Ruhani

Ruhani (https://www.ruhani.net/)
-   Kur'an-ı Kerim Ve Hadisler (https://www.ruhani.net/kuran-i-kerim-ve-hadisler/)
-   -   Ölüler İçin Yapılan İyilikler Onlara Fayda Verir (https://www.ruhani.net/kuran-i-kerim-ve-hadisler/429-oluler-icin-yapilan-iyilikler-onlara-fayda-verir.html)

Sahir 01-21-2012 14:43

Ölüler İçin Yapılan İyilikler Onlara Fayda Verir
 
İnanç esaslarına ilâve edilen hususlardan biri de dirilerin ölülere duası, onlar adına sadaka vermesi kendilerine büyük ölçüde fayda verir. Mutezile bu görüşe muhaliftir. Dayandığı delil Allah'ın hük*münün değişmeyeceği her nefsin kazandığı karşısında rehin olma*sıdır. Kişi başkasının ameli ile değil kendi ameli ile cezalandırılacak, yahut mükafatlandırılacaktır. Mutezilenin bu görüşü ve dayandığı delillere karşı şöyle cevap berilmiştir: Ölüler hakkındaki hükmün de*ğişmemesi, ölülerin kendilerine nisbetledir. Dirilerin kendilerine ya*pacakları duaların onlara fayda vermesine aykırı değildir. Zira dua*nın onlara fayda vermesinin yine kaza ile (Allah'ın hükmü ile) ol*ması caizdir. Sahili hadislerde ölülere dua etme hususunda, özellik*le cenaze duası hakkında hadisler vardır. Bu hadisler selef âlimle*rine intikal etmiştir ve sonradan gelen âlimler bunun üzerinde itti*fak etmişlerdir. Cenaze duasında ölülere fayda olmasa bu hadislerin faydasız ve boşuna olması gerekirdi. Belki Kur'an-ı Kerîm'de ölülere dua etmekle ilgili âyetler vardır, Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Ya rabbi beni küçükken terbiye ettikleri gibi onlara merhamet et.” [484]

“Rabbim. Beni, ana-babamı, evime mümin olarak girenleri tüm mümin erkekleri ve mümine kadınları mağfiret et.” [485]

“Ey rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman edenleri mağfiret et.” [486] .Şâ'd b. Ubade'den rivayet edildiğine göre kendisi Hz. Peygam*bere: “Yâ resulellah! Sa'd'ın anası vefat eti. Onun için hangi sadaka daha faziletlidir? diyerek sordu. Hz. Peygamber sallellahu aleyhi vesellem de:

“Sudur, buyurdu. Bunun üzerine bir su kuyusu kazdı. Ve bu kuyu Sa'd'ın anasına aittir, dedi.”

(Bu hadisi Ebû Davud ve Nesaı çıkarmışlardır.) Akâid Şerhinde zikredildiği üzere, bir âlim veya öğrenci bir kö*ye uğradığı zaman Allah Teâlâ onlar hürmetine kırk gün o köyün kabristanında defnedilen ölüler üzerinden azabı kaldırır. Celâleddin es-Suyuti bu hadis'in aslı olmadığını açıklamıştır.

Ronevi bu konuda diyor ki: Ehl-i Sünnet âlimlerine göre bir in*sanın, namaz, oruç, hac, sadaka ve benzeri ibadetlerin sevabını baş*kasına bağışlaması caiz değildir, diyor. Şafiî bunu sadakalarla ma*lî ibadetlerde ve hacta caiz görmüştür. Ancak kabristanda Kur'an okununca ölüye Kur'an dinleme sevabı yazılır, fakat Kur'an'ın se*vabı ona ulaşmaz. Bunun gibi, namaz, oruç ve malî olmayan bütün taat ve ibadetler de böyledir. Ebû Hanîfe ve ashabına göre ise iba*detlerin sevabını ölüye bağışlamak caizdir ve bağışlanan sevap ölü*ye ulaşır.

Malî olmayan ibadetlerin sevabının ölüye ulaşmasını kabul et*meyenler Allah Teâlâ'nin şu âyetine dayanıyorlar:

“İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” [487]Bu âyet-i kerîme ya*nında Hz. Peygamber sallellahu aleyhi vesellem'in:

“Âdemoğlu öldüğü zaman üç şey dışında bütün amellerinin sevabı kesilir.” [488] hadisini delil getiriyorlar.

Buna karşılık cevabımız şudur: Yukarıdaki âyet bize delil teş*kil eder. Zira yaptığı amelin sevabını başkasına hediye eden kişi de bu sevabı o başkasına ulaştırmaya çalışmıştır. Dolayısıyla bu gayretinin sevabı kendisine ait olur. Amelinin sevabı ölüye ulaşma*dıkça bu gayret ve çalışmasının sevabı kendine yazılmaz. Dolayı*sıyla bu ayet aleyhimize değil, lehimize bir delil teşkil eder. Hadîs-i şerif ise ölünün kendi amelinin kesildiğine delalet eder. Biz de bu*na hükmediyoruz. Ancak buradaki bahsimiz, dirinin yaptığı amelin sevabının ölüye ulaşıp ulaşmaması hakkındadır. Sevabı ölüye ulaştıran Allah Teâlâ'dır. Zira ölü kendi başına amel edemez. Uzaklık ve yakınlık Allah Teâlâ'nın kudreti hakkında birdir. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“Bana dua edin ki, kabul edeyim.” [489]

Bu ayette Mutezileden bazılarının iddialarına cevap vardır. Orılar şöyle diyorlar: Dua, bir kimse hakkında verilen hükmü boz*maya tesir etmez. Buna karşılık verilen cevap şöyledir: Dua, kazaya uygun olursa belâları defeder.

Hülâsa muallakta bulunan kaza değişebilir. Mübrem olan (ke*sinleşmiş olan) kaza böyle değildir. Allah daha iyi bilir.

Dua ise ibadetin mıhıdır. İster kazaya uygun olsun, ister olma*sın durum bu şekildedir. Çok kerre dua belâları hafifletir. Dua et*menin mi, yoksa sükut etmenin mi daha faziletli olduğu hususunda da ihtilâf edilmiştir. Bir görüşe göre birincisi yani dua etmek daha faziletlidir. Çünkü duanın kendisi de bir ibadettir. Bu ise yapılması istenen bir emirdir aynı zamanda. Hükmün akışına göre sükut ve rıza göstermek rıza yönünden daha tamamdır. En iyisi lisanla dua edip hükmün akışına göre kalb ile hamdetmek suretiyle her ikisini toplamak daha tamam bir iş olması uzak bir ihtimal değildir. En iyisi şöyle demektir: Vakitler çeşitlidir. Bazı vakitlerde dua etmek daha faziletlidir. Bazı vakitlerde ise sükût etmek daha faziletlidir. Bunların arasındaki fark bir işarettir. Kim kalbinden dua etmeğe işaret bulursa o vakit, dua etme zamanıdır. Nitekim şöyle buyu*rulmuştur: “Kime dua etme kapıları açılırsa ona kabul kapıları, ya*hut rahmet, yahut Cennet kapıları açılır.” Kim de kalbinde sükut etmeğe dair bir işaret bulursa bu da sükut etme vaktidir. İbrahim aleyhisselâm ateşe atıldığı zaman Cebrail aleyhisselâm kendisine bir ihtiyacın var mıdır? sorusunu sorduğu zaman şöyle cevap ver*mişti: Sana ise ihtiyacım yoktur. Cebrail aleyhisselâm: Rabbinden iste, deyince de: O'nun halimi bilmesi, istemekten daha yeterlidir, cevabını verdi. İbrahim aleyhisselâm'ın ateşten kurtulması bu şekil*de Allah'a tam güvenerek sükût etmesi ile olmuştur İbrahim aleyhisselâm ateşte yedi gün kalmış idi. Bir rivayete göre ise kırk gün kalmış olup ateşe atıldığı zamanki yaşı on altı idi. Şöyle demek de caizdir. Kulun nasibi, yahut Allah'ın hakkı olan işlerde dua etmek daha iyidir. Yalnız dua edenin nefsine ait hisse bulunan işlerde dua etmemek, sükut etmek daha iyidir.

“Akîdet'üt-Tahavi” adlı kitabın sârini şöyle diyor:

“Ehl-i Sünnet âlimleri iki noktadan dirilerin amellerinin ölülere fayda vereceğin*de ittifak etmişlerdir. Bunlardan biri ölünün hayatında sebep oldu*ğu işler. Diğeri müslümanların ölüler için duası, günahlarının affı*nı istemesi ve sadaka vermesidir. Haccın ölülere fayda vermesi hak*kında ise ihtilâf vardır. İmam Muhammed b. Hasan'dan rivayet edil*diğine göre, hac için yapılan harcamanın sevabı ölülere ulaşır. Hac ise yapanındır. İlim adamlarının çoğunluğuna göre ise haccın se*vabı hac yapılan kişiye aittir. Doğrusu da budur.

Oruç tutmak, Kur'an okumak ve Allah'ı zikretmek gibi bedenî ibadetlerin sevabının ölüye ulaşması hakkında da ihtilâf edilmiştir. Ebû Hanîfe, İmam Ahmed b. Hanbel ve Selef âlimlerinin çoğunluğu bu gibi ibadetlerin sevabının ölüye ulaşacağı görüşündedirler. Sâfiî ve Maîîkî Mezhebinden meşhur olan görüş ise bu gibi ibadetlerin sevabının ölülere ulaşmayacağıdır. Kelâmcıların bidatçılarından ba*zılarına göre duadan başka hiçbir şey ölüye ulaşmayacaktır. Bu görüş Kitap ve Sünnetle reddedilmiştir. Allah Teâlâ'nın “İnsan için çalıştığından başkası yoktur.” âyetini delil olarak ileri sür*mesi ise reddedilmiştir. Çünkü bu âyet bir kimsenin, başkası*nın çalışmasından faydalanmasını yasaklamıyor. Yalnız başkasının çalışması, ile çalışmadan bir şeye malik olmayı nefy etmiştir. İkjsi arasında açık bir fark vardır. Allah Teâlâ bir kimsenin ancak ken*di çalıştığına sahip olacağını ve başkasının çalışmasının başkasına ait olduğunu haber vermiştir. Bu kazancını başkasına vermek iste*se de, istemese de kazanç kendinindir. Allah Teâlâ, kişi yalnız kendi kazancından faydalanır, buyurmamıştır. Malî ibadetlerin sevabının ölüye ulaşacağına delâlet eden delillerden biri de Câbir radıyellahu anh'tan rivayet edilen şu hadis-i şeriftir.

Câbir radıyeliahu anh şöyle demiştir; Hz. Peygamber sallellahu aleyhi vesellem ile beraber Kurban bayramı namazını kıldım. Na*mazdan ayrılınca bir koç getirip onu kurban etti. Keserken

“Bismillahi Allahu Ekber, Allah’ım, bu kurban benden ve ümmetimden kur*ban kesmeyenler içindir.”[490]

[491] Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği hadiste ise Peygamber'in iki koç kurban ettiği, bunlardan birini kendisi için, diğerini ise üm*metinden kurban kesmeyenler için kestiğini beyan buyurmuştur.

Kurbandan maksat, kan akıtmaktır. Hz, Peygamber bunu baş*kası için de yapmıştır, Bedenle yapılan hac ibadeti de böyledir. Hac*ta mal esas değildir. Mal ancak hac ibadetinin ifasına için vesiledir. Görmüyor musun ki. Mekkeli bir müslüman mükellef yürümeğe gü*cü yettiği zaman mal şartı olmaksızın bu vazifeyi ifa edebiliyor. En doğrusu da budur. Şunu kasdediyorum. Hac mal ve beden ibadetin*den mürekkeb değildir. Belki halis olarak bedenî bir ibadettir. Ebû Hanife'nin sonradan gelen ashabından bir topluluk bu görüşü kabul etmişlerdir. Ben derim ki bu sağlam bir görüş değildir. Zira bedenîn sıhhati haccın edasının şartıdır. Bu sebeple yapamayan kimseye vekil göndermek, yahut vekil gönderilmesini vasıyyet etmek gere*kir.

Sonra ücretsiz ve nafile olarak Kur'an okumak ve bu okunan Kur'an'ı ölünün ruhuna bağışlamak, ölünün ruhuna ulaşır. Bir kimse ölmeden kabrinde Kur'an okunmasını ve Kur'an okuyana malın*dan bir şey verilmesini vasıyyet ederse bu vasıyyet batıldır. Çünkü bu ücret manasındadir. “El-İhtiyar”da da böyle yazılmıştır. Bu gö*rüş, taat ve ibadetlerden dolayı ücret taleb etmenin caiz olmaması*na dayanmaktadır. Ancak, Kur'an öğrenene ve öğretene bir yardım olmak üzere bir hediye verilirse bu sadaka cinsinden olduğu için caizdir.

Sonra, bir rivayete göre, kabirler yanında Kur'an okumak Ebû Hanife, Ahmed b. Hanbel ve İmam Mâlik'e göre mekruhtur. Çünkü bu sonradan icad edilmiş bir bidattir. Sünnette böyle bir şey gelmemiştir. Bir rivayete göre ise Ahmed b. Hanbel ile Muhammed b. Ha*san, kabir üzerinde Kur'an okumanın mekruh olmadığını söylüyor*lar. Çünkü İbn-i Ömer'den, vefatında defnedilirken kabri üzerinde Bakara suresinin başının ve sonunun (yâni Fatiha ve Eliflâm Mîm ve Amennerresulu) âyetlerinin okunmasını vasıyyet ettiği rivayet edilmiştir. Allah Teâlâ daha iyi bilir.

kaynak: Fıkh-ı Ekber Serhi

Hanedan 01-23-2012 23:34

Allah c.c tüm yakınlarımızın günahlarını affetsin kabir azabından korusun..

musemma 01-24-2012 02:31

birgün herkes toprak olacak bunu aklımızdan hiç çıkarmamalıyız

SİMGE 01-27-2012 11:55

ben yasin okuduğumda ölmüşlerimize bağışlarım Allah kabul etsin ,insanlar hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor inş bizede okuyanlar olur


Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 04:01.

Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0