanedir, Mehdiler de 3'tür. 1. Süfyan çıkıp adı sanı yayıldığında ona karşı 1. Mehdi, 2. Süfyana karşı 2. Mehdi, 3. Süfyana karşı da Hz. Muhammed Mehdi çıkacak ve Allah-u Teala daha önce fesada uğrayanları ve iman ehlini onunla kurtaracaktır. Sünnetler onunla ihya edilecek bidat ateşleri de onunla sönecektir. Onun zamanında insanlar aziz olacak ve kendi muhaliflerine galıp geleceklerdir. Güzel bir hayat sürülecek, yer ve gök bereketini artıracak, bu durum 7 yıl sürdükten sonra Mehdi vefat edecektir. (*)
(*)Bu hadis Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman isimli kitabın Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan el yazılı bir nüshasında mevcuttur.
Peygamberimiz ashabinin (r.a.) Tevrat ve İncil'de müjdelenmeleri gibi, Mehdi (a.r.) da diğer peygamberlere indirilmiş kitaplarda müjdelenmektedir, ondan övgüyle bahsedilmektedir.

GÜZEL AHLAKLI OLMASI
Mehdi Allah'a karşı son derece boyun eğicidir. Ahlak bakımından Peygambere benzer.
Kıyamet Alametleri, s.163
İbni Mesud'un rivayetinde, Resulullah şöyle buyurdu: Ahlakı benim ahlakım olan bir evladım çıkacak.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,21
İşari manada ayet meali: 3/159- Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi..." 68/4- Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin.

HERKES TARAFINDAN ÇOK SEVİLMESİ
Allah (c.c.) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 42
Ümmet'i Muhammed'den memnun olmadık hiçbir fert kalmayacaktır.
Kıyamet Alametleri, 163
Mehdi zuhur eder, herkes sadece O'ndan konuşur, O'nun sevgisini içer ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 33
Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 29

MÜCADELECİ OLMASI
Mehdi işi sıkı tutacak.
Kıyamet Alametleri , 175
İnsanlar hakka dönünceye kadar mücadelesine devam edecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 23
Fitneleri önlemenin kendisine zor gelmeyeceği ve öldürmenin de onu vazgeçiremeyeceği Ehli Beytime mensup birisi (Mehdi) sahip olmadan günler geceler bitmeyecektir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 12
Mehdi hesabını çok seri bir şekilde görecek ve vaadinden dönmeyecektir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 24
Mehdi Doğu tarafindan çıkacak. Karşısına dağlar bile dikilse onları ezip geçecek, o dağlarda kendisine yol bulacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 39
İşari manada ayet meali:
15/94- Öyleyse sen emrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme.
25/52- Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur'an'la) büyük bir cihad ver.
3/172- Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardir.

İRŞADI (TEBLİĞ GÜCÜ)
Hz. Mehdi, kuru bir ağacı diktiğinde de agaç hemen yeşillenip yapraklanacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, 43
O (Mehdi) kuru bir kamış ağacını kuru bir yere dikecek, anında yeşillenip yaprak verecek.
Kıyamet Alametleri, 165
Mehdi bir yere kuru bir dalı diker ve dal yapraklanıp yeşillenir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 67
Bir tevili şudur ki: Hz. Mehdi (a.r.) "kuru bir agaç'a benzetilen bir insana teveccühüyle ve onu irşad etmesiyle; önceleri aynı kuru bir ağaç gibi etrafına faydalı olamayan böyle bir insanın, bu sefer yeşillenmiş ve meyve vermiş bir ağaç gibi etrafına, yani dinine ve bütün insanlığa faydalı hale geleceğine işaret edilmiştir. (Allahualem)
Aşağıdaki hadis-i şerifte de benzer bir şekilde; önceleri cahil, cimri ve korkak olan bir insanın, ahir zamanın büyük mürşidinin irşad ve tedrisiyle bilgili, cömert ve cesur bir hale geleceğine, adeta önceleri kuru ve faydasız olan bir ağacın yeşerip yaprak vermesi gibi şahsiyetini değiştireceğine işaret edilmiştir. (Allahualem)

Asrında cahil, cimri ve korkak olan bir adam hemen alim, cömert ve cesur olacak.
Kıyamet Alametleri, 186
İmam Rabbani hazretleri de irşad esinde kendisine verilen gücü aynı teşbihle ifade etmektedir.
Allah-ü Taala, hidayet işinde; bana büyük bir güç verdi. O kadar ki: Kuru bir ağaca teveccüh etsem; o kuru agaç hemen filizlenir.
Mektubat-i Rabbani, 1/18
İşari manada ayet mealleri:
16/125- Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir.
2/83- Hani İsrailoğullarından, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, anneye-babaya, yakınlara, yetimlere ve yoksullara iyilikle davranın, insanlara güzel söz söyleyin, namazı dosdoğru kılın ve zekatı verin" diye misak almıştık. Sonra siz, pek azınız hariç, döndünüz ve (hala) yüz çeviriyorsunuz. 20/43-44 "İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor. Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar."

VEHBİ İLMİ
Kab'dan rivayet edildi ki: O, kimsenin bilemediği gizli bir gücün sahibi olduğu için kendisine Mehdi denilmiştir.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman
Bir tevili şudur ki: Bütün zahiri ilimler, istenildiğinde herkes tarafından okuyarak, araştırılarak öğrenilebilir. Bir de çalışılarak elde edilemeyen, ancak Hz. Allah'ın bir lütfu olan ve onu istediği kuluna verdiği "Vehbi" ilim vardır. Yukarıdaki rivayette "kimsenin bilemediği" denilerek Mehdi'nin böyle bir ilme sahip olduğu anlatılmak istenmiştir. (Allahualem)
Bu ilmin "Ledün ilmi" olması da muhtemeldir. Kehf suresinde Musa (a.s.) ile ismi verilmeyen mübarek bir şahis arasında geçen kıssada, benzer bir ilimden bahsedilmektedir. (Rivayetlerde bu şahsın Hızır a.s. olduğu anlatılır.)
18/65- Derken, katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.
18/66- Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
18/67- Dedi ki: "Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin."
18/68- (Böyleyken) "Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?" 18/69-(Musa "İnşaallah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiç bir işte sana karşı gelmeyeceğim" dedi.
18/70- Dedi ki: "Eğer bana uyacak olursan, hiç bir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."
Ledün: Garip bir ilim ismidir. Ona vakıf olan şahıs, giz ve sırları Allah'ın izin verdiği ölçüde keşfedeceği gibi, çeşitli ilahi esrarlardan da haberi olur. (TÜR-DAV, Büyük Lugat , 558)
Bu kıssada Musa (a.s.)'ın birlikte yaşadıkları üç olay anlatılmaktadır. Hz. Musa, bu ilmi bilmemesi sebebiyle Hızır (a.s.) 'ın ilk anda hatalı ve garip gibi görünen üç davranışına itirazda bulunarak, ona karşı çıkmaktadır. Fakat ayrılacakları vakit Hızır (a.s.)'dan yaptıklarının içyüzünü öğrenince (18/78-82. ayetler) itirazlarında aceleci davrandığını anlayarak, ona hak vermektedir.
Bu kıssanın Kehf suresinde anlatılması pek manidardır. Çünkü bu surede anlatılan diğer iki kıssanın (Ashab-ı Kehf ve Zülkarneyn kıssalarının) Mehdi ile olan yakın ilgisine peygamberimiz (s.a.v.) çeşitli hadisleriyle dikkat çekmiştir. Musa (a.s.) ve Hızır (a.s) kıssasının da özellikle yine bu surede yer alması, aralarında geçen olayların yukarıdaki hadislerde olduğu gibi Mehdi ile yakından ilgisi olabileceğine, ayrıca Hızır (a.s.)'ın ilminin Mehdi'de de bulunabileceğine bir işarettir.
Muhyiddin Arabi aşağıdaki izahında Mehdi'nin 9 özelliğini saymaktadır. Dikkat edilirse bunların hiçbiri nakil ilminde olmayan, daha ziyade hikmet, anlayış, ledün gibi vehbi ilme ait özellikleri taşımaktadır.
1. Basiret sahibi olması
2. İlahi Kitabı anlaması
3. İlahi Kelam'ın manasını bilmesi
4. Tayin edeceği kimselerin hal ve hareketlerini bilmesi
5. Öfkelendiğinde bile merhamet ve adaletten ayrılmaması
6. Varlıkların sınıflarını bilmesi
7. İşlerin girift taraflarını bilmesi
Çünkü bunlardan haberi olan bir lider vereceği hükümlerde yanılmaz. Mehdi kıyas ilmini onunla hükmetmek için değil, ondan kaçınmak için bilir. Çünkü verdiği hüküm doğru bir ilham neticesi olacak. Yani Muhammed (s.a.v.) getirdiği şeriat üzere hükmedecek. Bu sebepledir ki peygamber (s.a.v.) onu vasfederken "Benim izimi takip edecek, hataya düşmeyecek" demiştir. Bundan anlıyoruz ki, Mehdi, şeriat sahibi değil şeriata uyandır.
8. İnsanların ihtiyacını iyi anlaması
Çünkü onların her türlü işlerini görmek için Allah onu diğer insanlar üzerine seçmiştir. Liderlerin davranış ve faaliyetleri de kendilerinden ziyade halkın menfaatine göre olmalıdır.. 9. Bilhassa kendi zamanında ihtiyaç hissedilen gaibi ilimlere vukufu bulunması. Çünkü ancak o sayede yeni yeni zuhur edilecek meseleleri halledebilir
Kıyamet Alametleri, 189
Mehdi'nin vehbi ilme ait bir başka özelliği de ebced hesabını ve ona ait sırları bilmesidir.

CİFR (EBCED) İLMİNİN BİLİNMESİ
Taşköprülüzade Ahmet Efendi "Mevzuatu'l-Ulum" isimli eserinde (11/246) Mehdi'nin cifr ilmine vakıf olacağını kaydetmiştir:
Bazıları dediler ki, bu kitabı kemal-i vukuf ahirzamanda hurucu muntazar Hz. Mehdi'nin hurucuna mevkuftur ki, onlar cifr ilmine vakıf ve sırlarına arif olurlar. Kitab-ı enbiyayı salifeden dahi bu ilim varid olmuştur.
Mehdilik ve İmamiye , 252

ISLAH EDİLMESİ
Hz. Ali'nin rivayetine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu. Mehdi bizden Ehl-i Beyttendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder veya feyizler ve hikmetlerle donatır.)
Sünen-i İbni Mace, 10/348
Naim Ebu Said-il Hudri'den tahric etti. Peygamber (s.a.) buyurdu: Allah, Mehdi'yi bir gecede ıslah eder. (olgunlaştırır)
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,54/19
Ebu Nuaym'in rivayetinde Resul-i Ekrem (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Ey Ehl-i Beyt! Mehdi bizdendir. Aziz ve celil olan Allah onu bir gecede ıslah ve irşad edecek.
Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, 437
İşari manada ayet meali: 93/7 "Ve seni yol bilmez iken, 'dogru yola yöneltip iletmedi mi?"

NÜBÜVVET YOLUNDA OLMASI
Hz. Huzeyfe'den rivayet edilmiştir: Aranızda "Nübüvvet" Allah'ın istediği kadar sürer sonra onu kaldırmayı istediği zaman da kaldırır. Ve Allah'ın murad ettiği kadar devam eden "Şiddetli bir Meliklik" idaresi gelir. Sonra onu kaldırmayı istediği zaman kaldırır. Sonra zorba bir idare gelir. Sonra da "Nübüvvet yolu üzere bir hilafet" gelir.
Ramuz El-Ehadis, 1/257 (Ebu Davud "Tayalisi" -Ahmet b. Hanbel "Müsned"inden)
İsa aleyhisselam ve Mehdi aleyhirridvan ise, birinci yoldan vasıl olmaktadırlar. Birinci yol ise, kurb-ü nübüvvetten ibarettir. Tavassut muamelesi orada yoktur. Her kim bu yoldan vasıl olur ise, onun için arada bir hail ve bir vasıta yoktur. Hatta o, feyizleri ve bereketleri herhangi bir kimsenin tavassutu olmadan alır. Zira tavassut ve hail, ancak diğer yoldadır. Bu yerin muamelesi ise, diğerinden ayrıdır.
Mektubat-i Rabbani, 534 Mektup, 2/763-764
Sual: Müceddid için böyle nasıl söylenebilir? Çünki, Hazret-i İsa gökten inecek ve müceddid olacaktır. Hazret-i Mehdi de, çıkacak ve müceddid olacaktır. Bunların, verecekleri feyzleri ve bereketleri herhangi bir kimsenin tavassutu olmadan alır. Zira tavassut ve hail, ancak diğer yoldadır. Bu yerin muamelesi ise, diğerinden ayrıdır.
Cevap: Feyz için vasıta olmak, yukarıda bildirdiğimiz iki yoldan yalnız ikincisindedir. Birinci yolda, yani (kurb'i nübüvvet) denilen yolda, feyz ve hidayet, vasıta ile gelmez. Bu yolda yükselen, arada vasıta ve perde olmadan vasil olur. Hiçbir kimse vasıta ve perde olmaksızın feyzlere ve bereketlere kavuşur. Vasıta olmak ve perde olmak (Kurb-i vilayet) denilen yoldadır. Bu iki yolu birbirine karıştırmamalıdır. Hazret-i İsa (a.s.) ve Hazret-i Mehdi (a.r.) nübüvvet yolu ile vasıl olurlar. Seyhayn, yani hazret-i Ebu Bekir ile hazret-i Ömer (r.a.) da, nübüvvet yolu ile kavuşmuşlardır. Resulullahın (s.a.v.) himayesi altındadırlar. Şanları çok yüksekdir.
Saadet-i Ebediye H.Hilmi Isik, 836 (Mektubat-i Rabbani'den 123.Mektup)
Nübüvvet "nebi" kökünden gelip, peygamberlerin Allah'ın emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola davet etmeleri görevini tarif eder.
Allah dilediği kuluna Nübüvvet vazifesi verir. Peygamberlik çalışma ve istemeyle elde edilmez. Mehdilik görevi de aynı şekilde Allah'ın dilemesiyle onun istediği şahsa verilir. Mehdi bu makama kendi gayreti ile gelmeyecektir. Velayet makamıina ulaşmak için bir gayret ve çaba gerekirken Nübüvvet yolu için böyle bir şart yoktur, burada seçilmek sözkonusudur.
Nübüvvet yolunun Velayet yolundan diğer farkları ise: 1. Bu yolda hidayetler, feyzler dogrudan onlara ulaşır, arada herhangi bir vasıta (mürşid) yoktur. 2. Nübüvvet yolu peygamberlerin yoludur, onların tebliğ metodu ve mücadele tarzı bu kelime ile ifade edilir. Mehdi de bu yoldan olacağına göre onun mücadele şekli de aynen peygamberler gibi olacaktır. 3. Nübüvvet yolunda genellikle içe dönük bir yapı mevcuttur. Tarikatlar bu gruba girer. Bağlıların kendi nefislerini ıslaha çalışmaları, bu yolun esasıdır. Nübüvvet yolu ise peygamber yolu oldugu için devamlı mücadele ve tebliğ ile yani bütün insanlara yönelik sosyal bir yapı ile karşımıza çıkar.

SIKINTI VE ZORLUKLARLA KARŞILAŞMASI
Mehdi, bizden, Ehl-i Beyt'tendir. ...Abdullah b. Mesud (r.a.) dan; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ...Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır.
Benden sonra Ehl-i Beytim bela ve mihnetlerle karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 14
Bütün enbiya (a.s.) ve evliya (r.a.) Allah-u Teala'nın gönderdiği dini tebliğ etmek ve yaymak yüzünden insanlar tarafindan anlaşılamamış, onların çeşitli itham ve iftiralarına maruz kalmışlardır.
Allahu alem Ehl-i Beyt'ten gelecek olan Hz. Mehdi (a.r.) de bu gibi eziyet ve sıkıntılarla karşılaşacaktır. Aşağıdaki peygamberimizin hadisi böyle bir durumu "Mehdi'nin biat sırasında kendisinin birçok kahr ve haksızlığa uğradığını insanlara açıklayacağını" haber vermektedir.
Naim b. Hammad Hz.Ali'den (r.a.) rivayet etmiştir: ...Mehdi, Resulullah'ın bayrağı ile, insanların başlarına bela üzerine bela yağdığı ve çıkışından ümit kesildigi bir sırada çıkar. İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: "Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun ehl-i beyti çok belalar gördü, ve bizler kahr ve haksızlığa maruz kaldık." Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 55
Resulullah (s.a.v.) efendimiz şöyle buyurmuşlardır: - Dininde kavi, güçlü olanın başına gelecek belalar büyük olur.(1) -Hak Teala bir kulunu sever veya kendine yaklaştırmak isterse, üzerine bela ve musibetleri ardı ardına gönderir.(2) -Hak Teala bir kimseye bir hayır diledimi, ona bela ve musibet verir (3)
(1) Ibni Hibban (2) Ibni Ebi'd Dünya (3) Imam Malik ve Buhari
Aşağıdaki hadis-i şerifte de İstanbul'u fethedecek Hz.Mehdi (a.r.) ve yardımcılarında, fetihten önceki devrede hastalık sıkıntı ve üzüntülerin bulunacağı ve daha sonra bu sıkıntının kaldırılacağı bildirilmektedir.
Allah Konstantiniyye'yi (Istanbul'u) çok sevdiği dostlarının ehline fethedecek... Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak
Kıyamet Alametleri, 181
Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de birçok peygamberin yalanlanmak, delilik ve büyücülükle suçlanma, hastalık, haksız yere zindana atılma... gibi çeşitli sıkıntı ve eziyetlerle karşılaştığını, fakat bütün bunlara sabır edilmesi gerektigini haber vermektedir.
İşari manada ayet mealleri: 6/34- "Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler..." 44/14- Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: "(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir." 51/52- İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir. 23/25- "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin." 26/29- (Firavun) dedi ki: "Andolsun, benim dışımda bir ilah edinecek olursan, seni mutlaka hapse atacağım." 33/69- Ey iman edenler, Musa'ya eziyet edenler gibi olmayın; ki sonunda Allah onu, demekte olduklarından temize çıkardı. O, Allah katında vecihti. 37/97- Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın." 68/51- O inkar edenler, zikri (Kur'an'i) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar. 46/35- Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme..."

GÖZETLENMESİ - TAKİP EDİLMESİ
Ebu Said El-Hudri'nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'ın merkezlerde gözetleme yapan silahlıları karşı çıkarlar.
Mehdilik ve Imamiye 37, (Sahih-i Müslim, 11/393'den nakil)
Not: Bu hadis uzun bir hadistir, tamamı ileride izah edilecektir.
Hadisin başlangıcında Mehdi'nin Deccal 'in silahlı adamları tarafindan gözetlendiği ve takip edildiği bildirilmektedir. Önceki devirlerde de tevhid mücadelesinde bulunmuş bazı peygamberlerin de benzer şekilde gözetlendiğini böylece kontrol altında tutulmak istendiğini Kur'an-ı Kerim'den öğrenmekteyiz.
23/25- "O, kendisinde delilik bulunan bir adamdan başkası değildir, onu belli bir süre gözetleyin."
"Mehdilik ve İmamiye" isimli araştırmanın sahibi bu hadisin tamamı hakkında şu izahları yapmaktadır.
Ebu İshak ve Ma'mer gibi raviler bu zattan maksad Hızır (a.s.)dır demişlerse de , biz Hz.Mehdi (a.s.) olduğu kanaatindeyiz. Hadis-i Şerifin siyah ve sibaki bunu göstermektedir. Hadis-i Şerifin baş tarafinda deccalin merkezde gözetleme yapan silahlı askerlerinden bahsediliyor. Şu halde deccal büyük bir orduya veya hükümet kuvvetine sahip olacaktır. Kendi anlayışına karşı çıkan Mehdi'ye kuvvetini kullanarak eziyet etmekte ve tesirsiz hale getirmeye çalışmaktadır. Hadis-i şerifin ifadesine göre artık o zatın sırtı ve karnı döve döve genişletilir. Yani durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır. Bu arada Mehdi'yi tesirsiz hale getirdiğini zanneden Deccal karşısında Mehdi'nin ordusu çiğ gibi gelişini görür. Artık Deccal Mehdi'yi mahkum edemiyor, bu noktayı hadis-i şerif şöyle ifade ediyor: "Ey insanlar şu muhakkak ki, artık Deccal bana yaptığı bu işi insanlardan hiçbir kimseye yapamayacaktır. Tam bu sırada o müminin boynu ile köprücük kemiği arası bir bakır levha haline gelir de, artık Deccal onu kesmeye hiçbir yol bulamaz."
Su son ifadeler çok dikkate değerdir. Boyun ile köprücük kemiğine gelince, hepimiz biliriz ki, idam edilecek adamın suçları bir kağıda yazılıp boynuna asılır. Şu halde hadiste bu kısım bakır levha haline geliverir dediğine göre Deccal Mehdiye artık kılıç geçiremeyecektir (ona hiçbirşey yapamayacaktır) demektir. (Mehdilik ve Imamiye 39)
DECCAL'İN MEHDİ'YE EZİYET ETMEYE ÇALIŞMASI
Ebu Said El-Hudri'nin (r.a.) rivayetinde, Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Mehdi) yönelir. Derken o mümin kimseye birçok silahlılar, Deccal'in merkezlerde gözetleme yapan silahlıları karşı çıkarlar. Ve kendisine: Nereye gitmeyi kasdediyorsun? diye sorarlar. O da: Şu çıkan kimseyi (yani Deccal'e) karşı gitmeyi kasdediyorum, der. Deccal'in taraftarı ona: Sen bizim Rabbimize inanmıyor musun? derler. O zat da: Bizim Rabbimiz de hiçbir gizlilik yoktur der. Ötekiler de: Bunu öldürün, derler. Bu söz üzerine taraftarların bir kısmı diğerlerine: Sizin Rabbiniz, kendi izni olmadan herhangi bir kimseyi öldürmekten sizleri men etmiş değil midir? Müteakiben o zatı Deccal'in yanına götürürler:
Mehdilik ve Imamiye 37
Deccal, kendi anlayışına karşı çıkan Mehdi'yi öldürmek istemez, ona sıkıntı verir eziyet eder. Önce onu insanların gözünde karalayarak tesirsiz hale getirmeye çalışır, başarısız olduğunu görünce bu sefer onu insanlardan ayırarak uzaklaştırır, hadisin ifadesiyle firlatıp atar.
"Mehdilik ve İmamiye" yazarı izahına şöyle devam ediyor: Ayrıca onu zindanlarına atmakla bir ateş içine attığını zanneder. Halbuki onu cennete atmıştır. Zira mümin cehennemde olsa bile gönlü cennettedir. Müslim-i Şerif'in mütercimi Mehmed Sofuoğlu buradaki cennetin dünya bahçelerinden bir bahçe olduğunu söyler. Şu halde anlaşılıyor ki, Deccal Mehdiyi ıssız yerlere sürecek ama onun sürdüğü yerler bağlık yerler olacaktır.
Mehdilik ve Imamiye 40

HAKKINDA OLUMSUZ PROPAGANDA YAPILMASI
Mümin şahıs (Mehdi) Deccal'i görünce: Ey insanlar! Resulullah'ın zikrettiği Deccal işte budur, der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de, o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: Onu alın da yaralayın! der. Artık o zatın sırtı ve karnı döve döve genişletilir. Bu sefer onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da firlatır atar. İnsanlar Deccal'in onu bir ateş içine attığını sanırlar. Halbuki o bir cennet içine atılmıştır.
Mehdilik ve İmamiye 40
Hadiste Mehdi'nin "sırtı ve karnından dövüle dövüle genişletilmesi" müteşabih olarak (benzetme yapılarak ) söylenmiştir. Mehdilik ve İmamiye kitabının yazarı burası için; Mehdi'nin ünü "Durmadan etrafa ilan edilip yayılmaktadır" demektedir. Fakat bunu Deccal taraftarları yapacağı için bu propagandanın Mehdi'yi kötüleme şeklinde olacağını söyleyebiliriz. Peygamberimiz devrinde İslam düşmanları, onu kötülemek için o devrin yayın organı sayılan şairleri kullanıyordu. Şairler, panayırlarda, çarşılarda peygambere çeşitli hakaretler ediyor, ona deli, büyücü, kahin diyorlardı. Şimdi de İslam düşmanı olan Deccal yanlıları yazılı ve sözlü yayın organlarıyla Mehdi'yi kötüleyecekler, halkın nazarında itibarını sarsmaya çalışacaklardır. (Allahualem)
Hadislerde Mehdi'nin başlangıç yıllarının sıkıntı ve zorluklarla dolu mücadele yılları olduğunu gördük. "Altın Çağ" olarak anlattığımız devre, Mehdi'nin halife olduğu son dönemlerine aittir. Mehdi ve müslümanlar ancak bu devrede rahata, bolluğa, huzura kavuşacaklar ve sevgiye, barışa, kardeşliğe dayalı bir hayatı bu devrede yaşayacaklardır.
İşari manada ayet meali: 93/4-5 " Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır. Elbette Rabbin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın."
HİCRETİ
O Kudüs'te hicret edecektir. Bu hicretten sonra Medine tahrip edilip vahşilerin sığınağı olacaktır.
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)
HİLYESİ
O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü, dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sağ yanağında, inciyi andıran, bir yıldız gibi yüzünü aydınlatan bir işaret vardır....
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, s.1699, sf.174)
KONUŞMASI
Dilinde ağırlık vardır. Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur. Kırk yaşındadır.
(İmam Suyuti, Kıyamet Alametleri, Ölüm ve Diriliş, sf.1699, sf.174)

---------------

MEHDİ'NİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ
SOYU (NESEBİ)
Hz. Ali'nin (r.a.) rivayetine göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kıyametin kopması için zaman da sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim Ehl-i Beytimden bir zatı (Mehdi'yi gönderecek.)
Sünen-i Ebu Davud, 5/92
Hz. Ali (r.a.) den rivayet edilmiştir; Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu: El-Mehdi , bizden Ehl-i Beyt'tendir.
Said b. el Müseyyeb (r.a.) dan, Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurdu: Mehdi, kızım Fatima'nın neslindendir.
Sünen-i Ibn Mace, 10/348
Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir.
Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman , 13
İbnu Mes'ud: "Resulullah yahut da şöyle buyurmuştu der: "...Ehl-i beytimden birini, ki bu zatın ismi benim ismime uyar, babasının ismi de babamın ismine uyar. Bu zat, yeryüzünü, -eskiden cevr ve zulümle dolu olmasının aksine- adalet ve hakkaniyetle doldurur."
Tirmizi, Fiten 52, (2231, 2232)
Bütün peygamberler birbirinin neslindendir. Mehdi (a.r.) de bu nesilden gelmektedir. Halk arasında bu nesilden gelenlere Seyyid denmektedir.
İşari manada ayet mealleri: 2/128- "Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (müslümanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."
3/33- Gerçek şu ki, Allah, Adem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;
6/87- Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik.

GÜZEL OLMASI
O (Mehdi) güzel bir delikanlıdır, güzel yüzlüdür. Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir.
Mehdilik ve Imamiye, 153 (Ikdüd, Dürer'den)
Yüzü parlayan yıldız gibi nurludur.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 33 Kitab-ül Burhan Fi Alamatil-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 22
İşari manada ayet mealleri: 12/31- (Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf'a da "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve: "Allah'ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.

OMUZUNDA NÜBÜVVET MÜHRÜ VARDIR
Mehdi'nin omuzunda peygamber efendimizdeki nübüvvet mührü bulunacaktır.
El-Kavlu Fi Muhtasarr Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,41
Omuzunda peygamberin alameti vardır.
Kıyamet Alametleri,165 Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman 23
Omuzunda peygamberin nişanı vardır.
Kıyamet Alametleri,163
Hadis-i seriflerden anlasilacagi üzere Hz. Mehdi'nin iki omuzu arasında Resulullah (s.a.v.) efendimizdeki gibi aşikare görülebilecek bir nübüvvet mührü olacaktır.
Cabir b. Semüre'den (r.a.) rivayet edilmiştir: Resullulah'ın (s.a.v.) mührü güvercin yumurtası kadar bir yumru idi.
Sünen-i Tirmizi,6/126
Abdullah b. Sercis 'ten (r.a.) rivayet edilmiştir. &İki küreği arasında sol küreği bölümü tarafinda üstü siğilleri andıran beneklerle dolu peygamber mührüne baktım.
İbni Kesir- Semail-i Resul,53
Ebu Saib b. Yezid 'den (r.a.) rivayet edilmiştir: Gözüm peygamberimizin (s.a.v.) iki omuzu arasındaki mühüre ilişti. Birden onun hacle (gerdek) düğmesi kadar olduğunu gördüm.
Sünen-i Tirmizi,6/126

RENGİ
Rengi arab rengidir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,24
Not: Arap ırkının ten rengi kırmızıyla karışık beyazdır.
Hz. Mehdi 'nin rengi arabidir.
(Kıyamet Alametleri 163) (El - Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar,29) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman,24)
Esmer olacaktır.
Kıyamet Alametleri 163
Enes b. Malik (r.a.) Peygamberin (s.a.v.) rengi hakkında söyle dedi: Beyaz (renkli) idi. Fakat beyazı esmere çalıyordu.
Ibni Kesir, Semail-ür - Resul, 28
Esmerden (Siyahtan) maksat bembeyaz olmayıp az kırmızılığı ispat etmektir. Çünkü Resul-ü Ekrem Hazretlerinin rengi, hamamdan henüz yeni çıkmış ve kendisine kızıllık gelmiş olan bir beyaz kimsenin o andaki rengi gibidir. Yani Resul-ü Ekrem Hazretlerinin mübarek rengi, kırmızı ile karışık nurani beyaz idi.
Ibni Kesir, Semail-ür - Resul, 28
Güneş ve rüzgarların tesiri ile vücuda gelen renge kırmızıya çalan renk; esmer, hiç güneş yüzü görmeyen elbise altındaki tenin rengine de parlak beyaz renk denir.

