Tekil Mesaj gösterimi
Alt 09-07-2012, 22:16   #1 (permalink)
ARMİ

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Aug 2012


Mesajlar: 414
Konular: 253

Karma Puanı: 7

Standart Yetimi Himaye Etmek

Ebü Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kendi yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben cennette şöyle yanyana bulunacağız."

Hadisin ravisi Malik İbni Enes -Peygamber aleyhisselam'ın yaptığı gibi- işaret parmağıyla orta parmağını gösterdi.[1]

Açıklamalar

Erginlik çağına gelmeden önce babasını kaybetmiş çocuğa yetim deriz. Hadîs-i şerîf yetimleri soy itibariyle yakınlık bakımından insanın kendi yetimleri ve başkasına ait yetimler diye ikiye ayırmaktadır. Bir kimsenin kendi yetimleri: torunu erkek veya kız kardeşinin çocuğu öz veya üvey kardeşi oğulluğu veya kocası ölen bir hanıma göre geride kalan çocukları yahut bu neviden yakınlarıdır.

Yetim bir yavrunun babadan anadan kalma malı bulunabilir. O takdirde bu yavru erginlik çağına girene kadar kendisine sahip çıkmak malının yok olup gitmesine meydan vermemek onu himaye etmek olur. Şayet malı yoksa onun himayesi babasının yokluğunu aratmamaya
çalışmakla mümkün olur. Her toplumda olduğu gibi bizde de hadsiz hesapsız yetim vardır. Nice yetimlerellerinden tutacak kendilerini hayatın zor ve katı şartlarına alıştıracak rehberleri olmadığı için ezilmişleritilip kakılmışlar ve adeta kötü insan olmaya zorlanmışlardır.

Bu yavrulara sahip çıkanlar toplumun bir açığını kapamış bir yarasını sarmış olurlar. Kısacası insan olmanın sorumluluğunu duymuş olurlar. Hayatın kahredici çarkının bir insanı ezmesine göz yummayanlaremsalsiz bir insanî zevki tadarlar. Ayrıca şu hadîs-i şerîfin vadettiği hesapsız mükafatı kazanırlar:

"Bir kimse sırf Allah rızası için bir yetimin başını okşarsa elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap vardır".[2]

Her saç teline karşılık bir sevap ne büyük mükafattır.

Şu halde yüreğinden kopup gelen derin bir şefkat duygusuyla bir yetimi kucaklayıp bağrına basanyanaklarına öpücükler konduran ona yalnızlığını ve yetimliğini unutturmaya çalışan bir kimse ilahî rahmet sağanağı altında yıkanmış ve günahlarından arınmış olmaktadır.

Bir yetim gülüyorsa başına şefkat eli değdiği içindir. Bir yetim gülüyorsa bütün bir toplum gülüyor demektir.

Şu hadîs-i şerîf de bu gerçeği pekiştirmektedir:

"Bir kimse müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürseaffedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde Allah Teala onu mutlaka cennete koyar".[3]

"Affedilmeyecek suç" ifadesi hatıra iki büyük günahı getirmektedir:

Biri Allah'a şirk koşmak yani Allah'dan başka bir ilahın varlığını kabul etmek diğeri de kul hakkı yedikten sonra onu helal ettirmemektir.

Cennet'e girebilmek şüphesiz büyük bir saadettir. Ondan da üstünü Cennet'te Resül-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e komşu olabilmektir. Cennet'i yaratan ve oradaki üstün mevkileri bazı iyilikleri yapanlara ayıran Allah Teala sevgili Resülü'ne komşu olma bahtiyarlığını yetimleri koruyanlara lütfetmiştir.

Ne mutlu o bahtiyarlara!

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Cennette en üstün mevki Hz. Peygamber'e komşu olabilmektir.

2. Bu üstün mevkii kazanmanın bir yolu yetimi himaye etmektir.

3. Kendisinin veya başkalarının yetimlerini koruyanlar Allah Teala'yı hoşnut ederler. alıntı
ARMİ isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla