Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-21-2012, 20:43   #1 (permalink)
Sahir

 
Sahir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 656
Konular: 633

Karma Puanı: 10

Standart Doğum sancısı

Sanmayın bilmiyorum nedir doğum sancısı
Halen hayat sürmekte, duvarlarda yankısı! …


Zamanın birinde bir kız yaşarmış. Büyümüş, vakti saati gelince de evlenmiş ve bir bebek bekler bulmuş kendisini. Gel zaman git zaman doğum anı yaklaştıkça, sancıları da doğal olarak şiddetlenmeye başlamış. Lakin bizim kızımız pek bir cesaretsiz, ürkekmiş. Korkarmış doğum anının gelmesinden. O acıyı yaşayacak olmanın sancısı tüm hayallerine zincir vururmuş. Bazen de sırf o günün korkusundan keşke hamile kalmasaydım dermiş.

Böyle karmaşalarla kendisini yıpratmaktansa; sancıları çile saymayıp, bebeğini eline alacağı anı hayal etse daha mutlu olacakmış. Ve bilmiyormuş sancıları mutlu bir geleceğe gebe, bedenini dinç tutmakta… Zaten bilseymiş “küçük anne adayımız”, sancılara değil eline alacağı bebeğe odaklayacakmış kendisini!

Derken bir gün, aynada bedenine bakarken yaklaşık sekiz dokuz ay öncesiyle kıyaslamış kendisini, duygularını, düşüncelerini… Ve “yaklaşık on, on beş gün sonra yine o halde, ama elimde büyük bir nimetle, Allah´ın bana bahşettiği en güzel nimetle, emanetle olacağım” demiş ve o an kendisine bir cesaret gelmiş…

Hikâye bu ya o cesaretle tüm sancıları Allah´tan bir nimet saymış da çilesini tamam eylemiş… Ve gün gelmiş eline, sancıların arasında doğurduğu yavrusunu almış…

Acaba o sancıları çekmeseydi bu güzelliklere kavuşabilecek miydi?



İnsanoğlu da böyle değil midir? Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem “nefsim kendi elinde olana yemin ederim ki, eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve sizin yerinize başka bir halk yaratırdı ki günah işlesinler de Allah onları mağfiret etsin.” buyurmuştur.

Ve bizler de günah işleyen, hata yapan kullarız… “Biz” yukarıda misalini verdiğimiz “kızız” aslında ve her bir Mümin de günahsızlığa gebe… Günahsızlığa gebe olmasına gebeyiz de ne kadar tövbekârız, sancıları çekmek için ne kadar samimiyiz?

Yoksa biz de o kız gibi sancılarımıza dayanamayıp, pes mi ediyoruz, bataklıkta kalmayı mı tercih ediyoruz? Doğurmak varken güzellikleri, birkaç ayın mı hesabını yapıyoruz? Çekmek gerek değil mi o sancıları, kıvranmak günlerce, haftalarca aylarca. Yoksa nasıl temizlenir, beden ruh, duygular… Nasıl günahsızlık doğar bedenden… Nasıl günahlar dökülür tek tek… Gözlerimizden boşalttığımız da sancılarımız değil midir, “temizi” istemek “çileyi” de istemek demek değil midir? Hangi güzellik kolay kazanılmakta ki!

Arınmak istiyorsak eğer güzelliği kucağımıza alıp, Allah´ın güzellikleriyle donanmak istiyorsak sancılarımıza da umutla bakmamız gerek… Sancılarda takılıp ab-ı hayatı kaçırmak, istememek ne kadar saçma değil mi gebeyken bir de! Mü´min isen zaten, ya bu dünyada doğurmak var ya da ahirette! Çile var, ama ardında güzellikler… Sancı var, gözyaşı var ama Allah´ın nuru var ilerde seni bekleyen…

Hadi insanoğlu, sen/ben/o bak aynada kendine ve düşün, cesaret gelsin kendine! Sancılarına yani tövbelerine umutla bak ve hedefini ileri tut… Allah´a kavuşmanın hayalini kurma zamanı ve o hayal uğruna çile çekme zamanı… Gün bugün. Sancıların tövbelerine karışmadan, midende krampın şiddetini hissetmeden, gözlerinden yaşlar boşalmadan, bir annenin evladı için çektiği doğum sancısının daha şiddetlisini günahların için çekmeden doğmayacak senden günahsızlık… Ve an gelecek sen yine o sancılarla kurtulacaksın… İşte o zaman, işte o zaman “sen” senden doğmuş olacaksın!



Sanmayın bilmiyorum nedir doğum sancısı
Halen hayat sürmekte duvarlarda yankısı! …


Beyazî…
3 Mart 2009
Sahir isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla