Ruhani  

Go Back   Ruhani > İslamiyet ve İslami İlimler > Peygamberler > Siyer
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 09-24-2012, 22:22   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 536
Konular: 144

Karma Puanı: 22

Standart Iblis’in hikayesi

Hz. Nebî s.a.v’in
Haber Verdiği Şekliyle.
Bismillahirrahmanirrahim
Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. Salat ve
selam ümmilerin nebisi Hz. Muhammed’in tertemiz
ehlibeytinin ve bütün ashabının üzerine olsun.
Muaz b. Cebel’den, o da İbn-i Abbas’tan (R.A.) şöyle
rivayet edilir:
– “Biz kalabalık bir topluluk olarak Rasulallah (S.A.V.)
ile birlikte Ensar’dan bir adamın evinde bulunuyorduk.
Biri dışarıdan şöyle seslendi:
– Ey ev halkı içeri girmeme izin verir misiniz? Size
anlatacaklarım var.
Rasulullah (s.a.v.):
- Bu seslenenin kim olduğunu biliyor musunuz? Dedi.
– Allah ve Raslulü daha iyi bilir. Dediler.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
- O, iblis’tir. (Allah’ın laneti üzerine olsun).
Bunun üzerine Ömer b. Hattab (R.A.) dedi ki:
- Ya Rasulallah! Onu öldürmeme izin verir misin?
Rasulullah (s.a.v):
- Yavaş ol, ey Ömer! Onun bilinen bir güne kadar
bekletilenlerden olduğunu bilmez misin? Bilakis, ona
kapıyı açın. O, görevlidir. Dediklerini anlayın.
Söylediklerini dinleyin.
İbn-i Abbas (r.a.) der ki:
– Kapıyı açtılar. Yanımıza tek gözü kör köse bir
ihtiyar girdi. Yüzünde atkılı gibi on kıl vardı. Gözleri
boyuna yarılmıştı. Başı fil başı gibi kocamandı. Azı dişleri
domuz dişleri gibi dışarı çıkmışlardı. Dudakları Öküz
dudaklarına benziyordu.
Dedi ki:
- Selam üzerine olsun, ey Muhammed! Selam
üzerinize olsun, ey Müslümanlar topluluğu!
Rasulullah (S.A.V.) buyurdu ki:
- Ey melun! Duyduk ihtiyacını, ne istiyorsun?
İblis ona dedi ki:
79
- Ey Muhammed! Sana kendi isteğimle gelmedim,
sana gelmeye mecbur edildim.
Hz. Rasulullah (s.a.v):
- Ey Melun! Seni mecbur eden nedir? Dedi.
Dedi ki: İzzet sahibi Rabbin katından bir melek geldi
ve dedi ki: Allah küçülmüş, zelil ve boyun eğmiş olarak
Muhammed’e (s.a.v.) gitmemi, Ademoğlunu nasıl tuzağa
düşürdüğümü, anları nasıl saptırdığımı anlatmamı ve
sana sorduğu her soruya doğru cevap vermemi
emrediyor ve buyuruyor ki:
“İzzetim ve Celalim hakkı için eğer Ona bir tek yalan
söylesen, Ona doğru söylemesen, seni rüzgarların
savurduğu kuma dönüştürürüm, düşmanlarının senin
durumuna sevinip şamata etmelerini sağlarım.”
Ey Muhammed! Bana emredildiği gibi sana geldim.
İstediğini sor. Eğer sorularına doğru cevap vermezsem,
düşmanlarım benim düştüğüm duruma gülüp şamata
edecekler. Hiçbir şey düşmanlarımın sevinip şamata
etmesi kadar bana ağır gelmez.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
- Eğer doğru söylüyorsan, bana söyle bakalım
insanlar içinde en çok kime kızarsın?
Dedi ki:
- Ey Muhammed! Allah’ın yarattıkları içinde en çok
sana ve senin yolunu izleyenlere kızarım.
80
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
- Başka kime buğzedersin?
Dedi ki: Allah’tan korkup sakınan ve kendini Allah’a
adayan genç adama buğzederim.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
- Sonra kime buğzedersin? Dedi.
Dedi ki:
- Takva sahibi ve sabırlı olduğunu bildiğim alim
insana.
Rasulullah (s.a.v.):
- Sonra kime? Diye sordu.
Dedi ki:
- Üç taharete devam edene buğzederim.
Rasulullah (s.a.v.):
- Sonra kime? Diye sordu.
–Fakirliğini kimseye anlatmayan, zararını şikayet
etmeyen, sabreden fakire dedi.
Rasulullah (s.a.v.):
- Onun sabırlı olduğunu nasıl anlarsın? Dedi.
Dedi ki:
- Ey Muhammed! Fakirliğini üç gün üst üste kendisi
gibi bir mahluk’a şikayet ederse, Allah ona sabredenlerin
amelini yazmaz.
81
Rasulullah (s.a.v.):
- Sonra kime buğzedersin? Dedi.
Dedi ki:
- Şükreden zengine buğzederim.
Hz. Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:
- Onun şükrettiğini nasıl anlarsın?
Dedi ki:
- Helalinden mal kazanıp onu helal yerlere
harcadığını gördüğüm zaman şükreden biri olduğunu
anlarım.
Rasulullah (s.a.v.) dedi ki:
- Ümmetim namaza kalktığı zaman senin halin nice
olur?
Dedi ki:
- Ey Muhammed! Birden vücudumu sadık bir ter
basar, titremeye başlarım.
Dedi ki:
- Niçin? Ey melun!
Dedi ki: Kul Allah için bir kere secdeye vardığında
Allah onu bir derece yükseltir.
Rasulullah (s.a.v.): Ya ümmetim oruç tuttuğunda ne
yapıyorsun? Diye sordu.
Dedi ki: Onlar iftar edinceye kadar bağlanırım ben.
82
Rasulullah (s.a.v.) : Ya hacca gittiklerinde? Dedi.
– O zaman deli olurum, dedi.
Rasulullah (s.a.v.): Kur’an okudukları zaman ne
yapıyorsun? Dedi.
– Kurşun ateşte nasıl erirse, öyle eririm, dedi.
– Peki sadaka verdikleri zaman halin nice olur? Diye
sordu.
Dedi ki: Sadaka veren kişi eline testere almış da beni
ikiye biçiyormuş gibi olurum.
Rasulullah (s.a.v.) ona dedi ki: Ey Ebu Mürre! Niçin
böyle olursun?
Dedi ki: Çünkü sadakanın dört özelliği var: Birincisi,
Alllah, onun malına bereket indirir. İkincisi, onu kullarına
sevdirir. Üçüncüsü sadaka onunla cehennem arasında
bir perde olur. Dördüncüsü, sadakayı, hastalık ve afetleri
sevme vesilesi kılar.
Hz. Rasulullah (s.a.v.) dedi ki: Hz. Ebu Bekr
hakkında ne düşünüyorsun?
Dedi ki: Cahiliye döneminde bile bana itaat etmezdi,
İslâm’da itaat eder mi?
Rasulullah (s.a.v.): Ömer b. Hattab hakkında ne
dersin?
Dedi ki: Allah’a yemin ederim, nerede onunla
karşılaşsam mutlaka kaçarım.
Dedi ki: Osman b. Affan hakkında ne düşünüyorsun?
83
Dedi ki: Rahman’ın meleklerinin haya ettiği kişeden
ben de haya ederim.
Dedi ki: Ali b. Ebutalib için ne dersin?
Dedi ki: Keşke, ondan başabaş kurtulabilseydim,
benim yakamı bıraksaydı da ben de ondan
vazgeçseydim! Ama o bunu asla yapmayacaktır.
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle dedi:
Ümmetimi mutlu ve seni belli bir güne kadar bedbaht
eden Allah’a hamdolsun.
İblis ona şu karşılığı verdi:
– Heyhat! Heyhat! Mutluluk nere, ümmetin nere?
Değil mi ki ben belli bir güne kadar yaşayacağım,
ölmeyeceğim. Ümmetin adına nasıl sevinebilirsin ki?
Ben damarlarındaki kanlarına ve etlerine karışırım da
beni göremezler.
Beni yaratıp da insanların tekrar diriltilecekleri güne
kadar beni kendi halime bırakan Allah’a yemin ederim ki,
onların tümünü, cahilini, alimini, ümmisini, okumuşunu,
günahkarını, abidini mutlaka yoldan çıkaracağım. Ama
Allah’ın ihsanlı kulları hariç.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Sana göre ihsanlılar
kimlerdir?
Dedi ki: Ey Muhammed! Bilmez misin ki, dirhemi ve
dinarı seven kimse, Allah’a ihsanla kulluk eder değildir?
Bir adamın dirhem ve dinarı sevmediğini, övülmekten
84
hoşlanmadığını gördüğüm zaman onun ihlaslı olduğunu
anlar ve onu terkederim.
Kul malı sevdikçe övulmekten hoşlandıkça, kalbi
dünyanın şehvetlerine bağlı oldukça, o kimse size
vasfettiğim kimseden daha çok bana itaat eder. Mal
sevgisinin büyük günahlarının en büyüğü olduğunu
bilmez misin?
Ey Muhammed! Bilmiyor musun ki, benim yetmiş bin
oğlum vardır. Her bir oğlumun da yetmiş bin şeytanı
vardır.
Bunlardan bazılarını alimleri yoldan çıkarmakla
görevlendirmişim.
Bazılarını gençleri, bazısını yaşlıları azdırmakla
görevlendirmişim.
Kimisine de yaşlı kadınları azdırma görevini
vermişim.
Gençlerle bizim aramızda bir ihtilaf yoktur.
Çocuklara gelince, onlarla istedikleri gibi oynarlar.
Kimisine abidleri, kimisine zahifleri yoldan çıkarma
görevini vermişim. Onların yanına girerler ve bir halden
başka bir hale, bir kapıdan başka bir kapıya çıkarırlar. Ta
ki herhangi bir sebepten dolayı onlara sövünceye kadar.
O zaman ihlası onlardan alırım. Artık Allah’a ihlassız
ibadet ederler ve bunun farkında da olmazlar.
Bilmez misin, ey Muhammed! Rahip Barsis yetmiş yıl
Allah’a ihlasla kulluk etti. Öyle ki bir sakat için dua ettiği
zaman, mutlaka o sağlığına kavuşurdu. Ama ben onun
85
peşini bırakmadım. Nihayet zina etti, adam öldürdü ve
küfre saptı. Yüce Allah, aziz kitabında onun hakkında
şöyle buyurmuştur! “Tıpkı şeytan’ın durumu gibi. Çünkü
şeytan insana “inkar et” dedi. İnsan inkar edince de: Ben
senden uzağım, çünkü ben alemlerin Rabbi olan
Allah’tan karkarım, dedi.” (Haşr, 16)
Ey Muhammed! Bilmez misin ki yalan bendendir. İlk
yalan söyleyen benim. Yalan söyleyen benim
arkadaşımdır. Allah adına yemin ederek yalan söyleyen
de benim sevgilimdir.
Bilmez misin, ey Muhammed! Ben Adem ve
Havva’ya Allah adına yemin ederek, kendilerine nasihat
istediğimi söyledim?! Yalan yemin benim kalbimin
neşesi, gıybet ve koğuculuk yemişim ve sevincimdir.
Yalancı şahitlik gözümün aydınlığı ve
hoşnutluğumdur.
Talak’a yemin eden kimse günaha düşmek üzeredir,
bu yemin bir kere veya doğru dahi olsa. Çünkü “talak”a
yemin etmeyi alışkanlık haline getiren kimseye eşi haram
olur ve kıyamet gününe kadar üreyip dururlar.
Dolayısıyla o soydan gelenlerin tamamı zina çocuğu
olur. Yani bir söz yüzünden cehenneme girerler.
Ey Muhammed! Senin ümmetinden namazı saat be
saat erteleyenler var. Onlar namaza kalkmak istedikleri
her seferinde yakalarına yapışırım, içlerine vesvese
vererek “vakit henüz var, sen de çalışıyorsun” derim.
Böylece namazı geciktirmelerini ve vaktinin dışında
86
kılmalarını sağlarım. Fakat vaktinin dışında kıldıkları bu
namaz onların yüzlerine çarpılır.
Şayet böyle bir kimse benim vesvesemi geri çevirip
beni alt ederse, bu sefer insan şeytanlardan birini yanına
gönderirim. Onu meşgul ederek namazı vaktinde
kılmasına engel olur.
Bu sefer de beni alt ederse, onun yakasını bırakırım.
Sonra namaza durduğunda, bu sefer ona “sağa, sola
bak” derim. O da sağa sola bakar. O zaman elimle
yüzünü mesh ederim, gözlerinin arasından öperim ve
ona “asla doğru olmayan bir şey yaptın” derim.
Sen bilirsin ey Muhammed! Namazda sağa sola
bakanın namazını Allah, yüzüne çarpar. Eğer burada da
beni alt eder ve tek başına namaz kılarsa, ona acele
etmesini telkin ederim. Böylece Horoz’un taneleri
gagaladığı gibi yeri gagalarcasına acele ile namaz kılar.
Eğer bu kez de bana galip gelir ve cemaatle namaz
kılarsa, ağzına bir gem takarım, sonra başını imamdan
önce kaldırır ve imam’dan önce yere koyarım. Sen
bilirsin; böyle yapanın namazı bozulur. Allah kıyamet
günü bu kimsenin başını eşek başına dönüştürür.
Burada da beni alt ederse, bu sefer namazda
parmaklarını çıtlatmasını telkin ederim. O zaman,
namazda iken beni tesbih etmiş olur. Bu sefer de beni
yenerse, namazda esnemesi için ağzına üflerim. Eğer
esnediği sırada ağzını kapatmazsa, şeytan, ağzından
içine girer. Artık dünyaya karşı daha hırslı ve bizi daha
çok dinleyip itaat eden biri olur.
87
Senin ümmetin için mutluluktan söz edilebilir mi?
Değil mi ki, ben yoksul birine emrederim ve derim ki;
Sana namaz farz değildir. Namaz, Allah’ın nimet verdiği
kimselere farzdır. Hastaya, bırak namazı, namaz sana
değil, Allah’ın sağlık verdiği kimseye farzdır, çünkü Allah
“Hastaya güçlük yoktur.” (Nur, 61) buyurmuştur, “kendine
geldiğin zaman, kaçırdığın namazı kaza edersin”, derim.
Böylece hasta iken namazı terkederek öldüğü için kafir
olarak ölmüş olur. Allah’ın huzuruna çıktağında O’nun
gazabıyla karşılaşır.
Ey Muhammed! Eğer yalan söylüyorsam veya
gerçeği çarpıtıyorsam, Allah’tan beni kül’e
dönüştürmesini iste!.
Ey Muhammed! Ben, ümmetinin altıda birini
islamdan çıkardığım halde, ümmetinin haline mi
seviniyorsun?
Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– Ey melun! Senin meclis arkadaşın kimdir?
- Faiz yiyendir.
- Arkadaşın kimdir?
- Zina edendir.
- Seninle yatağa giren kimdir?
- Sarhoş kimsedir.
- Misafirin kimdir?
- Hırsızdır.
88
- Elçin kimdir?
- Büyücüdür.
- Gözünün aydınlığı kimdir?
- “Talak”a yemin eden kimsedir.
- Sevgilin kimdir?
- Cuma namazını terk edendir.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Ey Mel’un! Senin belini
kıran nedir?
- Allah yolunda cihada giden atların kişnemeleridir.
- Senin cismini ne eritir?
- Günahtan dönen kimsenin tevbesi.
- Ciğerini yakıp pişiren nedir?
- Gece gündüz Allah’tan çokça bağışlanma dilemek.
- Yüzünü ne kızartır?
- Gizlice verilen sadaka
- Gözlerini ne kör eder?
- Seher vakti kılınan namaz.
- Başını ne ezer?
- Cemaatle çok namaz kılmak.
- Senin yanında insanların en mutlusu kimdir?
- Bilerek namazı terk eden kimse.
- Senin yanında insanların en bedbahtı kimdir?
89
- Cimrilerdir.
- Seni ne işini yapmaktan alıkoyar?
- Alimlerin meclisi.
- Nasıl yemek yersin?
- Sol elimle ve parmağımla.
- Sıcak ve kavurucu sam yelleri eserken çocuklarını
nerede gölgelersin?
- İnsanın tırnakları altında.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:
- Rabbinden kaç kere istekte bulundun?
- Rabbimden on şey istedim.
- Bunlar nelerdir, ey melun?!
- Beni Ademoğlunun mallarına ve çocuklarına ortak
etmesini istedim; ortak etti. Şu ayet buna işaret
etmektedir: “Mallarına, evlatlarına ortak ol, kendilerine
vaadlerde bulun. Şeytan, insanlara, aldatmadan başka
bir şey vaadetmez.” (İsra 64) zekatı verilmeyen her
maldan, faiz ve haram karışan, kovulmuş şeytandan
sakılınılmayan her maldan yerim.
Eşiyle cima ederken “euzu….” çekmeyen..“Euzu
billahi mineşşeytanirraciym/Kovulmuş şeytan’dan Allah’a
sığınmayan” kimse ile birlikte şeytan da cima eder.
Doğan çocuk beni dinleyen, bana itaat eden biri olur.
Helâl olmayan rızkı elde etmek üzere bineğe binip
yola çıkan kimseye yoldaşlık ederim.
90
Nitekim Allah söyle buyurmuştur: “süvarilerinle,
yayalarınla onları vesveseye boğ.” (İsra, 64)
– Allah’tan bana bir ev vermesini istedim; hamam,
evim oldu.
Bana bir mescid vermesini istedim; çarşılar oldu.
Bana bir Kur’an vermesini istedim; şiir oldu.
Benim de bir ezanım olmasını istedim; düdük oldu.
Bir yatak arkadaşım olmasını istedim; sarhoş oldu.
Yardımcılarımın olmasını istedim; kaderiyeciler oldu.
Kardeşlerimin olmasını istedim; mallarını günah
yolunda harcayanlar “senin kardeşlerindir” dedi.
Ardından şu ayeti okudu; “Saçıp savuranlar şeytanların
kardeşleridir.” (İsra, 27)
Rasulullah (s.a.v.) söyle dedi:
- Her sözünü desteklemek için Allah’ın kitabından bir
ayet getirsen de seni tasdik etmem.
Dedi ki:
- Ey Muhammed! Allah’tan diledim ki; Ben
Ademoğullarını göreyim, ama onlar beni göremesinler.
Benim, onların damarlarında kan gibi dolaşmamı,
istediğim gibi içlerinde dolaşmamı, bir saat içinde bile
dilesem bunu yapmamı sağlar. ALLAH bana dedi ki:
“İstediğin sana verildi.”
Ben kıyamet gününe kadar bununla övünürüm.
Benimle beraber olanlar, seninle beraber olanlardan
daha fazladır.
Adem’in zürriyetinin çoğu kıyamet gününe kadar
benimle olacaktır.
Bir çocuğum var; adını Ateme koydum. Kul, yatsı
(Ateme) namazını kılmadan uyursa, bu çocuğum gidip
onun kulağına işer. Eğer böyle olmasaydı, namazı
kılmadan insanların gözüne uyku girmezdi.
Bir çocuğum var adını “Mütekazi” koydum. Bir kul,
gizlice salih bir amel işler ve bunu izlemek isterse,
“Mütekazi”, insanlar arasında bu amelini açıklamasını
durmadan ondan ister. Sonunda kul, işlediği bu ameli
insanlara haber verir. Böylece Allah, yüz sevabın doksan
dokuzunu siler, geride bir sevap kalır. Çünkü gizlice
işlenen her salih amele yüz sevap verilir.
Bir çocuğum var; adını “Kahil” koydum. Alimlerin
meclisinde ve hatibin hutbesini irad ettiği esnada
insanların gözlerine sürme sürer. Dolayısıyla uyuyup
alimlerin sözlerini dinlememelerini sağlar. Bu yüzden
onlara hiçbir zaman sevap yazılmaz.
Bir kadın evinden dışarı çıktığı zaman, bir şeytan
arkasına, biri de içine kurulur. Ona bakanlara onu süslü
gösterirler. Ona “ellerini çıkar” derler. O da çıkarır.
Tırnağı görününce de onu kirletirler.
Ey Muhammed! Saptırma hususunda benim bir
etkinliğim yoktur.
Ben sadece bir vesveseci, bir cazip göstermeye
çalışan bir süslemeciyim.
Eğer saptırmak benim elimde olsaydı, yeryüzünde “la
ilahe illallah, Muhammedur rasulullah” diyen, oruç tutan,
namaz kılan bir tek kişi bırakmaz, mutlaka saptırırdım.
Nitekim Ey Muhammed! Hidayet hususunda da
Senin bir etkinliğin yoktur. Sen sadece bir Nebi, Rasul,
bir tebliğcisin. Eğer insanları doğru yola iletmek senin
elinde olsaydı, yer yüzünde bir tek kafir bırakmazdın.
Sen, Allah’ın insanlara sunduğu delilisin.
Ben, ezelde bedbahtlığına hükmedilenler için bir
sebebim.
Mutlu, Allah’ın daha anasının karnında iken
mutluluğuna hükmettiği kimsedir.
Bedbaht, Allah’ın daha anasının karnında iken
bedbahtlığına karar verdiği kimsedir.
Bunun üzerine Rasulullah (S.A.V.) şu ayetleri okudu;
“Onlar ihtilafa düşmeye devam edecektir. Ancak
Rabb’inin merhamet ettikleri müstesnadır.” (Hud, 119-
120)
Ardından şu ayeti okudu;
“Allah’ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir
kaderdir.” (Ahzab, 38)
Sonra Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
– Ey Ebu mürre! Tevbe edip Allah’a dönmez misin, ki
ben de sana Cenneti garanti edeyim?!
Dedi ki:
- Ya Rasulallah! İş bitmiş, kıyamet gününe kadar
olacakları yazan kalemin mürekkebi kurumuştur. Seni
Nebilerin efendisi, Cennet ehlinin hatibi kılar. Seni seçip
kendine has kılan, beni de bedbahtların efendisi ve
Cehennem ehlinin hatibi kılan Allah münezzehtir.
Ben kovulmuş bir bedbahtım. Sana söyleyeceklerim
bunlardır ve ben doğruyu söyledim.”
Başta da, sonda da, açıkta da, gizlide de
alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.
Salat ve selam Efendimiz, ümmi Nebi Hz.
Muhammed aleyhisselamın, ehlibeytinin, dostlarının,
tüm ashabının ve ümmetinin üzerine olsun.
Selam gönderilmiş Rasullere.
Hamdolsun alemlerin Rabbi Allah’a..

KAYNAK : ŞECERETÜK KEVN
Hanedan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
hikayesi, iblis, iblisin, iblisin hikayesi, şeytan, şeytanın


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:46.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner