Duâ’nın gizli sırları
Bir gün Şeyh Ebû’l-Abbas el-Mürsî kaddesellâhü sırrahu’l azîzin huzûruna bir adam girdi. Şeyhin acı çektiğini gördü. Ona:
“Efendim Allah Teâlâ size afiyet versin.” dedi. Şeyh adama herhangi bir cevap vermeksizin sustu. Sonra adam bir süre herhangi bir şey konuşmadan oturdu. Daha sonra tekrar:
“Efendim Allah Teâlâ size afiyet versin.” dedi. Bunun üzeri*ne şeyh:
“Evet ben Allah Teâlâ’dan afiyet istedim. Elbette Allah Teâlâ’dan âfiyet istedim. Şu an benim içinde bulunduğum hâl, âfiyetin ta kendisidir.”
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemde Allah Teâlâ’dan âfiyet istemiştir. O bir hadisinde şöyle buyurmuştur:
“Hayber’de yediğim etin etkisini hâla vücûdumda hissediyorum. Şimdi o artık benim atar damarımı kes*miş bulunmaktadır.”
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellem, Allah Teâlâ’dan âfiyet dilemiş olmasının yanı sıra böyle buyuruyordu.
Hz. Ömer radiyallâhü anh deAllah Teâlâ’tan âfiyet istemişti. O daha sonra hançerlenerek katledildi.
Hz. Osman radiyallâhü anh da Allah Teâlâ’dan âfiyet istemişti. O da boğazlanarak şehit edildi. Aynı şekilde Hz. Ali kerremallâhü vechede Allah Teâlâ’dan âfiyet istemişti. O da katledildi.
SEN ALLAH TEÂLÂ’DAN ÂFİYET İSTEYECEĞİN ZAMAN, ALLAH TEÂLÂ’NIN BİLDİĞİ SÛRETTE ALLAH TEÂLÂ’NIN ÂFİYET VERMESİNİ İSTE. (Ne istediğini bil.)
Şeyh şöyle diyordu:
“Sabır kelimesi Arapça asbar keli*mesinden türetilmiştir. Asbar ise, oklarla nişan alman hedef demektir. Sabırlı insan da kendisini Allah Teâlâ’nın İlâhî takdir okuna hedef yapan kimsedir.”
|