ENDAMI
Hz. Mehdi 'nin boyu, posu sanki Beni İsrail ricalindedir.
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 36 29
Cismi, İsrail cismidir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 24
Mehdi sanki Beni İsrail 'den bir adamdır. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve acar.)
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 23 30

BOYU
Mehdi, orta boylu olacaktır.
Kıyamet Alametleri El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 41
Enes B. Malik rivayetler buyurdu ki : Resulullah (s.a.v) orta boylu idi.
Bilindiği gibi hadiste geçen Rab 'a kelimesi normal ve orta boylu demektir. Fakat normal boy için uzun olan şahsa göre bir sınır vardır. Çünkü boyun sahibi kendi karışı ile yedi karış kadar olan boya normal boy denilir.
Tirmizi, Semail-i Serif, 15

YAŞI
Yaşı 30 ile 40 arasında olduğu halde gönderilecektir.
Mehdi benim evlatlarımdandır. 40 yaslarındadır.
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 41
40 yaşındadır. Diğer bir rivayete göre 30 ile 40 yaşındadır.
Kıyamet Alametleri, 163

SAKALI
Sakalı bol ve sık olacaktır.
El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 23
Sakalı sıktır
Kıyamet Alametleri, 163

---------------

MEHDİ DEVRİNDEKİ HAYAT: ALTINÇAĞ
MEHDİ DEVRİNDEKİ HAYAT ALTIN ÇAĞ
Mehdi'nin ve Hz. İsa'nın (a.s) önderliğinde gerçekleşecek İslam'ın dünya hakimiyeti devri yani bir başka deyişle "Altınçağ", hadislerden de anlaşıldığı üzere yarım yüzyıldan fazla sürecek ve peygamberimiz dönemine yani 'Asr-ı Saadet'e benzeyen bir devir olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v.) bu dönemi cennet benzeri özelliklerle tasvir etmesi nedeniyle, İslam alimleri bu devreye "Altınçağ" ismini vermişlerdir.
İşari manada ayet meali:
6/134- Hiç şüphesiz, size vadedilen mutlaka gelecektir.
Her çeşit ürün ve mal bolluğu, emniyet ve güven, sosyal adaletin temini, refah, huzur ve saadet bu devrin belli başli özellikleridir. Hadis-i şeriflerde "silahların susacağı"nın bildirilmesi, bu devirde yeryüzünün barışla dolacağını müjdelemektedir. Teknolojik gelişme, ahirzamanın bu devresinde doruğa ulaşacak, insanlar teknolojinin bütün nimetlerinden alabildiğine faydalanacaklardır. Kişiler Altınçağ'da hayatlarından o kadar memnun olacaklar ki; hadisin ifadesine göre zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamayacaklar, bu güzelliklerden daha fazla yararlanmak için, Allah'tan ömürlerinin uzatılmasını isteyeceklerdir.
Mehdi'nin zamanında; "küçükler keşke ben büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım" diye temenni ederler.
Naim, Tavus'dan rivayet etti: Ben Mehdi'ye yetişene kadar ölmeyeyim istedim. Zira onun döneminde iyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır.
Kitab-üll Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman , 17

O DEVİRDE GÖRÜLMEMİŞ BİR BOLLUK OLACAKTIR.
"...Cabir b. Abdullah'tan rivayet edilmiştir; Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki : ümmetimin sonunda bir halife gelecek, malı adetle saymayacak, avuçla avuçlayacaktır."
Sahih-i Müslim 11/351
Ebu Said el-Hudri'den rivayet edilmiştir; Resulullah (S.A.V.) buyurdu ki: ümmetimde Mehdi vardır, "Insan ona gelecek ve 'ey Mehdi! bana da ver, bana da ver! diyecek; Mehdi de onun esvabını taşıyabildiği kadar dolduracaktır.
Sünen-i Tirmizi, 4/93
Ebu Said-i Hudri'den rivayet edildiğine göre, Peygamber buyurdu ki: "ümmetim içinde el-Mehdi olacaktir."Benim ümmetim o devirde öyle bir refah bulacak ki, o güne dek onun mislini kesinlikle bulmamıştır. Yer, yemişini (gıda ürünlerini) verecek ve insanlardan hiçbir şey saklamayacak (vermemezlik etmeyecek)tir. Mal da o gün çok birikmiş olacaktır. Adam kalkıp: Ya Mehdi! Bana (mal) ver, diyecek. Mehdi de : Al , diyecektir."
Sünen-i İbni Mace 10/347 Ramuz El -Ahadis 508 (İbni Mace-Tabaranai'nin Kebiri)
Darekutni "ifrad", Tabarani "Evşad" isimli eserinde Ebu Hureyre'den tahric ettiler: "O zaman ümmetim, iyisi, kötüsü, hepsi de mislini görmedikleri nimetlerle nimetlenir. Allah onlara, bol yağmur gönderir. Arz nebattan bir şey saklamaz. Mal hakir olur. Bir adam kalkar şöyle der: "Ey Mehdi bana ver." O da "Al" der."
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mihdiyy-il Ahir Zaman, 16
(Mehdi'nin zamaninda) gökyüzü yağmurundan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracak. Yeryüzü ve bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır. Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir.
Ölüm-Kiyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametler, 437
Onun devrinde, ümmetin gerek iyileri ve gerekse de kötüleri , misli asla görülmemiş şekilde, pekçok nimetlere sahip olacaktır. çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek, toprak bir tek tohum istemeden verimli ve bereketli olacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 23

BOLLUK NASIL SAĞLANABİLİR?
İnsanlar bir ölçek buğday ektiklerinde karşılığında yediyüz ölçek bulacak. Onun zamanında, insan birkaç avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir. çok yağmur yağmasına rağmen bir damlası bile boşa gitmeyecek.
Kıyamet Alametleri, 164 El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 24
Bu rivayetlerde de anlaşıldığı kadarıyla Mehdi zamanında teknolojinin ve bilimin sırlarının insanların hizmetine sunularak, her alanda olduğu gibi tarımda da yeni üretim tekniklerinin geliştirilmesi, tohum ıslahı çalışmalari ve yağmur sularının barajlar, göletler yapılarak değerlendirilmesi sonucunda üretim artışına dikkat çekilmektedir.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK VE DÜNYA BESİN KAYNAKLARI
Tarim bilimcilerine göre, dünyada insan besini olmaya uygun 80 bin kadar bitki türü vardir. Tarih boyunca, bunlardan üç bin kadarı yiyecek olarak kullanılmış, fakat ancak 150 tür geniş çapta yetiştirilmiştir. Günümüzde ise, tüm dünyada yalnızca 15 kadar bitki türü nüfusun yüzde 90'ini doyurmaktadir. Sadece üç tür (buğday, pirinç, mısır) dünya tahıl üretiminin üçte ikisini oluşturmaktadır. Demek ki, yeryüzünde besin olarak kullanılmaya uygun türlerin çok küçük bir bölümünden yararlanılmakta, üstelik yaygın olarak yetiştirilen tür sayısı da giderek azalmaktadır.
çöllerin yeşermesi
ölüm -Kiyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametleri
Gelişen teknolojiyle ve suyun verimsiz çöl topraklarına ulaştırılmasıyla birlikte buralarda da normal tarım yapılır hale gelmiştir. Bütün çöllerde bu sistemler uygulandığında tüm dünyada önemli miktarda üretim artışı sağlanacaktır.

