Ruhani

Ruhani (https://www.ruhani.net/)
-   Peygamberler (https://www.ruhani.net/peygamberler/)
-   -   İsâ Aleyhisselâmın Havarileri (https://www.ruhani.net/peygamberler/357-isa-aleyhisselamin-havarileri.html)

Sahir 01-20-2012 18:42

İsâ Aleyhisselâmın Havarileri
 
Rivayete göre: krallardan bir kral, yemek yaptırıp halkı, yemeğe davet etmiş, İsâ Aleyhisselâm da, yemek çanağının çevresinde oturmuştu. [108]

İsâ Aleyhisselâm, yemek çanağının, kendisinin önüne gelen tarafından yiyor[109], çanaktaki yemek, hiç eksilmiyordu.

Kral, İsâ Aleyhisselâma:

"Sen, kim'sin?" diye sordu.

İsâ Aleyhisselâm:

"Ben, İsâ b.Meryem'im!" dedi.[110]

Kral:

"Ben, krallığı, bıraktım, sana, tâbi' oldum!" dedi,[111] krallıktan ayrılıp bazı ar*kadaşlarıyla birlikte İsâ Aleyhisselâma tâbi oldu[112] ki, işte, İsâ Aleyhisselâmın Havarileri, bunlardı.

Havarilerin, Boyacılar[113] veya Avcılar, ya da, daha başka meslekten oldukla*rı da, söylenmiştir.[114]

İsâ Aleyhisselâmın Havarileri hakkında Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyrulur:

"Vaktâ ki, İsâ, onlardan (İsrail oğullarından, ısrarla taşan) küfrü, his etti de:

"Allah'a (doğru giden yolda) bana, yardım edecekler kim?" dedi.

Havariler:

"Biziz, Allah'ın Yardımcıları!

Biz, Allah'a, inandık.

Sen de (Ey İsâ!) Şâhid ol ki: biz, muhakkak, Müslümanlarız!" dedifler)."[115]

İsâ Aleyhisselâmın yanındaki Havariler, on iki kişi idiler.[116]

Onların isimleri şöyledir:

1) Butrus,

2) Enderais (Enderavüs),

3) Tumas,

4) Filibüs,

5) Yuhannes (b. Zebdî),

6) Yâkubüs (Yâkub b.Zebdî),

7) İbn.Selma (Telma),

8) Simun (Şem'un),

9) Matta,

10) Yâkub b.Halkya,

11) Tüddavüs,

12) Yudüs Zekeriyya Yuta.[117]

Havarîler, acıktıkları zaman, İsâ Aleyhisselâma:

"Ey Allah'ın Ruhu! Biz, acıktık!" derlerdi.

İsâ Aleyhisselâm da[118], ovada veya dağda[119], elini, yere vururdu.

Oradan, her bir insan için, iki ekmek çıkar[120], onları, yerlerdi.[121]

Susadıkları zaman da:

"Ey Ruhullâh! Biz, susadık!" derlerdi.

İsâ Aleyhisselâm da, ovada veya dağda, elini, yere vurur, yerden, su çıkar, içerlerdi.

Havariler:

"Ey Ruhullâh![122] Bizden daha faziletli kim var?:

İstediğimiz zaman, bize ekmek yediriyorsun.[123]

İstediğimiz zaman[124], bize, su içiriyorsun![125]

Hem de, Sana iman ettik ve sana, tâbi olduk!" dediler.

İsâ Aleyhisselâm:

"Eli ile çahşan[126]

Elinin kazancından yiyen kimse, sizden daha faziletlidir." dedi.

Bunun üzerine, Havariler, ücretle elbise yıkayarak geçinir oldular.[127]


Sâm b. Nûh Aleyhisselâm'dan Gemi Hakkında Bilgi Alınışı:


İsâ Aleyhisselâm; bir gün, Havarilerle birlikte iken[128], İsâ Aleyhisselâm, Nûh Aleyhisselâmın gemisini tavsif[129], Nûh Aleynisselâmdan, Tûfan'dan ve Gemi'-den bahsedince[130], Havariler:

"Keski, gemiyi gören bir kimseyi, bize[131], diriltmiş[132], göndermiş[133] olsay*dın da[134], o, bize, onu, anlatsa[135], tarif etseydi!" dediler.[136]

İsâ Aleyhisselâm, kalkıp küçük, düz bir tepeye[137], oradaki kabre kadar gitti.[138]

Elini, yere uzatıp oradan bir avuç toprak aldı[139]: "Bu, nedir biliyor musunuz?" diye sordu. Havariler:

"Allah ve Resulü, daha iyi bilir!" dediler.[140]

İsâ Aleyhisselâm:

"Bu, Sâm b.Nûh'un[141] kabridir!

İstiyorsanız, onu, sizin için, dirilteyim!" dedi.

Havariler:

"Olur! Dirilt!" dediler.[142]

İsâ Aleyhisselâm, Allâh'a[143], İsm-i Âzam'ıyla[144] dua etti.[145]

Toprak yığınına, asasıyla vurup:

"Allah'ın izniyle[146] diril![147] kalk!" deyince, başının saçı[148], saçının yarısı[149] ağarmış olduğu halde[150], Sâm b.Nûh[151] veya Hâm b.Nûh[152], başından, top*rağı silkerek ayağa kalktı[153], kabrinden çıktı.[154]

"Yoksa, Kıyamet mi koptu?" dedi. İsâ Aleyhisselâm: "Hayır! Kıyamet, kopmadı.

Fakat, ben, Allâh'a[155], İsm-i Âzam'ıyla[156] dua ettim.[157] Allah da, seni, dirilt*ti." dedi.[158]

İsâ Aleyhisselâm, ona:

"Sen, böyle, saçı, ağarmış olarak mı ölmüştün?" diye sordu.

O:

"Hayır! Ben, genç iken ölmüştüm.

Fakat, şimdi, kıyamet koptu sandım da, saçım ağardı!" dedi.[159]

Sâm b.Nûh Aleyhisselâm, beş yüz yıl yaşamıştı.

O zaman, saç hiç ağarmazdı.

Halbuki, onun saçının yarısı ağarmıştı.[160]

Havârîler, ona, gemi hakkında, bir takım sorular sordular.[161]

O da, onlara, geminin haberini, haber verdi.[162]

Nûh Aleyhisselâmın gemisini, anlattı.[163] Sonra da:

"Bu, İsâ b.Meryem'dir. Ona, tâbi olunuz!" dedi.[164]

İsâ Aleyhisselâm, ona:

"Öl artık!" dedi.

Sâm b. Nuh Aleyhisselâm:

"Bana, Allah, ölüm sarhoşluğunu tekrarlamamak şartıyla!" dedi.

İsâ Aleyhisselâm, Yüce Allah'a düa etti.

Allah da, onun ölümünü, öyle yaptı.[165]

İsrail Oğullarının İstekleri Yapılmazsa, İsâ Aleyhisselâmı Yakmağa Kalkışmaları:


İsrail oğulları[166], İsâ Aleyhisselâma: "Bize, Uzeyr'i, dirilt!

Yoksa, seni, ateşte yakarız!" demişler[167] ve İsâ Aleyhisselâm için, üzüm odunlarından pek çok odun toplamışlardı.

O zaman, İsrail oğulları, ölülerini, taş sandıklar içine koyarlar, sandıkların üzer*lerine de, taştan, iyice kapanan kapaklar, geçirirlerdi.

Uzeyr Aleyhisselâmın kabrini de, arkasında ismi yazılı olduğu halde buldular. Bütün uğraşmalarına rağmen onu, kabrinden çıkarmağa güc yetiremediler.

Dönüp İsâ Aleyhisselâma haber verdiler.

İsâ Aleyhisselâm, içinde su bulunan bir kabı, onlara, uzattı ve:

"Bu suyu, onun kabrinin üzerine saçınız!" dedi.

Saçtılar.

Kapak, açıldı.

İsâ Aleyhisselâmı, götürdüler.

Uzeyr Aleyhisselâm, kefeninin içinde, öylece duruyordu.

Sonra, elbisesini, üzerinden soydular.[168]

İsâ Aleyhisselâm, Yüce Allah'a düa etti.[169]

Uzeyr Aleyhisselâma da:

"Ey Uzeyr! Yüce Allah'ın izniyle, diril!" dedi.

Uzeyr Aleyhisselâm, dirilip oturduğu zaman, İsrail oğulları, bütün bunları, göz*leriyle, gördüler.[170]

Kendileri de; İsâ Aleyhisselâm hakkında[171]:

"Ey Uzeyr![172] Şu Adam için, şehâdette bulunur musun?" diye sordular,

Uzeyr Aleyhisselâm:

"Ben, onun, Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna, şehâdet ederim!" dedi.[173]

Bunun üzerine, İsrail oğulları:

"Ey İsâ! Bizim için, Rabbine dua et te, onu, bizim aramızda, sağ olarak bulun*dursun!" dediler.

İsâ Aleyhisselâm:

"Onu, kabrine iade ediniz!" dedi.

Uzeyr Aleyhisselâm, kabrine iade edildi ve öldü.

İsâ Aleyhisselâma, iman eden, iman etti; küfründe, direnen de, küfründe direndi.[174]

İsâ Aleyhisselâm; İsrail oğullarına, böyle, Mucizelerle gönderildiği zaman, onların münafık ve kâfir olanları, şaşırıyorlar, alay ediyorlar:

"Filanın, dün gece yediği ve evinde biriktirdiği şeyleri, onlara, haber veriyor*muş!?" diyorlar;

Bu; Mü'minlerin imanlarını, kâfir ve münafık olanların da, küfürlerini ve şüphe*lerini artırıyordu.

Ölüleri, diriltme mucizeleri ise, kâfir ve münafık yahûdileri, büsbütün kızdı*rıyordu.[175]

Matta İncil'inde bildirildiğine göre: İsâ Aleyhisselâmın, Havra da hikmetli, ib*retli temsillerle yaptığı konuşmadan da, şaşkına dönen Yahûdîler:

"Bu Adam'ın, bu hikmeti ve bu kudret işleri, bu şeyieri, nereden geliyor?!" de*diler, Ona, Peygamberliği yakıştıramadılar ve Peygamberliğine inanmadılar.

Bunun üzerine, İsâ Aleyhisselâm, onlara:

"Bir Peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde itibarsız de*ğildir." dedi.

Onların imansızlıklarından dolayı, orada çok kudret işleri yapmadı.[176]


Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 22:04.

Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0