Ruhani  

Go Back   Ruhani > Gizli İlimler > Cinler ve Şeytanlar
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 12-24-2011, 21:28   #1 (permalink)

 
Sahir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 656
Konular: 633

Karma Puanı: 10

Standart Cinlerle temas kurulabilinir mi?

Bu konuda bir ilim adamı şunları söylemektedir:
"Bazı insanların ruhları cinlerle temas etmeye, yani ilişki kurmaya müsaittir. Bu tip insanlar çabuk trans haline geçip, bizim buudarımızın dışına çabucak çıkabilirler. Bu sebeple böyle ruh yapısına sahip olan kimseler, cinlerinm alemine geçip, onların buudlarına girebilir ve onların dilleri ve haberleşme usulleri ile haberleşebilirler. Bu bir fıtrat ve yapı meselesidir. Ancak, bundan bir insani üstünlük anlamı çıkarılmamalıdır.

Evet, görülmeyen bu kuvvetlerin tabi oldukları belli prensipler vardır. Dolayısıyla insan her arzu ettiği yerde bunlara iş yaptıramaz. Zira onlar, Allah'ın tayin ettiği buudun dışında iş yapamazlar. Kişi, mazhar olduğu bir kısım esma ve kelimeleri sırlı kilitleri açar gibi kullanıp, cinlerle temasa geçebilir ama, cinler kendilerine verilmeyen imkanları kullanamazlar. Bu itibarla her insan, cinlerden istifade edemez, eden d, onları her arzusunda kullanamaz. bununla birlikte, bazı kelimeleri cinlere ait birer kod, birer telefon numarası gibi çevirip, belirli şekillerde ve belirli sayıda tekrarlayarak, onlarla irtibat kuran insanlar da az değildir.

Bir takım yolları ve usulleri olmakla beraber cinlerle irtibat kurma, mürşit ve rehber ister, o işin ehli olmayı gerektirir. Usul, prensip ve rehber olmazsa, hata ve yanlışlıklar yapıp paçayı kaptırma ihtimali de vardır. Bu tür şeylerle meşgul olanların gözleri mana alemine açık değil ve kendileri ayaklarını basacakları yeri bilemiyorlarsa, o zaman habis ruhların saldırısına uğrarlar; onların hakimiyeti altına girerler ve onların oyuncakları olurlar. Netice de cinler, böyle kimseleri bazen gurur ve kibre sevk eder, okşayıp şımartır; yeri ve zamanı gelince de korkutup tehdit ederek tesirleri altına alırlar ve kendi hesaplarına konuşturup, iş yaptırırlar. Nitekim 20,asırda Hindistan'da Gulam Ahmed Kadıyani, böylesi habis ruhların kurbanı olmuştur. Hint Yogizm'ine karşı Fakirizm yolunda İslam adına mücadele etmek istemiş, fakat habis ruhların sldırısına uğrayıp, oyuncakları haline gelmiş.... Habis ruhlar, önce kendisine müceddid olduğunu kabul ettirmişler; sonra da mehdiliğine, ardından da İsa-Mesih olduğuna inandırmışlardır...."

Kaynak: A.Şahin, İnancın Gölgesinde

Cinlerle İletişim
Cinlerin yarı soyut yarı somut varlıklardır, maddesel özellikleri az, dalga özellikleri ise fazladır. Bizlerin beden yapısı ise aynı dalgayı içermesine rağmen, madde özelliğimiz çok fazladır.
Bu Şu demektir;
İnsan bedenindeki atomik birleşme ve moleküler tarzda yoğunlaşma çok fazla olduğu için katı bir özelliğe bürünüp bir madde olarak algılanır. Ancak Cinlerin bedenleri moleküler tarzda bir yoğunlaşma oluşturmaz. Atom bazında bileşik yapıları vardır. Bu, çok az düzeyde de olsa yoğunlaşma dediğimiz durumu meydana getirmektedir. Bunun sayesinde de onların dünyası bizim dünyamız gibi dört boyutlu evren olarak algılanır. Cinlerin dünyasındaki derinlik boyutunun olabilmesi için mutlak surette bir yoğunlaşma gerekmektedir. Bu yoğunlaşma da ancak atom düzeyinde oluşur. Enerjinin yoğunlaşması, ister istemez maddesel yapıyı meydana getirir. İşte onlar bu yapı itibariyle şeffaf bir varlıktırlar.

İletişim denilen olay ise, nadir olarak onların boyutundaki bir varlığın yoğunlaşma düzeyini çok fazla arttırarak bu dünyada görülebilmeleri meydana gelir. Ancak bu çok nadir bir olaydır ve kolay kolay tespit edilememektedir.

İletişim, genelde beyin yoluyla olmaktadır. Çünkü bu varlıkta ortak olan alan, enerjidir. İnsan bedenindeki sinir hücreleri yani nöronların uçlarındaki sinaptik bağlantılar, birbirleriyle iletişimlerini biyolojik bir tür elektrikle meydana getirirler, yani enerjiyle…
Cinler, insanların beyinlerindeki bu elektrik dalgalarını kullanarak, onlarla iletişim kurabilirler. Ancak bu anlamdaki iletişim, genelde insanlara zarar veren bir ilişkiye sebep olur. . . !Çünkü bu iletişim şeklinde insanın aktif olarak rol alması mümkün değildir.

İnsanların, düşünme, hayal kurma, hafızadan bilgi çağırma ve beş duyuyla algılanan bütün verilerin beyindeki merkezlere iletilmesi, bu “bio elektrik” sayesinde meydana gelmektedir. Cinler, bu “bio elektrik”akışını kontrol ederek, becerebildikleri ölçüde kişilere yön vermektedirler ve tasallutlarını gerçekleştirmektedirler….
Ancak bu iletişim değil, bir ilişkidir ve bu çok tehlikelidir çünkü bunun sonucunda medyum, cinci vb. kullanılan çocuk zarar görür.

İletişim dediğimiz iki bilinçli varlığın, birbirleriyle bilerek ilişkiye girmesidir ve bu ilişki her iki varlık tarafından da algılanabilmektedir. Bu anlamda olayı sorguladığımız zaman, cinlerle iletişim açısından bazı engeller karşımıza çıkmaktadır. Bu Engel, insanların sahip olmuş olduğu beş duyu organıdır. Bu Beş duyu algısı, kişiyi maddesel alana kayıtlı kıldığı için başka bir alanı algılamasına engel olmaktadır. İnsanların cinleri gözleriyle görmeleri, kulaklarıyla duymaları, tenleriyle hissetmeleri, koklamaları ya da onların dünyasından herhangi bir şeyi tatmaları neredeyse imkansızdır. Çünkü bu beş duyu organları tarafından getirilmektedir ki bu duyu alıcıları madde olduğundan insan, duyu organlarıyla kütlenin dışında hiçbirşeyi algılayamaz ta ki cin madde yoğunlaşmasına geçene kadar ki bu cin içinde tehlikeli olduğu için bu boyuta geçmekte çekinmektedirler. .

Cinler alemine açılan kapı insandaki beş duyuya şartlanmanın ortadan kalkmasıyla başlar. Yani kişi, gözüyle, kulağıyla değil beyniyle görüp duymak durumuyla karşı karşıya kalır. Psikolojide bu duruma ;görsel, işitsel ya da algısal sanrılara hayalünasyon denir. Hayalünasyonlar, kişide beş duyu organlarının veri iletmediği halde, beynin bir veri varmış gibi bir objeyi algılamasıdır. Bu ileri derecede akıl hastalığının belirtisi olarak kabul edilmektedir. Ancak bugün bile hayalünasyonların nasıl oluşturulduğu tam olarak tespit edilebilmiş değildir. İşte mana alemine açılan kapı diye nitelendirdiğimiz ve gerek tasavvuf ehlinin, gerekse bu tür işlerle uğraşan fertlerin şuurlarında oluşan imajlar hayalünasyonlara benzeyen şekillerdir. Kişi bir düşü, bir hayali görür gibidir. Bu durum en doğru tanımıyla, bireyin uyanıkken rüya görmesidir. Kişi rüya aleminde yaşarken şuuru ve bilinci yerinde olarak bunları hisseder. Kendi yaşadığı maddesel alan, kendine gerçek olarak algılandığı için bu alemlere seyahat hayal gibi algılanmaktadır. Fakat aslında durum bunun tam tersidir. Yalanı algılayan bizleriz. Gerçeğe daha yakın olan ise mana aleminde seyahat edenlerdir.

Bu varlıklarla iletişimin ne kadar zararlı olduğunu anlatsakta kişilerin esrarlı aleme seyahat etme merakı o derece aşırılığına devam etmektedir. Bu varlıklarla iletişim kurmanın esası bireyin beş duyu kaydından kendini kurtarmasına bağlıdır. Bunu ortaya koymanın tek yolu ise kişinin, algıyı meydana getiren beş duyu algılarının zayıflamasıdır. Yani gözler, kulaklar ve diğer alıcılar yaşamış olduğu maddesel alanda algıyı meydana getiremeyecek kadar zayıflaması gerekmektedir. Beş duyu algısının kısmen çalışıp kısmen çalışmadığı durumlarda, cinlerin bulunduğu yarı soyut ve yarı somut alanlar, çok zayıfladığı dönemlerde ise misal aleminin kapıları kişiye açılır. Ancak bu işlevler yerine getirilirken evrensel sistem içerisinde bazı kodların, duaların, şifrelerin ve tılsımların kullanılması gerekir. Bu kodların ve şifrelerin doğru kullanılması gerekmektedir. Bu şifreler, beyinde iletişim kurulacak alanla ilgili bir hat kurulmasını sağlar. Bu hat bir kablo hattı değildir elbette, şifre ise kişinin kendi beyninin belirli bir uyarıcıya kilitlemesi demektir. Belirli bir alana kilitlenmiş olan beyinse bilincin aldığı tüm verileri ona göre ruha yüklemektedir.

Cinlerle irtibat kurmuş medyum ya da kurmaya çalışanların ayrıca tasavvuf ehlinin çalışmalarını incelediğimiz zaman hepsinde ortak bir özellik görürüz. O da beş duyunun kısıtlamasına yönelik çalışmalarıdır. Bu tür alemle iletişim kurmanın şartları şunlardır.
Bunun ilk şartı “Riyazat” dediğimiz açlıktır.
Bu açlık bizim düşündüğümüz anlamda açlık değildir. Kişi bir gün içerisinde bir çeyrek ekmekten fazlasını yememesi gerekir. Hatta tasavvuf ehlinden bazı mürşitlerin yirmi günde bir iftar ettikleri belirtilmiştir. Açlıkta, kişiyi gayb alemine açacak olan en iyi kapı da oruçtur. Bütün yöntemler de şekiller değişmesine karşın öz hep aynıdır;Açlık, uykusuzluk, halvet dediğimiz halktan uzaklık karanlık bir odaya kapanma bu dört şart kişinin gayb alemine kapılarının açılmasını sağlar bunlar olmadığı sürece hangi yöntem denenirse denensin olumlu bir sonuç alınamaz. Zikirler, dualar ve çeşitli surelerin okunması ya da tılsım içeren çeşitli ifadelerin meydana getirilmesi sadece iletişim kurulacak olan alanlar içindir. Bütün bu zikirler, dualar, tılsım ve azimetler vs. telefon numaralarını andırır. Ancak siz elinizde bir telefon olmadan ulaşmak istediğiniz kişiye ulaşamazsınız, öncelikle sahip olmanız gereken bir telefonunuzun olmasıdır. Telefon cihazınızdan kasıt, sizin beş duygu algısına karşı kayıtsız kalmanızdır. Beş duyudan kurtulduğunuz anda telefona sahip olursunuz.
Telefonunuzun var olması istediğiniz her insanla görüşeceğiniz anlamına da gelmez!
Belirlediğiniz yerlere ulaşabilmeniz için mutlaka adreslerin ve numaraların olması gerekmektedir. Bu numaraları yanlış kodlarsanız veya yanlış tuşlarsanız, aklınızdan geldiği gibi numaralara basarsanız karşınıza çıkacak şahısı rahatsız eder size karşı ters tepki vermesine sebep olur veya karşınızda telefon sapıklarının başınıza musallat olmasına sebep olursunuz…! Yani belirli biriyle değil, sizinle görüşmek ve sizi rahatsız etmek isteyenlerle iletişim kurmuş olursunuz. Bu da size faydamı sağlar yoksa zarar mı verir… Allah Bilir…
Beş duyu kaydından kurtulmuş olan kişinin, gayb alemine şuurunun açılması için illaki belirli şifreleri ve tılsımları söylemesi ve uygulması da gerekmeyebilir. Kişiyi beş duyu kaydından kurtaracak faaliyetleri ortaya koyduğunuzda mutlaka birileri sizleri bulur. Ancak bu nasıl bir sonuç ortaya çıkartır bilemeyiz. Açıldığınız alan, tehlikeli varlıkların bulunduğu bir alansa bu işin sonunun pek hayırla bitmeyeceği gayet aşikardır. Bu alana kapılarınızı açtığınızda şuurunuz yerinde iken, amaçsız bir şekilde böyle bir duruma girmek şuurunuzun da bozulmasını sağlar.
Özetlemek isteriz ki, cinlerle iletişim için en temel şart beş duyu algısının sınırlandırılmasıdır. Beş duyu verisini sınırlamazsanız asıl itibarıyla bu duyu verilerinin çok daha geniş bir alanı algılayabilmesini sağlar ve sizi savunmasızda kılabilir. . .

Konu Hanedan tarafından (12-24-2011 Saat 22:39 ) değiştirilmiştir..
Sahir isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 11-15-2013, 17:39   #2 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: May 2013


Mesajlar: 287
Konular: 6

Karma Puanı: 2

Standart

emeğine sağlık
zeytınn isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
cinlerle temas kurulurmu


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 23:22.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner