Ruhani

Ruhani (https://www.ruhani.net/)
-   Kur'an-ı Kerim Ve Hadisler (https://www.ruhani.net/kuran-i-kerim-ve-hadisler/)
-   -   İlmin üç mertebesi (https://www.ruhani.net/kuran-i-kerim-ve-hadisler/2724-ilmin-uc-mertebesi.html)

Bahamra 10-12-2012 14:42

İlmin üç mertebesi
 
“Çokluğunuzla övünmeniz sizi aldattı. Ta kabre varıncaya kadar. Dikkatli olun! İleride bileceksiniz. Sonra ileride daha iyi bileceksiniz. Keşke, İlme’l-yakîn bilmiş olsaydınız. Cehennemi göreceksiniz. Sonra ayne’l-yakîn görerek bileceksiniz. Sonra o gün dünyadaki nimetlerden hesaba çekileceksiniz.” (Tekasür, 102:1–8)

Cenabı Allah'ın ilmin 3 mertebesi bu ayette görme, duyma vasıfları ile anlatılıyor. Anlama, bilme mertebesi Hakka’l-yakîn terimi ise “İnkâr edenlerin kaynar suların bulunduğu, cehenneme kesinlikle girecek, hakka’l-yakîn kesinliğinde görecektir.” (Vakıa, 56:92–95) “Bu Kur’ân-ı Kerimin bilgileri hakka’l-yakîn mertebesinde kesin bilgileri muhtevidir” (Hakka, 69:51) ayeti ile bildirilmiştir.

İlmin üç mertebesi vardır. Bunlar, İlme’l-Yakîn, Ayne’l-Yakîn ve Hakka’l-Yakîn dır.
İlme’l-Yakîn: İlim ile bir şeyi bilmek ve tanımaktır. Bu bilgi kesinliği ispatlanmış olan bilgidir. Kesinliği delillerle ispat edilmeyen şeye bilgi denmez, malumat denir. Bilginin yakîn mertebesi kesin bilgidir.

Ayne’l-Yakîn: Gözle görerek bilmek anlamında bilginin ikinci mertebesidir. Gözle görme ve algılama yakîn mertebesinde olursa kesinlik ifade eder. Aksi takdirde göz yanılması gibi gerçek olmayan algılamalardır.

Hakka’l-Yakîn: Bir bilginin hakikatine erme hadisesidir. Bilgi ve marifet mertebelerinin en yükseği olan bu mertebenin de çok mertebeleri vardır. Bu bilginin de yakîn mertebesine ulaşması ile kazanılan kesin bilgidir. Bu mertebe ilmi yaşama, hakikatine erme ve şüpheye yer bırakmadan işin doğrusunu anlama mertebesidir.

Bilgi aklî kesinliğe ulaşırsa İlme’l-yakîn, tecrübeye dayanırsa ayne’l-yakîn, içselleştirerek bizzat yaşanırsa hakka’l-yakîn mertebesine çıkmış olur.
Duyarak, okuyarak kazanılan bilgi ilme’lyakîn bilgidir. Sem’iyyat olarak adlandırılan bilgi kesinlik kazanırsa ilmî bilgidir.
Duyduğu şeyi bizzat görerek bilgi sahibi olunursa ayne’l-yakîn mertebesine ulaşır.
Kul yaşantısını bilgiyle sürdürürse hakka’l-yakîn mertebesine ulaşmış olur.

Marifetullah ta anlatılan şekliyle; Birincisi “Su” gibi görünen ve hissedilen ama parmaklarla tutulmayan delillerdir.
İkinci kısmı “Hava” gibi hissedilen; ama görülmeyen ve tutulmayan delillerdir. Üçüncü kısım ise “Nur” gibi görünen ama tutulmayan ve hissedilmeyen delillerdir ki buna karşı ancak kalp gözü ile bakılınca ve ruh ve kalb ile yönelince kendi kendine gelen marifet nurlarıdır. İşte bu Hakka'l yakin dir.

İlme’l-yakîn mertebesi birçok delillere ve burhanlara dayanarak imanda terakki etme sürecidir. Ayne’l-yakîn mertebesi ise kâinatı bir kitap gibi okuma derecesine insanı yükseltir ve bunun da binlerce mertebeleri vardır. Tüm varlıklarda Allah’ın isim ve sıfatlarını ve şuunatının tecelliyatını müşahede eder. Kendi içinde binlerce mertebesi bulunan Hakka’l-yakîn mertebesi ise sahibini pek çok yüksek makamlara yükseltir.

Bahamra 10-18-2012 14:35

İmanın ilk başlangıç hali:
a. Biliştir (İlmel yakın) : İmanın 6 maddesini bilir ve inanır, bu iman geçerlidir. İnsanın dürüst bir kul olmasını sağlar. İman sevgisiyle iç içe yücelip coşkuya erişince;
b. Buluş (Aynel yakın) başlar. Kalb ile Allah'a ayine olarak O'nun güzelliğini bulup O'na imandır, çok yücelere has bir imandır.
c. Oluş (Hakkel yakın) : Tüm kulluk evhamından kurtulup Allah sevgisiyle dola dola teklik sırrına ermek, Allah'da yok olmaktır.
İman konusunda Kur'an'ın getirdiği çok önemli bir mesele, iman edenlerin kalplerinde bir gönül sırrı olduğu, etmeyenlerinse kalplerinin sağırlaştığı, duygusunu yitirdiği kuralıdır.
Bazı Batı düşünürleri, imanın teşekkülünü bir ruhsal olay ya da fikir meselesi sanmışlardır. Bir takım bilgisiz okumuşlar ise imanı yüzeydeki bilgilere dayamışlar hatta bir eğitim meselesi kabul etmişlerdir. Yanlıştır. Allah'a İman bahsinde en ehil kafaların, nice bilim adamlarının inandıklarını göreceğiz. Buna karşın bilgisizliği tüm tarihçe bilinen Nemrut, Ebucehil inanmamıştır.
Hiç hatırdan çıkarmamak gerekir ki, inanmak bir gönül san'atıdır. Evrenin seçkin varlığı insana has bu san'attan yoksun olanlar helâkdedir, perişandır.

Bahamra 11-02-2012 17:51

Güncel

zeinarda 11-06-2012 02:19

Elinize sağlık.......


Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 20:16.

Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0