HAYAT PAHALILIğI VE DARLIK YILLARI BİTER
"Altınçağ" olarak da adlandırılan bu devirde, şimdiye kadar benzeri görülmemiş bir bolluk ve bereket yaşanacağına değinmiştik. Altınçağ'dan hemen önceki devrin özelliği ise; hayat pahalılığının ve geçim sıkıntısının artması, savaşların çoğalması, halkın korku içinde olması, karışıklık ve fitnelerin yaygınlaşması, güvensizliğin hakim olmasıdır.
Mehdi çıkmadan önce Magrip'te karışıklıklar, fitneler ve korku olacak. Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak.
ölüm -Kıyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametleri,440
Işari manada ayet meali:
12/49- Sonra bunun arkasından bir yıl gelecektir ki, insanlar onda bol bol yağmura kavuşturulacak ve onda sıkıp-sağacaklar."
16/112- Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı.

MEHDİ'NİN CÖMERTLİĞİ
Ümmetimden Mehdi çıkacaktır. Allahü Teala hazretleri, insanları zengin kılmak için onu gönderecektir. O zaman ümmetim nimetlenecek, hayvanlar bolluk içinde ve arzın nebatatı çok fazla olacak. Hz. Mehdi, insanlara eşit şekilde bol bol mal dağıtacaktır.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 26
Mehdi adil bir hakem olarak çıkacak, eşyayı, malı dağıtacak, fakat bolluktan dolayı kabul eden olmayacaktır.
İbni Ebi Seybe, Matar'dan tahriç etti ki: ... Bir gün Matar'ın yanında ömer b. Abdülaziz'den bahsedildiğinde O şöyle cevap verdi: Bize ulaştığına göre, Mehdi öyle bir şey yapacak ki, ömer b. Abdülaziz onu yapmamıştır. Bunun ne olduğu sorulduğunda Matar şöyle cevap verdi: Birisi Mehdi'ye gelip ondan birşeyler ister ve kendisine: "Beytülmal'a gir istediğin kadar al" denir, o kişi girer ve çıkar.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyye-il Ahir Zaman, 16
Resul-i Ekrem (s.a.v) efendimiz şöyle buyurdu: ümmetimin sonunda öyle bir devlet reisi olacak ki avuç avuç mal ve para avuçlayacak ve bu malı adet olarak hata edip saymayacaktır.
ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, 433 Mehdi insanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir.
El-Kavlu Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 24
İşari manada ayet meali
38/39- "İşte bu, bizim verğimizdir. (Ey Süleyman) Artık sen de hesaba vurmaksızın, ver ya da tut."

TEKNOLOJİDE BÜYÜK İLERLEMELER GÖRÜLECEK
Gelişen bilim ve teknolojiyle birlikte gittikçe hızlanan ve kolaylaşan iletişim ve ulaşım sayesinde, bir zamanların uçsuz bucaksız dünyası küçülerek, adeta cepte taşınan küçük mikrobilgisayarlarla özdeşleşir oldu.
Bugün bilimadamlari yeni bir yüzyıla, 2000 senesiyle başlayan 21. asra hazırlanıyor, ve 2000 senesiyle beraber dünyayi saracak olan telekominikasyon ağını yaşamı nasıl rahat bir hale sokacağını tartışıyor, yeni buluşlar için çalışıyorlar.

MEHDİ DEVRİNDE ADALET
Ali (r.a)dan, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur. Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış ta olsa Allah (c.c.) benim ehli beytimden bir zatı gönderecek yeryüzü zulümle dolduğu gibi, o yeryüzünü adaletle dolduracak.
Sünen-i Ebu Davud, 5/92
Ebu Said el-Hudri'den, Resulullah (s.a.v.) buyurduki: Mehdi bendendir, yeryüzü zulüm ve işkence ile dolduğu gibi onu doğruluk ve adaletle doldurur.
Süneni-i Ebu Davut, 5/93
İmam Mehdi'nin zamanında yeryüzünde emniyet olup herkes onun adaletiyle dünyanın zevkini tadinca zaman kısalır. çünkü insanlar uzun olsa bile zevkle geçen günlerini kısa sayar , sıkıntılı geçen günlerini de uzun sayar.
Ölüm -Kiyamet -Ahiret ve Ahirzaman Alametleri
Yeryüzü, zulüm ve işkence yerine adaletle dolacaktır.
Abdullah Mesud'un rivayetinde Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Bu (Emir) de insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurduklari gibi yeryüzünü adaletle dolduracaktır.
Sünen-i İbn-i Mace, 10/348
Resulullah (s.a.) efendimiz bir başka hadisinde şöyle buyurdu: Allah-ü Taala, ehl-i beytimden birini çıkarmadıkça, dünya çökmeyecektir. Daha önce zulüm ve adaletsizlik dolduğu gibi, onun gelmeşi ile dünya adalet ve hakların yerini bulması ile dolar.
Mektubat-i Rabbani, 1/251
Malı, eşit bir şekilde insanlara dağıtacaktır. Onun adaleti her yeri kaplayacak. Zulüm ve fıskla dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır.
Hz.Mehdi'nin zamanında, adalet o kadar bol olacak ki, zorla alınan her mal sahibine geri verildiği gibi, bir insanın başkasına ait olup da, dişinde kalmış birşey bile sahibine iade edilecektir.

Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla, hacca gidecektir.
El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 23

4/58- "şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor."
7/181- Yarattıklarımızdan, hakka yöneltip-ileten ve onunla adaleti kılan (uygulayan) bir ümmet vardır.

---------------

MEHDİ'NİN ÇIKIŞ YERİ VE ZAMANI
Hazreti Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz, geçmişle, gelecekle ve ahiret hayatı ile ilgili meseleler hakkında haber verirken tesbihler kullanmıştır.
Burada 7 bin yıldan kasıt, dünyanın gerçek yaşının 7 bin yıl olduğu değildir. (Allahualem Arapça) O zaman, 7 bin yıl ile ilgili rivayetler, bir takvim başlangıcı gibi insanlık tarihinde çok önemli bir olaya, mesela tufandan sonra insanların yerleşik hayata geçmelerine ve dünya hayatının bariz bir veche ile yeniden başlamasına ait başlangıç olabilir.Yani, o tarihten itibaren, insanlık tarihi adeta yeniden başlamış gibi, sayıları artmaya, şehirleşmeye başlamış olabilir.
Bazı ulemalar, Hazret-i Nuh aleyhisselamdan sonraki devreyi Dünyada insanlık tarihinin yeniden başlaması olarak adlandırmışlardır. Nasıl Hıristiyanlar, Miladi 1987 yıl öncesinde önemli bir olay olmuş kabul edip, bir tarih başlangıcı meydana getirip ondan evvel, ondan sonra diyerek bir zaman belirlemesi yapıyorlarsa, aynı o şekilde rivayette, belirli bir vakti tesbit için, takvim başlangıcı gibi 7 bin yıl evveli ve sonrası şeklinde bir tarih zamanlamasına işaret ediyor olabilir. Yani, dünyanın ömrü 7 bin yıl olsa, ben onun şu tarihindeyim dense, belirli bir tarih zamanlaması yapılmış olur. İmam Rabbani Hazretleri Mektubat 'ta şu rivayeti nakletmiştir.
Takriben 124 bin tane peygamberimiz gelip geçti.
Mektubat-i Rabbani, 1/354
Hz. Ademden itibaren Resullah efendimize kadar 124 bin peygamber gelip geçmiştir. Başka bir rivayette İmam-ı Rabbani hazretleri şöyle buyurmuştur:
Böyle aradan "1000 senenin" geçtiği vakit, geçen ümmetlerde Ulü'l azm bir peygamberin geldiği vakittir. .
Mektubat-i Rabbani, 1/495
Normal olarak her 100 sene de bir peygamber, 1000 sene de de Ulü 'l azm bir peygamber gelmiştir.
Her 100 senede bir peygamber geldiğini kabul etsek, Hz. Adem aleyhisselam efendimizden, Hz. Resulullah efendimize kadar: 124.000x 100= 12.400.000 (onikimilyon dörtyüzbin= sene olması gerekir.)
Demek ki peygamberimiz (s.a.v.) dünyanin ömrü 7 bin yıldır derken dünyanın gerçek yaşını değil, insanlık tarihi için önemli bir hadisenin baslangıç zamanını kasdetmiştir (Allahualem)
Ahmet İbni Hanbel ilel inde nakletti. Dünyadan beş bin altı yüz yıl geçmiştir.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, 89
Daha önceki hadislerle dünyanın ömrünün 7 bin yıl oldugunu görmüştük. Burada ise Efendimize kadar 5 bin 600 yıl geçtiği belirtiliyor. Bu rivayete göre Ümmet-i Muhammed 'in ömrü Hicri 1400 yılına kadardır. (7000-5600=1400)(Allahualem)
Abdullah (r.a) dan rivayet edilmiştir: Resulullah (s.a.v) buyurdu ki: Ehl-i beytimden ismi ismime mutabık olan bir kişi başa geçecektir... Dünyanın ancak bir günlük ömrü kalmış olsa, onun başa geçmesi için Cenab-ı Allah O günü behemehal uzatır.
Sünen-i Tirmizi 4/92
Hz.Ali 'den rivayet olduğuna göre Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış ta olsa, Allah (cc) benim Ehl-i beytimden bir zatı gönderecek.
Sünen-i Ebu Davud, 5/92
İbn-i Mace ve Ebu Naim, Ebu Hüreyre 'den tahric ettiler, o dedi, Peygamber (s.a.v) buyurdu: Eğer dünyadan bir gün kalsa, Allah o günü uzatır ve Ehl-i Beytimden birisini Melik kılar.
Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Muntazar, 10 El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, 27 Ölüm-Kıyamet -Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s.437
Biraz önceki rivayetlerden ve şartlardan anladığımız kadarıyla Hicri 1400 yılı aynı zamanda Hz. Mehdinin çıkış yılıdır. Hicri 1400 yılına girmeye dünya günü olarak 1 gün! bile kalsa, vazifeye hazır bekleyen Mehdinin vazifesini yapması için, kıyamet belirli bir zaman ertelenecektir. (Allahualem)
İbni Abbas 'dan sahih olarak nakledilen şöyle bir rivayet vardır, O dedi ki; Dünya yedi gündür, Her bin gün bin yıl gibidir ve Resulullah (s.a.v.) 'de onun sonunda gönderildi.
Dakkak b. Zeyd-ü Cüheni 'den rivayet ettiler. Ben gördüğüm bir rüyayı Resulüllah (s.a.v.) 'e anlattım. Bu rüyada Peygamber (s.a.v.) yedi basamaklı bir minberin en üst basamağında idi: O buyurdu ki, Yedi basamaklı gördüğün minber şu dünyanın ömrü olan yedi bin senedir. Ben de O 'nun son bininde olacağım.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, 89
Bu rivayetlerden de anladığımız kadarıyla ümmetin ömrü Hicri 1400 yılına kadardır. Hicri 1400 yılında O (bin yıllık) bir gün bitmiş oluyor. Halbuki ümmet o bitiş gününde halen vaadedilen Hz. Mehdi (a.r.)yi bekliyordu. O zaman O (bin yıllık) bir gün uzatılarak, Hz. Mehdi (a.r.)nin vazifesini yapmasına müsait hale getirilecektir.
İmam Rabbani, Mehdi'nin peygamberimizin vefatından 1000 (bin) sene geçtikten sonra ikinci binin içinde geleceğini bildirmektedir.
Ancak beklenen odur ki; aradan bin sene geçtikten sonra bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla... Böylece kemalatin aslı zuhur edip onun zilletini örte.. Ve nisbet-i aliyyenin mürevvici Mehdi gelsin. Allah ondan razı olsun.
Mektubat-i Rabbani, 1/569
Şeriatın teyit hasletleri, milleti tecdidi bu ikinci bindedir. Bu davanın doğruluğuna adil şahid: İsa'nın (a.s.) Mehdi'nin (r.a.) bu bin içinde var oluşlarıdır.
Mektubat-i Rabbani 1/611
Resulullah (s.a.v.)in ümmeti arasından çıkanlar pek kamildirler. Yani Resulullah (s.a.v.)in irtihali üzerinden binsene geçtikten sonra isterse az olsunlar. Onların pek kemalli olmaları şunun içindir ki: Şeriatın takviyesi, pek tamam tekliyle hasıl ola. Aradan bin sene geçtikten sonra, Mehdi'nin gelişi de bunun içindir. Onun mübarek kudümünü (gelişini), Hatem'ür-rüsül Resulüllüh (s.a.v.) müjdelemiştir. İsa (a.s.) dahi aradan bin sene geçtikten sonra nüzul edecektir.
Mektubat-i Rabbani 1/440
Peygamber Efendimiz'in vefatından bin sene geçtikten sonra ikinci bin yılına girilir. İmam-ı Rabbani Hazretlerinin yukarıdaki izahlarına göre ikinci bin yılı içerisinde Hz.Mehdi (a.r.) gelecektir. Bunun için en uygun zaman 1400-1600 yılları arasıdır. Bu seneler ikinci bin yılının tam ortasıdır. 1400'den 1500'e kadar İslamın hakimiyeti, 1500-1600 yılları arasında da bozulma ve kıyamet beklenecektir.
Bu ümmetin ömrü bin (1000) seneyi geçecek fakat bin beşyüz (1500) seneyi aşmayacaktır.
Kıyamet Alametleri, 299
Celaleddin Suyuti'nin "El-Keşfu Fi Mücazeveti Hazin el-Ümmeti El Elfe Ellezi Dellet Aleyh el-Asar"isimli kitabından nakil Beddiüzaman Said Nursi Hazretleri de, ümmetin galibiane ömrünün 1506 yılına kadar olacağını bildirmektedir.
"... Birinci cümle, binbeşyüz (1500) makamiyle ahir zamanda bir taife-i mücahidinin (din için çalışanların, cihad edenlerin) son zamanlarına; ve ikinci cümle, binbeşyüzaltı(1506) makamile galibane mücahedenin tarihine.... işaret eder. (...) bu tarihe kadar (1506) zahir ve aşikarane, belki galibane devam edeceğine remze yakın ima eder."
Sikke-i Tasdik-i Gaybi, 46
İmam Suyuti (r.a) dahil bir kısım ulema bu ümmetin icabet ömrünün (Hicri) 1500 yıllarına kadar devam edeceğine daha sonra da bozulmanın başlayacağına (Allahualem) diyerek işaret etmektedirler.
Sahih kaynaklı Hadis-i Şeriflere göre Hz.Mehdi (a.r.) zuhur ettikten sonra 40 sene yaşayacaktır. Hz.İsa (a.s.) efendimiz hakkındaki Hadis-i şeriflerde de O'nun yeryüzünde kalış müddedinin 40-45 sene olacağı bildirilmektedir. Bunun bir kısmını Hz.Mehdi (a.r.) ile Hz. İsa (a.s.) efendilerimiz beraber yaşayacaklardır; bu da yaklaşık 7-10 senedir. Bu bilgilere göre Hz.Mehdi (a.r.) ve Hz.İsa (a.s.) efendimizin vefatına kadar olan 1475-1480 senelerine gelinmiş olacaktır. Bu tarihten 1500'e kadar devam eden 20-25 yıllık bir süre de vaziyetin muhafazasına çalışıldığı bir devre olacaktır.
Bu rivayette de Mehdi'nin yüzyıl başında zuhur edeceği bildirilmektedir.
Zira onun (Hz. Mehdi'nin ) zuhuru, yüz başlarında olacaktır.
Mektubat-i Rabbani
Yukarıda izah edildiği gibi, İmam Suyuti hazretlerinin rivayetine göre Ümmet-i Muhammed'in ömrü 1500 (binbeşyüz) seneyi aşmayacaktır. Hicri 1500 yılına ulaşmaya bir yüzyıl başı kalmıştır. O da Hicri 1400 yılı başlarıdır.
Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Kıyamet, yeryüzünde Allah'a ibadet edilmeyen bir yüz sene geçmedikçe kopmaz.
Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiiyy-il Ahir Zaman , 92
Yukarıdaki rivayetlerin işaretlerinden saadetli bir yüzyıl geçtikten sonra ve yaklaşık bir yüzyıl zulmün, küfrün hakim olduğu devre geçtikten sonra kıyamet beklenecektir.
Yapılan hesaplar, Mehdi ancak Hicri 14. asrın başlarında çıktığı taktirde doğrulanacaktır. Ümmetin ömrü Hicri 1500 senesini aşmayacağına göre, Mehdinin Hicri 1400'ün başlarında gelmesi gerekmektedir.
El-Kavlul Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar Kitab ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy il Ahir Zaman Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, 494 Ramuz: El -Ahadis 508 (Ibni Mace-Tabaranai 'nin Kebiri

MEHDİ'NİN ÇIKIŞ YERİ
Hz. Mehdi Hilafet Merkezinin Eskiden Bulunduğu Yerden Çıkacaktır
Ahir zaman hakkındaki rivayetlerin merkez noktasını Mehdiyet teşkil eder. Ahir zamandaki önemli olayların çoğu Mehdiyet etrafında gelişir. Ancak bu olayların yerleri hakkında farklı farklı rivayetler mevcuttur. Bediüzzaman bu konuya şu şekilde açıklık getirmiştir:
"Şimdi, Hz. Mehdi gibi eşhasın hakkındaki rivayatın ihtilafatı ve sırrı şudur ki: Ehadisi tefsir edenler, metn-i ehadisi tefsirlerine ve istinbatlarına tatbik etmişler. Mesela: Merkez-i saltanat o vakit Şam'da veya Medine'de olduğundan, vukuat-ı Hz. Mehdiyye veya Süfyaniyye'yi merkez-i saltanat civarında olan Basra, Kufe, Şam gibi yerlerde tasavvur ederek öyle tefsir etmişler."
Sözler, 359
Bir başka yerde de Üstad konuyu şöyle izah etmiştir:
"Merkez-i Hilafet eski zamanda Irak'da, Şam'da ve Medine'de bulunduğundan raviler kendi içtihatlarıyla daimi öyle kalacak gibi mana verip, "Merkez-i Hilafet-i İslamiye" yakınlarında tasvir etmişler, Halep ve Şam demişler. Hadisin mücmel haberlerini kendi içtihatlarıyla tavsil etmişler."
Şualar, 492
Yani, Bediüzzaman'ın üstteki ifadelerinden de anlaşıldığı gibi, ahir zaman hadislerini aktaran alimler, ahir zaman olaylarını kendi dönemlerindeki hilafet merkezlerini esas alarak aktarmışlardır.
Mehdiyet olayının gerçekleşeceği yer olarak, her alim kendi zamanının Hilafet Merkezi olan Irak, Şam, Kufe, Medine gibi şehirleri belirtmiştir. Ravilerin bu içtihatları da zamanla rivayetlere katılarak günümüze ulaşmıştır.
Ancak, ahir zaman olaylarının vuku bulduğu yerle ilgili rivayetlerin ortak noktası, bu olayların Hilafet Merkezi'nde gerçekleştiğidir.
Bediüzzaman da bu sonuca varmıştır. Bilindiği gibi, son hilafet merkezi "İstanbul"dur. Halifelik bu yüzyılın başlarında resmi olarak kaldırılmıştır ve o günden bu yana dünya üzerinde başka hiçbir yere de taşınmamıştır. Peygamberimizin iki sancağı, kılıcı ve gömleği ile diğer mukaddes emanetler İstanbul'dadır. Sonuç olarak, halen bu manevi ünvanı koruyan tek şehir İstanbul'dur.
Hz. Mehdi İstanbul’dan Çıkacak ve Hz. Mehdi İstanbul’u Manen Fethedecektir
Peygamberimiz (sav) hadislerinde Hz. Mehdi'nin İstanbul’dan çıkacağını haber vermiştir:
Hz. Katade (ra)'dan rivayete göre; Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "Mehdi, Medine'den çıkacak ve Mekke'ye gelecek. İnsanlar onu, kendi aralarından (tanıyıp) ortaya çıkaracaklar ve o, istemediği halde Rükun ile Makam arasında ona biat edecekler."
(Mer'iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi'si "Feraidu Fevaidi'l Fikr Fi'l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
Hz. İbni Amrdan (r.a.) rivayet edilmiştir: Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: Ey Ümmet! Altı şey vardır ki; onlar olmadan kıyamet kopmaz (altıncısı) medinenin (şehrin)fethi. -Denildi ki : Hangi medine? (Hangi şehir?) -Buyurdu ki: Konstantiniyye.(*) Bu Konstantiniyyenin Mehdi tarafından yapılacak fethidir.
(Kıyamet Alametleri, s. 204 Ramuz-el Ehadis, 296)
aSLı isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
çeşitli, hakındaki, konular, mehdi, mehdi hakındaki konular


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:47.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner