Ruhani  

Go Back   Ruhani > Gizli İlimler > Cinler ve Şeytanlar
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 01-23-2012, 17:44   #1 (permalink)

 
musemma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 486
Konular: 443

Karma Puanı: 7

Standart Ruhani Varlıklar

1-Cinler

islamda cinler

Şahab

Şahab, bir İslam dini terimi.

Şahab, İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'da, yeryüzünü dinlemek için göğe yaklaşan cinlere Allah tarafından gönderilen yakıcı bir ışık olarak tanımlanır. Cinler önceleri, yeryüzünden haber almak için göğün bazı mevkilerine yerleşir ve dinlerdi. Ancak bu sonradan men edilir. Cinler, yeryüzüne yaklaştıklarında kendilerini yakıcı bir ışık karşılamaktadır

Bu konuyla ilgili ayetler Cin suresi 8-9'dur. Ayetler şöyledir:

"8. 'Kuşkusuz biz göğe ulaşmak istedik, fakat onu çetin bekçilerle ve yakıcı ışıklarla dolu bulduk.'

9. 'Halbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.' "


İslam inanışında cin

İslam dinindeki cin anlayışı hakkında detaylı bilgi için lütfen: İslam'da cin maddesine bakınız.

İslam dinine göre, cinler ateşten yaratılmış ve melekler gibi gözle görülmeyen ruhani varlıklardır. İnsanlar gibi yerler, içerler, evlenirler ve çoğalırlar. Erkeklik ve dişilikleri vardır. Fani, yani ölümlüdürler. Fakat insanlardan daha uzun süre yaşadıklarına inanılır. Geleceği ve gaybı bilmezler. Ancak Allah'ın kendilerine bildirdiği kadar bilgiye sahiptirler. Fakat cinler, ruhani varlıklardan olduklarından, insanların görmediği ve bilmediği birçok olayları görür ve bilirler. Cinler de insanlar gibi belli işleri yapmakla sorumludurlar. İslam inancına göre İslam'ın son peygamberi Muhammed islamı cinlere de anlatmıştır. Bir kısmı kabul ederek müslüman olmuş, bir kısmı ise kabul etmemiştir. Cinlerin, kendileri istemedikleri takdirde, insanların duyu organlarıyla algılanamayacağına inanılır. Ayrıca çeşitli şekillere girebildiklerine, kuvvetli ve hızlı olduklarına inanılır

İslam'da cinler de Allah'a karşı sorumludur, İslam'a inanmak ve ibadet etmek zorundadırlar. Bu nedenle yaşamları sırasında yaptıklarının hesabını insanlar gibi vermek zorundadırlar. Böylece, İslam inancına göre, öldüklerinde, iyi işler yapan ve inanan cinler cennete, kötü işler yapan ve inanmayan cinler ise cehenneme gider.

Kuranı Kerim'de Cin Suresi dışında cinlerin bahsi geçen sureler: Zariyat. Hicr, İsra, Rahman, Kehf, Ahkaf, Enam, Neml, Sad, Saffat, Sebe, Fussılet, Secde, Araf, Nas. Bütün bu surelerde bildirilenler şunlardır: -İnsan topraktan, cin dumansız ateşten yaratıldı.

-İçlerinde Allah'a iftira eden azgın bir grup vardır.

-İnsanlardan cinlerle temas edip onları azdıranlar vardır.

-Cinler gökyüzünü yarıp geçmeyi denemiş ama üzerlerine gelen koruyucular ve ışınlar sebebiyle bunu başaramamışlardır.

-Gökyüzünde oturup etrafı dinlemek isterken üzerlerine ışın geldiğini söylediler.

-İblis cinlerdendi.

-Allah'ı aciz bırakamayacaklarını anladılar.

-Süleyman Peygamber'in cin ordusu vardı ve Kudusteki Mescid-i Aksa'nın inşaasında cinleri çalıştırmıştır.

-İçlerinde fırka fırka ayrıldılar. Zalimleri de var, mazlumları da.

-Kafirler cinlere tapıyordu.

-Cinler kalplere vesvese verir.

-Geçmişte azaba uğratıldılar.

-Cehennemin yarısı cinlerle dolacak.


Hristiyanlık'ta cin


Arapça cin, Eski Yunanca daimon. Eski Yunancadaki kullanılan şekliyle daimon sözcüğü, putperestlerin taptıkları tanrılar için kullanılırdı. Buna göre “demon��? (daimon) sözcüğü “tanrı��? anlamına gelir. Kitabı Mukaddes cinleri “günah işlemiş melekler��? olarak, Şeytan'ın “melekleri��? olarak adlandırır. Bununla, onların Şeytan'ın yönetimi altına girdiklerini anlatır. Hristiyanlık'a göre Şeytan'ın isyanından sonra bazı melekler, Nuh tufanı öncesinde, gökteki görevlerini bırakarak yeryüzüne geldiler. Onlar bunu, Şeytan'ı desteklemek amacıyla yapmadılarsa da sonunda onun tarafına geçmiş oldular. Bunlar erkek şeklinde maddeleşerek kadınlarla yaşamaya başladılar. Tufan esnasında, boğulmadılar, maddeleşmiş bedenlerini ruha çevirerek göğe döndüler ve alçaltılmış bir durumda bırakıldılar. Artık maddeleşemeseler de hâlâ insanlara cinsel yönden yaklaşmaya devam ederler. Ayrıca bunu sadece erkek olarak değil aynı zamanda kadın şeklinde de yapmaya çalışırlar.

Hristiyanlık dinine göre bir cin, hatta birçok cin bir kişinin içine girebilir. Bu cinler içine girdikleri kişinin içinden çıkarılabilirler; Hristiyanlık'ta cin çıkarma olgusu mevcuttur.

Cinlerin faaliyetleri Hristiyanlığa göre üç ana grupta özetlenebilir; insanlara cinsel yaklaşımları (seks), sahte tapınmayı desteklemeleri (dinsel) ve insanlara eziyet etmeleri (sadizm-şiddet). Kutsal Metin insanları falcılık, büyücülük, ruh çağırma, sihirbazlık, ölülerden medet umarak onlara yaklaşmak gibi cinlerle ilgili faaliyetlere karışmak konusunda uyarır. Cinlerin üstün yetenekleriyle insanların beyinlerini etkileme güçleri olduğuna inanılır. Cinlerin rüyaları kendi mesajlarını vermek amacıyla kullanabileceğine inanılır.

Hristiyanlık inancında cinler kudretli varlıklardır, insanları aldatırlar ve bazı insanları medyum-aracı olarak kullanırlar. Buna göre bu medyumun söyledikleri doğru olabilir, eğer bu cinler medyuma doğruyu söylüyorlarsa. Zira, Kitabı Mukaddes cinlerin iblis (iblis = yalancı) gibi yalan söylediklerini belirtir. Ayrıca insanlara zarar verebilirler, bu nedenle Kutsal Metin onlarla ilgili şeylerden, ruhçuluğun her türünden uzak durulması gerektiğini söyler.





Folklor

Latince genius'tan Arapçaya geçmiştir. Çeşitli yörelerde pir, sahip, ecinni, mekir, iyi saatte olsunlar denilmektedir. Bunların da çeşitli dinden olanları kadını erkeği bulunup bütün işlerini geceleri yaparlar, sabah ezanıyla dağılırlar, toplandıkları yerler han, hamam, değirmen, izbelik, mezarlık, ağaçlık, tekin olmayan yerler diye inanılır. Çöplüklere, incir ağacı dibine işenmez. Metruk yerlerde destur çekilir. Muzip oldukları, işleri yapıp bozdukları söylenir. Kızdıranları çarparlar. İnsanların arasını bozdukları, karı kocayı ayırdıkları, inme indirdikleri, kadın veya erkeğe tutulup evlenmelerine mani olduklarına dair inanışlar vardır. Bunların meydana getirdiği hastalıklar için Cinci Hocalar, Hıristiyanlıktaki cin çıkarmaya benzer törenler yaparlar.

Dünyanın çeşitli yerlerinde karakedi ve karaköpeğin cinlerin kötü şeklindeki birer biçimi olduğuna inanılır. Halk inanışlarında din, efsane, masal ve folklor öğeleri birbirine karışmıştır. Osmanlı zamanında cinlerin bir görünen bir de görünmeyen iki türü olduğuna inanılır, falcılık büyücülük gibi faaliyetlerle bunlar arasında ilişki kurulurdu. Anadolu folklorunda cinlere dair çok geniş bir inanış çeşitlemesi bulunmaktadır



Kitabı Mukaddes'te Cin
Cin (Arapça); Daimon: (eski Yunanca)
Eski yunancadaki kullanılan şekliyle (daimon) sözcüğü, putperestlerin taptıkları tanrılar için kullanılırdı. Buna göre “demon��? (daimon) sözcüğü “tanrı��? anlamına gelir.

Cinlerin Meydana Gelişi

Kutsal Metin cinleri “günah işlemiş melekler��? olarak, Şeytan'ın “melekleri��? olarak adlandırır. Bununla, onların Şeytan'ın yönetimi altına girdiklerini anlatır. Şeytan'ın isyanından sonra bazı melekler, Nuh tufanı öncesinde gökteki görevlerini bırakarak yeryüzüne geldiler. Onlar bunu, Şeytan'ı desteklemek amacıyla yapmadılarsa da sonunda onun tarafına geçmiş oldular. Kutsal Metin'in Tekvin (Yaratılış) bölümünde bazı “Allah oğulları��?ndan söz edilir. Bunlarla ilgili kayıt şöyledir: Tekvin 6: 1 – 4:

Ve vaki oldu ki, toprağın yüzü üzerinde adamlar çoğalmaya başladı, ve onların kızları doğduğu zaman, Allah oğulları adam kızlarının güzel olduklarını gördüler, ve bütün seçtiklerinden kendilerine karılar aldılar. Ve RAB dedi: Ruhum adam ile ebediyen çekişmiyecektir, çünkü o da ettir; bunun için onun günleri yüz yirmi yıl olacaktır. Allah oğulları insan kızlarına vardıkları, ve bu kızlar onlara çocuk doğurdukları zaman, o günlerde, hem de ondan sonra, yeryüzünde Nefilim vardı; bunlar eski zamandan zorbalar, şöhretli adamlardı. (İbranicede, Nefilim: düşürenler - birini vurup yere devirenler anlamında - )
Burada sözü geçen “Allah oğulları��? Nuh tufanı öncesi, güzel insan kızlarıyla cinsel ilişki kurmak amacıyla gökteki konumlarını bırakmış olan meleklerdir. Bunlar erkek şeklinde maddeleşerek kadınlarla yaşamaya başladılar. Bunlar tufanda suyla boğulmadılar, maddeleşmiş bedenlerini ruha çevirerek göğe döndüler ve alçaltılmış bir durumda bırakıldılar. Artık maddeleşemeseler de hala insanlara cinsel yönden yaklaşmaya devam etmektedirler. Ve sadece erkek olarak değil aynı zamanda kadın şeklinde bunu yapmaya çalışmaktadırlar.

Kutsal Metin bu “Allah oğulları��? olan meleklerin yaptıklarıyla, Lut'un zamanındaki Sodom ve Gomorra (Lut Gölü'nün doğusu) şehirlerinde yaşayan ve cinsel sapıklıklar yapan insanlar arasında bir benzerlik kurar.

Yah. 6 (Kutsal Metinler):

...Ayrıca, asıl konumlarını korumayıp ait oldukları mekanı terk eden melekleri, büyük günde infaz edilecek hükme kadar sonsuz bağlarla koyu karanlığa kapatmıştı.
Petrus (2.) 2: 4 - 10 (Kutsal Metinler):

Çünkü şu kesindir ki, Tanrı günah işlemiş melekleri cezadan esirgemeyip Tartaros'a (hapis benzeri alçaltılmış duruma) atarak, hüküm gününü beklemek üzere zifiri karanlık çukurlarda bırakmıştır. Tanrı'dan korkmayan bir insanlık dünyasının başına tufan getirdiğinde, o eski dünyayı cezadan esirgemeyip, doğruluk habercisi Nuh'u diğer yedi kişiyle birlikte korumuştur. Ayrıca, Sodom ve Gomorra şehirlerini küle çevirerek onları mahkum etmiş ve böylece Tanrı'dan korkmayan kimselere, başlarına gelecek şeyler konusunda bir örnek bırakmıştır. Tanrı kanun tanımayan insanların edepsiz davranışları yüzünden büyük keder duyan, doğru insan Lut'uda kurtarmıştır. Çünkü doğruluktan ayrılmayan bu adam, her gün onların arasındayken gördükleri ve duyduklarından, onların kanunsuz işlerinden ötürü, kendine eziyet ederdi. Yehova Kendisine bağlı insanları geçirdikleri sınavlardan nasıl kurtaracağını, fakat doğruluktan uzak insanları yok etmek için hüküm gününe dek nasıl alıkoyacağını bilir. Özellikle de başkalarının bedenlerini kirletme arzusuyla peşlerinden koşanları ve otoriteyi hor görenleri.

pazuzu

Pazuzu, Sümer ve Akad miyolojilerinde, rüzgar cinlerinin kralı ve tanrı Hanbi'nin oğludur. Ayrıca, Sümerliler için güneybatı rüzgarını, fırtınaları taşımayı, temsil ederdi.


Mitoloji
Pazuzu genellikle bir erkeğin vücudu ve bir köpek veya aslanın kafasıyla tasvir edilmiştir. Ayak yerine pençeleri, bir çift kanadı ve bir akrebin kuyruğuna sahiptir. Ayrıca, sağ eli yukarı, sol eli ise aşağı doğru sarkar; ellerinin bu durumunun hayat ve ölüm veya yaratmak, yok etmek anlamlarına geldiği düşünülmüştür.

Pazuzu, kuru dönemlerde kıtlık ve kuraklık, yağmurlu dönemlerde ise çekirge getiren Güney-batı rüzgarının ciniydi. Doğum sırasında anne ve bebeğe zarar verdiğine inanılan kötü niyetli tanrıça Lamaştu'dan korunmak için Pazuzu muskaları takılırdı. Her ne kadar kötü bir ruh olsa da, Pazuzu'nun insanları salgınlara ve diğer şeytani ruhlara karşı koruduğuna inanılır.
Popüler Kültürde

The Exorcist (1973) filmi ve kitabında Pazuzu rahip Merrin'in daha önceden savaştığı ve Regan'ı ele geçiren cin olarak tasvir edilir.
Hikayenin başlangıç kısmını anlatan bir devam filmi olan The Exorcist: The Beginning'de (2004) rahip Merrin'in 1949'da Doğu Afrika'da Pazuzu ile savaşması anlatılır.
Pazuzu ismi ve figürü birçok farklı kurgusal çalışmada geçmiştir.
--------------------
2-Melekler

Cebrâîl

Cebrâîl (Arapça جبريل) İslam dininde dört büyük melekten biri. Görevi peygamberlere vahiy1 getirmektir.


Etimolojisi ve İsimleri

Cebrâîl Allah'ın kulu ve kuvveti anlamına gelir ki bu İslam dinindeki Cebrail'in çok kuvvetli bir melek olduğu inancına dayanmaktadır. Kur'an'da ve hadislerde Cebrail farklı isimlerle de anılmıştır:

Cibrîl (2/97-98; 66/4), Rûhu'l-kuds (2/87; 5/110; 16/102), Rûhu'l-emîn (26/193), Rûh (19/17; 70/49; 97/4), Rasûl-i kerîm (81/19) ve Nâmûs-ı Ekber2. Ayrıca Cebrail, en büyük melek olduğuna inanıldığı için, Seyyidü'l melâike yani "Meleklerin efendisi" olarak da anılmıştır.


Görevi ve Özellikleri
İsminin etimolojisinden de anlaşıldığı gibi İslam dininde Cebrail'in çok kuvvetli bir melek olduğuna inanılır. Cebrail'in görevi vahiy getirmektir, yani Allah'tan peygamberlere haber ve bilgi taşır. İslam dinine göre inanılan bütün peygamberlere vahyi getiren Cebrail’dir. Kur'an'da Cebrail'in Allah katında önemli bir yeri olduğu belirtilir (bkz. 81/19-20).


--------------------------------------------------------------------------------

1: Vahiy - bir buyruk veya düşüncenin Tanrı tarafından peygamberlere bildirilmesine verilen isim.
2: Bkz. Buhari, Bed'ül-Vahy, 3; Enbiya, 21; Müslim, iman, 252.

Tasavvuf düşüncesinde Cebrail kişinin akl-ı külle ulaşmasına vesile olan tefekkürü simgeleyen bir rumuz olarak da görülmüştür.


Azrail

Azrail, İslam dinindeki dört büyük melekten biri. İnsanların canını almakla görevlidir.

Azrail, Kur’an ve sahih hadislerde, melekü’l-mevt (ölüm meleği) şeklinde de anılmıştır. (bknz. 32/11)

Her insanın canını almakla görevli bir ölüm meleğinin olduğuna, Azrail'in ise bu meleklerin başı olduğuna inanılır.


Musevilik'te Azrail
İbranice Malah HaMavet (מל�?ך המות) adındaki melek, insanların canını almakla memur edilmiş bir melekdir.

Harut ve Marut

Harut ve Marut Kur'anda ismi geçen iki melektir.

Genel olarak kabul gören açıklama Harut ve Marut'un Allah'ın emri ile sadece insanlara çeşitli bilgileri ve sihri öğreten iki melek olduğudur. Bazı tefsirlerde Harut ve Marut'un melek değil insan olabileceği belirtilmiştir.

Eski bazı kaynaklarda, Hristiyan ve yahudi kaynakları da referans gösterilerek Babil'in düşmüş melekleri olarak da adlandırılırlar. Efsaneye göre melekler, insanların işledikleri günahları görünce kınarlar, Allah "Siz onların yerinde olsanız aynısını yapardınız" der ve meleklerden en iyilerinden ikisi, Harut ve Marut seçilerek Babil şehrine yargıç olarak gönderilir.

Konu ile ilgili Bakara Suresinin 102. ayetinin Türkçe meali:

"Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi."

Kirâmen Kâtibîn

Kirâmen Kâtibîn İslam dinininde, insanların sağ ve solunda bulunup yapılan iyi ve kötü davranışları tespit edip, yazan meleklere verilen isimdir. Bu meleklere Hafaza melekleri de denir.

Kirâmen Kâtibîn melekleri, İslam'a göre, iki tanedir. Bu meleklerden biri kişinin solundadır ve kötü davranışlarını yazar, diğeri ise kişinin sağındadır ve iyi davranışları yazar. Bu meleklerin varlığı Kur'an'da geçmektedir ve bu nedenle bu meleklere inanmak Müslümanlara farzdır (şarttır). Kur'an'da bu iki melek hakkında şöyle denmiştir:

"Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. Üstelik, biri insanın sağ tarafında, biri sol tarafında oturmuş iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir. İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın." (Kâf suresi, 16-18)[1]
Ayrıca Kâf suresi, 20-21; Zuhruf Suresi 79-80 ve İnfitâr suresi, 11-12. ayetlerde de bu meleklerden bahsedilir. Kur'an'da bu meleklerin ahirette hesap gördükleri sırada insanlara şahitlik edecekleri de yer alır (bkz: Kâf suresi, 20-21).


Mîkâîl

Mîkâîl, İslam ve diğer semavi dinlerdeki dört büyük melekten biri. Evrendeki tabii olaylardan, yani tabiat olaylarından görevlidir. İsim Mi-Ka-el kelimelerinin birleşiminden oluşmuş ve "kim Allah gibi olabilir" anlamına gelmektedir (Mi:kim Ka:gibi El:Allah) . Kur'an'da ismi anılmaktadır, bkz. 2/98.

israfil

İsrâfil, İslam dinindeki dört büyük melekten biri. Allah’ın emri ile kıyamet kopacağı zaman sûra üflemekle görevlendirilmiştir.

Bir hadiste İsrâfiİl, sahib-i karn (sûr’un sahibi, borunun sahibi) olarak isimlendirilmiştir (Tirmizî, Kıyamet, 8). İsrafil sûr’u iki defa üfleyecektir. Birinci defa üfürdüğünde göklerde ve yerde bulunan her şey yok olacağına, ikinci defa üfürdüğünde ise, bütün insanların tekrar dirileceğine ve mahşer yerinde toplanmak üzere sevk edileceklerine inanılır.

Berat gecesinde ameller nüshası dünya semasında görevli olan İsrafil'e verilir.

3-Periler

Neroidler

Arethusa (mitoloji)

Bir Nymph, Nereus'un kızı. Artemis'in gözdelerindendir. Kendisine aşık olan Alpheus isimli bir göl tanrısından kaçarken, yolu Ortygia adasına varmıştır. Burada Artemis'ten yardım istemiş,o da Arethusa'yı bir kaynağa çevirmiştir. Ancak yılmaz göl tanrısı, ırmağının yönünü yeraltına çevirerek kendi suları ile onunkileri karıştırmıştır.

Lotis


Yunan mitolojisinde bir nymphe. Poseidon ve Nereus'un kızıdır. Priapus ona tecavüz etmeyi denemiş, o da kaçabilmek için bir lotüs ağacına dönüşmüştür. Daha sonra, Dryope bu ağaçtan çiçek toplamaya kalkışınca nilüfer çiçeğine dönüşmüştür.


Lycorias

Yunan mitolojisinde bir nymphe,nereidlerdendir. Nereus ve Doris'in 50 kızından birisidir. Virgil'de sarı saçlı olarak betimlenmiştir. Diğer nereidlerle birlikte genelde iyi huylu olarak tanımlanmış, Akdeniz ile ilişkilendirilmiştir. Nereidler Antik Yunan'da sık sık Poseidon'un yanında betimlenirler.

ABD'de yaşayan bir böcek türü ona atıfla Acroneuria lycorias olarak adlandırılmıştır.


Panopea

Yunan mitolojisinde bir Nereid (deniz perisi). Panopa, Panope, veya Panopaea olarak da geçer. Efsanelerde adil olduğu vurgulanır.
Nymphler


Nymphler (Nymphe veya Türkçe nemf, nimf olarak da anılırlar) Yunan Mitolojisi nde yeri ve denizi dolduran sayısız çokluktaki dişi, tanrısal varlıklardır. Ölümsüz değillerdir ama tanrılar gibi ambrosia ile beslendiklerinden çok uzun yıllar yaşarlar ve hep genç ve güzel kalırlar. Doğurganlık ve zariflik simgesidirler. Mitlerde genellikle güzellikleri yüzünden başlarından geçenler anlatılır, genel olarak perilerin güzelliğine vurgu yapılır.

Çok sayıda nymph türü vardır ve bunlar yaşadıkları yerlere göre ayrı adlar alırlar. Oreadlar dağlarda, Naiadlar akarsularda, Dryadlar meşe ağaçlarında yaşarlar.
musemma isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
ruhani, varlıklar


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 03:59.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner