Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11-14-2013, 03:32   #1 (permalink)
zeinarda

 
zeinarda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 

Üyelik tarihi: Oct 2012


Mesajlar: 1.884
Konular: 657

Karma Puanı: 2

Standart Dilekte Bulunmanın En Etkili Yolu

Konu ile ilgili olarak şu âyeti örnek verelim:

" Bana sıkıntı dokundu; Sen merhamet edenlerin en merhamet edenisin." (Enbiyâ, 21/83)


Görüldüğü gibi âyette Hz. Eyyûb -selâm üzerine- kendi durumunu, Rabbinin durumunu, ona dokunan sıkıntıyı kaldırması için rahmetini dilemeyi içeren bir anlatımla tasvir etmektedir.

Duanın sözleri haber kalıbında sözlerdir, ancak aynı zamanda dilekte bulunma anlamını da içeriyorlar.
Bu anlatım biçimi dilek ve duada bulunmada izlenecek en güzel yoldur.


Bir kimsenin tazim ettiği, rağbet ettiği ve korktuğu kimseye, ben açım, ben hastayım demesi, ondan dilekte bulunmanın en güzel yoludur. Böyle demeyip de beni doyur, beni tedavi et vb. istek kalıplarını kullansa, bu dilenenden kesin istekte bulunan ifade kalıplarıdır.


Burada da dilekte bulunan kimse durumunu açığa vurmakta, güçsüz olduğunu ve muhtaç olduğunu bildirmektedir. Burada talep kalıbıyla ifade edilen kelimelerde tam bir umma ve tam bir dileme vardır.


Bu kalıp "Dilek ve duâ" kalıbıdır. Bu ifade kalıplarını dilekte bulunan kimse, kendisinden dilediği kimseye muhtaç olduğu, ya da kendisinden istekte bulunulan varlığın kahrına mukadder kaldığında kullanır. Bu tür dilekler emir kipiyle söylenilirler.


Bu yöntem ya talep edenin ihtiyacından ya da talep edilenin yararı gözetilerek kullanılır. Ama her açıdan zengin bir varlığa duyulan ihtiyaç söz konusu olduğu zaman, bu durumda tezellül, muhtaçlık ve durumun dışa vurulmasıyla salt dilek kipi kullanılır.

ıhtiyaç ve muhtaçlığı nitelemek, hal diliyle dilemektir. Bilgi ve açıklama açısından en etkili olan yol budur.


Kasd ve irade açısından da en açık yöntem bu yöntemdir.

Bu nedenle, çoğu dualar ikinci kısma dahil duâ çeşitleridirler. Çünkü talep eden ve dileyen kimse amacını ve anlatmak istediğini niteler de öylece onu talep eder ve diler.

Bu yöntem ilk amaçlanan ve uyumlu bir dileme yöntemidir. Dilenen şeyi sözle açıklama, isteyen ve istenilenin durumu nitelendirilmemiş ise de, şayet bu her ikisinin durumunun niteliklerini kapsıyorsa bu yöntem, iki dileme türünden en mükemmel olanıdır. Çünkü bu yöntem dilemeyi ve kabulü gerekli kılan bilgi ve haberi içerdiği gibi, dilemenin bizatihi kendisi olan talep ve kasdı da içerir. Bunların tümü dilemeyi, onu gerekli kılanı ve dileği kabul etmeyi kapsar.


Hz. Ebûbekir'in -üzerine selâm olsun- Allah Rasûlü'ne -salat ve selâm üzerine olsun- "bana bir duâ öğret ki namazımda onunla duâ edeyim." demesine karşılık ona öğrettiği şu duada olduğu gibi.

Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyuruyor:
"Ey Ebubekir! De ki: "Allah'ım ben kendime (nefsime) çok zulmettim; günahları yalnızca Sen bağışlarsın. Katından bir mağfiret ile beni mağfiret et. Ve bana merhamet eyle. Çünkü Sen çok mağfiret eden ve çok rahimsin."

Bu duânın sözlerinde kulun mağfirete ihtiyaç duymayı gerekli kılan nefsinin durumunu nitelemesi söz konusu olduğu gibi, bu istenilene kendisinden başka hiç kimsenin gücü yetmemeyi gerekli kılan Rabbinin nitelenmesi de söz konusudur.


Aynı zamanda bu duada kulun talep ettiği şeyi açıkça, kendisinden dilekte bulunduğu varlığa bildirmesi, dileğin kabulünü gerekli kılan gerekçenin açıklanması -ki bu gerekçe, Rabbin mağfiret ve rahmetle vasıflanmasıdır- vardır. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı dileme yöntemlerinin ve şekillerinin en mükemmeli budur.
zeinarda isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla