Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Fıkıh İlmi
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 02-29-2012, 06:14   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Feb 2012


Mesajlar: 58
Konular: 53

Karma Puanı: 2

Standart 32 Farz ,54 Farz ,Allah'ın Sıfatları

Bir çocuk bâliğ olduğu zaman ve bir kâfir (Kelime-i tevhîd) söyleyince, ya’nî, (Lâ ilahe illallah Muhammedün resûlullah) deyince ve bunun mânâsını bilip inanınca (Müslümân) olur. Kâfirin günâhlarının hepsi hemen afv olur. Fakat, bunların her müslümân gibi, imkân bulunca, îmânın altı şartını, ya’nî (Âmentü)yü ezberlemeleri ve mânâsını öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslâmiyyetin hepsini, ya’nî Muhammed aleyhisselâmın söylediği emrlerin ve yasakların hepsini Allahü teâlânın bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır. Dahâ sonra imkân buldukça, bütün huylardan ve karşılaştığı işlerden farz olanları, ya’nî emr olunanları ve harâm olanları, ya’nî yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin ve farzları yapmanın ve harâmlardan sakınmanın farz olduğunu inkâr ederse, ya’nî inanmazsa îmânı gider. Bu öğrendiklerinden birini beğenmezse, kabûl etmezse mürted olur. Mürted, (Lâ ilahe illallah) demekle ve İslâmiyyetin ba’zı emrlerini yapmakla, meselâ namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle, hayrât ve hasenât yapmakla müslümân olmaz. Bu iyiliklerinin âhırette hiç faydasını görmez. İnkârından, ya’nî inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişmân olması lâzımdır.
İslâm âlimleri, her müslümânın öğrenmesi, inanması ve tâbi olması lâzım olan farzlardan otuziki ve ayrıca ellidört adedini seçmişlerdir.
Ellidört farz
1- Allahü teâlânın bir olduğuna inanmak.
2- Helâl yimek ve içmek.
3- Abdest almak.
4- Beş vakit namaz kılmak.
5- Cünüblükten gusl etmek.
6- Rızkın Allahü teâlâdan olduğuna inanmak.
7- Helâl, temiz elbise giymek.
8- Hakka tevekkül etmek.
9- Kanaat etmek.
10- Nimetlerinin mukabilinde, Allahü teâlâya şükr etmek.
11- Kazaya râzı olmak.
12- Belâlara sabr etmek.
13- Günâhlardan tevbe etmek.
14- Allah rızâsı için ibâdet etmek.
15- Şeytanı düşman bilmek.
16- Kur’ân-ı kerîmin hükmüne râzı olmak.
17- Ölümü hak bilmek.
18- Allahın dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmak.
19- Babaya ve anaya iyilik etmek.
20- Ma’rûfu emr ve münkeri nehy etmek.
21- Akrabayı ziyâret etmek.
22- Emânete hıyânet etmemek.
23- Dâima Allahü teâlâdan korkup, ferahı (şımarıklığı ve azgınlığı) terk etmek.
24- Allaha ve Resûlüne itâat etmek.
25- Günâhdan kaçıp, ibâdetlerle meşgul olmak.
26- Müslümân âmirlere itâat etmek.
27- Âleme, ibret nazarıyla bakmak.
28- Allahü teâlânın varlığını tefekkür etmek.
29- Dilini, fuhşa âit kelimelerden korumak.
30- Kalbini temiz tutmak.
31- Hiçbir kimseyi maskaralığa almamak.
32- Harâma bakmamak.
33- Mü’min her hâlde, sözüne sâdık olmak.
34- Kulağını münkerât dinlemekten korumak.
35- İlim öğrenmek.
36- Tartı ve ölçü âletlerini, hak üzere kullanmak.
37- Allahın azabından emin olmayıp, dâima korkmak.
38- Müslüman fakirlere zekât vermek ve yardım etmek.
39- Allahın rahmetinden ümid kesmemek.
40- Nefsinin isteklerine tâbi olmamak.
41- Allah rızası için yemek yidirmek.
42- Kifayet miktarı rızık kazanmak için çalışmak.
43- Malının zekâtını, mahsûlün uşrunu vermek.
44- Âdetli ve lohusa olan ehline yakın olmamak.
45- Kalbini, günâhlardan temizlemek.
46- Kibrli olmaktan sakınmak.
47- Baliğ olmamış yetimin mâlını hıfz etmek.
48- Genç oğlanlara yakın olmamak.
49- Beş vakit namazı vaktinde kılıp, kazâya bırakmamak.
50- Zulümle, kimsenin malını yimemek.
51- Allahü teâlâya şirk koşmamak.
52- Zinâdan kaçınmak.
53- Şarabı ve alkollü içkileri içmemek.
54- Yok yere yemîn etmemek.
OTUZ İKİ FARZ
Yapılması dinen kesin olarak emredilen işlere "farz" denir. Farzlar sübûtu ve delâleti kesin olan ayet ve hadis delillerine dayanır. Farzı ifa etmek sevabı; terketmek ise azabı gerektirir. Bu çeşit emirleri inkâr eden dinden çıkar. İman, temizlik ve ibadet konularında her ergin ve akıllı müslümanın fert olarak yerine getirmek zorunda olduğu farzların sayısı otuz iki olarak meşhur olmuştur. Ancak İslâm'ın bütün emirleri bunlardan ibaret olmayıp; medenî, borçlar, ticaret, ceza hukuku ve benzeri alanlarda da uyulması gereken prensipler vardır. Otuz iki farz; iman, İslâm, abdest, gusül, teyemmüm ve namaz konularına aittir. Bunları yedi maddede açıklamaya çalışacağız.

A. İmanın Şartları. Altı tane olup Cibril hadisinde şöyle ifade edilmiştir: "İmân; Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerriyle kadere inanmaktır" (Buhârî, İmân, 37; Müslim, İmân, I).

a. Allah'a iman*. Allah, bütün varlıkları yoktan var eden, yöneten, başlangıcı ve sonu olmayan, sonsuz güce sahip yüce yaratıcıdır. "De ki, göklerin ve yerin rabbi kimdir? De ki Allah'tır" (er-Ra'd, 13/16).

b. Meleklere iman *. Melekler; Cenab-ı Hakk'ın nuranî, latîf yaratılışlı, güçlü bir takım kulları olup; istedikleri şekle girebilen, yorulmaz, usanmaz, üremez, daima Allah'a itaat üzere bulunan varlıklardır. "Üzerinizde zaptedici melekler vardır. Onlar şerefli kâtiplerdir. İşlediklerinizi bilirler" (İnfitâr, 82/10-12).

c. Kitaplara iman*. Allah, peygamberleri vasıtasıyla insanlığa kitaplar göndermiş; emir, yasak, va'd, mükâfat ve ceza hükümlerini onlara ulaştırmıştır. İlk peygamberlere sayfalar, Musâ, Dâvud, İsa ve Hz. Muhammed'e kitap halinde vahyini duyurmuştur. "Allah bir insanla karşılıklı konuşmaz. Ancak vahiyle yahut perde arkasından konuşur, yahut bir elçi (melek) gönderip izniyle dilediğini vahyeder" (eş-Şurâ, 42/51).

d. Peygamberlere iman*. Allah, insanlardan bazılarını elçi olarak görevlendirmiş, emir ve yasaklarını insanlara onlar vasıtasıyla ulaştırmıştır.

"Şüphesiz biz, her millet içinde; Allah'a kulluk edin, şeytandan kaçının diye bir elçi gönderdik" (en-Nahl, 16/36); "Peygamberlerden kimini daha önce sana anlattık; kimini de anlatmadık" (en-Nisâ, 4/164).

e. Ahirete iman *. İnsan, bedeni varlığı ölünce kabir hayatına geçer; kıyamet kopunca da insanoğlu kabirlerden kalkacak ve böylelikle ahiret hayatı başlayacaktır. Orada insan, dünyada yaptığı işlerin durumuna göre, Cennet veya Cehennemdeki yerini alır, sonsuz ve yeni bir yaşamın içine girer. Kur'an-ı Kerim'de ahiretten söz eden pek çok ayet vardır: Yüce Allah takva sahiplerinin niteliklerini belirtirken; "Onlar ahirete kesin bir kanaatle inanırlar" (el-Bakara, 214) buyurur.

f. Kaza ve kadere iman *. Cenab-ı Hakk'ın, insanın ileride yapacağı iyi ve kötü şeyleri ezelde bilip yazmasına "kader"; zamanı gelince ezelî ilmine uygun olarak o eşyayı veya olayları yaratmasına da "kaza" denir. Kader, Allah'ın ilim sıfatının ürünüdür. Ayette şöyle buyurulur: "Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir ölçü koymuştur" (et-Talâk, 65/3). Hz. Peygamber; "Sizden hiçbir kimse yoktur ki, Allah onun cennetteki veya cehennemdeki yerini yazmış olmasın..." (Buhârî, Cenâiz, 83; Tefsîru Sure, XCII/6; Müslim, Kader, I; İbn Mâce, Mukaddime, 10).

B. İslamın Şartları. Beş tane olup, bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: "İslâm beş şey üzerinde kuruldu: Allah'tan başka ilâh olmadığına, Hz. Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmek; namaz kılmak; zekât vermek; Ka'beyi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak" (Buhârî, İmân, I, II; Müslim, İmân, 19-22; Tirmizi, İmân, III; Nesâî, İmân, 13).

a. Allaha ve peygamberine iman etmek ve bu imanı açıklamak. Ayette şöyle buyurulur: "Allaha iman edin. Allah'a ve sözlerine iman eden, okuyup yazması olmayan, Allah'ın elçisi Peygamber (s.a.s)'e de iman ediniz" (el-A'râf; 7/158).

b. Namaz* kılmak. Kur'an-ı Kerim'in bir şok yerinde; "Namazı kılınız, zekâtı veriniz"bir ayette de; Bütün namazları ve orta namazı (ikindiyi) muhâfaza ediniz" (el-Bakara, 2/238) buyurulur.

e. Zekât* vermek. Kur'an-ı Kerim'de "Zekâtı veriniz" (el-Bakara, 2/43); "Onların mallarında dilencinin ve yoksulun bir payı vardır" (el-Meâric, 70/25) buyurulur.

d. Haccetmek. Müslüman, ergin, akıllı, hür, yeterli vakte sahip, sağlıklı, gidiş-geliş süresi içinde yol masrafı ile kendisinin, eş ve çocuklarının geçimi temin edilen kimselere, ömründe bir defa hac farzdır. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Yoluna gücü yeten herkesin, o Ev'e hac etmesi Allah'ın bir hakkıdır" (Âl-i İmrân, 3/97).

e. Oruç* tutmak. Ergin, akıllı her müslümanın üzerine Ramazan orucu farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! sizden önceki ümmetlere oruç farz kılındığı gibi size de farz kılındı" (el-Bakara, 2/ 183).

C. Abdestin Farzları. Abdest üç organı su ile yıkamak ve başı meshetmekten ibaret bir temizliktir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey inananlar! Namaz kılmak istediğiniz zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı da (yıkayın)" (el-Mâide, 5/6). Abdestin farzları dörttür.

a. Yüzü yıkamak. Tüy bitimi ile çene altı ve iki kulak arasında kalan yüzü bir defa yıkamak farzdır.

b. Elleri yıkamak. Dirseklerle birlikte kolları yıkamak gerekir.

c. Başa meshetmek. Başın dörtte birini meshetmek gerekir. Bazı bilginler başın çok az bir kısmının, hattâ saçın bir iki telini meshetmenin yeterli olduğunu söylerler.

d. Ayakları yıkamak. Topuklarla birlikte iki ayağı yıkamak gerekir.

Kur'an-ı Kerim'e el sürmek, namaz kılmak ve Ka'be'yi tavaf etmek için abdestli bulunmak şarttır.

D. Guslün Farzları. Cünübün, hayız ve nifası kesilenin boy abdesti alması farzdır. Guslün farzları üçtür. Ayette şöyle buyurulur: "Eğer siz cünüp iseniz, tertemiz yıkanınız " (el-Mâide, 5/6).

a. Ağzı yıkamak (mazmaza*). Boy abdestinde ağız ve burun yüzden sayılır.

b. Burnu yıkamak (istinşak *).

c. Bütün vücudu yıkamak. Vücud hiç bir yeri kuru kalmayacak şekilde yıkanmalıdır. Saç diplerine suyun ulaşması yeterli olup, kadınların uzun olan saç örgülerini çözmeleri gerekmez.

E. Teyemmümün Farzları. Su bulunmadığı veya bulunup da kullanma imkânı olmadığı zaman temiz toprak veya kum ve kerpiç gibi toprak cinsinden bir şeye ellerini sürüp yüzü ve kolları meshetmeğe teyemmüm denir. Teyemmüm abdest ve gusül yerine geşer. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Su bulamadığınız taktirde temiz toprağa teyemmüm ediniz" (el-Mâide, 5/6). Teyemmümün farzı ikidir.

a. Niyet etmek. b. Elleri toprağa veya toprak cinsinden bir şeye iki kere vurup, yüzü ve kolları meshetmek.

F. Namazın Şartları. Namazın dışında kalan, fakat namaz kılabilmek işin mutlaka yapılması gereken şeye "şart" denir. Namazın şartları altı tanedir.

a. Hadesten temizlenmek. Abdestsizlik, cünüplük, âdet veya lohusa hâlinde bulunmaya "hades" denir. Abdest veya boy abdesti almak suretiyle hadesten temizlenme meydana gelmiş olur (bk. el-Mâide, 5/6).

b. Necâsetten temizlenmek. Vücutta, elbisede veya namaz kılınacak yerde bulunan pisliği (necâseti) temizlemek gerekir. Bu, namaz kılabilmek için bir ön şarttır (el-Müddessir, 74/4; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1985, I, 871).

c. Setru'l-avret. Bakılması haram olan yerleri örtmek demektir. Avret yerleri, erkekte göbekten diz kapağına kadar (diz kapağı dahil); kadınlarda el, yüz, ayakları hariç bütün vücuttur. Ayette şöyle buyurulur: "Ey Ademoğulları, her mescide çıkışınızda en güzel elbiselerinizi giyiniz" (el-A'râf, 7/31). Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Allah hayız görecek yaştaki kadının namazını baş örtüsüz kabul etmez" (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, 2/67); "Ey Esmâ, kadın hayız görecek çağa gelince onun şu şu yerleri dışındaki vücudunun görülmesi uygun olmaz. Hz. Peygamber, yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti" (ez-Zeylaî, Nashu'r-Râye, I, 299).

d. İstikbâl-i kıble. Namazda kıbleye yönelmek demektir. Kur'an-ı Kerim'de; "Yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de olduğunuz yerde yüzünüzü onun tarafına döndürünüz" (el-Bakara, 2/144) buyurulur.

e. Vakit. Vakit girmeden namaz farz olmaz. Bu bakımdan namaz vakitlerinin belirlenmesi önemlidir. Farz namazların vakitleri bir hadiste şöyle ifade edilmiştir: "Sabah namazının vakti, ufukta güneşin kenarının belirmesinden hemen öncesine kadardır; öğlen namazının vakti, güneşin, gökyüzünün ortasından sağa kaymasından itibaren başlar; ikindi oluncaya kadar sürer. İkindinin vakti, güneş sararıp çemberi tamamen ufukta görünmez oluncaya kadardır. Akşamın vakti, güneşin batmasından, şafak'ın kaybolmasına kadar sürer. Yatsının vakti de gece yarısına başka bir rivayette tan yeri ağarıncaya kadardır" (Müslim, Mesâcid, 31).

Vitir namazı da yatsı namazının vakti içinde ve bu namazdan sonra kılınır (İbn Hanbel, Müsned, VI, 7).

f. Niyet. İbadeti diğer alışkanlıklardan ayırmak ve namazı Allah rızası için kılmak üzere kalp ve düşüncenin yönelişine niyet denir. Namaz vakitleri içinde aynı cins ibadet birden çok yapılabildiği için, kılınacak namaz çeşidi belirlenerek niyet etmek şarttır. Kur'an'da şöyle buyurulur: "Onlar, dini sadece Allah'a tahsis ederek, hakka eğilerek, ancak Allah'a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur" (el-Beyyine, 98/5). Hz. Ömer'in naklettiği şu hadis, niyet konusundaki genel prensibi oluşturur:

"Ameller niyetlere göredir. Herkes niyet ettiği şeyi görecektir" (Buhârî, Bedül-Vahy,I; Müslim, İmâre,155; Ebû Dâvud, Talâk, 11). Başka bir hadis de şöyledir: "Allah, sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, fakat sizin kalplerinize ve amellerinize bakar" (Müslim, Birr, 32; İbn Mâce, Zühd, 9; İbn Hanbel, II, 285).

G. Namazın Rükünleri. Namazın sıhhatli olması için yapılması gereken ve namazı oluşturan ana unsurlara "rükün" denir. Namazın rükünleri altıdır.

a. İftitah tekbiri. Namaza başlama tekbiri olup, buna "tahrime" de denir. Yemek, içmek, konuşmak gibi namaz dışında yapılması mübah olan şeyleri bu tekbir yasakladığı işin "tahrime" adını almıştır. Tekbirin "Allah her şeyden yücedir" anlamına gelen "Allahu ekber"veya bu anlamda bir zikir olması gerekir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

"Rabbinin adını anıp namaz kılan, arınan, kurtuluşa ermiştir" (el-A'lâ, 87/15); "Kalk insanları uyar, Rabbini yücelt!" (el-Müddessir, 74/2,3). Hadis-i şeriflerde şöyle buyurulur:

"Namazın anahtarı temizlik, başlaması tekbir ve bitmesi selâm iledir" (Ebû Dâvud, Tahâre, 31; Salât, 73; Tirmizî, Tahâre, III, Mevâkît, 62);

"Allah, bir kimsenin namazını, abdesti yerli yerince almadıkça, kıbleye yönelmedikçe ve sonra Allâhu Ekber demedikçe kabul etmez " (Buhârî, Hıyel, II; Tirmizî, Tahâre, 56; İbn Hanbel, II, 318). Ebû Hanîfe ve Ebû Yusuf'a göre namazda iftitah tekbiri rükün değil bir şarttır.

b. Kıyâm. Ayakta durmak demektir. Farz ve vacib namazlarda ayakta durmak farzdır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: Namazlara ve orta namaza devam edin. Gönülden boyun eğerek Allah'ın huzurunda ayakta durun" (el-Bakara, 2/382). Hadiste; "Namazı ayakta kıl" (Buhârî, Taksîr, 19; Tirmizî, Mevâkît, 157; Ebû Dâvud, Salât, 175; İbn Mâce, İkâme, 139) buyurulur.

c. Kıraat. Okumak demektir. Farz namazların iki rek'atinde, vitir ve nâfile namazların bütün rek'atlarında bir ayet olsun Kur'an okumak farzdır. Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre farz olan, uzun bir ayet veya kısa üç ayet okumaktır. Kur'an'da; "O halde Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun" (el-Müzzemmil, 73/20) buyurulur. Hz. Peygamber namazını yanlış kılan bir sahabiye namazı tarif ederken; "Sonra Kur'an-ı Kerim'den kolayına gelen yeri oku" buyurmuştur (Buhârî, Ezân, 95,122; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110). Hanefiler bu delillere dayanarak Fâtiha Süresi veya başka ayet okumanın yeterli olduğunu, ancak Fâtiha'yı tercih etmenin farz değil, vâcib hükmünde olduğunu söylerler. Çünkü Ebû Hureyre (r.a)'den rivayete göre Allah Resulü şöyle buyurmuştur: "Kim, kendisinde Fâtihayı (ümmül-kitab) okumadığı bir namaz kılarsa bu namaz eksiktir" (Müslim, Salât, 38, 41; Ebû Davud, Salât,132; Tatavvu ; 13; Tirmizî, Salât, 116, 166). Şâfiî, Mâlik ve Ahmed b. Hanbel ise bu son delile dayanarak namazda Fâtiha okumayı farz olarak kabul ederler (İbnü'l-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193, 205, 322 vd.; el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', I,110; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 645 vd.).

d. Rükü. Eğilmek, rükü etmek, boyun eğmek demektir. Terim olarak, namazda ellerin diz kapaklarına ermesiyle, sırt ve baş aynı seviyede olacak şekilde eğilmektir. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin" (el-Hac, 22/77); "Rukû edenlerle beraber rükû ediniz" (el-Bakara, 2/43; Bkz. el-Bakara, 2/125; Âl-i İmrân, 3/43; el-Mâide, 5/55; el-Hac, 22/26; Sâd, 38/24; et-Tevbe, 9/ 112).

Namazını eksik kılan kimseye Hz. Peygamber namazı tarif ederken; "... Sonra vücûdun sükunet (itmi'nân) bulacak şekilde rükû yap" (Buhârî, Ezân, 95, 122, İsti'zân, 18, Eymân, 15; Müslim, Salât, 45; Tirmizî, Salât, 110; Nesâî, İftitâh, 7). Ebû Hanîfe ve Muhammed'e göre rükû ile ilgili ayetlerde itmi'nân'dan söz edilmemesi ve bu konudaki hadislerin de haber-i vahid kabilinden olması nedeniyle, rükûda itmi'nân (tama'nîne) farz değil, vacibtir. Diğer mezhep müctehidleri ise bunu farı olarak kabul etmişlerdir (eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, II, 268; İbnül-Hümâm, Fethul-Kadîr, I, 193; ez-Zühaylî, a.g.e., I, 655 vd).

e. Sücûd *. Secde etmek; boyun eğmek, alçak gönüllülük göstermek demektir. Terim olarak, namaz kılanın en az alnının bir kısmını ve ayaklarını toprak veya başka bir şey üzerine, yere koymasıdır. Tam secde; ellerin, dizlerin, ayakların ve burunla birlikte alnın yere konulmasıyla gerçekleşir. Kur'an'da; "Ey iman edenler, rükû edin ve secde edin " (el-Hac, 22/77) buyurulur. Hz. Peygamber de namazını eksik kılan kimseye namazı anlatırken; "... Sonra vücûdun sükûnet (itmi'nân) bulacak şekilde secde et" (Buhârî, Ezân, 95, 122; İsti'zân, 18; Müslim, Salât, 45) buyurmuştur.

f. Ka'de-i ahîre*. Son oturuş demektir. Namazların sonunda "Tahiyyât"ı okuyacak (teşehhüd) kadar oturmak da namazın bir farzı, bir rüknüdür. Kur'an-ı Kerim'de, Allah'a oturarak ibadetten söz eden genel anlamlı ayetler vardır. "Onlar, ayakta iken, otururken, yanları üzere yatarken Allah'ı zikrederler" (Âl-i İmrân, 3/191). Hz. Peygamber, Abdullah b. Mes'ûd (r.a)'a namazı tarif ederken;

"Sen tahıyyâtı okuduğun veya oturuşu yaptığın zaman namazın tamam olmuştur" (eş-Şevkânî, a.g.e., II, 298; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, I, 424). Burada Resulullah (s.a.s) namazın tamam olmasını fiile bağlamıştır. O da oturmaktır. Tahıyyâtın okunması Hanefilere göre farz değil vacibtir.

Her müslümanın, otuz iki farzı bilmesi lazımdır. 32 farz şunlardır:
İmanın şartları (6)
1- Allahü teâlânın varlığına ve birliğine inanmak.
2- Meleklerine inanmak.
3- Allahü teâlânın indirdiği Kitaplarına inanmak.
4- Allahü teâlânın Peygamberlerine inanmak.
5- Ahiret gününe inanmak.
6- Kadere, yani hayır ve şerlerin (iyilik ve kötülüklerin) Allahü teâlâdan olduğuna inanmak.

İslamın şartları (5)
7- Kelime-i şehadet getirmek.
8- Her gün beş kere vakti gelince namaz kılmak.
9- Malın zekatını vermek.
10- Ramazan ayında her gün oruç tutmak.
11- Gücü yetenin ömründe bir kere hac etmesidir.

Namazın farzları (12)
A- Dışındaki farzları yedidir. Bunlara şartları da denir.

12- Hadesten taharet.
13- Necasetten taharet.
14- Setr-i avret.
15- İstikbal-i Kıble.
16- Vakit.
17- Niyet.
18- İftitah veya Tahrime tekbiri.

B- İçindeki farzları beştir. Bunlara rükün denir.
19- Kıyam.
20- Kıraat.
21- Rüku.
22- Secde.
23- Ka’de-i ahire.

Abdestin farzları (4)
24- Abdest alırken yüzü yıkamak.
25- Elleri dirsekleri ile birlikte yıkamak.
26- Başın dörtte birini mesh etmek.
27- Ayakları topukları ile birlikte yıkamak.

Guslün farzları (3)
28- Ağzı yıkamak.
29- Burnu yıkamak.
30- Bütün bedeni yıkamak.

Teyemmümün farzları (2)
31- Niyet etmek.
32- İki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını mesh etmek.
Tekrar elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu mesh etmek.
Teyemmümün farzı üçtür diyenlere göre, bu son ikisi, iki ayrı farz olarak söylenir
32 Farz

Erkek Kadın, Her Müslüman’ın bilmesi lazım olan farzlar

Altısı imanın şartıdır.
Allahın varlığına birliğine inanmak
Meleklere inanmak
Kitaplarına inanmak
Peygamberlerine inanmak
Öldükten Sonra dirileceğimize inanmak
Hayır ve şerri Allahü Tealanın yarattığına inanmak ( Kul hayır veya şer hangi yoldan gitmek isterse o tarafı elde edecek kadar küçük bir kuvvet verilmesiyle hayır veya şer meydana gelir.)
Beşi islamın şartıdır.
Namaz kılmak
Oruç tutmak
Zekat vermek
Hacca gitmek
Kelime'i şahadeti Yaşatmak ( Cihad etmek )
Dördü Abdestin Farzıdır.
Yüzünü alnının saç bitiminden çene altına kadar yıkamak
Kollarını dirsekleri ile beraber yıkamak
Basının dörtde birini mesh etmek ( Başının dörtte biri herkesin bir eli kadardır)
Ayaklarını (Topukları ile beraber) Yıkamak,
Üçü Guslün Farzıdır.
Ağzını bol su ile yıkamak
Burnunu bol su ile yıkamak.
Bütün vücudunu kuru yer kalmadan yıkamak
İkisi Teyemmümün Farzıdır.
Önce teyemmüme niyet etmek
İki ellerini temiz toprağa vurup yüzüne sürmek İki elini bir daha vurup kollarına sürmek
On ikisi namazın farzları.

Altısı dışındaki şartlarıdır.
Abdest almak (cünüpse gusül etmek)
Bedeni, elbisesi, namaz kılacağı yer temiz olmalı
Avret yerini örtmek (Kadınlar el ve yüzden başka her tarafını örter)
Kıbleye karşı dönmek
Vaktin girdiğini bilmek
Hangi namazı kılacağına niyet etmek
Altısı içindeki şartlarıdır.
İftitah tekbiri almak ( Allahüekber diyerek namaza başlamak)
Ayakta durmak
Kur'an okumak
Rukü etmek
Secde etmek
Son rekatta (Ettehiyyatü) yü okuyacak kadar oturmak



54 FARZ

Bir çocuk bâliğ olduğu zaman ve bir kâfir (Kelime-i tevhîd) söyleyince ya’nî, (Lâ ilahe illallah Muhammedün resûlullah) deyince ve bunun mânâsını bilip inanınca (Müslümân) olur. Kâfirin günâhlarının hepsi hemen afv olur. Fakat, bunların her müslümân gibi, imkân bulunca, îmânın altı şartını, ya’nî (Âmentü)yü ezberlemeleri ve mânâsını öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslâmiyyetin hepsini, ya’nî Muhammed aleyhisselâmın söylediği emrlerin ve yasakların hepsini Allahü teâlânın bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır. Dahâ sonra imkân buldukça, bütün huylardan ve karşılaştığı işlerden farz olanları, ya’nî emr olunanları ve harâm olanları, ya’nî yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin ve farzları yapmanın ve harâmlardan sakınmanın farz olduğunu inkâr ederse, ya’nî inanmazsa îmânı gider. Bu öğrendiklerinden birini beğenmezse, kabûl etmezse mürted olur. Mürted, (Lâ ilahe illallah) demekle ve İslâmiyyetin ba’zı emrlerini yapmakla, meselâ namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle, hayrât ve hasenât yapmakla müslümân olmaz. Bu iyiliklerinin âhırette hiç faydasını görmez. İnkârından, ya’nî inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişmân olması lâzımdır.
İslâm âlimleri, her müslümânın öğrenmesi, inanması ve tâbi olması lâzım olan farzlardan otuziki ve ayrıca ellidört adedini seçmişlerdir.



Ellidört farz


1- Allahü teâlânın bir olduğuna inanmak.
2- Helâl yimek ve içmek.
3- Abdest almak.
4- Beş vakit namaz kılmak.
5- Cünüblükten gusl etmek.
6- Rızkın Allahü teâlâdan olduğuna inanmak.
7- Helâl, temiz elbise giymek.
8- Hakka tevekkül etmek.
9- Kanaat etmek.
10- Nimetlerinin mukabilinde, Allahü teâlâya şükr etmek.
11- Kazaya râzı olmak.
12- Belâlara sabr etmek.
13- Günâhlardan tevbe etmek.
14- Allah rızâsı için ibâdet etmek.
15- Şeytanı düşman bilmek.
16- Kur’ân-ı kerîmin hükmüne râzı olmak.
17- Ölümü hak bilmek.
18- Allahın dostlarına dost, düşmanlarına düşman olmak.
19- Babaya ve anaya iyilik etmek.
20- Ma’rûfu emr ve münkeri nehy etmek.
21- Akrabayı ziyâret etmek.
22- Emânete hıyânet etmemek.
23- Dâima Allahü teâlâdan korkup, ferahı (şımarıklığı ve azgınlığı) terk etmek.
24- Allaha ve Resûlüne itâat etmek.
25- Günâhdan kaçıp, ibâdetlerle meşgul olmak.
26- Müslümân âmirlere itâat etmek.
27- Âleme, ibret nazarıyla bakmak.
28- Allahü teâlânın varlığını tefekkür etmek.
29- Dilini, fuhşa âit kelimelerden korumak.
30- Kalbini temiz tutmak.
31- Hiçbir kimseyi maskaralığa almamak.
32- Harâma bakmamak.
33- Mü’min her hâlde, sözüne sâdık olmak.
34- Kulağını münkerât dinlemekten korumak.
35- İlim öğrenmek.
36- Tartı ve ölçü âletlerini, hak üzere kullanmak.
37- Allahın azabından emin olmayıp, dâima korkmak.
38- Müslüman fakirlere zekât vermek ve yardım etmek.
39- Allahın rahmetinden ümid kesmemek.
40- Nefsinin isteklerine tâbi olmamak.
41- Allah rızası için yemek yidirmek.
42- Kifayet miktarı rızık kazanmak için çalışmak.
43- Malının zekâtını, mahsûlün uşrunu vermek.
44- Âdetli ve lohusa olan ehline yakın olmamak.
45- Kalbini, günâhlardan temizlemek.
46- Kibrli olmaktan sakınmak.
47- Baliğ olmamış yetimin mâlını hıfz etmek.
48- Genç oğlanlara yakın olmamak.
49- Beş vakit namazı vaktinde kılıp, kazâya bırakmamak.
50- Zulümle, kimsenin malını yimemek.
51- Allahü teâlâya şirk koşmamak.
52- Zinâdan kaçınmak.
53- Şarabı ve alkollü içkileri içmemek.
54- Yok yere yemîn etmemek.





40 HADİS




1
اَلدِّينُ النَّصِيحَةُ قُلْنَا: لِمَنْ )يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟( قَالَ: لِلَّهِ وَلِكِتَابِهِ وَلِرَسُولِهِ وَلأئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ وَعَامَّتِهِمْ

(Allah Rasûlü) “Din nasihattır/samimiyettir” buyurdu. “Kime Yâ Rasûlallah?” diye sorduk. O da; “Allah’a, Kitabına, Peygamberine, Müslümanların yöneticilerine ve bütün müslümanlara” diye cevap verdi.
Müslim, İmân, 95.
2
اَلإِسْلاَمُ حُسْنُ الْخُلُقِ

İslâm, güzel ahlâktır.
Kenzü’l-Ummâl, 3/17, HadisNo: 5225.
3
مَنْ لاَ يَرْحَمِ النَّاسَ لاَ يَرْحَمْهُ اللَّهُ


İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.
Müslim, Fedâil, 66; Tirmizî, Birr, 16.
4
يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا


Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.
Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.
5
إنَّ مِمَّا أدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُّبُوَّةِ:


إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ


İnsanların Peygamberlerden öğrenegeldikleri sözlerden biri de: “Utanmadıktan sonra dilediğini yap!” sözüdür.
Buhârî, Enbiyâ, 54; EbuDâvûd, Edeb, 6.
6
اَلدَّالُّ عَلىَ الْخَيْرِ كَفَاعِلِهِ


Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
Tirmizî, İlm, 14.
7
لاَ يُلْدَغُ اْلمُؤْمِنُ مِنْ جُحْرٍ مَرَّتَيْنِ


Mümin, bir delikten iki defa sokulmaz.(Mümin, iki defa aynı yanılgıya düşmez)
Buhârî, Edeb, 83; Müslim, Zühd, 63.
8
اِتَّقِ اللَّهَ حَـيْثُمَا كُنْتَ وَأتْبِـعِ السَّـيِّـئَةَ الْحَسَنَةَ تَمْحُهَا


وَخَالِقِ النَّاسَ بِخُلُقٍ حَسَنٍ


Nerede olursan ol Allah’a karşı gelmekten sakın; yaptığın kötülüğün arkasından bir iyilik yap ki bu onu yok etsin. İnsanlara karşı güzel ahlakın gereğine göre davran.
Tirmizî, Birr, 55.
9
إنَّ اللَّهَ تَعَالى يُحِبُّ إذَا عَمِلَ أحَدُكُمْ عَمَلاً أنْ يُتْقِنَهُ


Allah, sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi sağlam ve iyi yapmasından hoşnut olur.
Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat, 1/275; Beyhakî, fiu’abü’l-Îmân, 4/334.
10
اَلإِيمَانُ بِضْعٌ وَسَبْعُونَ شُعْبَةً أفْضَلُهَا قَوْلُ لاَ إِلهَ إِلاَّاللَّهُ وَأدْنَاهَا إِمَاطَةُ اْلأذَى عَنِ الطَّرِيقِ وَالْحَيَاءُ شُعْبَةٌ مِنَ اْلإِيـمَانِ


İman, yetmiş küsur derecedir. En üstünü “Lâ ilâhe illallah (Allah’tan başka ilah yoktur)” sözüdür, en düşük derecesi de rahatsız edici bir şeyi yoldan kaldırmaktır. Haya da imandandır.
Buhârî, Îmân, 3; Müslim, Îmân, 57, 58.
11
مَنْ رَأَى مِنْكُمْ مُنْكَرًا فَلْيُغَيِّرْهُ بِيَدِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِلِسَانِهِ فَإِنْ لَمْ يَسْتَطِـعْ فَبِقَلْبِهِ وَذَلِكَ أضْعَفُ اْلإِيـمَانِ


Kim kötü ve çirkin bir iş görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir.
Müslim, Îmân, 78; Ebû Dâvûd, Salât, 248.
12
عَيْنَانِ لاَ تَمَسُّهُمَا النَّارُ: عَيْنٌ بَـكَتْ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ وَعَيْنٌ


بَاتَتْ تَحْرُسُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ


İki göz vardır ki, cehennem ateşi onlara dokunmaz: Allah korkusundan ağlayan göz, bir de gecesini Allah yolunda, nöbet tutarak geçiren göz.
Tirmizî, Fedâilü’l-Cihâd, 12.
13
لاَ ضَرَرَ وَلاَ ضِرَارَ

Zarar vermek ve zarara zararla karşılık vermek yoktur.
İbn Mâce, Ahkâm, 17; Muvatta’, Akdıye, 31.
14
لاَ يُؤْمِنُ أحَدُكُمْ حَتَّى يُحِبَّ لأخِيهِ مَا يُحِبُّ لِنَفْسِهِ


Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.
Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71.
15
اَلْمُسْلِمُ أخُو الْمُسْلِمِ لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ مَنْ كَانَ فِي حَاجَةِ أخِيهِ كَانَ اللَّهُ فِي حَاجَتِهِ وَمَنْ فَرَّجَ عَنْ مُسْلِمٍ كُرْبَةً فَرَّجَ اللَّهُ عَنْهُ بِهَا كُرْبَةً مِنْ كُرَبِ يَوْمِ الْقِيَامَةِ وَمَنْ سَتَرَ مُسْلِمًا سَتَرَهُ اللَّهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ

Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.
Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58.
16
لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا


İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmiş olamazsınız.
Müslim, Îmân, 93; Tirmizî, Sıfâtu’l-Kıyâme, 56.
17
اَلْمُسْلِمُ مَنْ سَلِمَ النَّاسُ مِنْ لِسَانِهِ وَيَدِهِ


Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8.
18
لاَ تَبَاغَضُوا وَلاَ تَحَاسَدُوا وَلاَ تَدَابَرُوا وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَانًا


وَلاَ يَحِلُّ لِمُسْلِمٍ أنْ يَهْجُرَ أخَاهُ فَوْقَ ثَلاَثِةِ اَيَّامٍ


Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
Buhârî, Edeb, 57, 58.
19
إنَّ الصِّدْقَ يَهْدِي إلَى الْبِرِّ وَ إنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إلَى الْجَنَّةِ وَإنَّ الرَّجُلَ لَيَصْدُقُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقًا وَ إنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَى الْفُجُورِ وَ إنَّ الْفُجُورَ يَهْدِي إلَى النَّارِ وَ إنَّ الرَّجُلَ لَيَـكْذِبُ حَتَّى يُكْتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّابًا

Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.
Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.
20
لاَ تُمَارِ أخَاكَ وَلاَ تُمَازِحْهُ وَلاَ تَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ


(Mümin) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
Tirmizî, Birr, 58.
21
تَبَسُّمُكَ فِي وَجْهِ أخِيكَ لَكَ صَدَقَةٌ وَأمْرُكَ بِالْمَعْرُوفِ وَ نَهْيُكَ عَنِ الْمُنْكَرِ صَدَقَةٌ وَإِرْشَادُكَ الرَّجُلَ فِي أرْضِ الضَّلاَلِ لَكَ صَدَقَةٌ وَإِمَاطَتُكَ الْحَجَرَ وَالشَّوْكَ وَالْعَظْمَ عَنِ الطَّرِيقِ لَكَ صَدَقَةٌ


(Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır.
Tirmizî, Birr, 36.
22
إِنَّ اللَّهَ لاَ يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأمْوَالِكُمْ وَلـكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأعْمَالِكُمْ


Allah sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.
Müslim, Birr, 33; ‹bn Mâce, Zühd, 9;


Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539.
23
رِضَى الرَّبِّ في رِضَى الْـوَالِدِ وَسَخَطُ الرَّبِّ في سَخَطِ الْـوَالِدِ


Allah’ın rızası, anne ve babanın rızasındadır.


Allah’ın öfkesi de anne babanın öfkesindedir.
Tirmizî, Birr, 3.
24
ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ يُسْتَجَابُ لَهُنَّ لاَ شَكَّ فِيهِنَّ:


دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ ، وَدَعْوَةُ الْوَالِدِ لِوَلَدِهِ


Üç dua vardır ki, bunlar şüphesiz kabul edilir:


Mazlumun duası, misafirin duası ve babanın evladına duası.
İbn Mâce, Dua, 11.
25
مَا نَحَلَ وَالِدٌ وَلَدًا مِنْ نَحْلٍ أَفْضَلَ مِنْ أدَبٍ حَسَنٍ


Hiçbir baba, çocuğuna, güzel terbiyeden daha üstün bir


hediye veremez.
Tirmizî, Birr, 33.
26
خِيَارُكُمْ خِيَارُكُمْ لِنِسَائِهِمْ


Sizin en hayırlılarınız, hanımlarına karşı en iyi davrananlarınızdır.
Tirmizî, Radâ’, 11; ‹bn Mâce, Nikâh, 50.
27
لَيْس مِنَّا مَنْ لَمْ يَرْحَمْ صَغِيرَنَا وَيُوَقِّرْ كَبِيرَنَا


Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı


göstermeyen bizden değildir.
Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66.
28
كَافِلُ الْيَتِيمِ لَهُ أوْ لِغَيْرِهِ أنَا وَ هُوَ كَهَاتَيْنِ فيِ الْجَنَّةِ وَأشَارَ بِالسَّبَّابَةِ وَالْوُسْطَى


Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: “Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur.
Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.
29
اِجْتَنِبُوا السَّبْعَ الْمُوبِقَاتِ قَالُوا يَا رَسُولَ للهِ وَمَا هُنَّ قَالَ: اَلشِّرْكُ بِاللَّهِ وَالسِّحْرُ وَ قَتْلُ النَّفْسِ الَّتِي حَرَّمَ اللَّهُ إلاَّ بِالْحَقِّ وَأكْلُ الرِّبَا وَأكْلُ مَالِ اْليَتِيمِ وَالتَّوَلِّي يَوْمَ الزَّحْفِ وَقَذْفُ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلاَتِ الْمُؤْمِنَاتِ

(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının. Onlar nelerdir ya Resulullah dediler. Bunun üzerine: Allah’a şirk koşmak, sihir, Allah’ın haram kıldığı cana kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak buyurdu.
Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144.
30
مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلاَ يُؤْذِ جَارَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيُكْرِمْ ضَيْفَهُ وَمَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أوْ لِيَصْمُتْ


Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah’a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah’a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.
Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Îmân, 74, 75.
31
مَا زَالَ جِبْرِيلُ يُوصِينِي بِالْجَارِ حَتَّى ظَنَنْتُ أنَّهُ سَيُوَرِّثُهُ


Cebrâil bana komşu hakkında o kadar çok tavsiyede bulundu ki;


ben (Allah Teâlâ) komşuyu komşuya mirasçı kılacak zannettim.
Buhârî, Edeb, 28; Müslim, Birr, 140, 141.
32
اَلسَّاعِي عَلَى الأرْمَلَةِ وَالْمِسْكِينِ كَالْمُجَاهِدِ فِي سَبِيلِ اللَّهِ


أوِ الْقَائِمِ اللَّيْلَ الصَّائِمِ النَّهَارَ

Dul ve fakirlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden
veya gündüzleri (nafile) oruç tutup, gecelerini (nafile) ibadetle
geçiren kimse gibidir.
Buhârî, Nafakât, 1; Müslim, Zühd, 41;
Tirmizî, Birr, 44; Nesâî, Zekât, 78.
33
كُلُّ ابْنِ آدَمَ خَطَّاءٌ وَخَيْرُ الْخَطَّائِينَ التَّوَّابُونَ


Her insan hata eder.


Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.
34
عَجَبًا لأمْرِ الْمُؤْمِنِ إِنَّ أمْرَهُ كُلَّهُ خَيْرٌ وَلَيْس ذَاكَ لأحَدٍ إِلاَّ لِلْمُؤْمِنِ: إِنْ أصَابَتْهُ سَرَّاءُ شَـكَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ وَإِنْ أصَابَتْهُ ضَرَّاءُ صَبَرَ فَـكَانَ خَيْرًا لَهُ


Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.
Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.
35
مَنْ غَشَّـنَا فَلَيْس مِنَّا


Bizi aldatan bizden değildir.
Müslim, Îmân, 164.
36
لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ نَمَّامٌ


Söz taşıyanlar (cezalarını çekmeden ya da affedilmedikçe)


cennete giremezler.
Müslim, Îmân, 168; Tirmizî, Birr, 79.
37
أعْطُوا الأجِيرَ أجْرَهُ قَبْلَ أنْ يَجِفَّ عَرَقُهُ


İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.
İbn Mâce, Ruhûn, 4.
38
مَا مِنْ مُسْلِمٍ يَغْرِسُ غَرْسًا أوْ يَزْرَعُ زَرْعًا فَيَـأكُلُ مِنْهُ


طَيْرٌ أوْ إِنْسَانٌ أوْ بَهِيمَةٌ إِلاَّ كَانَ لَهُ بِهِ صَدَقَةٌ


Bir müslümanın diktiği ağaçtan veya ektiği ekinden insan, hayvan ve kuşların yedikleri şeyler, o müslüman için birer sadakadır.
Buhârî, Edeb, 27; Müslim, Müsâkât, 7, 10.
39
إِنَّ فِي الْجَسَدِ مُضْغَةً إِذَا صَلَحَتْ صَلَحَ الْجَسَدُ كُلُّهُ


وَإِذَا فَسَدَتْ فَسَدَ الْجَسَدُ كُلُّهُ ألاَ وَهِيَ الْقَلْبُ


İnsanda bir organ vardır. Eğer o sağlıklı ise bütün vücut sağlıklı olur; eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin! O, kalptir.
Buhârî, Îmân, 39; Müslim, Müsâkât, 107.
40
اِتَّقُوا اللَّهَ رَبَّـكُمْ وَصَلُّوا خَمْسَـكُمْ وَصُومُوا شَهْرَكُمْ وَأدُّوا زَكَاةَ أمْوَالِكُمْ وَأطِيعُوا ذَاأمْرِكُمْ تَدْخُلُوا جَنَّةَ رَبِّـكُمْ


Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit namazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz.

54 Farz

1- Allah'ı daima zikretmek.

2- Helal kazanılmış elbise giymek

3- Abdest almak.

4- Beş vakit namaz kılmak.

5- Cünüplükten gusletmek.

6- Rızk için Allah'a tevekkül (itimad) etmek.

7- Helalden yeyip içmek.

8- Allah'ın taksimine kanaat etmek.

9- Tevekkül etmek.

10- Kazaya (yani Allah'ın hükmüne) razı olmak.

11- Nimete karşılık şükretmek.

12- Belaya sabretmek.

13- Günahlara tevbe etmek.

14- İbadetleri ihlas ile yapmak.

15- Şeytanı düşman bilmek.

16- Kur'an-ı delil tanımak.

17- Ölüme hazırlıklı olmak.

18- İyiliği emredip kötülükten alıkoymak.

19- Gıybet etmemek, kötü şeyleri dinlememek.

20- Anaya-babaya iyilik ve itaat etmek.

21- Akrabayı ziyaret etmek.

22- Emanete hıyaret etmemek.

23- Dinin kabul etmiyeceği latifeyi (şakayı) terk etmek.

24- Allah ve Rasulüne itaat etmek.

25- Günahtan kaçınıp Allah'a sığınmak.

26- Allah için sevmek, Allah için buğz etmek.

27- Her şeye ibretle bakmak.

28- Tefekkür etmek. (Cenab-ı Hakk'ın kudretini, azametini ve insanın yaratılışdaki gayeyi düşünmek)

29- İlim öğrenmeye çalışmak

30- Kötü zandan sakınmak

31- İstihza (alay) etmemek

32- Harama bakmamak

33- Daima doğru olmak

34- Esef ve ferahı, yani şımarıklık ve azgınlığı terketmek

35- Sihir yapmamak

36- Ölçü ve terazisini doğru tartmak

37- Allah'ın azabından korkmak

38- Bir günlük nafakası (yiyeceği-içeceği) olmayana sadaka vermek

39- Allah'ın rahmetinden ümid kesmemek

40- Nefsinin kötü arzularına tabi olmamak

41- İçki kullanmamak

42- Allah'a ve mü'minlere su-i zan etmekten sakınmak

43- Zekat vermek ve mali cihatta bulunmak

44- Hayız (adet) zamanlarında ve nifas halinde hanımı ile cinsi mukarenette bulunmamak

45- Bütün günahlardan; kötülüklerden kalbini temiz tutmak

46- Yetimin malını haksız olarak yememek, onlara iyilik etmek

47- Kibirlilik etmemek

48- Livata (erkekle cinsi münasebet) ve zina yapmamak

49- Beş vakit namazı muhafaza etmek

50- Zulm ile halkın malını yememek

51- Allah'a şirk (ortak) koşmamak

52- Riyadan (gösterişten) sakınmak

53- Yalan yere yemin etmemek

54- Verdiği sadakayı başa kakmamak
tekin isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
32 farz, 54 farz, allah'ın, allah'ın sıfatları, sıfatları


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 22:12.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner