Ruhani  

Go Back   Ruhani > Gizli İlimler > Havas İlmi Genel Bilgiler
Kayıt ol Yardım Topluluk Ajanda Bugünki Mesajlar Arama

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 09-15-2012, 00:14   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 0
Konular: 37

Karma Puanı: 10

Standart Esma Okumanın Zararı Varmıdır

Esmaül Hüsna
“Esmalar’ın Gizli Hazinesi” adlı kitabımı almanızı rica ediyorum. Bu kitabın geliri çocuk okutmaya gidiyor. Yazar hakkına düşen gelirden tek kuruş bile almıyorum, kendim için bile kullandığım kitabı parasını ödeyerek aldım. Çok faydalanacağınız bir kitap olduğunu düşünüyor ve bu kitabı alanlara şimdiden teşekkür ediyor ve Allah razı olsun diyorum.

İnsan olmak onurludur çünkü biz insanlara yaradılış esnasında kendi ruhundan üfleyen Allah, 99 sıfatının enerjilerini de bizlere vermiştir. Akıl, fikir ve özgür irade veren Allah bizlerin bu güçlere sahip olmamızı arzu etmiştir. O ne cezalandırır, ne de ödüllendirir. İnsanlar kendi seçimleri ve eylemleri sonucunda kendileri cezalandırırlar ya da ödüllendirirler yani Kur’an’ın söyleyişi ile kendi öz benliklerine eza ederler ya da sefa sürdürürler. Bir insanın dışarıda bir güç araması başka insanlardan medet umması Allah’ın istemediği bir davranış modelidir. Ayrıca Allah’ın sıfatlarına sahip olan bir kişinin kendi gücünü inkâr etmesidir ki bu davranış, tüm canlılar içerisinde en onurlu olan insanın kendine dolayısıyla Allah’a yaptığı hakarettir. Size şah damarınızdan yakınım diyen Allah, Hz. Adem’e öğrettiği gibi biz tüm insanlara da öğretmiştir kendi isimlerini. Melekler bile bilmezler onlar sadece görevlidirler. Emir kuludurlar ve biz ademoğulları gibi özgür iradeleri ve seçim yapma güçleri yoktur.

Kozmik alanda tüm bilgiler mevcuttur ve aynı zamanda tüm bilgiler genetik şifremize kodlanmıştır. Dileyen ve alanda sabırla çalışan herkes bu bilgilere ve güçlere ulaşabilir. Esmaların yani Allah’ın güzel sıfatlarının okunma sayıları vardır. Seçmiş olduğunuz Esmayı sürekli verilen sayılar doğrultusunda zikr ederseniz yani tekrar ederseniz, kozmik alana ulaşıp, ilgili alanla bağlantı kurarsınız. Bu şu demektir, Esmaların görevlileri olan enerji kuvveleri (melekler) size ilgili konularda yardımcı olurlar ve görünüz görünmez destekler alır, aklınıza gelmeyecek güzellikler yaşarsınız. Bu yaşanan güzellikler hem maddi hem de manevi anlamda gerçekleşir. Böylesine güzel bir öğretiyi bize sunan Allah’ın istediği, bu Esmaları kullanmamızdır. Böylelikle İnsan olma onuruna sahip olarak, kimseden medet ummadan, kendi gücümüze sahip çıkarak bir ömür sürmemiz ve böylelikle tekâmül etmemiz sağlanabilecektir.

’Rahim’ sıfatını taşıyan biz ademoğulları merhametli olabildiğimiz gibi, ‘Kahhar’ sıfatını taşıyan bizler aynı zamanda kahredici, yok edici de olabiliyoruz. Her birey kendi özünde tüm Esma’ların özelliklerini taşır, bunlardan bazıları daha baskındır. Bu baskınlık sizin karakterinizi oluşturur. Yaşam deneyimlerinizden ya da kendi davranış modellerinizden memnun değilseniz, esmalar içerisinden size değişim dönüşüm yaptıracak bir esma seçebilirsiniz. Allah biz Ademoğullarına ve Adem kızlarına bu Esma’ları boşuna öğretmemiştir, kitaplarda bilinmeyen bir öğreti olsun hiç istememiştir. Tüm bu bilgileri, bizler kullanalım ve ona geri dönerken ona layık olabilelim diye öğretmiştir. Kendi yaşamlarımız ve deneyimlerimizi oluşturuyoruz bu nedenle her birimiz kendi yaşamlarımızın mimarları olan yaratıcılarız.

Kuantum mekaniği ve Tasavvuf öğretileri der ki: ‘Her zerre bütünün bilgisini taşır.’

Her zerremiz tüm bilgilere ve Allah’ın sıfatlarının bilgisini taşımaktadır. Artık bu bilgileri ve güçleri açığa çıkarma zamanı geldi. Kuantum olasılıklar sahasındaki Aydınlanma yolcuğumuzda hakikati öğrenmeyi seçmenin, kendi gücümüzü ortaya çıkarmanın, idrak ederek farkındalıkla yaşamanın, insan olma onurunu taşımanın, Kahhar, Cabbar değil, Rahim ve Vedud olmanın zamanı geldi…

Zikrettiğiniz zaman adlandırılamayacak kadar güzel bir alana giriyorsunuz ve inanın bana dünyada böyle bir haz yok. Her şeyle BİR olduğunzu, BİR’in parçası olduğunuzu hissetmek yüreğinize sevgi, sefkat, güven ve huzur enerjilerini dolduruyor.

Kendini mucizenizi yaratın. Uyguladığınızda hakikaten çok şaşıracaksınız.

şimdi başlama zamanı. Arzu ettiklerinize göre seçin Esma’nızı.

Aydınlanma ve uyanış vakti geldi.

SORULAR VE CEVAPLAR



Soru 1: Zikir etmek zararlıdır diye duymuştum ve korktuğum için bir türlü zikredemedim. Zikretmenin zararı var mıdır?



Cevap1: Önce ben size Allah’ın yanıtı vereyim: “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin” (Azhab suresi 41. Ayet)



Ayette görüldüğü üzere, Kuran’ı Kerim Allah’ın adını daima zikrediniz der. Yunus Emre, Mevlana, Abdulkadir Geylani, İbrahim Hakkı Erzurumluoğlu gibi tasavvuf bilginleri daima zikir çekmişlerdir ve bu çalışmaların önemle üstünde durmuşlardır. Ancak bilinçli olarak pek çok bilginin gizli kalması ve üstünün örtülmesi amacıyla bu konuda yanlış inanışlar insanlara bilerek verilmiştir kişiler zikirden duadan uzaklaştırılmıştır. Zikir ve dua belirli kurallara bağlı gösterilmiş ve ibadetten uzaklaştırılmıştır. Kur’an duvarlarda asılı kalmış, müslümanım diyen kişiler tarafından bile anlamı bilinerek okunmamıştır. “İkra- yani idrak ederek oku” diye vahyolmaya başlayan kutsal kitabımızın hakkı verilmemektedir.

Zikrettiğiniz zaman varlığınızda kayıtlı olan Allah’ın sıfatlarının ortaya çıkması ne yazık ki belirli zümrelerin işine gelmemiştir. Allah katında herkes eşittir ve her bilince aynı yetenekler ve güçler verilmiştir. Bu durum kendisine bağlı olunmasını isteyen kişilerin işine gelmemiştir. Okursanız başkalarının söylediklerinin doğru mu yanlış mı olduğunu anlarsınız, ya size söylenenler doğru değilse ya yanlış yoldaysanız okumadan nasıl bilebilirsiniz ki. Bir başkasına tabii olmak Allah’ın istemediği ve şirk kabul ettiği bir durumdur. Sadece ve sadece size şah damarınızdan yakın olan bizlerde ve tüm evrende varlığını gösteren Allah’a tabii olmak gerekmektedir.

Zikretmek son derece faydalıdır hatta gereklidir. Bunun yanı sıra bazı esmalar bıçak sırtı gibidir yani olumlu ve olumsuz sonuçlar doğuran yönleri vardır. Mesela ‘Ya Kahhar’ esmasını haksız bir durumda çekerseniz, öz benliğiniz bu durumun farkında olduğu için kahır enerjisini size yönlendirir. Haksız yere ve kötü niyetlerle asla zikir çekmeyiniz çünkü size zarar verir. Bunun dışında aldığınız her nefeste çekeceğiniz zikir sizi yüceltecektir.



Soru 2: Zikir çalışması yaparken mekânın önemi var mıdır?

Cevap 2: “Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler” (Al-i İmran suresi 191. Ayet)



Ayette açıkça belirtildiği gibi her daim her yerde zikredilebilir. Bu nedenle zikretmeyi ertelemeyin ve her yerde kalbinizden zikredin. Bunun dışında bazı mekânların yüksek enerjileri bulunmaktadır; Kâbe gibi, duaların toplu olarak yapıldığı cami, klise gibi ibadet yerleri olan mekânlar yüksek enerjiye sahiptirler. Bu mekanlarda enerji vorteksleri bulunduğundan beyin dalgaları herhangi bir engelle karşılaşmaksızın oluşum için çok daha rahat yönlendirilebilmektedir. Bazı dağlar ve mağaralarda da yüksek enerji alanları da bulunmaktadır. Bu nedenle bu gibi yerlerde yapılan dualar yani niyetlerin beyin dalgalarıyla yönlendirilmesi oluşumu netleştirmekte ve hızlandırmaktadır.

Evimizde yaptığımız çalışmalarda Kâbe yönüne dönmek bu nedenle faydalıdır. Enerjiyi daha yoğun yönlendirmenizi sağlar. Amaç beyindeki enerjiyi aktive etmek ve belirlenmiş bir niyete yönlendirmek olduğu için konsantrasyonunuzu bozmayacak bir ortam yaratmanızda fayda vardır. Bu nedenle sessiz bir ortamda yapılan zikir çalışması çok daha etkili olacaktır.

“….göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler”

Yukarıdaki cümle üzerine düşünün…Bizlerden istenen yaradılışı düşünmek, sorgulamak ve araştırmaktır ve gerçek ibadet budur. Özellikle Allah ve yaradılış hakkında düşünmekten uzun yıllar boyunca men edilmeye çalışıldık, çarpılırız diye korkutuldukJ Hâlbuki Allah’ın isteği idrak etmek için düşünmemiz. Zikir çekme esnasında Allah’ı tanımamız, kendimizi tanımamız ve yaradılışı anlamaya çalışmamız gerekmektedir. Bu duruma tasavvuf âlimleri tefekkür derler. Tefekkür etmekle yükümlüyüz, bu konuları düşünmekten, sorgulamaktan kaçmakla değil…



Soru 3: Zikretmenin belirlenmiş bir zamanı var mıdır?
Cevap 3: Her an her saniye aldığınız her nefeste zikretmek çok faydalıdır. Beyninize ve genetiğinize yerleştirilmiş kodları aktive ederek enerji açığa çıkarmanızı ve manyetik alan oluşturmanızı sağlar. Böylelikle zikrettiğiniz esmanın manalarını idrak etmenizi ve gücünüzü ortaya çıkarmanıza faydalı olur. Bununla beraber kozmik ışınların beynimize çok daha etkili olarak ulaştığı zamanlar vardır. Bu saatlere yıldız saatleri denir. 24 saatlik gün içerisinde gezegenlerin kozmik ışınlarının daha yoğun geldiği zaman dilimleri vardır ve bu zamanlarda zikredilen esmaların enerjisi daha yoğun biçimde beynimizde aktive olur. Bu saatler kitabın sonundaki yıldız saatleri tablosunda verilmiştir. Esmaların yıldızları ve okunacak saatleri hakkında bilgileri her esma için hazırladığım sayfalarda göreceksiniz. Verilen saatlerde okunan esmaların etkisi kozmik alandan gelen ışınlar vasıtasıyla güçlenir. Bu nedenle yapabilirseniz esmalarınızı verilen saatlere zikretmeye özen gösterin. Bununla beraber sabah güneş doğuşu esnasında zikir çalışması yapmamaya özen gösteriniz çünkü güneşten gelen radyasyon ışıması beynimizdeki aktivasyona engel olmaktadır. Gece yapılan zikir çalışmalarının etkisi çok yüksektir çünkü güneşin radyoaktif ışıması beynimize ulaşmamaktadır. Bu nedenledir ki genellikle ibadetler gece yapılır. Bununla beraber gündüzleri de zikretmeye devam etmekte fayda vardır.





Soru 4: Esmaları neden belirli sayılarda zikrediyoruz?
Cevap 4: Evren matematik üzerine oturmuştur. Her şey matematikseldir. Size çok spritüel gelen, ruhani gelen pek çok şey aslında matematiksel ve fizikseldir. Evrenin her yerinde altın oran vardır, yaşadığımız dünyada zaman ölçülür, kuantasal (parçacıksal) bir yapıya sahip olan bu evren belirli ritimlerle titreşir aynı notadan gelen müzik sesi gibidir ve matematikseldir. Ses bir titreşimdir ve yaydığı frekanslar da belli bir müzik ritmindeki ritim gibidir, ölçülebilir. Esmaların tekrarı ile ortaya çıkan enerjilerin frekansı kendiyle eş olan frekansla eşleşmektedir. Yani siz elinizdeki kumandayla nasıl X kanalını tuşladığınızda karşınızda X kanalını bulur ve seyrederseniz, zikrettiğiniz esmanın da yaydığı frekans kendi manasının içeriği olan frekansla eşleşecektir. Bu eşleşmeyi gerçekleştirmek için beyinden yayınlanacak dalganın belirli bir doygunluğa erişmesi gerekmektedir ki beyinden çıkan ışınlar(fotonlar-kuantalar) etkili hale gelebilsin. Beyin bir kelimeyi tekrar etmeye başladığında beyin önce belirli bir bölgesinde sonra genelinde aydınlama yani aktivasyon başlar, bu nöro kimyasal bir olay olarak bilim tarafından da ortaya konmuştur. 1994 yılında Bilim adamı John Horgan, Scientific American dergisinin 11. sayısında bir makale yayınlamış ve listesini verdiği deneklerde uygulağı araştırmayı bilme sunmuştur. Bu araştırmaya göre beyin aynı kelimeyi, belirli bir süre tekrarlamaya devam ettiğinde beyinin genelinde güçlü bir nöron aktivasyonu gösterdiği ve beyinden dışarı doğru hertz cinsinde güçlü frekanslar yani ışınlar yaydığı tespit etmiştir.

Bir esmayı tekrar ederek zikretmenin beyinde güçlü bir ışıma oluşturduğu ve evrene yayın yaptığı anlaşılıyor. Bu nedenle tekrar etmek önemli çünkü; ışıma ne denli güçlü olursa esmanın manasıyla ilgili kozmik enerji alanıyla bağlantı o denli güçlü oluyor.

şimdi gelelim sayılarla zikretmenin önemine… Kur’an alfabesinde her harfin sayısal bir değeri olduğu bilgileri bu konularla ilgilenen âlimlere verilmiş. Esmaları oluşturan bu harflerin toplamından çıkan sayılar ve bu sayıların kendisiyle yapılan çarpımları sonucunda belirli rakamlar ortaya çıkıyor. Bu çalışmaya ebcet hesaplanması denir. Her harfin 1 den 1000 e kadar belirlenmiş bir rakamsal değeri vardır. Eski Arap ve Fars âlimleri, matematikçileri sayıları yerine harf yazarlarmış. Ebced hesabı kadim bir bilgi olarak kabul edilmektedir. Hesaplamalar sonucunda her esmaya denk gelen bir sayı ortaya çıkıyor ve esma bu sayı kadar zikrediliyor. Nasıl ki kapınızın anahtarını her anahtar açamaz, sadece o kapının anahtarı açarsa, nasıl ki her kilidin beli bir şifresi varsa Esmalarında belli bir şifresi vardır. Siz belirlenmiş sayıda esmanızı zikrettiğinizde beyninizden çıkan ışın kozmik enerji alanında kendisiyle bağlantılı olanla eşleşiyor ve kilit açılıyor. Ben buna “kozmik kapıdan geçmek” diyorum. Kozmik kapıdan geçtiğinizde artık ilgili esmanın manası devreye giriyor ve esma hangi niyetle çekilmişse, o niyetin oluşumu gerçekleşmeye başlıyor. Bu kadim bilgiler de bir gün gelecek ve bilimsel biçimde açıklanacak çünkü evren tamamen matematik üzerine kurulu.

Yukarıda bahsettiğim sebeplerden dolayı seçtiğiniz esmayı ilgili yıldız saatlerinde ve esmanın ebced değerindeki sayıda çekerseniz yaşadığınız mucizeler karşısında hayranlıkla şükredeceksiniz.



Soru 5: Esmaları neden kendi dilimizdeki anlamıyla zikretmiyoruz?
Cevap 5: Birincisi; esmaların Türkçe anlamı hiçbir zaman kendi öz anlamını veremez içerik ve anlam olarak çok yetersiz kalır. İkincisi ve asıl püf noktası esmaların orijinal hallerindeki harflerin yan yana gelişinden oluşan sinerji, beynimizdeki ve genetik kodumuzdaki enerjiyi açığa çıkarıyor. Tekrarlanarak beynimizden yayılan ışımayla aktivasyon artıyor ve güçlü enerji alanlarıyla kontak kurmamızı sağlıyor. Bu yüzden anlamını kesinlikle bilerek, üzerine düşünüp idrak etmeye çalışarak, orijinal haliyle yani Kur’an dilinde zikretmeliyiz esmalarımızı.

Soru 6: Zikretmenin etkisine ya da Allah’ın varlığına inanmasak da zikir çalışması işe yarar mı?
Cevap 6: Zikretmek, yerçekimi yasası gibi, güçlü ve zayıf çekirdek yasası gibi, suyun kaldırma gücü gibi tamamen evrensel yasa ile bağlantılıdır. Siz inansanız da inanmasanız da bir objeyi yere atarsanız yerçekimi yasasından dolayı yere düşecektir. İnansanız da inanmasanız da içi hava dolu bir objeyi suya bıraksanız suyun üzerinde yüzecektir. Çünkü evrensel kuvvetler söz konusudur. Zikrettiğinizde de aynı durum geçerlidir. İnansanız da inanmasanız da belirli bir esmayı belirlenmiş sayılarla zikrettiğinizde yayılan manyetik enerjinin etkisiyle esmanın manası ve işlevi harekete geçecektir. Zikretmek sadece inanç meselesi değildir tamamen bir yasadır. Bununla beraber siz zikretmeye başladığınızda yaşadığınız deneyimlerden dolayı zaten Yaradan’ın varlığına ve Yaradan’ın muhteşem düzenine ve işleyişine inanırsınız.

Kuantum fiziği ve mekaniği deneylerle ispatladı ki; Yaşadığımız evren her zerresiyle enerjiden ibarettir. Salt enerjiden oluşmuş bu evrende bedenlerimiz dahi yoğunlaşmış enerji formudur. Dokunduğunuzu zannettiğiniz şeylere bile dokunamazsınız aslında elinizin elektronları dokunduğunuz objenin elektronlarını iter sizin hissettiğiniz sadece duygudur. Duygular ise zihnimizde enerjileri harekete geçiren kimyasallardır. Beş duyu algımızla üç boyutlu olarak algılıyoruz evrenimizi. Bu demektir ki; aslolan sadece bilinçtir, geri kalan her şey yönlendirilmeye ve şekillendirilmeye hazır enerjilerden ibarettir. Enerjileri yönlendiren ve onu var algılattıran sadece bilinçtir, zihinlerimizdir. Zihinlerimizde bilincimizde dünya formatına uygun olan program yerleşiktir. Bu program sayesinde algılarız içinde var hissettiğimiz evrenimizi. Bize dışarıda gibi gelen sesleri, görüntüleri, kokuları da bu program aracılığıyla algılarız. Aslında biz sadece zihnimizdeki bilinciz.

Bu güne kadar sadece olabileceğine inandıklarınızı yaşadınız. Eski dönemlerde dünyanın düz olduğuna inanılıyordu yuvarlak olduğu düşüncesi o günler için deli saçması geliyordu. şimdi sizlere sizin zihniniz çok güçlü kullanılmayan alanlarınız aktive ederseniz telepati, telekinezi, ışınlanma gibi özelliklerinizi kullanabilirsiniz dersem bana deli saçması diyebilirsiniz tıpkı dünyanın yuvarlak olduğu söylendiği zamanlardaki gibi. Ama bunların hiç biri deli saçmalığı değil her birimizin bilincinde aydınlamalar yaşanmaya başladığında bize yürümek kadar doğal gelecek yeteneklerimizden bahsediyorum. Bu konular ayrı bir kitap konusu, söylemek istediğim şu ki esmaların zikri beynimizdeki alanların aktive olmasını sağlayarak bilincin uyanmasını ve yetenekleri ortaya çıkmasını sağlayacak en büyük güçtür.

Soru 7: Kaderimiz belli ise neden zikredelim ki zaten her şey olacağına varacak değil mi? Zikir çalışması ile Kaderimiz değişir mi?
Cevap 7: İşte insanlığın en büyük trajedisi; değişmeyen kader inancı... Kaderin değişmezliğine inanmak, her şeyin sorumlusu olarak Allah’ı görmek, yaşanan olumsuz deneyimlerden dolayı Allah’ı suçlamak ve ona küfretmek, sanki başımızdaki patronun gözüne girmemiz gerekiyormuşuz gibi şekilsel ibadetler yaparak yaşamak en büyük trajedi, kurban psikolojindeki zavallı insan trajedisi.

Öncelikle kavramları tam olarak anlamak gerekmekte Kader’in anlamı; içerisinde bilinç taşıyan PLAN ,SİSTEM,YASA demektir. Kader öyle alnımıza yazılan bir yazı değildir. Yerçekimi yasası kaderdir, düzendir, yasadır. Suyun kaldırma kuvveti kaderdir, plandır, yasadır. Elektromanyetik kuvvet kaderdir, plandır, yasadır. Her birimiz bir enerji birimiyiz ve muhteşem bir düzen, plan, yasa yani kader içerisinde hareket etmekteyiz. Uzayda her yıldızın, gezegenin, göktaşının, kara deliğin bulunduğu yer de bir palandır, kaderdir. Manyetik ve ışınsal durumların hareketleriyle yerleri ve konumları belirlenmiştir. Bir var olurlar, bir yok olurlar, her zerre değişime ve dönüşüme uğrar, enerjiler sürekli değişim halindedir. Bizler de bir plan, sistem, yasa dahilinde bedenli olarak görünüp sonra enerjisel konuma geçeceğiz, enerjiden oluştuk, yoğunlaştık tekrar enerji formu olacağız. Her bitkinin doğumu, yıldızın doğumu nasılsa insanoğlunun da doğumu bu şekildedir. Evrendeki her şey zerreden güneşe kadar her şey ama her şey Allah’ın bilincini taşır. Her şey bilinçle, belirli bir düzenle gider. Ancak insanoğluna Yaratan tarafında diğer varlıklara verilmemiş armağanlar verilmiştir bu da Allah’ın esmalarıdır ve bu esmaları kullanma yetisidir. Evrendeki tüm yasalar manaları itibariyle esmalarla çalışır. Biz insanoğlu da bu esmaların güçlerini kullanarak sistem içerisinde değişiklik yapabilme yeteneğine sahibiz. ş?imdi bir nehir düşünün doğanın yapısına göre engebelerden, taşların üzerinden akıp gidiyor, nehir kendi iradesiyle akış yönünü değiştirebilir mi? Hayır çünkü yasalar devrededir ve o yasalara göre hareket etmek durumundadır çünkü iradesi yoktur ve seçim yapamaz, seçim yapmayı bile düşünemez. Peki ya insanoğlu dilerse doğadaki nehrin suyunun yönünü kurduğu barikatlarla ve kazdığı oluklarla değiştirebilir. İnsanoğlu yaşamının gidişatını da değiştirebilir çünkü iradesiyle yani varlığında var olan esmaların gücüyle seçim yapma, karar verme ve uygulama gücüne sahiptir. Bu güç insanoğluna bir armağan olarak Allah tarafından verilmiştir. Bu nedenle insan ALLAH’ın dünyadaki halifesidir.

Ne yazık ki insan bu gücün sorumluluğu almayı reddetmeye, kendi gücünü inkâr etmeye meyillidir. Bunun sebebi de yine varlığında, nefsinde var olan negatif kuvvelerdir. Allah’ın kendisine verdiği gücü reddetmek, kendisini kurban gibi, güçsüz ve çaresiz görmek aslında Allah’a ve O’nun düzenine yapılan en büyük hakarettir. Bu şekilde gücünü reddetmek yine insanoğlunun seçimidir ve bu seçim kişinin düşük enerjili bir yaşam yaşamasına ve düşük enerji boyutundan da bedeninden ayrılmasına sebep olur. Dolayısıyla varlığımızı oluşturan esmaların gücünü kullanıp kullanmamak bizim seçimizdir. Ya nehirde akan su gibi olur ve istediği yöne gidemeyen insanlardan oluruz ya da seçim yaparak kendi akış yönümüzü kendimiz belirleriz.

Yasalar dâhilinde bedenli bir biçimde dünya zamanına göre dünya geliş saatimiz ve dünya formatından ayrılış saatimiz belirlidir. Bu yağmurun yağması gibi bir durumdur. Nasıl ki bulutların yoğunlaşması sonucu yağmur damlaları gökyüzüne düşerse ve bu bir yasa ise bizlerinde yeryüzüne gelişimiz de bu şekilde neden sonuç ilişkisiyle bağlantılıdır. Biz de bir yağmur damlası gibi geliriz. Dünyada oluştuğumuz zaman, içinde bulunduğumuz mekân ve ebeveynlerimiz de belirlidir bunlar tasavvufta geçen “mutlak kader” adı verilen başlangıcı ve sonu belirleyen yasalardır. Ancak yaşam yolcuğunda insanoğlu Allah’ın yeryüzündeki halifesi olarak, kendi yaşam şeklini belirleyebilecek iradeye sahiptir. Yeter ki bu iradesini açığa çıkarabilsin ve gücün kendinde olduğunu hatırlayıp fark edebilsin. Özetlemeye çalışırsam, bedenlenerek gelişimiz ve bedenimizi terk ederek saf enerji boyutuna dönüş saatimiz bellidir. Geldiğimiz yer ve ebeveynlerimiz de bellidir. Yaşam yolculuğunuzda yakınlarımızı kaybedeceğimiz zamanlar da bellidir. Bunun dışarısında seçeceğimiz mesleğimiz, yaşayacağımız yer, ilişkilerimiz, değerlerimiz, yaşam şeklimiz, yaşama bakış biçimimiz, nasıl bir insan olduğumuz, maddi durumuz gibi tüm alanlar bizim seçimiz ve irademizle yönlendirmemiz dahilindedir. Eğer varlığımızda var olan esmaları kullanmazsak yaşamın akış yönüne ve yaşam kalitemize müdahale edemeyiz ve belki de arzu etmediğimiz bir yaşam süreriz. Sonra buna Kader der Allah’ı suçlarız. Eğer varlığımızda var olan esmaların gücünü ortaya çıkabilirsek enerjilerin akış yönünü ve enerjilerin biçimlenmesini değiştirebilir istediğimiz bir yaşam süreriz.
Kısaca söylemek gerekirse adına kader denen yasaları, düzeni, kendi isteğimiz doğrultusunda yönlendirebilecek tek güç niyetlerimiz, dualarımız ve zikirlerimizdir. Hele ki toplu halde aynı niyet için yapılan dua ve zikirlerin oluşumu çok daha etkili olacaktır. Bu nedenle toplu zikirlerin gücü pek çok durumun ve olayın akışını değiştirebilecek güçtedir.

Mutlak Kader : Dünya formatına giriş ve çıkış şeklimiz ve zamanımızdır.

Muallak Kader: Niyetlerimiz ve irademiz doğrultusunda yaşam yolculuğundaki seçimlerimizdir.

De ki: "Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir." (İsra Suresi 84.ayet)

alıntıdır.
Guest isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:21   #2 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Sep 2012


Mesajlar: 53
Konular: 5

Karma Puanı: 2

Standart

Evet zararı vardır hele bırakınca insanlar davranışlarını kontrol edemeyebilir Allah'ı anmak elbette güzel bişeydir ama sırf esmaları kendi nefsimiz için kullanıyorsak kim ne derse desin zararını görürüz.çok detaya girmek istemiyorum.
elanur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:22   #3 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Aug 2012


Mesajlar: 196
Konular: 53

Karma Puanı: 17

Standart

Esma okuma bir kaç turlu vardir,rahmani esmalar,zulmani esmalar,ruhani esmalar,ve weytani esmalar,rahmani esmalar okumanin bilerek veya bilmeyerek okumanin hic bir zarari olmadigi gibi faydasi vardir ama zulmani esmalarin okunmasinda ya bir tarafin veya iki tarafin zarar gorme ehtimali vardir,selam ve dua ile
elmanhoca isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:23   #4 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 536
Konular: 144

Karma Puanı: 22

Standart

Alıntı:
ruh sesi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
Bilinçsiz esma okumak tehlikelimidir.?

Düşüncelerinizi ve tecrübelerinizi alalım.
bilinçsiz ibadet ve zikir musallat sahibi yapar insanı ,ibadetleri aksar ilk başta sonra dokunmaya görmeye sesler duymaya kadar gider böyle çok insan gördüm
Hanedan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:26   #5 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 0
Konular: 37

Karma Puanı: 10

Standart

sayın elmanhoca ve sayın hanedan'ın yorumları arasında karasız kaldım.
Biraz detay verebilirmisiniz....
Guest isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:27   #6 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 536
Konular: 144

Karma Puanı: 22

Standart

ben net yazdım bilinçsiz zikir musallat sahibi yapar insanı
Hanedan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:32   #7 (permalink)
buğlem00

Avatar Yok
 



Mesajlar: n/a
Konular: 0


Standart

cevşen okumak esma okumaktır.Efendimize al bu zırhı giy denmiş Uhudda başka zırha gerek yok.
  Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:33   #8 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Dec 2011


Mesajlar: 536
Konular: 144

Karma Puanı: 22

Standart

çevsen değil esma soruluyor sayın buğlem,bilinçsiz yazdığına göre zikir yani ard arda tekrar
Hanedan isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:35   #9 (permalink)
buğlem00

Avatar Yok
 



Mesajlar: n/a
Konular: 0


Standart

yani Ya LAtif ...............................sayısı belli olmayan hemi?
  Alıntı ile Cevapla
Alt 09-15-2012, 00:36   #10 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Sep 2012


Mesajlar: 53
Konular: 5

Karma Puanı: 2

Standart

şöyle 2 ay sayılı bir şekilde okuyun tecrübe edin bakalım neler olacak...
elanur isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
esma, okumanın, varmıdır, zararı


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:48.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner