Ruhani - Allaha Kavuşmanın Manası

Nakşibendi terbiye yolunun büyüklerinden
Hace Ubeydullah Ahrar (k.s)A llah'a kavuşmanın manasını şöyle açıklar:

"Bize göre vuslat,zevk yoluyla gönlün Hak Teala tarafına dönmesi
ve O'ndan başkasına yüz çevirmesidir."

A llah'a kavuşmak,gönülle bulunacak,bilinecek,tadarak öğrenilecek bir durumdur.

İşin aslı,gönlün her şeyde Hak Teala'yı müşahede edip O'nunla birlikte olmasıdır.

Bu mana sürekli olursa ona daimi vuslat denir.
Vuslatın zirvesi budur.

Hace Bahaeddin Nakşibendi hazretleri(k.s),
bu vuslatta mürşidin görevini şu sözünde ifade etmiştir:

"Biz müridlerin Allah'a kavuşmasında bir vasıtayız,başka bir şey değil...
Bizim vasıtamızla ilerleyip asıl maksat olan Allah'a ulaşmak gerek."

Eğer,büyüklerin vesile olduğu bu nimetin ve nisbetin kıymetini bilseydiniz,
onu elde etmek için başınızda taş taşımak gerekse ondan çekinmezdiniz."

Allah'a yaklaşmak,mekan ve maddeyle değil,kalp ve idrakledir.
Bütün bunlar maddi vücutla değil,kalpteki sevgi ve sıfatla olur.

Kul,bütün düşüncesini,sevgisini,hissini Allah'ın rızasına tabi ettiği zaman,
kötü arzularını yok etmiş olur.
Böylece,kuldaki kötü sıfatlar gider,yerine güzel sıfatlar gelir.

Bu sıfattaki Hak dostu sevdiği her şeyi Allah için sever,Kızdığı her şeye
O'nun için kızar.O'nun razı olduğu ahlak ile ahlaklanır.O'nun boyasına boyanır,
dostu olur.O'ndan başka her şey gönlünden silinir.
Buna veliler,"fena fillah"hali derler.

Allah'ta Fani Olmak Ne Demektir?

Allah'ta fani olmak,bedenin eriyip yok olması ve nefsin vücuttan tamamen atılması
manasında değildir.

Allah aşkına düşen kimsenin bedeni nur içinde eriyip ortadan kalkmaz,
nefsi yok olmaz,bedeni durur,nefsi terbiye olur.
Yok olan nefsin varlığı değil,kötü sıfatlarıdır.

Bazıları,fena deyince kulun zatının Allah'ın zatıyla bütünleşeceğini düşünerek
dinsizlik çukuruna yuvarlanmışlar ve sırat-ı müstakimden sapmışlardır.
Bu,yanlıştır.

Hace Ubeydullah Ahrar(k.s),kulun Allah'ta fani olma halini şöyle açıklar:

"Kulun Allah'ta fani olması,kendisini kaybedip nefsinin sıfat ve hallerinin farkında
olmaması değildir,Bununla anlatılan şudur:
Kul iman ve müşahede zevki ile öyle bir mertebeye gelir ki,kendi sıfat ve fiillerinin
kendisine ait olmadığını görür,onların asıl sahibinin yüce Allah olduğunu müşahede eder.

Hak aşıkları da bu hali elde edebilmek için canlarını feda etmişlerdir.
Yüce Allah kendisi için yapılan bu fedakarlığı karşılıksız bırakmamış,rıza ve cemaline
aşık dostlarına özel destek vermiş,yardım etmiş ve
kendilerine doyumsuz muhabbetini tattırmıştır.

Hak dostlarının bu aşkı şu ayetlerle anlatılmaktadır:

"İnsanlardan öyleleri var ki Allah rızasına ulaşmak için nefsini feda eder(
bu uğurda canını,malını verir).Allah (böyle sadık) kullarına çok şevkatlidir."
Bakara 2/207

"Bizim uğrumuzda mücahede edenleri elbette (bize getiren) yollarımıza ulaştırırız.
Hiç şüphesiz Allah muhsinlerle(sırf Allah için amel eden salih kulları ile)beraberdir.
Ankebut 29/69

Arifler der ki:

Fena fillah,işte böyle bir mücahedenin sonucu elde edilen müşahade halidir.
Bu hal,gönlünün Rabbi ile huzur bulması,O'na razı olması,her ne yaparsa
O'nun rızası için yapmasıdır.

İmam Rabbani'nin(k.s) belirttiği gibi,tasavvuf terbiyesinin tek hedefi,
rıza makamı için gerekli olan ihlas halinin elde edilmesidir;başka bir şey değil.
İmam-ı Rabbani,Mektubat 1/36.mektup