Allah'tan Gelen Sıkıntıyı Gizlemek
 

ALLAH’ı sevmenin alametlerinden birisi de, O’ndan gelen bela ve sıkıntıya razı olduktan sonra,onu gizleyip kimseye şikayet etmemektir. Çünkü sevgiliden gelen sıkıntı, sevenin yanında sevgilininbir sırrıdır; ona karşı edepli davranmalıdır. Sehl (r.a) korkunç bir hastalığa yakalanmıştı. Başkalarının vücudunda bulunan aynı hastalığı tedavi ettiriyor ama kendi hastalığını tedavi etmiyordu. Bazıları bu tavrını kınayarak kendisine sebebini sordular. Sehl cevaben: “Dosttan gelen darbe acıtmaz” dedi.Başa gelen sevimsiz durum ve hastalıklar karşısında muhabbetin artması ve bela anında sevgiliyi zikretmek gerçek sevginin bir alametidir. Çünkü bütün sıkıntılar aslında onu yüce Mevla’sından gelen birer lütuftur. Sıkıntıda sevgiliye yakınlık vardır. Bir de ilahi muhabbet kalbitam olarak sardığı zaman, başa gelen bütün bela ve musibetlerin vereceği sıkıntı azalır. Bunun için ALLAH dostlarından birisi şöyle demiştir:“Benim en sâfi/en güzel zikir hâlinde olduğum an, dertli ve üzüntülü olduğum zamanlardır.”

Kaynak: Kalplerin azığı

elbetteki başımıza gelen sıkıntılara karşı allaha sığınıcaz ama bu yazıda anlam veremediğim nokta mesela hayatta kendimizle ilgili sonucu güzel olacağı temennisiyle bir karar veriyoruz ve bu karar sonrası biz ummadığımız şekilde sıkıntı yaşamaya başlıyoruz, bu sıkıntıyı allah mı bize vermiş oluyor, yoksa kendimiz mi seçmiş oluyoruz...
bir diğer nokta ise paragrafta geçen hikayede adam başkalarının hastalığını iyileştiriyor ama kendi hastalığına dokunmuyor, bir söz vardır eşşeğini önce sağlam kazığa bağla sonra bana emanet et diye, bu beden bize emanet olduğuna göre ona iyi bakmamız gerekiyor ve hastalık karşısında imkan varken iyileşmek için çaba sarfetmemek günahtır bence.
evet yorumlarını bekliyorum :)

Allah O'na bir latif ( lütüf ) vermiş şifacılık..ince noktasına değinicem ama insanlar belki de bu adam şaşırmış diyecekler..musallat kullanılmak sureti ile büyüyle yapılan rahatsızlıklara çözüm olabilir hastanın üzerinde ki negatif enerjiyi alarak ama bu aşamada kendisi rahatsızlanır çünki hastanın ne kadar ağırlığı varsa almış ve aldıklarını düşman edinmiş olur.kendimden örnek vereyim ; musallat sahibi birisine yardımcı olduğumda iki gün kadar korkunç derecede yorgun ve bitkin oluyorum ve kalkıp namazımı zor güç kılıyorum ve akabinde ki okuduğum ayet ve zikirlerle üzerimde ki ağırlığı atıyorum.eğer musallatı yalnızca çıkarmışsam,yani Allah c.c emirlerini yasaklarını anlatıp güzellikle ikna etmişsem ya da biraz zor kullanarak çıkarmışsam ( musallata zarar vermeden,öldürmeden ) bir kaç gün etrafımda dolanıyor evime arada bir uğruyor ,rahatsızlık vermeye çalışıyor.esasında konunun özü bu ancak değinmek istediği konu başka..sıkıntılı anlarında ki ibadetlerinden daha bir zek aldığını ,daha bir huşu içinde ibadetini yaptığını anlatmış.

yazı eğer bunu anlatmaya çalışıyorsa mantıklı geldi şimdi.
terzi kendi söküğünü dikemez hesabı.
peki ilk sordugum soruya ne diceksin?
sıkıntıyı allah mı bize vermiş oluyor, yoksa kendimiz mi seçmiş oluyoruz...

Allah c.c dilemeden ,) istesen ,tepinsen,ille de sıkıntı çekicem desen ;SIKINTI bile çekemezsin.

oda doğru ama bazıları diyor ya, allah karşımıza seçenekler çıkarır gerisi kendi irademizdir diye. belkide allahın bize sunduğu seçeneklerden sıkıntıyı biz seçiyoruz diye düşünüyorum