Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-26-2012, 19:15   #1 (permalink)
musemma

 
musemma - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Jan 2012


Mesajlar: 486
Konular: 443

Karma Puanı: 7

Standart Orta Çağ ve akıllı anne astronominin çılgın kızı; Astroloji

Bütün bu kaynakların ve gelişimlerin sonrası günümüzdeki astrolojinin oluştuğu ya da temel olduğu dönemdir. Orta Doğu ve Arap astrolojisinin doğum ve gelişim süreci, yasaklar, entrikalar ve aşırılıklarla doludur. Arap Astroloji'sinin görkeminden etkilenen tutucu kilise, kaçınılmaz biçimde etkilenerek sonunda kabullenmek zorunda kalmıştı ve amaç kazançtı. Astronominin babaları olan Thyco-Brahe, Kepler, Kopernik ve Galile dahi astrolojinin maddi çekiciliğinden kaçınamadılar ama tüm astrologlardan nefret ediyorlardı, aynen El-Biruni ve İbni Sina'nın yaptığı gibi; İşte size Orta Çağ'ın Astroloji gladyösü;

Ortaçağ, kendi anlayışına uygun olan dinsel-bilim gayesi nedeniyle göksel araştırmalarla ilgilenmedi. Tüm anlayış, Tanrı ve inananların ruhlarıyla ilgiliydi. Güneş, Ay ve bilinen gezegenlerle uğraşmak putlara ve şeytana tapmak olarak nitelendirildiğinden çok tehlikeliydi. Kilise okullarında sadece Roma'nın son dönemlerinden kalan yetersiz bilgi kırıntıları öğreniliyordu. 1228 yılında yayınlanan bir kilise bildirisinde, diğer dinlere mensup olanların kültürleriyle temas yasaklanıyor ve şöyle deniyordu; "Tarikat üyeleri, kafir filozofları tetkik edemezler. Onların serbest sanatlarını ve elemanter bilgilerini de öğrenemezler.

Önceden izin alınmadıkça hiçbir şahıs ders veremez." Cezai müeyyideler çok ağırdı, bu yüzden ilkbaharda dolunayın doğuşunu belirlemek ihmal edilince dönemin Papa'sı, "Şeytana tapanlar" olarak tanımladığı İspanyol Arapları'na elçi yollayarak Paskalya yortusu haftasının tarihlerini öğrenmek zorunda kalmıştı. Sonraki Papa olan Sylvester II, güneşin yüksekliğini, gece gündüz farklarını belirlemek için ele geçirdiği bir Arap usturlabını gizli gizli kullanıyordu. Oysa, yıldızlarla uğraştığı ateşe atılması gerekiyordu ama o bir Papa'ydı, kiliseye güvensizlik ve kuşku hakim olmuştu. İkilem büyüyordu, bazı kutsal Hıristiyan kaynaklarında yıldızların dünyayı olumlu etkiledikleri belirtiliyordu ama salgın hastalıklar ve doğal afetlerin de göksel olaylardan geldiğine inanılıyordu.

Kilise ise, insan üzerindeki tüm tesirlerin sadece Allah'tan geldiğini, bunun dışında hiçbir tesirin olmayacağını savunuyordu. Ama başarılı olunamadı çünkü kuşku büyüyordu, Pireneler'i aşabilen astronomik kitaplar ve gök günlükleri rağbet görüyor ve astrologlar çoğalıyordu. Bu çelişki Hıristiyan dünyasında sürerken, İslamiyet'in astrolojiye olan ilgisi de fazla değildi. Hz. Muhammed, yıldızların yerine tek Yaratıcı olarak Tek Allah'ı göstermişti, göksel cisimlerin etkileri kilisede olduğu gibi kabul görmüyor ve yıldızlara tapma yasaklanıyordu. Yani yasak olan yıldızların insanların geleceği etkilediğine inanmak ve geleceği öngörmekti zira gaybı sadece Allah biliyordu. Buna karşın astronomi gerekliydi çünkü Kuranı Kerim, insanların gökleri incelemelerini emretmişti. İşte tam bu noktada Müslüman Araplar, Batı Hıristiyanlığı'ndan ayrılarak, yüksek bir bilimsel düzeye eriştiler ve metafizik bir korku çukurundan kurtuldular. Astroloji ve kadercilik her iki uçta da realist Arapların elinde, batıdaki gibi etkili ve aldatıcı olamadı.
1186 yılında tüm gezegenlerin Terazi Burcu'nda bir araya gelecekleri ve büyük felaketlerin olacağı öngörüldü ama bunların hiçbirisi gerçekleşmedi.

Astrolojiye karşı olan ve astronomiye önem verenİslam bilginleri alay ediyorlardı; astronominin büyük ismi El-Biruni ve yakın dostu büyük bilgin İbni Sina, astrologların yasaklanmasını istiyordu. Ama resmi bir yasaklama gelmeden önce, tanınmış tüm astrologlar kendiliklerinden dağıldılar. Arap dünyasında astronomi hızla yükselirken astroloji ve astrologlar kaybolup gittiler. Kalanlar ise, sokaklara düşüp, süslü renkli giysiler içinde, bitmez tükenmez hesaplar yaparak sayıların içinde boğuldular. Halbuki, matematiksel hesap metodları, küresel trigonometri, çok ince ayrıntıları bilen Arap astronomisi ve Arap astrologlar Babil, Hint ve Eski Yunan astrologlarından çok ötelerdeydiler. Unutulmuş ve vazgeçilmiş yıldız dinlerinden kalan inançları bir arada toplamak Arap astrologlarının en büyük başarısı oldu.
musemma isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla