Tekil Mesaj gösterimi
Alt 08-13-2014, 01:20   #1 (permalink)
zeinarda

 
zeinarda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Oct 2012


Mesajlar: 1.884
Konular: 657

Karma Puanı: 2

Standart Piyasadaki Havas Kitaplarının Güvenilirliği

Piyasadaki Havas kitapları ve yazarları hakkında geniş bilgisi olan Haluk Akçamın tesbitlerini içeren bir yazısını sizlerle paylaşmak istedim.


Her zaman piyasadaki Havas kitaplarına rağbet etmeyin ve onlardan uygulamalar yapmayın diye uyarıyordum..Zira Gerçek bilginin tam ve doğru olarak verilmesi asla mümkün değildir....



Zaten bu konuda bir TV kanalı kışın bilimsel boyutlarıyla da konuyu gündeme taşımış,uygulamaların gerçekliği olduğunu ama halkın eline geçmesinin yasak olduğu görüşünü dile getirmişlerdi....O nedenle de aşağıdaki yazıyı foruma taşımayı ugun buldum...



Kuran ve Hadis açıklamalarına rağmen, İslam edebiyatında cinlerle ilgili ve çoğu Cahiliye Devri'nden kalma inançlarla dolu eserlere rastlamak mümkündür.



Anadolu'da bu alanda dikkati çeken ilk eser, 15. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış olan Firdavsi-i Rûmî veya halk arasında Uzun Firdevsî olarak bilinen bir şair-yazarın, Balıkesir'de - muhtemelen Farsça'dan tercüme ederek - yazdığı “Daawat-nama” adlı kitabıdır.

Sekiz bölümden oluşan bu küçük eserde, cin çağırma yöntemleri, fal bakma usulleri, burçların ve yıldızların özellikleri ve bazı tılsımların etkilerinden bahsedilir. İçindeki yazar tarafından çizilmiş cin resimleri ve şemalar açısından folklorik önemi büyük olan Dâvetnâme'nin, Şams al-Maarif gibi dış kaynaklı eserlerden derlenmiş olması sebebiyle muhteva açısından Anadolu inançlarını yansıttığı söylenemez.



Basılı eserler arasında, Türkiye'de en çok rağbet gören kitap ise, Seyyid Süleyman el-Hüseyni efendinin "Kenz-ul Havâs" adıyla en son 1916 (1332)'da Eski Türkçe yayınlanan dört ciltlik eseridir. Defalarca yasaklanmasına rağmen, yeni harflerle ve sadeleştirilmiş bir dille kısaltılılıp tekrar basılarak el altından satılan Kenz-ul Havâs, aynı zamanda bu alanda kitap yazan birçok meraklının da ilham kaynağı olmuştur.



Bunların içinde, Mustafa İloğlu'nun 1970'de yayınlamaya başladığı ve sonunda yedi ciltlik bir hacime ulaşan “Gizli İlimler Hazinesi”, ve Mustafa Ertuğrul'un “Dua Hazinesi” külliyatı kayda değer.


Ancak, bunların ve benzeri kitapların birer “hazine” (kenz) olmaktan çok, baştan sona saçma sapan hurafelerle bezenmiş, ama aralara Kuran'dan ayetler serpiştirilerek mistik bir hava verilmeye çalışılmış tipik cehalet örnekleri olduğunu da belirtmek gerekiyor.


1985 yılında, Ata Nirun ile bu konuda bir araştırma yaparken, Mustafa İloğlu'nu da Beyoğlu'ndaki evinde ziyaret edip kendisi ile uzun uzadıya görüşmüştük.

Merhumun, İslam Okültizmi hakkında zerre kadar bilgisi yoktu. Derme çatma Arapçası ile orijinal bir eseri tetkikten de mahrumdu.

Ancak, sağdan soldan öğrendiği yarım yamalak tecrübi bilgilerle bir zenaatçi olabilecek seviyede üfürükçülükle uğraşıyordu ki, bu da geçimini sağlamasına yetiyordu.

Mamafih, bu zatın derlediği yedi cilt, günümüzde adeta inanılmaz sırlarla dolu bir şaheser gibi piyasaya sürülmektedir. Oysa, içindekilerin bir işe yarayıp yaramadığı bir yana, hemen hemen hepsi yanlış veya eksik kopya edildiğinden, yedi cildin yedisi de zırvalıklar hazinesi olmaktan öte bir kıymet taşımamaktadır.


Türkiye'de bu alanda yazılan kitapların birbirinin kopyası olmasının yanısıra, ilk kaynak olarak genellikle Ahmad bin Ali al-Bûnî'nin “Kitab Şams al-Maarif” adlı dört ciltlik Arapça eserinden izler taşıdıkları görülmektedir.

Bu konulara meraklı kişilerin yoğun talebi ile, 1979 yılında bir yayınevi, Bûnî'nin eserini tercüme ettirip piyasaya sürdü. Fakat, tercüme eden zatın - daha önce İbn al-Arabi'ye atfolunan bir risaleyi tercümesinde de görüldüğü gibi - Arapça bilmesine rağmen bu konulardan hiç nasibini almamış olması yüzünden, akla karayı birbirine karıştırarak eseri çorbaya çevirmesiyle, kimsenin içinden çıkamadığı bu dört ciltlik garabetin fazla müşterisi olamadı.

Zaten, mütercim de sonunda iyice sıkılmış olmalı ki, eserin Kitab al-Raml bölümünü çevirmeden teslim etmiş. Son aylarda ise, Ahmad Musa al-Zarkavi'nin “Mafatih al-Gayb” adlı eserinin Kahire baskısından tercümesinin yapılacağını duydum. Bu kitap da alanında oldukça ünlüdür.


Gördüğü ilgi ve derleyenin diğerlerinden çok farklı bir ortamdan gelmesi bakımından, İsmet Zeki Eyuboğhı'nun değişik yayınevlerince farklı isimler altında yayınlanan “Aşk Duaları, Cinler ve Cinciler” adlı ve bir tür etnolojik araştırma niteliği taşıyan eserini de halkın inançlarını yansıtması açısından burada belirtmek gerekecektir.


Anadolu halkının cinlerle ilgili inançlarını yönlendirmesindeki rolü bakımından, biri tercüme diğeri telif iki eseri de burada dikkate almak gerekir:

Yazarı, İmâm-ı Şiblî adında 14. yüzyılda yaşamış büyük bir İslam alimi diye tanıtılan “Cinlerin Esrarı” adlı kitap, aslında Arap-İslam mitolojisinden seçilmiş hikayeler arasına sahih veya mevzu olmasına bakılmaksızın rastgele serpiştirilen hadislerle doludur.

Tercümenin başına ilk bölüm olarak dışardan eklenen iki formalık açıklama ise sanki okuyucunun aklını iyice karıştırmak için yazılmış gibidir.
zeinarda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla