Ruhani  

Go Back   Ruhani > Gizli İlimler > Cinler ve Şeytanlar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Arama Stil
Alt 03-27-2014, 16:21   #1 (permalink)

Avatar Yok
 

Üyelik tarihi: Mar 2014


Mesajlar: 2
Konular: 2

Karma Puanı: 2

Standart cinleri görmek isteyenlere temel bilgiler

cinleri görmeyi istemeden önce şu temel bilgileri mutlaka bilmelisiniz. Lütfen okuyunuz.
İnsanoğlu cinleri tanıdığında, onların ne olduklarını bildiğinde cinlerin hiç de korkulacak varlıklar olmadığını görecektir. İnsanın cinlerden korunmasının tek yolu onların ne olduklarının bilinmesidir. Cinleri bilmek cinlerin tüm gücünü kırmaktadır. Çünkü insan onlara karşı ne yapacağını kesinlikle bilir.
Cinleri bilmek için temel gerçekleri bilmemiz gereklidir. Kısaca bunlara değineceğiz.
Cinlerin bilgesi İblis, Adem’i görünce doğru yoldan ayrıldı. Muhalif olmanın sonucudur batıla düşmek. Ruhu üflenmiş hareket eden iki ayaklı Adem’i görünce saptırmaya yöneldi. Allah bu canlıyı yarattığından ona sahip çıkmak zorundaydı. İnsan çaresiz, bilgisiz ve hiçbir şeydi. İblis ona kötülük edip, öldürtüp, yaşamlarını bozmaya başlayınca Allah sahip çıkacaktı. Çünkü iki ayaklı dik durabilen basit canlıyı Allah yaratmıştı. İblis, yaratma kudretine sahip bir Tanrı varken Allah’ın kararına neden muhalif olmuştu. İşte bu iblis’in içinde bulunduğu psikolojik durumunun, yaptıklarının ve kibrinin bir sonucuydu.
Tanrı, yeryüzünü ve İblis’i yaratmıştı. İblis cinlerin bilgili ve kabiliyetlisiydi, İblis kötücül gücüyle egemenlik kurmuştu. İblis’in maddeyi etkileme ve dünyayı yönetme kudreti vardı. Yalan ve batıl ile olsa da kendine taraftar buluyordu. İblis tehlikeli bir düşmandı. Ama onu yok eden basit şey doğruydu. Gerçekler İblis’e zarar veriyordu. Yanlış bir algı yarattı ve zanlarla insanın ayağını kaydırmaya çalıştı. İblis yalanlar ile ve geçici dünya hevesleriyle aldatıyordu. Yeryüzünde tüm yaşamları etkileyebiliyordu. Yöneticilere gidip güçlü olanları dünya ile aldatırdı. Savaşlar ve zulümler hiç eksik olmadı
İnsanoğlu düşmanını tanımaz ise çaresiz bir ava dönüşür. Düşmanınızı bilirseniz özelliklerini, silahlarını ve yöntemlerini bilirsiniz. Zaaflarını bilirsiniz. Düşmana karşı önlem alırsınız. İşte İblis ve cinleri kendisi hakkında bilgi edinilmesini ve fark edilmeyi hiç istemez. Kendini mümkün olduğunca gizler. Zaten insanların çoğu onu fark etmiyor. İnsan kendi kendini yargılıyor, suçluyor, günahkar hissediyor, güveni engelliyor sonunda pişman oluyor. Cinler insanlar tarafından fark edilmeyi hiç istemez. Çünkü insanlar tarafından reddedileceğini bilir. Çünkü iblis batıl ve kötü yolu seçmiştir.
İblis’in hangi fikri adil, doğru ve iyidir ki. İblis bu üçünden (doğruluk, adalet ve iyilikten) nefret eder. Barış ve birlik en nefret ettiği şeydir. İblis bir doğruya çok yalan katar, konuyu evirir çevirir başka bir alana yönlendirir. Birkaç sefer size yardımcı olur kendine güveni sağlattı mı sizi kullanır. Sizi kendine bağlar sonrada sizi mahvedene dek uğraşır. En sonunda sizi bir akıl karmaşasına sokar. Her şey arap saçına döner. Bir de bakmışınız ki kendinizi suçluyorsunuz. Beklide intahara kadar gider bu durum.
Bazı ilhamların kaynağı iblis iken bazı ilhamların kaynağı meleklerdir. İblis kötü sonuçlar için melekler iyi sonuçlar için ilham ederler. İnsan hangi yolu tuttuysa ona uyar.
Cinler her insanı durumuna göre zorlar. Çok dindar inançlı insanda abdest almada zorluk ve namaz kılmakta zorluk verir. Bazı insanlarda iş yapmak dahi istetmez. Kimilerine tembellik kimilerine rehavet verir. Korkmayın tüm bunların olması normaldir. Cinler insan bedenine bağlı ve sona kadar mühlet verilen bir varlıktır. Bizimle ölene dek uğraşırlar. Peygamber kıvamına da gelseniz mutlaka uğraşacak şeyleri vardır. Elbette bu adam öldürme ve zina gibi büyük günahlar olamasa da küçük nedenler bulabilirler.
Cinler abdesti çabukça uygun olmayarak aldırabilir. Bazı uzuvları yıkamama veya bazı uzuvlarda temiz olmadığı hissi vererek tekrar tekrar yıkattırabilir.
Namazda tanrıya odaklanamama veya farkındalığın kaybolması, dikkat bozukluğu cinlerdendir.
İnanan cinler şiddeti ve kötülüğü tercih etmediğinden inançsız cinlerin egemenliği altında ezilmişlerdir. İnançsız cinlerin babası iblistir. İnançsız cinler cinlerin yüzde doksanbirini oluştururlar.inanan cinler çok azdır. Cinlerde inanan ile inanmayanı ayıran tek özellik insana düşman olup olmamasından anlaşılır. İnsanı seven cinler çok azdır ve bunlar inanan kesimi oluştururlar. İblisin tayfası kötülük ve şiddet üzerinden dünyadaki her şeye sahip olduklarından ve azgınlıklarından dolayı egemen olmuşlardır. İnsan üzerinden beslenenler kötülüğü yol edinmiştir.
Cinlerin yaptığı en iyi şey kendisinin siz olduğuna ikna etmektir. Ben der ve insan adına konuşur. Düşüncelerini sizin düşünceleriniz gibi konuşuyor. Bunlar daha çok hislerden oluşuyor. İnsanı yönlendirir ve yönetmek ister. Kontrollü olmalısınız. Bazı yöntem ve kurallar ile kendimi kontrol edeceğim ve her söylediğine uymayacağım. Düşüncelerimi kontrol edeceğim deyin.
Cininiz en kötü özgüven sihirbazıdır. Sizin yerinizi alması yaptığı en büyük düzmecesidir. Düşüncelerini sizin düşünceleriniz gibi gösteriyor. Duygular üretiyor ve gerçek duygularınız gibi hissettiriyor. Ruhunuz da kendinizin o olduğunu sanıyor. Bilakis hızlı kalp atımıyla o korkuyu hissediyorsunuz. Egolarına yani kendi şeytanına uyan insanlar yalan söylerler, hile yaparlar ve sınır tanımazlar. Çünkü şeytanın hedeflettiği dünya nimetlerini ve dünyayı seçmiştir. Bu nedenle cine uyarak her olumsuzluğu yapmaktadır. Bilirsiniz ki inanmak ve inanmamak dünya ve ahret seçiminizde yatar. Dünyayı seçmiş iseniz bu yaşamda isteklerinize ulaşmak için her şeyi yaparsınız. Bu durum şeytanınızla uymayı gerektirir. Ama ahreti seçmiş iseniz ahret için çalışırsınız bu da dünya nimetlerini elde etmek için kötülüklere bulaşmanızı engeller. Aslında bu durum şeytanınıza uymamayı sağlayacaktır.
İnsanlar egoyu(şeytanı)(cinini) bilemezler, aradaki farkı göremezler. Kendim dedikleri şeytan ile ruhunu ayıramazlar. Mahkum olduklarını bilmezler, bu durumu asla anlayamazlar. Felsefedeki ego dini anlamda şeytandır. Ve kimse şeytanın zeki olduğunu anlamaz. Şeytanın geri planda büyük bir hedefi vardır. Küçük davranış ve seçimlerle sizi o büyük hedefe götürmeye çalışır. Amacı size kötülük etmektir. Sizin hayatınızın kötü bir sonuçla ve kaybeden olarak hayatınızı sonlandırmayı ister. Bu nedenle çalar, öldürür, zina eder vs tüm günahları işletebilir.
İçinizdeki ses ve duygular size ne söylerse söylesin dış düşman diye bir şey yoktur. Düşman ve tehlike algısı cininizin yansıtmasıdır. Bu açıdan bakarsak dışarıdaki tüm düşmanları aslında kendimiz yaratmışızdır. En büyük düşman algılamanız, cehaletinizdir bu da sizin şeytanınızdır.
İnsanla beraber yaşayan cin(şeytan) aynı bedende birbirine girişiktir. Birlikte yaşarız, bize yakındır. Faydasından çok zararı vardır. Varlığı kaçınılmaz bir gereksinimdir. Tanrıyı ve doğruyu görmekte mutlak gerekliliktir. Yanlışa sevk eder ki insan doğruları görüp tercih edebilsin. İnananlar için şeytani cinler bulunmaz nimettir.
Cinlerden korunmak için en etkili yöntem dua etmektir. Sadece dua okumanız korunma için yeterli olmaktadır. Cinler madde olmadıklarından daha çok mana etkileri olduğundan etkilerinden kurtulmanın tek yöntemi dua etmektir. İkinci olarak cinlerin telkin ettikleri düşünce ve duygularla çarpışmaktır. Örneğin asansörde kalan bir insana hemen asansör düşerse, ölürsen, başına kötü bir şey gelecek gibi telkinlerde bulunur. Sakin olun bu düşüncelere prim vermeyin, bir şey olmaz, asansör güvenli, şimdi çalıştırırlar, Allah’a inanıyorum ve ölümden korkmuyorum gibi benzer söylemlerle cini etkisiz hale getirebilirsiniz. Ardından Allah’ım sana sığınıyorum gibi Nas suresi içerikli birtakım dualar etmeniz de yeterlidir. Sorunu kendiliğinizden aşmış olacaksınızdır. Her insanın bedene bağlı ve bedenle yaşayan kendi cini(şeytanı) vardır. Bu tür kriz ve tehlikeye yakın durumlarda korku, heyecan, panik gibi durumlara düşürürler. Bunlarla baş etmek inanca dayalı düşüncelerle olur. Bu tür kriz durumlarında cinin etkisinde kalan inancı zayıf korkan panikleyen ve sonunda mantıksız davranışlarla kötü sonuca gidenler tanrıya güvenmemenin verdiği etkiyle kaybederler.
Sadece dua etmek etkili olmayabilir. Yani duayı destekleyici olumlu düşünceler de geliştirmeniz gerekmektedir. Şu kesindir ki olumsuz düşüncelerin hepsi cinlerdendir. Olumsuz düşünceleri olumlu hale getirin. Bu düşüncelerin kaynağının cinden olduğunu bilmek sorunun büyük çoğunluğunu da çözmek demektir. Ayrıca dualarınız ve surelerinizi kendi lisanınızda yapmalısınız. Yoksa bir etkisi olmayacaktır. Dualar sizde düşünsel olarak mana olarak iç aleminizde birtakım kuvvetleri doğurmaktadır. Bunlara tanrı kaynaklı meleki kuvvetler diyebiliriz. Aslında bunlar şeytanın aksine olumlu düşünceler üretir ve stresi bertaraf eder. Bu nedenledir ki ‘Cinlerden insanların rabbine sığınıyorum.’ İçerikli nas suresi bize bir şeyler kazandıracaktır.
Cinlere(şeytani cinlere) karşı korunmak için Nas, Felak, Ayetel kürsi, Muavezeteyn gibi sureler okuruz. Ancak şunu bilmelisiniz ki kendi lisanınızda anlamını bilmeden okuduğunuz dualar size bir şey kazandırmıyor. Arapça dua ve sure okumak yerine Türkçe okuyunuz. Çünkü okuduklarınızı anlamsal olarak yaşamayıp hissedemediğinizden duaların gücünü alamıyorsunuz. Anlamadığınız dualar şeytanı bertaraf etmiyor. Bu sureleri kendi lisanınızda okurken birtakım Allah’a sığınma ve güvenme duaları da edebilirsiniz. Sıkıntılarınızdan kurtulmak için yardım ve dualarınız mutlaka cinlere zarar vermektedir.
Duaya yakın, cinlerden korunmak için başka yöntemler de vardır. Su veya toprak ile yıkanmanız evet şaşırmayın toprak ile yıkanıp toprağa yatmak ta bedendeki cini etkisiz kılmaktadır.
Aşırı korku ve şiddetli öfke gibi durumlarda neredeyse bedene tam hakimiyet kurmuş olan cinin etkisini zayıflatmak için oturmak veya sırt üstü yere yatmak, derin nefes alıp vermek cini beklemede bıraktığınız için gücünü zayıflatacaktır. Yoksa o sizi şiddete ve büyük hatalara götürecektir.
Pek çok insan cinlerden korkar. Sanki karşısına birden çıkacak sanır. Zarar verecek sanır. Halbuki insan bu durumdan daha kötü durumları yaşamaktadırlar, günahlara düşüp türlü hatalar yapmaktadır ancak bunun da farkında değildirler. Cinler sizinle beraber yaşamaktadırlar ve Şeytani cinler düşüncelerinizdedir. Düşüncelerinizi dinleyin, kontrol edin olumsuzları ayırın ve reddedin.
Cinler insanı korkutmaktan ve kafa bulandırıcı saçma fikirlerden hoşlanırlar.
Cinler kendilerinden korkmayandan korkarlar. Cinlerin varlığına inanıyorsunuz da Allah’ın varlığına neden inanmıyorsunuz. Cinlerden korkuyorsunuz da Allah’tan neden korkmuyorsunuz.
Bu dünyaya aldanmayan, ölümden korkmayan ve Allah’tan korkan bir insan cinlerin çekindiği ve korktuğu insan tipleridir. Bu tipleri çevremizde görmek zordur ama bazı yaşlı insanların ölüm korkusunu yenerek bu tiplere uyduklarını söyleyebiliriz.
Cinler eşini kaybetmiş yalnız yaşayan yaşlı kadınları korkutmaktan zevk alır. Ama korkutmalarının hiçbirisi gerçek çıkmaz ve asılsızdır. Aslında birtakım telkinlerle insanı huzursuz ve rahatsız etmeyi amaçlamaktadır.
Cinlerle mücadele daha çok mana aleminde yani iç alemimizde olmaktadır. Aslında davranışlarımızın da kökeni önce düşünsel faaliyetlerdir. Aslında iç alemimizi yönetme ve yönlendirme konusunda bizim hiçbir kudretimiz yoktur. Yani ruhumuz sadece verilenleri alır ve yaşar. Bu nedenle cinler bize söyledikleri şeyler ve hisler ile bizleri yönlendirmektedir. Biz bu duruma hiçbir müdahale edemeyiz. Veya cinleri yenme ve etkisiz kılma gibi kendi ruhumuzdan çıkan düşünceler yoktur. Böyle bir gücümüz yoktur. Ruh sadece olanları yaşar. Yani insan cinden gelenleri fark edip Allahtan dileyince veya mevcut ortamdaki yanlışları fark edip reddettiğinde yani beğenmediğinde otomatik olarak tanrısal kuvvetler devreye girmektedir. Yani o kirli ve olumsuz düşünceleri bertaraf eden meleksel kuvvetlerdir. Kendi ruhumuz cinleri alt edemez. Biz ancak şunu yaparız. Mevcut sorunu ve olumsuzlukları fark edip bu durumdan hoşlanmadığımızı bilmemiz ve bildirmemiz yeterlidir. Bu durumda melekler devreye girer ve bu olumsuz duygularla çatışarak yok etmektedir. İnsanı boş bir odaya benzetin. Birisi odaya giriyor bir şeyler söylüyor. Siz seçim yapıyorsunuz. Diğeri giriyor başka bir şey söylüyor. Seçiminize göre giren kalmaya devam ediyor. Yani şeytanın telkinleri hoşunuza giden bir şey veya hedef ise ona uyarsınız. Ve o şeytan odada kalmaya devam eder. Ama siz şeytanın fikrini ve dünyalık amaçlarını reddederseniz bu sefer odaya başka biri olan tanrısal bir melek girer. Ve olumlu düşünceler geliştirerek şeytanı odadan sürer. Yani gönderir.
Şeytaniyyet; olumsuz düşünce, yıkıcı etki, saldırgan, suçlayıcı, zarar veren, ayrıştıran, arzulara düşkün, dünya nimetlerine saplanmış. Yalancı, hilebaz, kirli planlar kuran, menfaatçi, cimri, aceleci, öfkeli ve azgındır.
İblisin tahtı vardır. Bir hükümeti bakanlıkları, amirleri çalışanları ve işçileri vardır. Amaçları kötülüktür. Ademoğlunu yoldan saptırmak ve yok etmeyi amaçlamıştır. Hünerli olanlar ve kötülükte ileri gidenler kıdemlidir. Bunlara halk dilinde ‘ifrit’ denir. Bir insanın cini insanı yenemeyince durum merkeze bildirilir veya merkez durumu fark eder. Merkezden onbinlerce uzmandan bir uzman gelir. Ve beden cinine destek verir. İnsanı saptırmaya çalışır.
Cinler çok çeşitlidir. Dünya nimetlerinin ve zevklerinin sahipçisi cinler vardır. Mesela ‘kadın ve cinsellik cinleri’, ‘kazanç ve mal cinleri’, ‘yeme ve içme cinleri’ gibi sayabiliriz. Bu bakanlıkların liderleri direkt iblise bağlıdır. Erkek cinler dişilere, dişi cinler erkeklere gelir.Azdırır ve sapkın düşüncelere sokar. Bedeni cinsel yönden uyarır. Bedenin tüm faaliyetlerini etkileyebilirler. İşe telkinlerle başlar ve insanı dilediği noktaya getirir.
Şeytan kelimesi iblis için kullanılmıştır. İblis cinlerin büyük bir kısmının lideridir. Şeytan kelimesi sadece yoldan sapmış cini nitelemez. Aynı zamanda insanı da niteler. ‘biz insan ve cin şeytanlarını peygamberlere düşman yarattık.’ Ayetleri delil olmaktadır. Yani şeytan kelimesi Kuran’da kötü yolu tutmuş anlamı içeren geniş bir anlamdır. Kötü yolu tutmuş insanlar, cinler, hayvanlar da bu şeytani guruba girmektedir.
Cinlerin hepsine kötü diyemeyeceğimizden dolayı biz şeytani cinler diyeceğiz. Ama insanlar bu sefer rahmani cinleri dost adlettiğinden cinleri genel bir isimde kötü olarak kullanacağız. Nitekim büyücüler de cinci hocalar da Müslüman ve rahmani cinlerden yardım aldıklarını söyleyerek şeytani cinlerle işbirliği yapmışlardır. Rahmani cinler insanlara yaklaşmazlar. Rahmani olan böyle anlaşılır. Her hangi bir insana cin arkadaşlık etmiş ise o şeytanidir. Rahmaniler insanladan uzak ıssız yerlerde yaşarlar. İnsanların yaşamlarına karışmamayı yol edinmiş olan cinler Allah yolundaki cinlerdir. Bu nedenle günümüzde rahmani cinlerle hayırlı ve faydalı büyüler yapılıyor ve şifalar veriliyor imajını verenler büyük bir günahın içindedirler.
En etkili duayı cinci hocalar, normal hocalar ve medyumlar yapamaz. En etkili duayı kişinin kendisi yapar. Sıkıntısından kurtulmak isteyenin kendisi ve birinci dereceden yakını en etkili duayı okur. Cincilerin duası kabul da olmaz. Kişi kendisi sıkıntısını en iyi kendisi yaşadığından duası ve ailesinin duası da etkili olur. Yalvara yalvara dua etmek mutlaka başarı getirir.
Cinler kabiliyetlerine göre sınıflara ayrılırlar. Yaradılışlarına göre ast üst ilişkisi vardır. Nasıl insanda bilgili olanlar üst bir göreve gelir bir vali, hakim olursa cinlerde de bilgi ve kabiliyetlerine göre görev alırlar. İblis’in kendisi sadece peygamberlere gitmiştir ve her dönemde insanların kutuplarına uğramıştır. İnsanların durumlarına göre iblisin cinleri görev alırlar.
İblis, dünyayı, kadınları, malları ve dünya zevklerini önererek insanları aldatır. İblis öyle şeyler vaat eder ki hepsi dünyalıktır ve insanı saptırır. Dünyaya sırt çevirmiş olanı aldatamaz ve onda başarılı olamaz.
Cin ben der. Ve insanı kendisi gibi gösterip kendisini hiç fark ettirmez. İnsan kendisi hayatını yaşadığını zanneder halbuki cin hayatı yaşıyordur.
Şeytani cini makul doğrular yıpratır. Kişi hareketlerini yaptıklarını sorgulayıp beğenmemenin sonucunda şeytani cini fark ederse onu kendisinden uzaklaştırmış olur. Şeytani cini fark etmek, onu bilmek onun etkisini yıkmak, ona galip gelmek demektir. Bilinmeyenin bilinmesi, fark edilmesi batıl fikre zarar verir.
İnsanın kendine ait en az bir adet şeytani cini vardır. Bedende birden çok cin olabilir hatta hastalık yapmak için yüzlerce bile. Ama birilerinin olduğu yerde diğerleri pek bulunmaz. Geminin sayılı kaptanı vardır. İnsan bir araç gibidir. Yönetilir ve yönlendirilir. İnsan kimi seçerse şoför o olur. Yani ya şeytani cin, yada melek olacaktır; bu insanın hedeflerine ve hayat felsefesine bağlı olarak harekete geçer.
İnsan öldürmek kolaydır. Şeytan insan öldürmek için fırsat kollar. Telkinlerle silahı ürettiren ve ticaretiyle dünyaya yayan iblistir. İkna etmek, merhametli olmak doğru bir yola girmek yerine öldürmeyi seçenler kötü kazancı seçmiştir. Şeytanın yoluna uyanlar şeytanın halkıdır.
Cinler insan hayatında daima vardır. İnsanlarla beraber yaşaması normal ve rutin durumdur. İnsanların doğruyu ve iyiyi anlamasında mutlak bir gerekliliktir. Cinler kötülüğe teşvik etmekle iyiyi ve doğruyu gösterir.
Oruç, cinlerin beden üzerinde etkinliğini kırmak ve azaltmak için vardır. Çok yiyen insanın üzerindeki rehavet, saldırganlık ve tembellik cinlerdendir. Çağın hastalığı obezite cinlerin işidir. Nimetlere kolay ulaşabilmenin sağladığı ortamda sürekli yeme isteğini kışkırtan cinler tat alma hazzına bağlı insanı kullanır.
Oburluk cinlerin işidir. Obezite cin hastalığıdır. Sinirliliğin baş nedeni çok yemektir. Cinlerin telkinleriyle yanlış alışkanlıklar ve yanlış beslenme ortaya çıkar. Zaman içinde sürekli yeme başlar ve obeziteye kadar gider. Ne için yemek yiyorsunuz. Yemek yemek için mi yaşıyorsunuz yoksa yaşamak için mi yiyorsunuz. Sürekli yeme yerine gerektiği kadar yemeyi alışkanlık etmelisiniz. Bunun için şeytanın telkinleriyle oluşturulmuş kabuller yıkılacak ve alışkanlıklar değiştirilecektir.
Cinleri emri altına alacağını sanmak tamamen aptalcadır. Her durumda binek insandır, şoför cinlerdir. Cinler insanı kullanır. Cinlerle uğraşmak yenmek üstün gelmeyi istemek ve dilediğini yaptırmak düşüncesi yanlış ve batıldır.Cinleri insan değil melekler etkisiz kılmaktadır. Bu da ancak sizin Allah’tan dilemenizle olmaktadır. İnsanın kendisi hiçbir şey yapamaz. İnsan sadece etkileri yaşar. Cinlerden gelen etkilerden memnun değilseniz Allah’a dua edersiniz ve hemen görevlenir bazı melekler ve size yardım etmeye başlar. Zaman içinde cinlerin etkisinden kurtulursunuz. İnsan cinlere karşı sadece Allah’tan yardım dileyebilir. Kendisi bir şey yapamaz. Cinlere üstün gelemez. Dua edince birtakım olumlu meleki düşünceler türemeye başlar. Ve cinlerin telkinleri etkisizleşmeye başlar.
Cinler bara giden bir insana zina yapmak ve öldürmek amaçlı gelirken, namazdaki bir insana namazı bozmak, engellemek amaçlı gelir. Her insanın durumuna göre daima kötülük seçimi vardır. Pozisyonunu ne kadar iyi kategoride tutarsan günahın büyüklüğü ve sıklığı da o oranda değişmektedir. Yaşam tarzınız, alışkanlıklarınız, kabulleriniz sizin kategorinizi belirlemektedir.
Cinlerden korunmanın en etkili yolu sürekli Allah ile buluşmak yani konuşmak yani dua etmekle mümkündür. Buna Müslümanlar namaz demektedir. Namaz gerçekten cinlerin kötülüklerini kırmak adına çok etkili bir ibadettir. Günün belli vakitlerinde sadece Allah’tan yardım dilemek cinleri delirtmektedir. Hatta insandan uzaklaşmasına neden olmaktadır. Çünkü insan kendisine yani cinlere güvenmemektedir. İşlerini Allah’a bırakır ve kötülüklerden sakınır. Namaz kıldığınız ve dua ettiğiniz sürece şeytani cinler sizi aldatamıyor.
Şeytani cinler yani iblisin yardımcıları küresel merkezleri yönetti. Menfaate ve sömürgeciliğe dayalı savaşlar çıkardı. İnancı baltalayan birtakım öğretiler ortaya attı. Bilim ve teknolojiyi bahane ederek imanları çaldı. Yalan bir dünya tarihi yazdırdı. Geçmiş kayıtları ve kütüphaneleri yok etti. Darvinizm bizzat iblis’in ürünüdür. Yönetim şekilleri belirledi. Vesayet rejimi, darbe rejimi, baskı ve şiddet iblisin yöntemleridir. Yönetimlere sıkıca tutundu. İnsanlığı mahvedecek Fransız ihtilali, bilindik topraklara coğrafi kesifler, tanrı için yapıldığı zannedilen haçlı seferleri hep iblisten çıkmıştır. Silah üretimi ve ticareti, petrol hırsı ve açgözlülük hep şeytanın işiydi. Dünyayı ne hale getirdiler ve insanlığa zulmettiler. Her zaferin bir sonucu vardır. Gerçekler fark edilir ve batıl terk edilir. İblis başardığını zannediyor. Hem dünyada hem ahirette cezasını alacaktır.
İnsana düşman ve insanoğlunu yok etmek isteyen iblis çalışmalarında muvaffak olamayacak.
İblis insana direkt zarar verseydi tanrıdan büyük bir bela yani azapla karşılaşırdı. İblis insana direkt şiddet kullanamaz ve onun yolu da bu olamaz. Ancak insanları genelde böyle korkutur. İnsanlar cinlerin kendilerine direkt zarar vereceğini sanır. Bu olay korkutmaktan öteye geçemez. Aslında iblis insanı öfkelendirip, kavgalara sürüklemesi daha korkunç değil midir.İblis insana zaten yapacağını yapıyor. O zaman bu batıl korku cahillikten kaynaklanıyor.
İblis insanı ittirip, kaktırabilir. Birtakım hareketler yaptırabilir ama sizi öldüremez ve size zarar veremez. Bir çeşit yel türü gibi hissedebilirsiniz. El ve ayaklarınızdan bedene girmek istediğinde birtakım istem dışı hareketler yaptırabilir. Sizi dürtebilir, sanki biri dokundu hissine kapılırsınız.
Şeytani cinler, insan ve hayvan atıkları (dışkıları) ile beslenirler.
Esneme olayı cinin ağızdan girme olayıdır. Bir insanın esneyecek başka bir insana yönelik zannıyla doğar. Yani bir cin görevlenmiş olur. Yani şeytanın bir insana telkiniyle ortaya çıkar ve bu telkine hedef olmuş diğer insan esnemeye başlar. Beyaz bir cin ağızdan içeri akarak girer. Allah şeytana böyle bir ortam ve imkan vermiştir. Bu nötr yani olumsuzluk yaratacak bir cindir. Sürekli telkinler verir.
Cenabet olmuş bir insanın sırtına cin atlar ve bedene sırttan giriş yapar. Sırt derisinde ve kıl köklerinde hafif bir şey hissedilir. Bazen üşüme hissiyle sırta gelen titreme ve cenabetlik sonrası titreme cinlerin etkisiyledir. Bu titreme üşüme titremesi değildir.
Cinler insanda etkili olabilmek için bedene girmek zorundadır. Ancak bedenin içinden insana telkin verebilir ve hastalık gibi diğer işleri başarabilirler. Genelde bedenin giriş ve çıkış kapılarını kullanırlar. Cinlere karşı bir örümcek ağı örmek istiyorsanız bedene açılan tüm delikler temiz tutulmalıdır.
Cin ve şeytan çıkardığını söyleyenlerin çoğu farkında olmadan şeytani cinlerle işbirliği yapmaktadırlar. Şeytan çıkaran papazlar Tanrı adına bunu yaptıklarını söylerler. Cin çıkaran cinciler Allah için yaptığını söylerler. Şeytani cinler cincilere büyücülere, medyumlara hizmet eder ama bunlar çoğu zaman şeytanların kendilerine hizmet ettiğinin farkında olmaz. Bir şeytan çıkarma ayini ile cin çıkarma ayini aynıdır. Afrika’da, Asya’da, Avrupa’da da aynıdır. Dünyanın her yerinde cin çıkarma adıyla yapılan ayin ve seanslar aynıdır. Seans şöyle başlar. Tanrıya dua ederek başlayan medyum Tanrı adına birtakım güçleri olduğuna inanır. Aslında şeytani cinler ona gelmektedir. Cinler bu kişiyi bildiklerinden hemen yanına gelir. Cinli olduğunu söyleyen bir hasta vardır. Çıkarılan cin hastanın cini değil bilakis cincinin cinleri insanın bedenine girmektedir. Cin çıkaranların cinleri hasta insanın bedenine girerler. Tuhaf hareketler yaptırırlar. Seans ile cin çıkardıklarını zannediyorlar ama aslında cinler cincilerle insana giriyor. Hem hastayı hem de medyum iyi bir iş yaptırıldı anlamında kandırılıyor. İnsanların bağırması, kusması, mide ağrıları ve bayılmalar seansta görülüyor. En sonunda rahatladın mı içinde bir hafiflik odlumu diyorlar. O sırada cincilerin cinleri bedeni terk ediyorlar. Sıkıntıyı yaratanlar da çıkıp rahatlatanlar da cincilerin cinleridir. Aslında cin, şeytan çıkarma falan olmuyor. Çıkan geri gelemez mi? Hem cinler birbirlerine insan için asla zarar vermezler. Afrika’da ilkel dinlerde , Hristiyanların papazları da , Müslümanların medyumları da bu şeytani işleri yapmaktadırlar. Şeytana inanmak ve üstün bir güç olduğunu kabul etmekle bu işe başlanıyor. Bunları çıkartarak tanrıya hizmet ediyorum gibi kutsal bir sapkın düşünceye kapılıyorlar. Aslında cinler kendilerine inanan ve üstün sayan insanların ardından giderek kendilerini fark ettirmeden cin çıkardıklarını zannettiriyor.
Enkabut, karabasan, al karısı bir çeşit cindir. Şeytan tayfasından bir soydur. Biz insanlardaki gözü çekik japon, siyahi gibi. Genelde mezarlıklardan, kırsal alanlardan, köylerden ve kemikli tezekli bölgelerden geçmeniz sonucunda sizi izlerler ve size uykuda gelirler. Bedende tam şekil alarak kasarlar yani ruhu tutarlar. İnsan uyanmak ister ama uyanamaz. Bağırmak ister ama bağıramaz. Bir anda bedeni bırakan cin çekilir ve ruh beden egemenliğini alınca uyanır ve korkar. Aslında korkulacak bir durum değildir. Kokmadığınızı söylediğiniz zaman cin sizden korkar. Cinler sizi izlerler ve söylediklerinizi tamamen anlarlar. Bir enkabut ciniyle sabaha kadar mücadele ettim. O beni basıyor. Uyandırıyor, Ben ona tehditler savuruyordum. Üstümden kalktığı anda yani uyanır uyanmaz makas, bıçak atıyordum. Attıklarım duvarlara çarpıyordu. Sabaha kadar bu durum defalarca tekerrür etti. Sabah ezanından sonra artık cine beni çok rahatsız ettin artık yeter tamam sen üstünsün bırak beni dedim. Ve beni bıraktı rahat bir uyku çektim. Aslında söylediğim yanlıştı. O dönemlerde çocuktum. Ama şimdi bu üstünsün kelimesini onlara asla kullanmam. Çünkü üstünlük Allah’a aittir. Zaten cinlerde insanları böyle kul etmeye çalışıyor.
İstem dışı hareket ve refleksler cinlerdendir. Tembellik, yerinden kalkamama, yorgunluk, halsizlik, derin nefes alıp verme, uyuyamama ve yatakta sağa sola dönme, zihinden sürekli yoğun düşüncelerin geçmesi (yoğun vesvese) cinlerdendir. Uyuşma, karıncalanma, uzuvlarda lokal ısınma, arkadan baş ağrısı, mide ve iç organlarında yer değiştiren ağrı, uzuvlarda ağrı, kramp, kasılma cinlerin etkisiyle oluşabilmektedir. Ve normal insani bir durumdur.
Kalbin olduğu bölgede sızıya benzer rahatsız etmeyen bir şey hissedilir. Bu cenabetliğin sonrasında kalbin yakınına yerleşen cinin belirtisidir. Derin nefes vermek ve iç organlarda değişen yerlerde ağrılar hissetmek, böğür ağrıması gibi ağrılar cinlerin etkisiyledir.
Düşünceler telkinler kendi kendilerine doğmaz. Yani düşüncelerin ve telkinlerin bir kaynağı vardır. Ne ile beslenirler ve neye hizmet ederler. Amaç nedir. Tüm bunlar ‘dış bakış’ yapılarak tespit edilebilir. Bazen cinlerin neyi amaçladığını bile görebilirsiniz.
İblise ibadet eden ve isteklerini yapan bir büyücü ondan yardım dilediğinden iblisin yardımını alır. Bu yardımı inanan insana bile yapabilmektedir. Neden insan iblise ihtiyaç duyar ki. Çünkü kadını, evladı ve zenginliği gibi dünya nimetlerini isteyen ve dünya hayatını önemsemiş ve dünya hayatından başka bilmeyen bu tip insan iblis’e uyar ve iblisten ister. Dünyanın ardından koşan iblis’e kul olur. İnsan istek de bulunduğunda iblis hemen ona yetişir. Özellikle cincilere büyük önem verirler. Cincilerin cinleri kendilerini açıkça gösterirler. Cin çıkarma seansları ve şeytan kovma ayinlerinde yaşanan hareketlerden varlığını görmeniz mümkündür. Titreyen, bağıran insanlar görmektesiniz. Bunlar gerçekten cinlerdir. Kendilerini gösterirler ki insanların yardım dilemeleri devam etsin. İnsanların isteklerinin küçük bir kısmını yerine getirirler genelde kötülük ederler ve durumları daha vahim olur. İblis ile işbirliği yapmak yanlıştır ve cehennem yoludur. Hiçbir iş çözüme kavuşmaz. Yalancıdırlar, onlardan fayda yerine zarar gelir. Şifa değil hastalık gelir. Kurtuluş değil, sıkıntı bela gelir. Onlar Ademoğluna yardım etmezler. Ademoğlunu kullanarak ayaklarını kaydırırlar. Yeryüzünde insanoğlunu mahveden tek varlık şeytani cinlerdir. İblisin ahalisi olan cinler insanoğluna büyük zararlar vermiştir. Savaşlar, cinayetler, zinalar, boşanmalar ve daha sayamayacağımız nice kötü sonuçlar hep cinlerin işidir.
İnsanlar düşüncelerini ve fikirlerini hemen uygulamamalıdır. Düşüncelerinizi denetleyin. Kontrol edin, iyiliğe mi hizmet ediyor kötülüğe mi. Yapacağınız şeyler insanlara faydalı mı zararlı mı. Ona göre elekten geçirin ve hareket edin. İnsan tabiatı gereği zihninden geçen düşünceyi sanki kendisinden çıkmış gibi hemen uygulamaya kalkar, halbuki düşüncenin kaynağı şeytani cinleridir.
İşlerini Allah’a havale eden, Allah’a sığınan olumlu düşünür.Mantıklı olur. Her hangi bir işte sonrasını ve ahiretlik getirilerini düşünerek adım atılır. Kendine güvenen ise kendi şeytani cinine güvenmiştir. Aklına ilk gelenleri yapar, kötü ve batıl yoları seçer. Kaypaktır. Helal yolları reddeder. Haram yollara sarılır. Gıybet eder, suçlar. Hayatı boyunca debelenir durur. Pek bir şey kazanamaz.
Cinleri bağlayan kelime ‘Allah’ım sadece senden yardım diler ve sadece sana ibadet ederim.’ Dir. Ancak bu sadece kelimede olmayacak. Bunu hissedeceksiniz, kime söylediğini bileceksiniz.
Hz Süleyman cinlerden yardım dilemedi. Kafir olmadı. O cinlerle işbirliği yapmadı. Bilgi ve saltanatına Allah kavuşturdu. Allah verdi ve o yüceltti. Süleyman hakkında yalan söylediler ve zatına iftira attılar. Böylece insanları cinlerden dileyerek yoldan saptırmak istemişlerdi. Sonrakiler Süleyman bir kitaba uydu büyü, sihir ve cin işleriyle uğraştı dediler. Süleyman döneminin sonrasında ortaya çıkan bu vesayetçiler cinlerle işbirliği yaptılar. Ve yoldan çıktılar.
Cinler gelecekten haber veremezler. Anın öncesini kimse bilemez. Ama geçmişten haber verirler. Kaybolan bir şeyi bulabilirler. Şu anda farklı ülkelerde olan olaylardan haber getirebilirler. Çünkü yapıları gereği diledikleri yere anında gidebilirler.
Batılıların ifadesiyle vanpir bir çeşit saldırgan cin gurubudur. Bu cinler bazı şartlar yerine getirildiğinde direkt olarak insana veya herhangi bir hayvana saldırmaktadır. Buna tıp kuduz hastalığı demektedir. Günümüzde köpeklerde görülen kuduz ile aynı şeydir. Kuduz olan köpekler saldırgan cine(vanpire) maruz kalmıştır. Bir köpeğin kuduz olma nedeni çok ilginçtir. Bilimsel bir gerçeklik içerir. Saldırgan bir kuduz köpekle insan da geçen saldırgan cin (vanpir) insanı da vanpirleştirmektedir. Tarihin geçmiş döneminde bir beldede kuduza yakalanan bir gurup insan yöre halkına tehdit olmuştu. Vanpir hikayesi o dönemden gelmedir.
Üzülme, sıkıntı, iç daralması, sıkılmak, kötü bir şey olacakmış hissi cinlerdendir.
Enkabut olayı, bir anda topuk ve bacakta karıncalanma, adını sanki uzaktan söyleniyormuş gibi hissetme veya başka sesleri duyuyor hissetme, ensede nefes, arkamda biri var hissi, takip ediliyormuş hissi, uzaktaki şekilleri insana benzetme gibi tüm bunlar tamamen cinlerdendir. Çok nadir olan bu olaylar hemen hemen her insanda görülmektedir. Bir insanda bunlar sürekli görülüyor ise anormaldir. Allah’a ‘özel dualar’ etmek gerekir.
Damar seyirmesi, heyecanlı olma, bağırarak konuşma, sürekli kavgacı yapı, sinirli ve saldırgan gezme cinlerdendir. Hoşgörüsüzlük, her şeyi ters ve tehdit algılama, her şeye tepki gösterme, sürekli şikayet etme, eleştirel yaklaşım, etrafı kınama gibi tüm bunlar cinlerdendir.
İnsanları kırmak, çevresindekilere zara vermek sonra da yaptıklarından dolayı pişman olmak cinlerdendir. Mesela bir kavga çıkarttırır ve kavganın ardından insan pişman olur ve hemen ardından şeytan gelir şeytan gelir ve ‘sen kötüsün’ der., ‘Haksız olduğun halde etrafına zarar veriyorsun.’der. Ve insanı ümitsizliğe düşürmek ister. Allah’a yönelmeyi engellemek ister. Bazen insan bu saldırgan ve canice davranışına bir anlam veremez. Ardından kötü davrandığı için üzülür ve kendini suçlar. İç sıkıntısı yaşar. Şeytan genelde bedeni isteklerini yaptırdıktan sonra insana tam hükmeder ve kötü işler yaptırır. Bunlar çok yemek ve cinselliktir.
Vesvesenin var olması normaldir. Peygamberler dahil tüm inananlar yoğun vesveseye maruz kalmışlardır. Çoğu vesveselerden dolayı sıkıntıya düşmüş ve şikayetçi olmuşlardır. Ancak hiç vazgeçmemişlerdir. Bedene ait şeytani cinlerin vesvese ile insanla uğraşması tamamen imanın bir göstergesidir. Doğru yolda olan insanlara sürekli düşünceler ve telkinler göndererek rahatsız eder. Vesvese çok ise hiç susmayan bir zihine sahipsiniz. Bu tip vesveselere maruz kaldığınızda üzülmeyin, yılmayın. Kötülüğü tercih etmediğin için sizi kötü duruma düşürmek isteyen şeytana sabredin ve onun farkında olun. Onun için tanrıdan yardım dileyin. Şeytan uzunca bir süre sizinle uğraşacaktır nitekim beden cini ölene kadar sizinle uğraşır.
Şeytani cinlerin asıl amacı Allah’a giden doğru yoldan, iyilik ve ibadetlerden alıkoymaktır. İnsana kötülük yaptırarak ümitsizliğe düşürmek ister. İnsan Allah’a güvenci sarsılıp Allah yolunu bir bırakırsa yani kendini bir salıverirse sevinçten coşar. Ve o insanı kirli bir yola sürükler. Kim Allah’ı bırakırsa ona bir şeytan musallat olur. Ve zamanla sizi büyük günaha ve aldanmış bir yaşama sürükler.
Bir de cinler saldırgan yapılarını kullanırlar. Beden cini bazen kışkırtıcı bir yapıya bürünür. Bir de sürekli böyle davranan saldırgancı cinler vardır. Bunlar beden cini değildir dışardan gelen kışkırtıcı cinlerdir. Bu tip cinlere sahip insanlar kendilerini tutarak konuşurlar. Bu tip insanlar olumsuz cümlelerle sert tavırlar sergilerler. Sürekli ters ve kavgacı yapıları vardır.
Zaman hız çağı olduğundan zamanın hızına ruhumuz yetişemiyor ve ruhsal hastalıklar yaşanıyor.
Sağlıklı, enerjik, kaliteli yaşam için az yemeliyiz. Meleklerin bizimle olması için az yemek zayıf kalmak mecburidir.
7 yıkıcı günah. Kibir, açgözlülük, öfke, kıskançlık, şehvet, oburluk, tembellik. Yedisi de birbirine bağlı. Kıskançlık nefreti doğurur, oburluk öfkeyi. Ruhları etkileyen en önemli unsurlardır. Tüm bunlar şeytani cinlerdendir.
Dini çağrılara sırt çeviren, yaşama duyumsamazlık üreten ve faydalı olmayı reddeden kıskançlık cinine maruz kalıyordu. Gündüz şeytanı olan kıskançlık cini insanı böyle aldatıyordu. Uyku nöbetleri, uyuklamaklar sıkça görülmeye başlıyordu. Cin telkinlerle bedendeki ruhu ele geçirince bunları yapabiliyordu. Hayattan zevk almayan ve gelecekten beklentilerini kesmiş olanlar bu cine çarpılıyordu. Bir takım düşünceler ile yaşama arzusunu ve yaşam sevincini köreltir. Umutsuz ve hüzünlü olmanın getirisidir tembellik.
Cinsellik ve şehvet şeytani cinlerin en etkili yöntemlerindendir. Hatta iblis faişeliğin kutsallığından söz eder. Grup seksi, homo seksüelliği, hemcins ile birlikteliği, cinsellikte şiddeti meşru gösterme çabasındadır. Cinsellikte beklentileri yüksek tutarak ve cinsel şiddeti cazip göstererek azgınlaşan ve cazipleşen saplantılara düşürür. Bunların da birtakım sıkıntılara yol açtığı görülür. Sertleşmeme, erken boşalma gibi. Ailelerin cinselliğini bozmak isteyen cinler türlü telkinlerle insanı yönlendirmektedir. Temel amacı insanlığa zarar vermektir bunun için en küçük birim aileden başlar ve onun mahremi cinsellikten aileyi bozmaya çalışır.
Köpekler neden kemiği toprağın altına saklarlar. Kedi ve güvercin cinler geldiğinde neden farklı hareketler sergilerler hiç düşündünüz mü. Cinlerin en lezzetli besini kemiklerdir (insanlar için et konumundadır.)ve köpekler cinlerden saklamak için toprak altına saklarlar. İlginçtir ki cinler toprak altına giremezler. Elektrik gibi enerji bedene sahip olduklarından topraktan olumsuz etkilenirler. Bu nedenle peygamberimizin bazı kafirlere toprak saçma serpme hareketi görülmüştür.
Hayvanların dünyası hareketleri ve hareketlerinin arkasındaki düşünsel faaliyetler hayvanların seçimlerini göstermektedir. Hayvanların da inanç seviyeleri vardır. Hayvanlar da yaşamlarından sorumludur. Güçlü olanın kazandığı bir dünyayı hayvanlar dahi istememektedir. Doğru ve adil olanın kazandığı dünya hayvanlar aleminin de bir özlemidir.
Mesela bir kediye baktığınız anda kedi esner. Esneme anında açılan ağızdan şeytan girmektedir. İnsan için geçerli olan şeyler kedi gibi tüm hayvanlar için de geçerlidir. Kedilere uğrayan cinlerin kedilerde oluşturduğu düşünsel faaliyetler vardır. Kedi türü için kendine has şeytani olumsuz düşünce ve vesvese faaliyetleri görülmektedir.
İnsanların hayvanlardan hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük Allah’a aittir. İblisin kibrinden dolayı tanrı insana sahiplenmiştir.
Cinlerle irtibatlı olan hoca büyücü ve medyumlar aslında cinlerle aralarında menfaate dayalı bir anlaşma yapmışlardır. Şeytan büyücüyü ve büyücüye gidenleri kendinden istenildiği için küfre düşürmekte ve böylece batıl yoldan beslenmesine devam etmektedir. Tanrıdan gayri cinlerden yardım almak, medet ummak veya onlara ibadet etmek cinlerin refah içinde yaşamasına neden olmaktadır. Şu bir gerçektir ki cinler insan üzerinden meşru olmayan yollar ile beslenir. Cincilik yapan insanlar ise para kazanma ve birtakım dünya süslerine ulaşma adına bu işleri yapmaktadırlar. Ahiret için değil dünya için çalışmaktadırlar. Şeytan imansız insanın yediği yemekten de yaptığı her şeyden de faydalanır. Allah şeytana rızıklanmayı sadece meşru olmayan yollarla kazanır kılmıştır. Aynı şekilde insanların yaşamlarına müdahale ettiren ve tanrı haricinde bir varlıkla işbirliği yaparak birlikte çalışan cinciler büyük bir yanlışın içindedirler. Bunların kazançları da amaçları da batıldır. her şeyi yapabileceklerini sanan bu cinciler insanlara dilediğini yaptırmak, kadınları yatağa atmak, şöhrete ve üne sahip olmak gibi dünyalık çıkarlarla tanrı karşısında durmaktadırlar.
Bazı cinci hocalar iyileştirme yaptığını söyleyerek farkında olmadan cinlerle(şeytanla) işbirliği yapmaktadırlar. Allah’a dua ederken bile hatta bazı ayetleri okurken bile kendilerine güvenerek yaptıkları dualara cinler cevap vermektedirler. Zaten insanın niyeti ağızdan çıkan kelimelerde değil kalbin taşıdıklarındadır.
Çocuğa bakmayı istememek, sıkıntı ve geçim derdinden dolayı çocuk istememek şeytani cinlerin fikridir. Şeytani cinler çocuk olmasını engeller. İnsanların boşanmasını sağlamak ta en büyük zevkidir.
İblis evliliğe karşıdır. İnsanlar evlenmesin, herkes birbiriyle cinsellik yaşasın ister. Böyle bir şehir olduğunu düşünün. Müthiş bir kaos, saygısızlık, ölümler ve kötülükler olduğunu göreceksinizdir. Çocuklar mahvolur. Kadın için birbirlerini öldürenler olur. Kadınlara hiç saygı gösterilmez ve aşağılanır. Ama dünyada bunları isteyen şeytani bir anlayış vardır. Bunlar insanlığın düşmanlarıdırlar.
İnsanın kendi zihninden geçenler bazen kendi kendinin esnemesine de neden olmaktadır.
Yıldızname açmak, vefk, tılsım, büyü gibi cinci hocaların tüm yöntemleri şeytanla işbirliğidir. Günahtır ve şirktir. Mum büyüsü, kara büyü, aşk büyüsü, ayırma ve birleştirme büyüsü, sex ve çocuk olması için yaptırılan büyüler şeytanla işbirliğidir. Günahtır, batıldır ve şirktir. Cinlerden yardım almak yerine neden tanrıdan istenilmiyor. Büyülerin her türlüsü günahtır ve şirktir. Cincilere gitmek dahi şirktir. Büyük günahlardandır. Büyü yapana da yaptırana da tüm peygamberler lanet etmiştir. Kuran ve tüm Kutsal kitaplarda büyücülük işlerini yapan ve yaptıran cehennemin en ağır cezalarıyla zikredilirler.
Cinler sürekli insanlara günah işlettirir. Kötü işler yaptırır. İnsan günah işlese dahi tanrı inancından ve imanından vazgeçmeyebilir. Bir süre bırakamadığı cinsellik ve yeme arzularını dizginleyemez. Hatta cinler bu arzularını aşırı derecede ve sürekli azdırırlar. İnsan bu arzularına yenik düştüğünden bir türlü bu durumdan kurtulamaz. İnsan sürekli Allah’a dua ederek ve inancından vazgeçmeyerek bu durumdan kurtulur. İnanan insanlar bu tür günahlara dirençlidirler. Şiddetle bu günahlar işlettirilse dahi inançlarından dönmediklerinden bir gün mutlaka o cinlere uymayacaklardır. İnançlarında ve fikirlerinde kalben gerçekten sabit iseler Allah onlara bir çıkar yol verecektir. Cinler bu tür insanların üzerine bilinçli olarak fazladan gitmektedirler. Dünya nimetlerini onlara süslerler. İnsan nefsine hakim olamadığından ve kendini yönetmediğinden cinler ile Allah arasında kalacaktır. Mevcut zevleri işlese dahi bundan hoşnut olmadığını bildiren ve sürekli Allah’tan yardım dileyen bir gün Allahın yardımıyla kurtuluşa erecek ve bu zevklere bağımlılıktan kurtulacaktır. Çünkü nefisler Allah’ın elindedir. Bir anda insanın kendisi dahi nasıl bıraktığını bilmeden acı çekmeden bu arzulardan sırt çevirir. İşte bu durum tanrının nefsi kontrolünde olduğunu gösterir. Hiçbir insan ben şunu kendim başardım dememelidir. Kendim demek şeytandandır.
Cinsel ilişki sırasında cinler insanın zihnine sürekli yanlış düşünceler atar. Başka kadınları hedef gösterir ve özellikle bu gördüğü ve beğendiği yakın çevreden biri seçilir. Eşi ile ilişki sırasında başka karşı cinsi hedef göstererek cinsel ilişkiyi bozmak ister. Eşinizi aşırı beğenmek veya beğenmemekle kokusunu kötü göstermekle cinsel birleşmeye zarar verebilir. Tüm cinsel sorunların kökeninde düşünsel nedenler vardır. Çok azı fizyolojiktir. Yani cinsel problemlerin temelinde cinler vardır. Cinler birtakım düşüncelerle sizin sağlıklı ilişki yaşamanızı engellemek ister. Erkekte sertleşmeme, kadın ve erkekte erken boşalma, kadının cinsel ilişkiyi istememesi(vajinismus) gibi rahatsızlıklar tamamen cinlerin telkinleriyle oluşmaktadır. Aynı şekilde bu sorunlar olumlu telkinlerle çürütülür ve rahatlıkla bu sorunlar aşılabilir. Cinler cinsellik üzerinden evliliği bozmayı amaçlamaktadırlar. Yıllarca bu uğraşı verirler.
Kola gibi şekerli sıvılar ve haz veren yiyeceklerin beden şeytanını memnun ettiğini gördüm. Şeytan memnun oldukça talebi artmaktadır. Sürekli daha fazla haz isteyen şeytana daha ilk baştan dur demelisiniz. Yoksa bu iş obezite ve ölüme kadar gitmektedir.
Sorunlardan kaçmak ve sorunları ertelemek çözüm olmuyor. Bu nedenle şeytanı alt edecek yapıcı düşünceyi ve tanrıya sığınmayı ön plana çıkartın.
Kilo almaya yönelik bilinçaltımızdaki yıkıcı bilgileri değiştirerek obezite ve aşırı kilolara çare oluyor. Bunlar cinlerin vesveseleridir. Bu vesveseleri yıkmak sağlıklı yaşama adım atmak demektir.
Kişi kendi kendine değişimi gerçekleştirebilir. Çünkü zihindeki bilginin bedendeki sonuçlarına ancak kişi kendisi ulaşabilir ve anbean kendisi yön verebilir Bilgi tıbbına göre insan bedeni enerji ve bilgiden meydana gelmektedir. Cinlerden gelen telkinleri fark etmeniz onu yenmek için yeterlidir. Peki nasıl cinlerden geldiğini fark edersiniz. Eğer telkinler olumsuz ise ve zevke (arzulara) dayalı ise cinlerdendir. Kendinize ait olmayan şeylere meyil hissi cinlerdendir. Diğerleri meleklerdendir. Cinlerden gelen telkinleri ilk başta reddedebilirseniz artık bu telkinler inançlara dönüşmez. İnançlar da alışkanlıklara dönüşmektedir.
İnsan vücudundaki tüm enerji akışının bilinçaltımızın yönlendirmeleriyle meydana geldiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçektir.Zihindeki bilginin bedende ürettiği hastalıklara Psikosomatik hastalıklar olarak adlandırılıyor. Bunların hepsi cinlerdendir. Bunlara birkaç örnek ise; obezite, fazla kilolar, kanser, kalp, damar hastalıkları, migren, hormonal bozukluklar, alerji, şeker, tansiyon, diyabet, görme bozuklukları, baş ağrısı, , saç dökülmesi, romatizmal ağrılar vb.. gibi hastalıklardır. Bilinçaltımız bedeni hem hasta edebilme, hem de şifa edebilme yeteneğine sahiptir.*Bilinçaltınıza cinlerin telkininin girmesine izin vermeyin. Kirli düşünceleri reddetmeniz yetecektir.Bilinçaltımızı nasıl yönlendireceğiz. Bu bilinmelidir.
Yeryüzünde birlikte yaşayamadık. Hepimiz için çok fazla bolluk var. Kimsenin malına göz dikme, kimseye haksızlık etme. Dünya hırslarından, savaşlardan, kişisel çıkarlardan, nefsi isteklere köle olmaya kadar ve yemek yemeye kadar gelir bu çizgi. Küresel savaşların kökeni nefsin isteklerine uymaya yemek yemeye kadar iner bu anlayışın kökeni. Dünyacı olmayacaksın, sağlıklı ve dirençli olayım diye iyi ve uzun yaşamak için fazla yemeyeceksin. Dünyaya bağlanmayacaksın ve hedefinde dünya olmayacak. Ancak sırtını dünyaya dönen yani ahreti isteyen arzulardan el çeker. Meşru olmayan cinsellikten de mideyi doldurmaktan da vazgeçmeyi ancak tanrı yolunda olanlar başarır.
Yemek yemek için yaşayanlar vardı. Yaşamak için yemek yenmelidir. Yetecek kadar yemek yeterlidir.
İslam’da oruç cinlerin gücünü kırmak için yapılan bir ibadettir. İnsanların çoğu bunu bilmez. Yoksa açın halinden anlamak için yapılan ibadet değildir. Fazla yemek gaflet verir, cinlerin etkinliğini arttırır. Günah yüklü zevk ve arzulara düşkünlük verir. Peygamberimiz dönemindeki oruç ile günümüz orucu çok farklıdır. Türkiye’de oruç yanlış uygulanıyor. Akşama kadar aç kalıp akşam tıka basa doyuncaya kadar yemek oruç değildir. Aslında peygamber diyet yapmıştır. Bir hadisinde oruçlu iken ikram edilirse ikrama uyunuz demiştir. Ve kendisi oruç tutarken bazı ikramları geri çevirmezdi. Bu söylediklerim orucunuzu bozun anlamına gelmez. Ancak oruca yüklediğiniz anlamın ne olduğuna dikkat çekmekteyim. Günümüzde oruç tutanlar akşam ezanıyla doyuncaya kadar yemektedirler. Ama orucun anlamı mideyi doldurmadan bir dönem vücudunuzun gücünü kırmak yada yeteri kadar enerji almak anlamına gelmektedir. Peygamber diyet yapmıştır. Midesini tam doldurmamıştır. Ve bir hadisinde ‘İnsanın doldurduğu en kötü kap midesidir.’ demiştir. İslam’ın beş şartından biri olan oruç günümüz diyetiyle aynıdır. Ve ne amaçla aç kaldığınıza dikkat etmelisiniz. Aç kalmak günahlardan sakındırır. Vücuda meleki bir güç verir. Oruçta diyet kuralları uygulanmalıdır. İki öğün yemek ve ara öğünler olmadan ağızı yememeye alıştırmalıyız. Zaten bu oruçtur ancak fark doymadan yemektedir. Zayıf bir vücuda sahip olmak bedenin meleklerle ve nurla dolmasına neden olur. Peygamber bir hadisinde (Nur’un iki nedeni abdest ve oruçtur.). İnsanoğlu cinlerin etkilerinden kurtulmak istiyorsa inançlarında ve alışkanlıklarında değişiklik yapmalıdır. Yanlış inanışlar ve yanlış alışkanlıklar insanı kötü duruma düşürmüştür. Çala kaşık, hızlıca yemek ve tıka basa yemenin geri planında mutlaka düşünsel bir neden vardır. Düşünceler zamanla inanca inançlar da yanlış alışkanlıklara neden olmaktadır.
Cinlerin sizi rahatsız etmelerine neden olacak şeyler: Yatsı ezanından sonra cin demek, küle işemek, gece tırnak kesmek, isimlerini veya anlamsız kelimeleri defalarca telaffuz etmek, onlara küfür etmek.
Terlikleri ters koymak, sürekli cin cin diye söylenmesi gelmelerine vesile olur.
Ağaç ve duvar dibine işemek sinirlilik verebilir. Banyoya işemek bir dönem sinirli olmaya yol açar. Sıkıntılı bir süreç yaşarsınız. Sinirleriniz bozuk olur ve her şeye sataşırsınız. Kavgacı bir yapıya bürünürsünüz. Duş yaparken işemek direkt cinlerin musallatına neden olur ve gece yarısı8 bol bol uyandırırlar.
Yemek yerken beslenmek için üşüşürler. Ekmeğini bölerken pusuya yatarlar. Ekmek kırıkları yere düşmeye görsün, yemek örtüsünü dışarı silkmek onlara ziyafettir.
İnsanın doğumuyla gelen ve bedende oturan ve mesken edinen kişi(beden) cini vardır. Ve insan ruhuyla beraber bir kader yaşar. İnsanın hayatı boyunca yoldan çıkarmaya yönelik hareket eder.
Cinler duvarlardan geçiyor, binalara evlere giriyor odalardan odalara dolaşıyor. Eve girmek için giriş kapısından girer, bedene girmek için de öyle.
İnsan cinleri farkettiği anda cinlerin erimesi ve etkinliği kayboluyor. Önemli olan onu farketmek yani hareketlerimizi onun yönlendirdiğini bilmektir.
İman edene, sadık olana akıl verilir. Akıllı olan haramı ayırır, harama yaklaşmaz, doğrulukla iş görür. Gerisinden akıl alınır bu nedenle cinlerde akıl çok zayıftır.
Şeytan gizli, kötü bir kuvvet, kötü bir ruh anlamına gelmektedir. Şeytan ismi, bilhassa görülmeyen ruhlar ve kötü kuvvetlere isim olmuştur ve şeytan denilince bu cinsin ilk babası olan İblis akla gelir. İblis cin cinsindendir. Topraktan sadece insan olmadığı gibi çeşitli hayvanlar olduğu gibi ateşten de çok değişik cinler yaratılmıştır. Ayrıca insanlarda renk ve çeşitlilik olduğu gibi nitelik ve nicelik değişiklikleri de vardır. Yani akıllısı, bilgilisi, cahili, özürlüsü, cücesi ,iri cüsselisi, güclüsü ,zayıfı olduğu gibi cinler de de böyle benzer çeşitlilikler vardır.
Cinler bazen insana özel olduğunu, farklı ve üstün olduğunu inandırmaya çalışırlar. İnsanüstü olduğunu veya farklı bir kimlik verebilirler.
Büyünün yapılması kolaydır. Şeytani cinler hemen insanların isteklerine cevap verirler. Genelde insanların dünyalık istekleri kötülük içerir. İnsan Allahtan istemediğinde cinler hemen isteği yerine getirmek için harekete geçer ve çabalar.
Cinler insana şüphe verir. Şüphe ile arayı bozmaya çalışır. Bu özelliği ile aynı zamanda bozguncudur.
Büyü şeytana dua etmektir. Şeytandan yardım dilemektir. Namazın şartları olduğu gibi büyünün de şartları vardır. Bu şartlar yerine getirilirse imanınız elden gittiği gibi istekleriniz geçici olarak ve aldatılarak gerçekleşmiş olur. Ama isteğinizin sonucu da uzun sürmez.
Şeytan sırf kendisinden istendiği için geçici olarak birleştirme veya birkaç iyi olayı gerçekleştirir. Ama genelde ve sonra ayırıcı işler yaparlar. Onlar insanları sevmezler.
Hayvanların türlü halleri dünyaya bakış açıları, yaşam felsefeleri vardır. Bilinçleri yaradılışlarıyla şekillenir. Hayvanların yaşam şekilleri ve tarzları inançlarıyla da şekillenir. Cinler maddeye bağımlı olduklarından hayvanların da cinleri vardır. Bazı hayvanlar dünyacı bazı hayvanlar ahretçidir. İnsanlar gibi hayvanlar da suç işlemektedirler. Haksızlık etmektedirler. Bazı tür hayvanların inancı yüksekken bazı tür hayvanların inancı zayıftır. Ama her hayvan Allah’ı bilir.
İblis direk insanlara zarar vermez. Düşman olsa da direkt yok etme yetkisi yoktur. Bu Tanrının yaratmasına bağlı var olma ve yaşam kurallarına aykırıdır. Tanrının yarattığı bir varlığı çok haklı bir gerekçen olmadan öldüremezsin. Hatta haklı bir gerekçen olsa dahi öldüremezsin öldürmek başlı başına bir günahtır. Yaşam hakkına gasptır Tanrının kararına karşı durmaya kimin yetkisi var ki. Bakınız iblis insana düşman olarak ancak dünya hayatında kazandı o da belirli kısa zamanlar. Ama neyi kaybetti biliyor musunuz? ‘ sürekli devam eden şimdiki zaman olan ebedi hayatı’ kaybetti.
İblis adem ve soyunu yok etmeye uğraştı. Bunun için telkin yolunu kullandı. İblis kötülüğe çağırır iken, tanrıya yönelmenin önüne geçer iken, dosdoğru yolun üzerine oturur iken insanları saptırmayı ve birbirlerini öldürmesini amaçlamıştı. Gerçekte bu da meşru değildir. İnsana düşmanlık ederken yok etmek istemiştir. Ama Allah’ın bir kuralı vardır. Hemen kara vermemek tanrının adetidir. Tanrı iblis her şeyi yapsa bile kazanmış olmayacaktır gerçeğini göstermek ister. Tanrı her konuda hemen karar vermez. Bu nedenle dünyanın sonuna kadar iblis’e mühlet vermiştir.
İblis ‘Ben insandan üstünüm.’ derken bunu ispat etmek için çalışıyordu. Nitekim geçmişte iblise uyan kavimler peygamberleri öldürmek istemişti. İşte tam tanrının halkını yok etme çabalarında tanrının yardımı yetişmiştir.
Düşüncelerinizin şeytani cinlerden geldiğini fark ettiğiniz anda o cinin yakalamışsınız demektir. Artık o etkisini yitirmeye başlar. O’nu reddetmeniz onu öldürmeniz anlamına gelmektedir. İbrahim çocuğunu kurban etme konusunda şeytani cin ona‘Ne yapıyorsun, şu güzel yavrun öldürülür mü’ diyordu. Şeytandan geldiğini fark eden İbrahim eline taş alıp atıyordu. Şeytani cini görmüyordu ancak onu fark ederek herhangi bir yöne atılan taş şeytani cine isabet ediyordu. Düşünceye karşı atılan taş, sol tarafa tükürme bunlardandır.
Cinleri görmek mümkündür. Görmemek doğru olanıdır. Çarpma ve travmalarda cinlerin etkisine maruz kalırız. Aşırı uç takıntılar ve saplantılı devamda görülen ruhsal rahatsızlıklarda görülmektedir. Ruh ve sinir hastalıklarında tedavi görenlerin büyük kısmı cinleri görmektedir. Aşırı açlıkta (riyazet) bedensel faaliyetlerin kendi görevlerini yapamayacak duruma geldiği dönemlerde cinler görülür. Cinleri görmek size bir şey kazandırmaz.
Bir kişi sizden korkuyor, başka kişi sizden sakınıyorsa, siz geldiğinizde mantıksız konuşmaları kesiyorlarsa o insanların şeytanları sizden korkuyor ve sakınıyor demektir. Patronsanız ve çalışan işçileriniz sizden çekinip hızlı çalışıyorlarsa işçilerin şeytanları sizden çekiniyor demektir. Doğal çalışma içindeyse şeytana uymuyor demektir.
Bir olay karşısında aşırı üzüntü, aşırı sevinç, aşırı heyecan cahiliyet cinlerindendir. Yakını ölen insanın başına ve dizlerine vurarak ağlaması, bağırması kendini yerlere atması, bayılması şeytani cinlerdendir. Doğal ve normal bir üzüntü meleklerdendir. Bağırarak ağlamak cinlerden, sessizce gözlerden yaş süzülmesi meleklerdendir. Şeytani cinler inançsızlığı temel aldığında insanlar bu tarz hareketlere düşmektedir. Gerçek inanç tanrının kararlarına saygı duymak ve bir arif edasıyla olayları doğal karşılamaktır. Allah’a inanan kesinlikle aşırıya kaçmaz. Bu olaylar imanın kimde olduğunu gösteren olaylardır.
Tembellik cini yatağa bağımlı kılmaya çalışır. Sürekli uyumak ister, gözlerinde şişkinlik vardır. Oturduğu yerde uyuklayıverir, iş yapmak hareket etmek istemez. Zamanla insan miskinleşir. Bu tembellik cinine karşı mücadele etmez iseniz uzunca bir süre tutsağı olabilirsiniz. Uzun yıllar bu rahatsızlıkları çekenler vardır. Tembellik cinine muhalefet edin ve sürekli hareket etmeye çalışın. Duş alın. Yediklerinize dikkat edin. Sürekli dua edin.
Karabasan enkabut doğal bir durumdur. Bir cin vakasıdır. Amacı korkutmaktır. Korkmanıza hiç gerek yoktur. Nasıl mı, bilmeniz gereken çok şey var. Lütfen tamamını okuyunuz.
Halk dilinde karabasan bir çeşit cindir. Bu cinler gezginci ve mekan cinleridir. Mezarlık, sokaklar, pis yerler ve evlerde yiyecek ararlar. Gezerken insanları incelerler onların yapılarını yaşam tarzını ve inancını incelerler. Bazı insanların inancı bu cinlerin hoşuna gitmez. Bu nedenle geceleri uykuda korkutmak ister. Amacı ya imanını ölçmek ya da öfkelendiğinden korkutmak istemektir.
Uyuyan bir insanın ruhu uykudayken bedeni terk eder. Karabasan(cin) uyumuş bir bedene yerleşir, şekil alır ve katılaşır. İnsanın kasları kaskatı kesilir. Cin bedene girdiğinde uyuyanın ruhu hemen bedene geri döner. Ama kontrolü devralamaz. Yönetim, merkezi cin tarafından işgal edilmiştir. Eğer kendinize gelmek ve uyanmak için uğraşmazsanız sıkıntı çekersiniz. Zaten doğal olarak insan bu durumdan korkar. Hemen uyanma çabasına girer. Bağırır, çağırır kimse duymaz. Ruhu boşta kalmıştır. Uyanamaz. Bir süre sonra cin ruhun çabasına dayanamaz ve bedeni terk eder. Çıktığında insanın o korkulu ve şaşkın uyanışına güler ve dalga geçer. Cinlerden korkmayınız. Onlar ne korkulacak ne de zararlı varlıklardır.
Bini aşkın karabasan vakası yaşadım. Hatta bazı yıllar her gece gelirdi. Gelmesi bir şey değil uykumu bölüp beni rahatsız ediyorlardı. Bir karabasanın dört farklı şehirde ve trenle uyuduğum her beldede beni bırakmayıp rahatsız ettiğini bilirim. Bir gün bir köy evine misafir oldum ve bir odasında yatsı namazı kılmıştım. Evime gittiğimde ve uyuduğumda bir karabasan her zamanki gibi beni rahatsız etti. Cinlerin rahatsız etme şekli genelde böyledir. Geçtiğiniz bir bölgeden peşinize takılan cinin rahatsız etmesidir. Bir gün sürekli bu tür şeyleri yaşadığım için tam geleceği bir anda yataktan doğruldum ve’ Ben Allahtan başka kimseden korkmam. Allah bizi görüyor. Allah’a öyle dualar ederim ki kendini kurtaramazsın.’dedim. yatak odamdan kaçtığını iyi biliyorum. Bu tür olaylar genellikle mezarlık, ahır ve pis yerlere uğramak sonucunda peşinize takılması sonucu uykuya daldığınız anda gerçekleşir. Bir de karabasan her insana gelmez. Dikkatlerini çeken farklı insanlara giderler.
Bazı durumlarda çok uykusuz ve yorgun olduğum dönemlerde enerji bedenimin etkisiyle midir nedir karabasanın bana yaklaştığını hissedebiliyordum. Yani sanki tüplü eski bir televizyonun ekranına yaklaştığınızda tüylerinin nasıl hareket eder o hafif elektriği hissedersiniz aynen onun gibi göğüs bölgesinde elektriklenme hissederim. Böyle dönemlerimde bana gelemiyordu. Yani basamıyordu. Çünkü ruhum bedene hemen dönüş yapıyordu. Beden cin tarafından gasp edilmeden ruhun kontrolünde oluyordu. Hatta bazı durumlarda uykudayken tam beni basacağı anda gözlerim kendiliğinden açılıyordu ve böyle bir durumda karabasan bana yaklaşamıyordu hatta benden korktuğunu tahmin ediyorum.
Aşırı cinsel zevk sonrası görülen fazla boşalma cinlerin beden egemenliğine kapı açmaktadır. Güçsüz düşen ve enerjisi tükenen bendenin egemenliği meleklerden şeytani cinlere geçer. Tez öfkelenir ve yanlış ve farklı düşünmeye başlarsınız. Çünkü meleki kuvveti getiren enerjinizin düşmesiyle bedeni cinler kontrol etmektedir.
Her insanın bedeninde o bedeni sahiplenmiş bir şeytani cin bulunur. Ömür boyu o insanla yaşar. O sizsiniz, düşünceleriniz ve yaptıklarınızdır. Ben diyen şeytandır. Bencillik eden ve menfaatleri ve arzuları için yaşayan şeytani cindir.
Yemek yemeyi ve cinsel ilişkiyi tetikleyen beden cinidir. İstek beden şeytani cininden çıkar. Ancak insan ona fazlasıyla uyarsa yine insanın yönetimi şeytani cinlere geçer. Yani insan belli aralıklarla ve yeter düzeyde beslenmeli ve cinsel ilişkiye girmelidir. Sürekli arzularını tatmin etme isteği şeytani cinlerdendir. İstek beden şeytanından gelir, arzuyu reddederseniz şeytan mağlup olur. Ama kabul edip isterseniz eyleme geçirirsiniz ve yemek yer veya cinsel ilişkiye girersiniz. İnsan genelde arzularına uyar. Böyle bir durumda beden şeytanı evet bana uydun der ve beden egemenliğine tam hükmetmeye başlar. İnsan bir süre Allah’a yönelse dahi buna tam konsantre olamaz. Yani cinlerin isteklerini yerine getirmek ruhları cinlerin teslim almasına neden olur. Bu durum aynı namaz gibidir. Bir insan Allah’ın huzuruna varır. Namaz kılar. Allah’ta onunla beraber olmaya başlar. Yani melekler insanla olur. Kötü fiillerin kökeni şeytani cinler olduğundan şeytani cinlerin bu taleplerine uymak onların sizin üzerinizde hakimiyet kurması demektir. Onların hakimiyeti insan ve hayatına zarar verir.
Allah’ın eylemlerine, hareket kuvvetlerine, yaratma kuvvetlerine, tabiat anaya, olumlu ve iyi düşüncelere meleki kuvvetler yani melekler denir. Allah’ın kudretleri farklı farklıdır. Dört büyük meleğin yaptığı işler Allah’ın yaptığı işlerdir.
Aşırı stres, güncel gündeminiz hakkında önemsediğiniz konuda sürekli düşüncelere maruz kalmak mide ağrısı yapmaktadır. Bunlar cinlerdendir. Doğal olarak mideniz asit salgılar ve ağrıya neden olur. Beden şeytanı madde ile var olduğundan tüm bedene yerleşmiştir. İnsanın toprağı iyi ise şeytanın telkinlerine uymayacaktır. İnanan kullar şeytani cinine uymaz. Kötü düşünceleri reddederken sürekli iyilikler yapmaktadır. Bu da beden cinini yıpratmaktadır.

İnsanlar cinlerle birlikte yaşar. Cinlerin etkisinde olması gayet doğaldır. Sıkıntılar doğaldır. Vesvese doğaldır. Olumsuz düşünceler ve söylemler şeytandandır. Cinler saldırgan ve suçlayıcıdır. İyi düşünmek ve iyilik yapmak cinlere kurşun sıkmaktır.
İblis Adem yaratılmadan tanrının hizmetkarıydı. İyilik için çalışırdı. Adem yaratılınca vesyaetin sahibi olduğundan ademi tehdit olarak gördü. Adem’in varlığı onun sınırsız nimetlere ulaşmasını engelleyebilirdi. Adem’i özgürlüklerimi kısıtlayacak diye tehdit gördü. İblis Adem yaratılınca dünya hayatını (ilk alemi) seçtiğinden Adem’e zulmetmekten hiç geri durmadı.
İnanan insan için (din, inanç ve cinler hakkında) bilgilenmek iblisi kırbaçlamak demektir. Bilgi ve bilgelik cinlerin zayıf düşmesine neden olur.
Cinler kurnazdır ve her zaman bir B planı vardır. Hiç yılmazlar ve sürekli kötü sonuca ulaştıracak yollara itmeye çalışırlar. Bir konuda insanı yönlendiremeyince o alan içinde farklı yöntemler ve detaylar ile insanın işlerini bozmaya ve eksikli yapmaya çalışır.
Her bedenin bir (cini)şeytanı vardır. Bu şeytan madde ile beraber bulunur. Paralel bedendir ve olumsuz bir güçtür. Atomun etrafında tersine dönen elektrona benzer. Şeytan insanla beraber beslendiğinden sürekli yeme isteğinde bulunacaktır. Fazlalık, kütle, kilo şeytanın gücünü ve etkinliğini arttırır. Sürekli yeme isteği, aynı tür yiyecekleri tüketme kendi şeytanımızdandır. Yeme geciktirildiğinde el ve ayaklarda titreme şeytandandır. İsteklere bağımlı şeytan şeker hastalığının temelini oluşturmaktadır. Arzularını vermeyiniz ve onunla mücadele ediniz.
Yıkanmış beden ve uzuvlarda statik elektrik atılmaktadır. İnsanın dış cephesi olan deride yıkama sonrası yüzey gerilimi değişmektedir. Yıkanmış bedende paralel beden temizlediğinden yüzey gerilimine uğramış bir deride cinler deri gözeneklerine ve bedene hemen yaklaşamaz. Bu nedenle su ile yıkamak (abdest) cinlerden korunmak için tam isabetli bir yöntemdir.Hava her şeyi bozmaktadır. Yiyecekleri hatta suyu da bozmaktadır. Üstü açık kapalı olmayan yiyecek ve içecekler bozulurlar. İnsanın dış cephesi olan dış derisi de havanın etkisiyle bozulmaktadır. Bu bozulma sonrasında cinlerin bedene girişi ve hükmü kolaylaşır. Cinlerin bedene girmesi yerleşmesi ve şekil almasında engelleyici güç su ile yıkanmaktır.
İblis bir insana yaklaşmak için bedende her yeri deneyebilir. Cinler bedene giriş için kolay ve büyük giriş kapılarını tercih eder. Ağız, kulak, vajina, makat ve penisten vücuda girmek ilk seçeneklerindendir. Bu organlar temiz ise giremez daha kolay ikinci yolu seçer. İnsanın sol tarafı şeytana açılmış bir yöndür. Sol el, sol ayak ve topuklar gibi uzuvlardan en çok giriş yaptığı bilinmektedir. Giyinmek ve elbiseler cinlerin bedene girişini zorlaştırır. Çıplak gezmek çok yanlıştır. Mümkün olduğunca az sürede çıplak olunuz. Cinsel birleşmeyi yorgan altında veya bir çarşaf altında gerçekleştiriniz. Normal hayatta elbiseleriniz ile giyinik olduğunuzda eller, ayaklar, baş, kollar, alın ve ense de açıkta kaldığından arada su ile yıkanması gereklidir. Bunlar abdest uzuvlarıdır. Abdest Allah ile konuşurken şeytanın etkisinde olmamak için bir korunma yöntemidir. Ve çok etkili ve isabetlidir. Bu nedenle derinizde görünen bölgeleri yıkayarak cinlere karşı bir koruma kalkanı oluşturursunuz. Bu nedenle eski alimler abdestli gezmeyi çok önemsemişlerdir. Şunu unutmayınız cinler duvarlardan geçer. Maddenin içine girer ve şekline bürünür ve aynı şekilde beden içinden geçer. Hatta insanın damarlarında dolaşır, kalbin yanına gelir, zihin odasına oturur ve sürekli konuşur. Siz düşünüyorum zannedersiniz. Halbuki konuşan cindir.
İçimde biri var diyenler, içimde biri konuşuyor diyenler, geceleri uyuyamayıp zihinden sürekli düşüncelerin geçmesi cinlerin etkisidir.
İblis bir insanın dahi hayata gelmesini istemez. İblis, her yeni doğan çocuğa öfkelenir. Bağırır ve söylenir. Ademin bir çocuğu daha oldu der. Bebekle beraber bir ‘bebek şeytan’ görev alır. Dişi için dişi erkek için erkek cin görev alır. Bu doğal bir kanun gibidir. Doğa kanununa benzerdir. Anne karnından çıkar çıkmaz bebeğin attığı çığlık iblistendir. Bebekle beraber hayata başlayan bebeğin kendi cini ilk bağırtısını atar. Bebeğin poposuna vurulmasıyla cin etkisiz kılınır ve bebeğin ruhu sakinler.
Manevi dünya yani ‘mana alemi’ maddi alemin özünü oluşturur. Cinler ve meleklerin alemi; düşünceler ve hislerin alemidir. Kuantum fiziği mananın maddeyi tamamen etkilediğini ve öz yönlendirici gücü olduğunu tamamen doğrulamıştır. Bu mana alemi iki kaynaktan beslenir. Kişinin seçimine ve isteğine göre ya gücünü Tanrı’dan alır ya da gücünü cinlerin kötülük babası İblis’ten alır. Gücünü tanrıdan alanlar doğruluktan, iyilikten, ve adaletten hoşlanır. Tanrı’nın bu yapısını yani ahlakını sever ve benimser. Bu ahlakı örnek almaya çalışır. Barış yanlısıdır, çıkarları için yaşamaz, iyiliği sever. Gücünü iblis’ten alanlar ise yalanı, kötülüğü, haksızlığı ve zulmü yol edinir. İblis’in yöntemlerini ve kötü ahlakını benimser ve sever. Kötü ahlakı uygulamaya çalışır. Haksızlık eder, haksız yere başkasının malını yer, hırsızlık eder, düşmanlık eder, insanların arasını ayırır, batıl yollardan beslenmeyi yol edinir. Savaş yanlısıdır. Sürekli kötülük düşünür. Kirli planlar yapar ve insanlığa zararlı kişilikleri vardır.
İnsan dua ettiğinde o isteğe yönelik güçlü bir melek ortaya çıkar. Ve isteğe hizmet eder.
İnsanların seçimi dualarından anlaşılır. Allah dünyayı isteyene dünya ahireti isteyene ahireti verir. İnsanlar genelde isteklerine ulaşmak için o uğurda benzer yaşama paralel yaşarlar.
Cinler elektriğe benzer. Bir çeşit akım gibidir. Gusülde elleri toprağa vurmak elektiriği yere bırakır gibi cinlerin boşaltılması anlamına gelir.
Cinler madde ile var olan varlıklardır. Maddeye bağlıdır. Madde ile iç içedir. Atomun elektronuna benzer. Kuantum fiziğinin vesikasıdır cinler. Her canlının, her insanın yani her bedenin bir cini vardır.
Cinler gündüz ve gecede yaşarlar ama gecede daha etkili olurlar. Bir de sürekli gecelerde yaşayan cinler vardır. Bunlar cin tayfasının yüzde doksanını oluşturur. Gündüzde yaşayanları madde ile var olan insan ve hayvan cinleri bitki ve madde cinleridir. Dünyanın bir aydınlanma çizgisi birde karanlık çizgisi vardır. Aydınlanma çizgisi dünyanın yüzeyinden akarak gider. Aydınlanma çizgisinin geçtiği her beldede sabah namazı kılınır. Karanlık çizgisinin geçtiği her şehirde de akşam namazı kılınır. Cinler akşama girecek beldeye sırayla gelirler. Akşama bir saat kala (insanların erken kalkanları gibi) gelenler vardır. Bunlar yüzde doksanlık kısmın yüzde beşini oluştururlar. Bunlar erken kalkan erken yol alır cinsindendir. Mezarlıklar, Pazar yerleri, pis yerler vs bölgelere gelirler ve beslenecek yiyecek ararlar. Kemik tezek en lezzetli besinleridir. Akşam ezanıyla ikinci tayfa yüzde doksanlık kısmın yüzde yirmisi şehre girer. Yatsı ezanıyla yüzde doksanlık kısmın yüzde altmışbeşi girer. En kalabalık tayfa bu kısımdır. Geriye kalanlar sonradan gelenlerdir. İnsanların geç kalkan uyuzlarına benzerler. Yavaş yavaş gecenin üçüne kadar geri kalan kısım girmiş olur. Aydınlanma çizgisiyle yani gün ışığıyla şehri terk ederler. Güneş ışığıyla melekler şehre giriş yaparlar. Horozlar melekleri olağan üstü pırıltılar olarak görmektedirler. Bu nedenle melekleri gördüklerinden dolayı öterler. Horozun gündüzleri ötmesi de aynıdır. İnsanların etrafında gündüzleri gezici melekler gördüğünde de öterler. Mesela evimin kenarından camiye doğru geçen yaşlı amcanın her geçişinde bahçemdeki horozun her defasında öttüğüne sürekli şahit olurum.
Cinler karanlığın içinde karanlık beden olarak gezerler.
Dua edildiğinde veya Allah’tan yardım dilenildiğinde cinler bulunduğu ortamı terk eder. Kimileri kaçışır kimileri yere yatarlar. Dualar arttıkça yere yapışırlar. Duanın gücüne göre yani içtenliğine göre hareket ederler.
Acelecilik şeytandandır. Acele edenin üzerinde bir baskı yetiştirmenin verdiği olumsuz bir enerji vardır. Afrikada ormanlık alanda yaşayan ilkel bir kabile bir hayvanı ayak izlerinden takip etmektedir. Hayvanı yakalamak için acele etmektedirler. Avcılar bir anda durdular. Hiç hareket etmeden beklemeye başladılar. Kendilerine neden durdukları sorulduğunda acele ettikleri için ruhlarının arkadan geldiklerini söylemişlerdir. Aceleciliğin kendilerini olumsuz yönettiklerini söylemişlerdir. Kımıldamadan sakinleşmeye çalışan avcılar acele nedenlerini tekrar gözden geçirdiler. İşte şeytana karşı doğru bir davranış sergilenmiştir.
Dinlenmek, oturmak, sırt üstü yatmak, sakinleşmeyi sağlamaktadır. Cinlere karşı güzel bir savunmadır.
Cinler içten aynı şeyleri sürekli söyleyerek kışkırtırlar. Cevap vermeyerek her seferinde ertelemeniz sizi bir patlama noktasına getirebilir. Bu kışkırtmaların cinden kaynaklandığını bilmediğinizden bir olaya ve kişiye karşı çok sert tepki vermektesinizdir. Cinlerle iki tip mücadele vardır. Birincisi kışkırtmanın yani vesvesenin cinden kaynaklandığını bilmek. Bunu bilmeniz ona uymamak için çogu zaman yeterli olmaktadır. İkincisi ise telkinlerine ve kışkırtmaların a karşı çürütücü ve olumlu düşünceler geliştirmektir.
İblis ve cinler, tanrıyı görmedi. Varlık alemiyle sonradan yaratıldılar.
Çıkış yolu bulamayan çaresiz ve cahil insanlar cinci hocalara ve medyumlara gitmektedirler. Neden rahmani bir yol tutmuş olan psikologlara gitmiyorlar ki. Onlar mevcut sorunların kaynağına iner ve meleki düşünceler ile şeytani duygu ve düşünceleri etkisiz hale getirmeye çalışırlar. Bu doğal olan Allah yoludur. Vesveseleri ve şeytanın yönlendirmesini fark edip daha makul ve mantıklı düşüncelerle bertaraf etme çalışmasıdır ki Muhammet de vesvese veren vesvesecinin şerrinden Allah’a sığınırken onun olumsuzluklarından ve olumsuz düşüncelerden sakınmış ve korunmak istemektedir. İlk bu istek şarttır. Bilinmeyen ve egemen bir düşman için kendiniz güç sahibi olamayacağınızdan ilk önce düşmanı fark etmeniz ve sakınmak istemeniz doğru bir davranıştır. Bu düşüncelerin kaynagından Allah’a sığınmak sorunun yüzde altmışını çözüyor ama yetmiyor. Sonra bir mücadele dönemi yaşanıyor. Aslın da bunu peygamberimiz gibi her insan yaşıyor. Her insan her konuda bu olayları yaşar. Bu dönemde olumsuz fikir ve düşünceleri yavaş yavaş çürütüyorsunuz. Yok ediyorsunuz. Mantıksız olduğunu anlıyorsunuz. Sonuç itibariyle cinlerin etkisini kırıyor ve yok ediyorsunuz. İlk başta bahsettiğimiz yanlış seçeneğe dönelim. Cinci hocalara gidenlere bakalım . Bunlar cinlerden kurtulmak için yine cinlere başvurmaktadır. Cinlere karşı cinlerden yardım dilenilmez. Başta bu küfürdür, ayrıca cinler cinlere karşı insanlara yardım etmez. Cinler(şeytan) insanın düşmanıdır zaten. Küfre düştüğünüz için ilk üç gün sizi rahatlatırlar sonra rahatsızlığınız şiddetlenerek artacaktır. Allah’tan yardım dilemek yerine şeytandan yardım alan cincilere ve medyumlara giden insanlar bir nevi şeytana teslim olmakla büyük bir hata yapmaktadırlar.
Cinci ile cin arasındaki bağ, çıkara dayalı bir anlaşmadır. İkisi de menfaatleri için bu birlikteliği sürdürürler. Cin(şeytan) insanları saptırmak ister ve kötü hayatlar oluşturmak için çabalar Bu cinlerin en büyük amacıdır. İnsanların cinciye gelmesi mevcut amaçlarına ulaşmakta en meşru ve tehlikesiz yoldur. Cinciye gidilerek şeytanın kendisine başvurduğunuz ve yardım aldığınız için hiçbir duadan çekinmez ve kaçmaz o bedene sahiplenir ve dilediği kötü sonuçlara götürür.
Cinci ve medyumlar cinlere hükmettiklerini zannederler. Manevi güçleri olduğuna inananlar bile vardır. Aslında onlar da cinler tarafından kullanılırlar. Bu işi bildiklerini zannederler. Cinler daha çok bazı istekleri ve gelir elde ettikleri için hastaların bazı isteklerini yerine getirerek kendilerine bağımlı kılmaya devam ederler. Asıl kullanılan ve aldatılan cinciler ve medyumlardır.
Cin (şeytan) kovduğunu söyleyenler elini bir insanın alnına koyarak kovduğunu zannederler. Halbuki cincinin etrafında gezninen cinler o insanın bedenine girerek varlıklarını gösterir birtakım hareketler yaparlar. Sonra cinler bedenden çıkar. Rahatlattım diyerek iş yaptıklarını vurgularlar. İnternette bunlara benzer örnekler çoktur.
Allah’tan yardım dilemeye güvenemeyenler cincilere gitmekle cinlere teslimiyet gösterirken kurtuluşu en baştan tepmiş olmaktadırlar. Şeytanla işbirliği yapan ve şeytandan yardım alan cincilere gitmek kötü ve beklenmedik bir geleceğe adım atmak demektir. Şeytan kendisine gelene hizmet eder. İlk başta insanın çıkarına birtakım işler gerçekleştirir ancak uzun vadede insanı kötü bir sona götürür. Ve hayatları çok kötü hale getirirler. Bozuk psikolojiler, saldırgan insanlar kavgacı yapılar mutsuz yaşamlar bunlara örnektir.
İblis suçlayıcıdır. Tartışmada yenik düşmek istemez hatta haklı çıkmak için gerçeği bile reddeder. Kendini açığa temize çıkarmak için türlü yalanlara ve hilelere başvurur.
Cinler bir nevi şeffaf, akışkandır. Rüzgar gibi akarak ilerlerler.
Cinler bir eve ve odaya girdiklerinde eğer girebilecekleri şekil yoksa dımdızlak ortada duramazlar. Odada bir resim, biblo gibi şekiller varsa hemen o şekle yerleşirler. Eğer odada şekil alabileceği bir şey yoksa çıplak derinizden içeri girmek isteyecektir. Ancak su ile yıkanmış bir deri yüzey gerilimi nedeniyle giriş için uygun olmayacaktır. Ayrıca bedene yerleşmiş bir cinin en iyi su sıyırmaktadır. Yani suyun deri üzerinden akması gibi şekil aldığı suretti de akıtmaktadır. Bu nedenle abdest çok önemlidir. Yani vücudunuza mavi bir boya sürdüğünüzü farzedelim. Üzerinizden boyayı temizlemek için su döktüğünüzü düşünün. Su ile boyanın bedeninizden ayrılıp aşağıya doğru akması gibi, cinler akıtılarak vücuttan uzaklaştırılmaktadır.
Cinler dış cepheniz olan deriye yerleşerek şekil alırlar. Dünya hayatını sanki rüya alemi gibi düşünün o bedenleri kullanmaktadır. Şekil alarak normal sistem içinde virüs görevleri yapmaktadırlar.
Cinler telkinlerine uyan insanların bedenlerine sahip olurlar. Artık onun gören gözü ve duyan kulağı olmaktadırlar.
İnsanın bedenine vurduğunuzda bedendeki cinler rahatsız olur. Vurma tekrarlanınca çoğu zaman bedenden çıkar. Cin bedenden çıkınca kişide bir durgunluk bir rahatlık olur. Kişi açıkça bu dinginliği sessizliği fark eder. Çocukluk döneminde ebeveynlerinden dayak yemiş olanlar bu hissedilen duyguları bilirler. İnsan bedenine vurduğunuzda hücreler üzerinde bir titreşim dalgası oluşur bu dalga hücrelere yerleşmiş olan cini rahatsız eder. Dövme işleminin kökeni sadece avuç içi ile insan sırtına vurma işlemidir. Vuruşlar ne yumuşak ne de serttir. Orta şiddette rahatsız edicidir. Bu dövme tekniği abartılmış ve yanlış uygulanmıştır. Özellikle dövme tekniği Ortaçağ avrupasında kullanılmış ve resmen işkencelere dönmüştür. Cadı avı adı altında yüzbinlerce suçsuz insanlar işkencelerle öldürülmüştür. Şunu unutmayınız bedenden çıkan cin çoğu zaman geri döner. Bu kesin bir çözüm değildir. Geçici rahatsız etme ve rahatlatma yöntemidir. Siz vurma tekniği ile rahatsız eder kovarsınız ama o geri gelir. Kesin bir yol değildir. Ancak iyi ve basit bir yoldur. Özellikle yeni delirmiş çocuklar ve birden hareketleri değişen insanlar için etkilidir. Birden sürekli sallanan ve tohaf hareketler yapanlar için kullanılır.
Cinlerden iblisin tayfası insana ilk geldiğinde saldırgan bir tavırla insanlara karşı kışkırtır. İlk kışkırtılma kaçınılmazdır. Bu hadiseyi yaşarsınız ki iblisin egemen olduğunu anlayasınız. Saldırganlığı engelleyici tavırlar geliştirerek bu tutumumdan kurtulabilirsiniz. Kışkırtılmanın devamını getirmezseniz iblisin çabasını boşa çıkarmış olursunuz.
İblis geldiğinde akıl kaybolur. Mantıklı düşünmezsiniz. Üstünlük, kibir, sahiplenme, hakim olma, güç gibi nedenlerle kavga ve cinayetler yaşanır.
İblisin kendisinde olduğunun farkında olmayan insan sürekli bir şeyleri veya bir kişiyi eleştirir. O insana şefkat göstererek iblisi orada kovabilirsiniz.
İçimde biri konuşuyor diye psikolojik tedaviler için hastanelere giden çok insan vardır. Bazı tıp terimleriyle cinlerin varlığının gizlenmesi insanların gerçekleri görmesini engellemektedir. Halbuki insan yaşadığı şeylerin kendi ruhundan kaynaklanmadığı ve dış bir varlığın yaptırdığı nedenini gördüğünde zamanla kendi sorunlarını yenecektir. İnsan, cinleri fark edip ona uymamayı düşündüğünde otomatik olarak tanrıya sığınmış olmaktadır. Fark edilen cinlerin etkisi zamanla kaybolmaktadır. İnsan yeterki cinini ve yaptıklarını fark etsin ve hatalı işler yaptığını ve hatalı düşüncelere kapıldığını fark etsin yeter. Fark etmek cini öldürmek demektir. Kısa zamanda sıkıntılarından kurtulacaktır. Ancak tanrıya dua etmekten geri durmamalıdır. Sürekli Allahtan yardım dilemek cinlere kılıç darbesi gibi gelmektedir.
Psikojik hastalıklar tamamen cinlerdendir. Psikolojik tedaviler için doktorlara gidenler birtakım uyuşturucu, sakinleştirici, ve ağırlaştırıcı ilaçlar kullanmaktadır. Bu ilaçlar sorunlarınızı çözmemekte zaman kaybettirmekte ve geçici olarak erteletmektedir. İlaçlardan çok düşünsel tedavi olan terapi yöntemleri cinlerin etkilerini kırmaya yönelik çalışmalardır. Karşılıklı konuşularak yapılan terapilerde amaçlarımız, takıntılarımız ve sorunlarımız tespit edilerek uygun düşüncelerin yerine konulması ile cinin etkisinin kırılması çalışmasıdır. Olumsuz ve yanlış düşüncelere sevkeden kaynagı(cini) fark etmek ve cinin fikirleriyle mücadele etmek ve tanrıdan yardım dilemek sorunları çözmektedir.
Ayakta ve ensede kaşıntı cinlerin bedene giriş yaptığı bölgelere işarettir.
İnsanı horlayan, değersizleştiren, saygıdan yoksun kılan, alçaltan kısaca hayasızlık iblistendir.
Arzularının kölesi olmayan iblisin egemenliğinden kurtulmuş demektir.
Sırta vurulduğunda anlayışla karşılamayıp sinirleniyor ya da hemen tepki veriyorsa iblisin cinlerinin etkisindedir. Korku refleks, ani hareket, panik atak iblistendir.
Bir çeşit öksürük, üst solunum yolu ile boğaza bir şey kaçmış gibi oluşan öksürük hali cinlerdendir. Bedene giriş için ağız yolunu kullanan cinlerin meydana getirttiği öksürüktür.
Aniden arkaya bakan, takip ediliyormuş hissi, arkanda biri var hissi, yanından karartı geçtiğini zannetme, gözünün yakalayamadığı karartı hali, gözünü kapattığında birtakım şekiller görüyor hissi, sıkılma, gerilme, daralma, şikayetlenme, mide ağrıları, elbiselerini gevşetme isteği gibi haller cinlerden kaynaklıdır.
Sınırsız yeme isteği iblisin işidir. Bedene hükmedebilmekte ve nefse hakim olabilmektedir. Cinsel arzuları ve bedensel faaliyetleri arttırabilmektedir. Doyumsuz iblis sevgili hastalığı obezitedir. Ve pek çok insanın ayağını kaydırmıştır. Obeziteden kurtulmak için sürekli Allah’tan yardım dileyin ve oruç tutun.
Nazar, insan da öldürür, binayı da devirir. Hayvana zarar verdiği gibi araçlara kaza da yaptırır. Beğenici bakıştan uzak durunuz.
Cinlere karşı cinlerle korunma olmaz. İnsanın düşmanı olan türden insana fayda gelmez. Yılanların arasına düşen timsahın önüne kendisini atmaz. Bu nedenle cinlerin etkisinde kalan medyum ve büyücülere giderek cinlerden yardım almamalıdır. Bu sıkıntıyı daha da kötüleştirir ve kronikleştirir. Cinlerden korunma konusunda başka seçenekler arayanlara neden Allah’a inanmıyorsun. Neden Allahtan dilemiyorsun neden Allah’a güvenmiyorsun sorusunu sormalıyız. Günahsız insan olmayacağı gibi Günahlarımızdan dolayı güvensizliğe düşmekte şeytanın aldatmasıdır.
Bir işin başında Allah’a sığınan kişi daha en baştan cinlerin etkisinden sıyrılmaktadır. Kendi kendine birtakım çabalar içinde olup meşru olmayan yollara düşmektense işleri Allah’a havale eder ve ona sığınırsanız işler kendiliğinden sizin lehinize hareket etmektedir.
Resim, elbise, tırnak, saçteli gibi kişiye ait her şey büyü yapımında adresi tespit için kullanılır. Yani o kişiyi temsil eden her metaryel büyü yapılacak kişiyi tepit amacıyla kullanılmaktadır.
Büyücüler ve cinciler isteklerinde ve büyülerde başarılı olmak için şeytana boyun eğerler. Büyü yapılırken birtakım rutieller yapılır. Mesela Allahı inkar sözleri kullanılır. İnkar tipi davranışlar, küfür içerikli sözler, kuran ve ayetleri tersten okuma, domuz yağı ve sidik ile silme, Allah’a karşıtlık içerikli söz ve eylemler, Şeytana övgüler, kurban kesme gibi davranışlar bulunur. Cinlere karşı bu toprakların sahibi, güç sahibi, dostum ve büyük gibi sözler cinleri yüceltmeye yöneliktir ve büyülerin ve işlerin gerçekleştirilmesinde yardım dilemek amacıyla kullanılır. Bunlar tam bir küfürdür. İnsan da Allah’a namazda bu tarz ifadelerde bulunur ve Allah’tan yardım diler. Sonuç ifadesiyle tanrınız kim, kimden yardım diliyorsunuz buna dikkat etmelisiniz. Şeytan insanı açıkça cehenneme götürür, ona uymayın. O batıl ve kötü işlerde insanı kullanmaktadır. Büyü yapmak ve yaptırmak bir bakıma şeytana ibadet etmektir. Aslında insanoğlunun düşmanı olan şeytanı dost seçmek, Allah’ı karşına almaktır.Şeytan kafir edip bir süre isteklerini yaparak kendine bağlı kılar. Ancak Allahın yolundan ve Allah’a yönelmekten insanı alıkor. Büyük günahlara düşürmeyi hedefler. Hedeflerine ulaşınca cehennemi hak etmiş olana artık sırtını döner. Saptıracak yeni insanlar bulur.
Cinler insanı telkinlerle yönlendirirler. Bedenlerinde birtakım değişimler yaptırırlar. İblis cinsellikte açlık ve yeme iştahını birtakım düşüncel nedenlerle tetiklerler. Artık insan bir noktada tamamen cinlere uymaktadır. Cinler insana bir şeyler yaptırabildiği gibi Tanrına yedi kudretiyle nefse hakimdir. Cinsellik, yeme, hastalık gibi bedensel olaylara tanrı tamamen hakimdir. Allah insana tam hükmetmektedir. İnsan yeterki Allah’tan dilemiş olsun. Cinlerden yardım alanlar hem amaçlarına ulaşamazlar hemde aldatılırlar. Ve cehennemi hak ettirirler.
Yeryüzünde çok çeşitli cin türleri vardır. Bunların farklı görevleri, ilgi alanları, farklı yeteneklileri, yaratılış gereği uzmanlık alanları vardır. Hepsi kendi alanında uzmandır ve tecrubelidir. İşçi sınıfı, orta sınıf, tecrübeli ve yetenekli olanları, alim bilgili ve ifrit olanları vardır.
Geceleri kadınları baştan çıkartan cazibe şeytanı olduğu gibi erkekleri sabah yataktan kalkmadan cinselliğin türlü yanlış fikirleriyle sapkınlaştıran cinlerde vardır. Bu dişi iblisler akraba, komşu ve çevrenizdeki çekici gençleri hedef göstererek azdırır. İnsan bu düşüncelerin genellikle farkında olmaz ve kendinden zanneder. Bu düşünceler insanın kendinden kaynaklanmaz iblisdendir ve insan etkisinde kalır.
Cinlerin olumsuz vesveselerini reddettiğinizde ardından içinizden İyi ve olumlu düşünce geçiriyorsanız bu meleklerdendir. Ardından bir genirme veya hapşırma yaşayarak cinin dışarı atılmasına neden olabilir.
Cinler insanları hor görür, aşağılar, maddeden yaratıldığı için yönetilecek ve kullanılacak bir hayvan olarak görmektedir. İblis, insanlara fırsat vermeyeceksin ve baskı kuracaksın der. Kötülük edeceksin ki saltanatını sürdüresin der. İblis kötülü üzerinden saltanatını sürdürmektedir.
Cinler ikiye ayrılır. İblisin tayfası şeytani cinler ve tanrıya inanan rahmani cinler vardır. Cinci ve medyumlar; inanan cinlerden yardım aldıklarını söylerler. Hepsi yalandır ve kendileri de aldatılmaktadır. Bazı insanlar ‘Şeytani cinlere karşı inanan cinler neden biz (inanan insanlara) yardım etmiyor’ demektedir. İnsana yaklaşan ve irtibat kuran her cin şeytanidir. Çünkü insanlar, cinlerin fitnesidir. İnanan dahi olsa hiçbir cin, insana kötülük etmeden ve kötü niyet taşımadan duramaz. İnanan cinler insanlara karşı sevgi taşısa da günaha düşerler. Biz insanlar da yeterince Müslüman dahi olsak nefsimiz konusunda günahlara düşeriz. Bu nedenle cinlerle irtibat kurmak ve dost olmak kesinlikle yanlıştır. Olmaması gereken bir durumdur. İyi bir niyete yönelik büyü ve tılsım yapmak ve yaptırmak çok günahtır. İblise ve halkı cinlere büyü için başvurulduğundan Allahtan gayrisinden yardım aldığından şirke girer ve büyük günahtır. Şeytanlardan ve cinlerden yardım alacaklarına Allahtan yardım alsınlar. Neden Allaha güvenmiyorlar. Neden Dua edip Allah’tan istemiyorlar. Büyü yapan da yaptıran da büyük günaha düşer. Ve cehennemde en etkili cezaya düşecek tayfalardan biridir.
İnsanın cini (şeytanı) insana öyle şeyler yaptırır ki anlayamazsınız. Allah’ı tesbih ederken sanki ona yönelik konuşmuyorsunuz da kendi kendinize konuşuyormuş gibi hedef kaynağı belirsizlikte bırakmaktadır. Namazı hızlıca kıldırır ve sözleri yetiştirmekte zorlanırsınız. Nefesiniz yetmez bir işe acele ettiğiniz için insanın kafası namazda olmaz. Acele ettiği şeye ulaşmakta ve yapacaklarında olur.
İnsan dua ederken şeytan da dua eder. Yani sizinle beraber Allah’a dua eden şeytanlar da var. Siz dua ettiğinizi sanırsınız manen bir şeye ulaşmaz ama sadece ağzınız kelimeler söyler. Şeytan sürekli insanladır. Bazen insanla beraber dua eder. Bazen resmen inkar eder. Ticaretinizi, işinizi hatta namazınızı da hatalı yaptırır.
Kontrolsüz olmak kontrolsüz beslenmek cinlerdendir. Beslenme alışkanlıklarınızı değiştirin. Beslenme için uygun teknik ve yöntemler kullanın. Midenizi tıkabasa doldurmayın. Kaliteli yaşam için dengeli beslenin. Obezite cinlerin oluşturduğu bir hastalıktır. Büyük lokma yemek, birden yutmak acele acele yemek cinlerdendir.
İnsanlara fazla yeme dendiğinde. Yemekten büyük haz alıyoruz. Yeme bir keyiftir. Yaşamak zevk almak ve eğlenmek için yeriz. Yeme ve cinsellik hazcılığın temel iki öğesidir. Hazcılık ta dünya yaşamına bağlılığın ölçüsüdür. Ve yeryüzündeki tüm günahlar bu isteğin kökeninden türemektedir. Açgözlülük, hırs, sahip olmak, kibir, haksızlık, hırsızlık, zina, adam öldürme gibi tüm günahların kökenleridir. Yeme ve cinsellik; dünyaya saplanmanın ve inancın iki önemli göstergesidir. Yemediğimiz zaman hayatın tüm tadı kaçıyor. Ağız tadı ve şekerli şeyler cinlerin istekleridir. Her insanın bir cini vardır. Yani bedene ait bir şeytan vardır. Bu cin ben diyerek ve benliği kullanarak hareket etmektedir. İnsan bağımsız kullanılan sadece bir ruhtur. Bedende birlikte ve paralel yaşayan cin (şeytan) ben diyen ‘açıktım diyen’ ve isteklerin temelini oluşturan bedene ait bedene ait kendi cinidir. Yemediğin ve tatlı şeyleri bıraktığın zaman hayatın ne anlamı var diyorlar. İşte inanan ile inanmayanın çizgisi bu soruda yatar. Yani bu dünyada hazları yerine getirip dünyanın tadını çıkaracaksan dünyayı ve dünya sefasını isteyerek tanrıya sırt çevirmektesindir. Ama hazları bırakarak yaşamını ve temel gereklilikler kadar ihtiyaçlarını karşılayacaksanız dünyayı arkanıza atmış ve tanrıyı ve ahreti tercih etmişsiniz demektir. İyilikler ve paylaşma başlar. Barışçı, hoşgörülü ve iyilikseverin temeli buradan gelir. Büyük günahlardan uzak durulur ve korunmuş durumdadır. İnancın asil göstergesidir. Nefsin isteklerini yerine getirmemek zamanla kolaylaşır ve alışkanlık olur bir yaşam tarzına dönüşür. Önce çok zor olduğu düşünülür. Ancak nefsin insanın kendi elinde olmadığı fark edilir. Kişinin kendi cini, bedeni (insanı)istediği gibi kullanmakta ve istekleri doğrultuda yönetmektedir. İnsan kontrolün kendi elinde olmadığını fark eder. İnsan yemenin ve cinselliğin günahlarından kurtulmak ister. Kişi ancak sürekli tanrıdan dileyerek ve mücadele ederek cinlerin etkisinden kurtulmaya başlar. Oruç ve zina emirlerinin temeli yeme ve cinselliktir. Paylaşmak ta yeme açgözlülüğünü bertaraf edeceğinden zekatın kökenini oluşturmaktadır. Nefsin Tanrının elinde olduğunu bilmek namaz ibadetini meşru kılmaktadır. Yani İslam’ın beş şartının üçünü oluşturmaktadır.
Şiddetli cinsel ilişki, birden çok defa boşalarak zevk alma isteği, erkekte cinsel doyumsuzluk, erken boşalma, sertleşmeme, elle mastürbasyon cinlerdendir ve bedene bu dönemlerde tam egemen olmaktadır. Tüm bu fizyolojik olayların geri planı onda düşünsel olarak cinlerin telkinleri vardır. Bu düşünceler tespit edilerek çürütülmelidir.
Sürekli gaz çıkarma cinlerdendir.
İblis zenginlik, yemek ve cinsellik ile ruhunuzu satın alır ve geçici ve tükenmez dünya hazlarıyla oyalar.
İblis serbest bırakıldığında (Tanrı egemenliğinden çıktığında) yeryüzünde suç ve adaletsizlik başlattı ve savaş çıkardı. Taraftarları tüm cinler onun yoluna uydu.
Kötülüğü emreden ve iyilikten nehyedenler iblisin egemenliği için çalışır. İblis bu insanları çok sever. İblisin egemenliği kötü bir düzen ve kaos getirir. Paranın egemenliği başlar ve dünya için çıkar mücadelesi başlar.
El ve ayaklarda istem dışı hareketler cinlerdendir. Muhtemelen el veya ayaklardan bedene giriyor veya çıkıyordur. Genellikle sol el ve ayakta bunlar görülür. İnsanın ruhu tek bedenin içindedir. İnsana İblis soldan melekler sağdan yaklaşır.
Dikkat dağınıklığı, bir konuya kendini verememe, namazda Allah ile bağlantının kopması ve farklı düşüncelere girme tamamen cinlerdendir. Cinler akılı bertaraf eder ve kontrolden çıkmanıza neden olur.
insanların ruh dünyasını kirleten iblis.
İblis kışkırtır, kötü olay yaptırır ve ardından ‘Sen kötü bir insansın der.’
Cin çıkarma veya şeytan çıkarma seanslarında cinler tam tersi insanın bedenine girmektedir. Cincilerin etrafında gezen cinler vardır. Bu cinler bedene girer, bağırır, tuhaf sesler çıkarır, saldırganlaşır. Şeytanlar o insana eziyet eder. Cinci cini çıkarmaya çalıştığını ve hatta yaktığını iddia eder. Aslında bizzat onların etkisiyle bu kötü durum yaşanmaktadır. Cinler o an insana musallat olmuştur. Mide ağrısı, bulantı, kusma gibi halleri bizar cincinin cinleri gerçekleştirmektedir.
İnsanlar cinlerin etkisinden rahatsızlık duyar ve şikayetlenir. Çaresizlikten cincilere gider. Hayatlarının hatalarını yaparlar. Bir de cincilerin cinleri durumu daha da kötü hale getirir.
Cinin adını öğrenip, çember içine alıp hapsediyormuş ve hemen çakmakla kağıdı yakarak onu yakmış oluyorlarmış. Hadi oradan deyyuslar. Yakma işini yapınca cincinin kendi cinleri bedenden çıkıyor. İnsan birkaç gün sakinleşse de gerçek rahatsızlığı daha da kötüye gidiyor. Hiçbiri şifa bulmamıştır. Nefesi kuvvetli hoca yoktur. En kuvvetli nefes birinci dereceden yakınların okudukları duadır.
‘Gerilme’ şeytandandır. Vücutta şekil alma ve yer değiştirme belirtisidir.
Cinler ruhani varlıklar (mana) olmalarına rağmen aşırı maddeci ve dünyacıdırlar. Cinler, Madde bedenleri, insanları, binekleri, eşya ve nesneleri çok beğenirler. Bu beğeni ile nazar ortaya çıkar ve maddesel varlıklara zarar vermiş olurlar. Madde manadan her zaman etkilenir. Mana etkileyen madde etkilenendir. Cin etkileyen insan bedeni etkilenendir.
Maddenin özü niyettir. Yiyecek ve içeceklerimizi niyetlerimize göre yeriz. Ve bu yiyecekler maddesel bedeni fiziksel bedeni oluşturur. Hayata yüklediğiniz anlam ve yaşam felsefeniz yani kabul ettiğiniz düşünceleriniz yüzünüzün şeklini belirler.
Yediğiniz ve içtiğiniz şeyler ne kadar temiz olursa cinler de o bedende dolaşmakta ve barınmakta o kadar zorlanır. Cinlerden korunmak için sağlıklı yaşamalı yeterli ve dengeli beslenilmelidir. Sağlıksız ve temiz olmayan gıdalardan uzak durulmalıdır. Havanız ve suyunuz mutlaka temiz olmalıdır. Mümkünse arıtılmış olmalıdır.
‘EFT yöntemi’ gibi vurarak rahatsız etme ve kötü enerjiyi çıkarma yöntemi cinlere karşı uygulanan yöntemdir. EFT’de cinlerin insan bedenine yerleştikleri sabit yerler vardır. Bunlar bir odanın köşe başı gibi insan bedeninde rahat yerlerdir. Eski kadim medeniyetler bu bölgeleri tespit etmişler ve EFT yöntemini uygulamışlardır. Bu yöntem çok eski çağlarda şeytani cinlere karşı uygulanan bir yöntemdi günümüze değişerek ve bazı gerekli şeyleri alınarak gelmiştir. İnsanın düşünceleri ve davranışları çoğunlukla kendi elinde değildir. Aslında biz kendimizi yönettiğimizi zannederiz. Tamamen dış bir güç tarafından yönetiliriz. İşte çok önemli bir şey anlatıyoruz. Bu düşüncelerimizi durdurma ve kontrol etmek için dıştan uygulanan fiziksel bir yöntemdir. EFT’de cinlerin oturduğu noktalara hafifçe ve ard arda vurularak rahatsız etme ve uzaklaştırma yöntemi başarılı olmaktadır. Cinlerin enerji şeklindeki hareketlerini hissedebilirsiniz. Vuruş yaptığınız bölgelerde hafif karıncalanmaya benzer bir şeyler hissedersiniz. Bir çeşit elektriklenmeye benzer. Vücudunuzdaki olumsuz enerjiyi atmaya başlarsınız. Ve rahatlama gerçekleşir. İnternette ‘EFT yöntemi’ diye arama yaptığınızda tekniği hemen öğreneceksinizdir. İlk başta size komik gibi gelebilir. Ama kesinlikle cinlere karşı etkilidir. Yoğun sinirli zamanlarınızda, heyecanlı ve üzgün zamanlarınızda da kullanabileceğiniz yöntemdir. Her zaman her konuda uygulanacak bir yöntemdir.
Gelecek hakkında neye inandıysanız ona çok dikkat etmelisin.Öncelikle inançlarınız doğru mu buna dikkat etmelisiniz. Yanlış bir hedef peşinde olmak asıl sorunun kökenidir. Bir inanç sistemine ne kadar bağlı olursanız enerjiniz o denli kuvvetli olur. Eger yanlış ve olumsuz bir inanca sahipseniz kendinizi hastalandırırsınız ve hatta zamanla kansere dönüştürürsünüz. Her düşüncemiz bu inancımızdan doğan ve inancımıza hizmet eden realitedir. Büyük kozmozun küçük telkinlerle desteklenmesi vardır. Ve her düşünce büyük inancı inşa etmeye çalışır.
Hasta hissetmeyin hasta olursunuz. Sağlıklı hisseden sağlık bulur. Olumsuz düşüncelerin sürekliliği hasta eder. Hedefiniz uğrunda kendinizi sıkmayın, serbest bırakın yanlış inanışları bilgi ile devirin. Bu değişimleri yaratmak cinlerle savaşmak anlamına gelir.
Halsizlik, yorgunluk, hareket etmeme isteği, aşırı uyku halleri cinlerdendir. Bu durumlara muhalefet ederek cinlerin bu tür oyunlarını bertaraf edebilirsiniz. Yani hemen kalkın hareket edin veya çalışın veya egzersizler yapın. Birkaç dakika sonra bu durumlardan kurtulduğunuzu ve bir enerji geldiğini göreceksiniz. Cinsel ilişki sonrası uyuma isteği, yıkanmayı geciktirme de benzer olaylardandır.
Kadınların bedenini açtıran güzellikleri ve görsellikleri için her şeyi yaptıran iblis erkek üzerinden dünyayı vaat etti. Bu kadın cinsi için aşağılanmayı ve saygısızlığı beraberinde getirdi. Aileyi dağıtan, nesli bozan ve insanlığa zarar veren bir anlayış oldu. Örtünmeye karşı olan iblis Tanrı ve insan düşmanı dostlarını örtünmeye karşı organize etti.
Bir zamanlar hollowood’da pek çok filmin konusu şeytan, şeytan tarafından ele geçirilme ve şeytana tapma ile hikayeler film edildi. İnsanlara beraberinde şeytani bir kültür de aşılanmış oldu. Şeytani düşünceler dizi ve flimlerde benimsetildi. Kötülüğün kazandırdığını insanlığa yaydılar.
Bir gün şehvet cininin baskısına uğramıştım. Sürekli cinsellik arzuluyordum . Bu dönemde bir meleğin benimle birlikte olduğunu hissettim. Sanki Allah tarafından bir destekçi olarak verilmişti. Cin: ‘komşunun şu kızı çok güzel’ dedi. Melek ise ‘hayır, sus pislik’ dedi. Yemin ederim düşünen ben değildim bizzat bu hisleri üzerimde yaşıyordum. Düşüncelerin kaynağı aslında biz değiliz ama ruhumuz bunları yaşıyordu. Aslında hayatımızın çoğu böyleydi. O dönemde bu yaşadıklarımın özünü daha iyi anlamıştım.
Bedenin cini (şeytanı) zarar gördüğünde sıdalanan, yaralandığında bağırıp, çağıran, ölümden korkan, üzüntü korku ve sevgi yaşayandır. Ölen bir yakınına şiddetle ağlayan, çıkarı için patrondan korkandır.

CİNLER VE VAROLUŞ NEDENLERİ
İblis maddeye bağlı madde ile var olan kuvvettir. Hayvanlar da da cinler vardır. Hayvanlar da günah işler ve zulmeder.
Cinler inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye ayrılırlar. İnanan cinler Öldükten sonrasına inanan, bu dünya saltanatına sırt çevirmiş, insanlara hiç yaklaşmayan iç dağlarda ve ıssız bölgelerde yaşayan iyi cinlerdir. Şeytani cinler ise iblisin yoluna uymuş ve bu dünya yaşamına aldanmış öldükten sonra dirilmeye inanmayan ve maddeden yapılı iki ayaklı hareket eden insana kötülük ve düşmanlık eden cinlerdir.
Öyle inançlı cinler vardır ki ‘Evladım insanların yanına yaklaşma, onları görürsen uzaklaş ‘diye öğüt verir. İşte bunlar cennetliktir.
Ey düşen iblis, kötücül cinlerin önderi, Ruhları ele geçirdin. İnançları yıktın. Karmaşa, hukuksuzluk, ölümler ve felaket getirdin. Ey inanan insanlar ve cinler Tanrıdan başkasından korkmayın. Tanrı var iken neden umutsuzluğa düşüyorsunuz.
İblis zenginlik, güç ve seksten meydana gelen maddi dünyayı kontrol eder. Maddi arzuların ve hazların sahibidir. Ona ruhunuzu vermeyi söz verirseniz tüm bunları sağlayabilir. Yani Ahirete inanmayıp dünya için mücadele ederseniz şeytani cinlerin oyuncağı olursunuz.
İnsan derisinin gözenekleri cinler için koca yarık gibi sanki mağara şeklindedir. Yoğunluğunu değiştirebilen ve her forma girebilen iblis bedene bu gözeneklerden girebilmektedir. Mana ve anlam şeklindeki cinler maddesel şekillere ve bedenlere girmeyi yaşamsal bir gereklilik olarak görürler. Onlar için madde bedene sahip olmak ve onun üzerinden beslenmek yaşamsal bir gerekliliktir. Öncelikle çıplak dolaşmak yanlıştır. Bedenin görünür bölgelerini de su ile yıkamak (abdest) gereklidir. Yıkamak düşünce kalıbını sıyırıp atmak demektir. Şöyle ki olumsuz bir enerji bedene bir elbise gibi yerleşir. İnsanın dış cephesi olan deriye yerleşir. Yani anlayacağınız insanın içine girer ve şeklini alır. Bu şekilden çıkarmanın en etkili ve tek yolu yıkamaktır. Su ile Yıkamak sıyırıp atmak, elbiseyi çıkarmak gibi cinlerden temizlenmeyi sağlamaktadır.
Bir cinin insan hakkında bilgi alması birkaç dakika sürer. Bir saniyenin içinde insanın yaşadığı şehre gelir ve ikametgahında dolaşır . Kişinin şeytanlarıyla görüşür ve durumuna vakıf olur. Cincilerin cinleri yeryüzündeki herhangi bir yerdeki bir insanın durumunu tespit edebilir.
Cinler ile beraber yaşarız. İç içeyiz. İnsan cinsiz boş bir tenekeye benzer. Cinler insanı yönlendirdikçe yanlışları yaşarız ve doğruları fark ederiz.
Cinler sürekli insanları görürler. İnsanları izlerler. Şeytani cinler inanmayanların yöneticisi ve dostudur. İnananların ise düşmanıdır. İnancı sağlam olana güç yetiremez. İnancı sağlamlaştırmanın teknikleri vardır. Sadaka verecesin, kurban keseceksin ve Allah ile konuşacaksın onu anacaksın.(Dua,Namaz)
Cinlerin türleri vardır. Ateşte yaşayanı, suda yaşayanı, havada yaşayanı, maddede (canlılarda) yaşayanları vardır.
Duayı veya (namazı) güzel edemiyorsanız sizde cin var demektir. Bu çoğu zaman hayatımızda yaşadığımız doğal durumdur. Ne korkmanız gereken bir şeydir ne de panik gerektirir. Dua ederken kesinlikle tam olarak inanacaksınız. Allah’ı görüyormuşcasına dua edeceksiniz. Allah’ın karşınızda olduğunu düşünerek konsantre olmalısınız. Konsantre olamamak cinlerin sizde olduğuna işarettir ve cinler Allah ile konuşmanızı Allah’tan istemenizi engellemeye çalışır. Farkındalık kurmayı ve bilinçli olmayı sağlayınız. Allah’ı bedensel bir şekle değil de; gören, duyan ve gönlü olan bir ruha sahip olduğunu ve onun maddeden öte olduğunu ve karşınızda olduğunu düşünmeniz cinlerin kaçışmasına yetecektir. Allah’ı düşünerek karşınızda olduğuna inandığınız an cinler sizi terk eder. Tanrıyı karşınıza aldığınız anda ondan istemeye devam edin Allah size verecektir ve cinlerde size yaklaşmakta çok zorlanacaktır. Bazen Allaha dua ederken ve namaz kılarken çok zorlandığımı, konsantre olamadığımı, üzerimde ağırlık ve baskı olduğunu hissederim bu dönemlerde cinlerin baskıladığını bilirim. Her müslümanın hatta peygamberlerin bile doğal durumudur bu saydıklarım. Hiçbir insan sürekli meleklerle yaşamaz. İnsan hayatında çoğu zaman şeytanla olsa da doğruyu ve iyiyi tercih ediyorsa ve doğruyu ve iyiyi istiyorsa yolu Allah yoludur demektir. Şeytani cinler kötüyü gösterir ve ona çağırır. İnsan böylece iyiyi ve doğru olanı fark eder. Sonuç olarak bir tercih yapar işte bu tercih inancı gösterir. İnanan insan şeytani cinlerin günahlarını ilk döneminde işlese de günaha devam etmek istemez doğru olanı başarmayı isterse geçte olsa Allah mutlaka onu muvaffak kılar.
Cinlerin üç güçlü kudreti vardır. Bu temel kuvvetler, insanı kontrol etmekte yeterlidir. İlki zenginlik için dünya hırsıdır. Kökeni inançsızlıktır. Dünya hayatı tercih edilir ahret ve inanç reddedilir. Kökeninde haz, rahatlık ve saltanat yatar. Diğer ikisi yemek ve cinselliktir. Bunlar temel ihtiyaçlardır. İnançlı insan bunları az dozda uygulamalıdır. Yetecek kadarın fazlası cinlerin esiri olmayı mutlak kılar. Tok iken yemek ve sürekli cinsellik hazzı istemek kesinlikle cinlerdendir. Cinlerin bu isteğinin yerine getirilmesi beden yönetiminin tamamen şeytani cinin egemenliğine geçmesine neden olur. İşte bu dönemde sinirli, saçma sözler, kontrolsüzlük, tezat davranışlar, saldırganlık, menfaatçilik, kötü niyet, kötülük, iyi düşünememe gibi daha sayısız olumsuz haller yaşanmaktadır. İnsanlar yemek yemenin ve cinselliğin ne kadar kötü olduğunu bilseydi bunları çok az yaşamakta ellerinden geleni yapardı. Adem’in cennetten çıkma nedenleri bu üç kudrettir. Adem yaşadığı cennet bahçesinin ve hayatının ebediyetini istemekle dünya hayatını tercih etti. Adem tok olduğu halde yasaklı meyveden yedi . Havva ile Adem birbirlerine avret yerlerini gösterdi ve ilk birliktelik saygısızca oldu. Şeytani cinlerin atası iblis, Adem ile Hava’yı cennetten çıkarmayı başardı. Ve tanrı bir afetle o cennet diyarını yok etti. Bu nedenle günahların kökeni cinlerin bu üç kudretinde yatmaktadır. Her insan bu üç günahı işlerdi. Yeter ki kötü olduğunu fark edip tövbe etsin ve akabinde doğru olanı seçsin. Adem’de aynen böyle yaptı. Boş ve bilgisiz Adem, kötüyü yaşayarak doğruyu gördü. Ve Allah’a dua edip affetmesini istedi ve doğruyu seçtiğini söyledi. Bu nedenle büyük babamız doğal bir süreç yaşadı. Olması gerekenleri en iyi haliyle yaşadı. Ölürken evlatları için dua etti. Ve şimdi altı milyar evlat yeryüzünü kapladı. Ve herkes bu üç köken günahla pençeleşmektedir.
Kurban ibadeti çok önemlidir. İlahınızı belirlemek içindir. Bağlılığınız ve sadakatiniz için kurban ibadeti vardır. Eğer Allah’a kurban keserseniz ruhsal egemenliğiniz Allah’ın kontrolüne geçer. Eğer Allah’tan dilemez kendinize güvenirseniz, dünyayı ve hazzı seçerseniz şeytani cinlerin egemenliğine geçersiniz. Define için kurban kesmek şeytani cinlere yönelik kurbandır. Cincilere gitmek, cinlerden yardım alındığından cinlere ibadet hükmündedir.
Hayatımın kısa bir döneminde cinsellik konusunda çok azgın bir dönem yaşadım. Yaklaşık üç hafta sürdü. Sürekli cinsel ilişkiye girmek istiyordum. Cinsel ilişkiden çok zevk alıyor ve sürekli bunu yaşamak istiyordum. Kendiliğinden, elimde olmadan gelişen bir durumdu bu yaşadıklarım. Şehvet cininden kaynaklı olduğunu düşünüyordum. Vücudumda birtakım değişimler yaptığını yumurtalıklarımda ve cinsel organ ve çevresinde hazza yönelik değişimlerin olduğunu hissettim. Vücudum cinsellik adına müthiş bir çalışma sergiliyordu. Düşünsel dünyamda cinsellik ön plandaydı. Tam bu dönemde bir rüya gördüm. Rüyamda ‘Dişi bir cin bir metre yakınıma oturdu. Beni görmüyordu ama ben onu görüyordum. Minyon yüzlü beyaz tenliydi. Küçüktü boyu bir metreyi geçmiyordu, sanki bir maymunun insan yüzlüsüydü, rengi tüyleri sarıydı, saçları sarı ve insan saçıydı, saçları küte yakındı uzun değildi düzgün taranmıştı, göz beyazının çevrelerinde kırmızılıklar vardı. Bir maymun edasıyla yanıma oturdu, ayaklarını topladı ve bekliyordu. Bu rüyayı gördükten sonra ‘Şehvet cin’inin gelmiş olduğunu anlamıştım. Cinsellikte yüksek potansiyelli bu dönemim hoşuma gitse de cinlerden geldiğinden dolayı Allah’a dua ettim o’nu benden uzaklaştırmasını istedim. Kısa zaman içinde beni terk etti. Çocuğum olmuyor diye medyum ve cincilere gidildiğinde aynen bu tür durum görülmektedir. Medyumun cinleri hastaya gelir ve şehvetini arttırır. Kadınlarda bu durum daha iyi yaşanmaktadır. İyi biliniz ki yemek yemenin ve cinselliğin atası iblistir, yani şeytani cinlerdir. Hazcılık ve birtakım amaçlar için cincilere ve medyumlara gidip cinlerden bu tür yardım almanız tamamen küfür ve cehennem çıkmazıdır. Yanlış yoldur ve büyük günahtır. Sonra daha büyük sıkıntılar yaşatır. Derdinize de çare olmazlar. Hatta daha kötü duruma düşürürler. Cinlerden değil Allah’tan yardım dilemelisiniz. Medyumlara, cincilere ve büyücülere asla gitmemelisiniz. Çocuk olmamasının nedeni çoğunlukta cinsel ilişki değildir. Kadının yumurtalıklarına ve üreme yoluna, erkeğin ise meni durumuna göre tıbbi nedenler bulunmaktadır. Yine bunların da nedeni tıkayıcı ve engelleyici hücre oluşum cinleridir. Cinlere karşı cinlerden yardım istenilmez, cinlere karşı Allah’tan sürekli ve bütün kalbinizle uzun süreli(6 ay ila 5 yıl) dualardan sonra o cinlerin yok edilmesiyle amaçlarınıza ulaşırsınız. Bununla beraber tıbbi tedavilere mutlaka gitmelisiniz. Dolaşımı ve işleyişi yavaşlatan cinlere karşı ‘tıbbi’ içerden savaş ve destek çoğu zaman başarılı olmaktadır.
Bir dönem aşırı asabileştim. Saldırganlaştım. Kavgacı bir yapıya bürünmüştüm yine bu süre üç hafta sürmüştü. Aile çevreme ve iş çevreme zarar veriyordum. Şiddete varan tavırlar sergilemiştim. Bu dönemde sinirliydim ve her şeye muhaliftim. Tam bu dönemde yine benzer bir rüya gördüm. Rüyamda orta ile uzun arası hafif iri cüsseli, kulakları yuvarlak ve çıkık bir adam sağa sola bağırarak bana yaklaşıyordu . Beni görmüyordu ama ben onu görüyordum. Korktum ve yanımdan geçti. Yaygaracı bir hali vardı. Sonra uyandım. Anladım ki bu saldırganlık veren cindi. Saldırganlık cin’in baskısına uğradığımı fark ettim, Allah’a onun şerrinden kurtarması için dua etmeye devam ettim.. Sonra beni bıraktı.
Ayetül-kürsi’nin sonundaki ‘O’nun (Allah’ın) kürsisi (baktığı alan, önü) yerleri ve gökleri kaplamıştır. Onların (tüm yaratılmışların) gözetimi O’na (Allah’a) asla ağır gelmez.’ Ayetini okurken bu kelimelerdeki anlamı taşıyarak ve bütün kalbinle inanarak söylendiğinde cinlerin kaçıştığı veya kaybolduğu kesinlikle bilinmektedir. Sadece Arapça dilde Ayetül Kürsi okumakla cinlerden korunmuş olunmaz. Öncelikle bu sureyi Türkçe ezberleyeceksiniz ve öyle okuyacaksınız. Anlamlarını bileceksiniz, inanacaksınız ve hissedeceksiniz. Bu surenin sonundaki ayetleri yukarda bahsettiğim şekilde okurken bir anda Allah’ın huzurunda olduğunuza inandığınızda cinlerin etkisi biter. Bir gün akşam vakti çok sayıda yarasaya benzer siyah kanatlı ‘Batman’ tipli adamlar gördüm. Kırsal bir alanda dolunay vardı. Yüzlerini seçemiyordum. İnsan şeklinde karartılardı. Ayetel kürsi’yi okumaya başladığımda kimileri hareket etmez, kimileri geriye dönüp gider, kimileri de benimle beraber okumaya başladı. Ne zaman ki bu son ayetlere geldim hepsi yere yattı. Adeta yere yapıştılar ve bir daha son ayetleri tekrarladığımda kaybolduklarını gördüm. Benzer bazı dualar ve ayetlerinde aynı etkiyi yaptıklarını bilmelisiniz. En etkili dualar doğal ve hedefe yönelik dualardır. Mesela bir etkili duamı söyleyeyim. ‘Ne yerde ne gökte zerre kadar hiçbir şey Rabbimin gözünden kaçmaz. O’nun azabı pek çetindir ve O’nun her şeye gücü yeter.’ Bu duadan zarar görürler. Dualarınızı Türkçe edin, kendiniz mantıklı şekilde edebilirsiniz ve en etkili dua doğal duadır. Mesela namaz durulurken ellerinizi kaldırıp Allah’ı karşınıza aldığınızı düşünerek Allah’u ekber dediğinizdeki halden bile cinler kaçışmaktadır.
Düşünce bir hedefe yönelik çıkar. Hedef nedir buna dikkat edilmelidir. Hedefe göre düşüncenin kaynağının şeytani cinlerden mi yoksa meleklerden mi çıktığı tespit edilir. Düşüncelerin türü faydalımı zararlı mı olarak ayrılabilir. Şahsi menfaate dayalımı yoksa tüm insanlığın menfaatine mi dayalıdır. İşte bu testler ile düşüncenin kaynağı rahmani mi şeytani mi anlaşılır.
Cinciliği, büyücülüğü, medyumluğu öğrenmek ve yapmak isteyen kişilere iblisin cinleri gelir. Bu şeytani cinler önce Allah’ı reddetmeyi, şeytanı tercih etmeyi yani şirki önerir. Sonra cinler kendisi adına kurban kesilmesini ister. Kurban keserseniz o şeytani cin bir süre size hizmet eder. Sonra sıkılır ve giderken daha büyük zarar verir. ‘Aman be aciz insan, seninle mi uğraşacağım, aptal insanoğlu der.’ Kurban keserek şirke düşersiniz, Allah’tan başkasından yardım almak şirktir. Allah’a muhalif olmaktır. Sonra zinayı tavsiye eder. Aileleri dağıtır toplumu yozlaştırır. Sonra içkiyi, uyuşturucuyu ve her türlü kötü alışkanlıkları önerir. Cincilere giden insanlara da bu üç büyük günah tavsiye edilir ‘şirk, kurban, zina’ bu üç büyük günah meşru olamayan dünyalık istekleriniz için küfür çıkmazıdır. Cincilere gitmek şeytana ibadetin ilk aşamasıdır. Cincilere gitmek şeytana başvurmak anlamına gelir namaza gitmek te Allah’a başvurmak gibidir. Kimden yardım aldığınıza dikkat edin. Şeytan açıkça insanoğluna düşmandır. Birkaç isteğinizi yapsa da bütünde mutlaka size zarar verir.
Harut ve Marut isimli iki insan, doğru söyledikleri için meleki kuvvetleri taşıyordu. Bu insanlar dünyada büyücülüğün en yaygın olduğu bir dönemde o merkezde doğmuşlardır. Bu insanlar Allah inanır ve güvenir idiler. Büyücülüğün temelini fark etmiş ama şeytana tabi olmamış bu insanlar kendi yollarının doğru olduğunu görüp bu fikirlerini insanlara anlatıyorlardı. Harut ve Marut büyünün ve büyücülüğün şeytandan kaynaklandığını söylüyorlardı. İsteklerini şeytani cinlerden istememelerini ve şeytana ibadet etmemelerini öğütlüyorlardı. Harut ve Marut büyünün yapılışını anlatırken bunun bir küfür büyük bir yanlışlık olduğunu söylüyorlardı. Allah’tan dileyin ve istekleriniz meşru olsun diyorlardı. Hazcılığı ve dünyayı bırakmayı ve ahret için yaşamayı tavsiye ediyorlardı.
Ani korkma, refleks, sıçrama, kontrolsüz tepki ve sözler cinlerdendir. Cinler genelde ve doğal olarak beden üzerinde etkindir. Bu durum bazı dönemler çok artar bazı dönemler azalır. Arttığı dönemlerde hata yapma oranınız, sinirlenmeleriniz ve saldırganlığınız artmaktadır.
Sırtınıza vurulduğunda ani ve sert tepki veriyorsanız, düşünmeden hemen şiddete başvuruyorsanız beden egemenliği şeytani cininizdedir. Kendinize dokunulmasından sinir oluyorsanız yine cinin etkisindesiniz demektir.
Cinler, zenginlik güç ve seksten meydana gelen maddi dünyayı kontrol eder. Maddi arzuların ve hazların sahibidir. Ona ruhunuzu vermeyi söz verirseniz tüm bunları sağlayabilir. Genelde az bir şey karşılığında sizi aldatır.
Dini çağrılara sırt çeviren, yaşama duyumsamazlık üreten ve faydalı olmayı reddeden düşüncelere sahip olanlar kıskançlık cinine maruz kalıyordu. Gündüz şeytanı olarak bilinen kıskançlık cini insanı aldatıyordu ve bilakis tembellik üretiyordu. Umutsuz ve hüzünlü olmanın getirisidir tembellik. Şeytani cin, telkinlerine uyan insanın yavaş yavaş ruhunu ele geçirir ve uyku nöbetleri, uyuklamaklar sıkça görülmeye başlar. Hayattan zevk almayan ve gelecekten beklentilerini kesmiş olanlar bu şeytana aldanmışlardır. Bir takım düşünceler ile yaşama arzusunu ve yaşam sevincini köreltir.
Cin ve şeytan çıkardığını söyleyenler aslında farkında olmadan cinlerle işbirliği yapmaktadırlar. Şeytan çıkaran papazlar Tanrı adına bunu yaptıklarını söylerler. Cin çıkaran cinciler Allah için yaptığını söylerler. Ancak onların olduğu yerlerde onların dahi farkında olmadıkları ‘icraat cinleri’ vardır. Bu insanların çevrelerinde gezen bu cinler insanların içine girerek tuhaf hareketler yaptırırlar. Bu cinler cincilerin inanışlarından ve yaptıkları birtakım rutiellerden dolayı cincilerin etrafında gezerler. Çogu zaman şeytani cinler cincilere hizmet eder çoğu zaman cinciler dahi bunun farkında olmaz. Cin çıkaranların cinleri insana bulaşır. Yoksa insanların böyle harici cinleri yoktur. Afrika da ilkel dinlerde de , Hristiyanların papazları da , Müslümanların cincileri de günümüz modern medyumları da bu şeytani işleri yapmaktadırlar. Şeytana inanmak ve üstün bir güç olduğunu kabul etmekle bu işe başlanıyor. Tedavi ederek ve cinleri çıkartarak tanrıya hizmet ediyorum gibi kutsal bir sapkın düşünceye kapılıyor. Aslında cinler kendilerine inanan ve üstün sayan insanların ardından giderek kendilerini fark ettirmeden cin çıkardıklarını zannettiriyor. Cin ve şeytan çıkarma seansı başlarken cin çıkardıklarını zannediyorlar ama aslında icraat cinleri o anda insana giriyor. Hem hastayı hem de medyum iyi bir iş yaptırıldı anlamında kandırılıyor. İnsanların bağırması, kusması, mide ağrıları ve bayılmalar seansta görülüyor.
Cinler, insanı yönetme ve yönlendirme gücü olduğunu görünce insanı kötü ve olumsuz yönde kullanmaya başladı. İnsanı iyi yönde kullansa ve iyilik etse idi tanrı tarafından ödüllendirilirdi. insan aracının şoförü olduğundan tercihini içinde bulunduğu yaşamın menfaatlerine göre davrandı. Vicdani ve dürüst olmak yerine kolay görünen batıl bir yol tercih etti. Cinler insanı kötü yönde kullanarak dünya menfaatlerini ve dünya hayatını tercih etmiştir. Cinler daima insana kötülüğü emrederken insan bu his ve düşüncelerin kaynağından Allah’a sığınırsa bu sefer meleki kuvvetler iyi yönde insanı yönlendirmeye başlarlar. Önce kötü hisleri ve düşünceleri reddetmekle tanrı tarafını seçmiş olur.
Manevi değerlerin ve ahlakın gücü azalınca maddeci şeytan sahneye çıkar. Yeryüzünde belirli dönemlerde iblis ve cinlerinin egemenliği görülmüştür. Bu dönemlerde günahlar tavan yapar. Yeryüzü adaletsizdir, gelir adaleti yoktur.
İnançlı bir insanın hayatında cinlerin aldatmacaları sayısızca görülecek bir durumdur. İnsan günahlı bir varlıktır. Günah işlemeden duramaz. Amacı günah işlememek olan insanın günah işlemesi doğaldır. Ve mücadele ederse mutlaka Allah onu kurtaracaktır.
Cinler insanda mana, anlam oluştururlar. Düşüncelerinizi seçmiş olduğunuz yaşam tarzı belirler. Yaşam tarzınız inancınızın yansımasıdır.
Başta ağırlık, gözlerde sürekli dalgınlık, boş boş durma ve sürekli bir noktaya bakma, ortama ve diyaloglara karışmama, kafa şişkinli gibi durumlar cinlerdendir.
Şeytanın yardımına ihtiyaç duymadan küfre düşmeden sadece Allah’tan yardım dileyerek edilen dualar ile tedavi yapılır.
Allaha dua ederken ve Allah’tan yardım dilerken kendisinin ettiği duadan dolayı kendisinin iyileştirdiğini düşünmek şeytandandır. Siz sadece isteyicisiniz. Şeytanı bertaraf edecek olan da hastalığınıza şifa verecek olan da Allah’tır. Dua ederken ona inanın , güvenin. İnsanlar genelde benlik cininin bu aldatmacasına düşer. Siz Allah’tan dilersiniz Allah da dilerse duanızı ve isteğinizi amaç ve sonuçlarını değerlendirerek kabul eder veya etmez. Ben günahkarım Allah benim dualarımı kabul etmez gibi düşünceler de benlik cinindendir. Bu tip insanlar sadece kendilerinin çok günah işlediğini düşünürler. Halbuki insanlar günahlı varlıklardır. Günah işleyecek sonra yaptıklarının hatalı olduğunu görecek sonra günahlarından bağışlanma dileyecek sonra bu günah ve hatalara düşmemek için Allahtan yardım dileyecek ve kendisini Allah’a teslim edecektir. Şeytanın varlı bir gerekliliktir. Şeytan ile günah işler ve günahla gerçeklerin ve doğruların farkına varırız.
İnsan cinlere karşı dua edip Allah’a sığındığında hemen sıkıntı giderilecek beklentisine düşüyor. Çok acelecisiniz. Hemen sonucu beklemeyin. Tanrı her şeyi doğal oluşum sürecinde organize ediyor. Mucize beklemek yerine ona inanıp güvenmeye devam edin. Sıkıntı, günler, aylar hatta yıllar alabilir. Dua ederken ruhen kalben değişim içinde olduğunuzda duanız kabul edilmiştir. Yani hem dua edip hem de durumunuzda bir değişim yoksa sorun devam ediyor demektir. Bilincinizi, düşüncelerinizi ve anlayışınızı değiştirecek bilgiler yüklerseniz kendinize mevcut sorunu meleki kuvvetle yıkmış olursunuz. Bu sizin soruna yüklediğiniz anlam ve soruna karşı verdiğiniz direncinize göre değişmektedir. Gerçekten sorundan kurtulmak istiyor musunuz. İstiyorsanız soruna neden olan mısınz bunu bilmelisiniz. Doğru zannettiğimiz bazı fikirlere sıkıca yapıştığımız için sıkıntılar artıyor ve zamanı uzuyor olabilir. Belki de doğru zannettiğimiz fikirler gerçekte yanlıştır. Hatta bazı insanlar sorunu reddettiğini söylerken bizzat sorunu istemektedirler. Farkında olmadan yanlış bir fikri sahiplendiğinden sorunun kaynağı olabilmektedir. Sıkıntılar insanın inancına, bilincine bilgisine göre uzar yada kısalır. Tüm bu psikolojik terimlerin kaynağı cinlerle mücadeledir. Sadece Allah’a inandım demekle inanç olmadığı gibi bazı ibadetlerle bu inancı destekleyip pekiştirmeniz gerekmektedir. Aynı şey cinlerin şerrinden Allah’a sığındım demekle kurtulmuş ve bitmiş olmuyor. Birtakım terapilerle, doğru düşüncelerle ve bazı uygulamalarla pekiştirmeniz gerekmektedir.
Bir şeyin hemen olmasını istemek ve acelecilik cinlerdendir. Mucize beklentisi, olağanüstü şeyleri başarırım beklentisi, sihir, büyü gibi şeyler cinlerdendir.
İblis, Topraktan şekillendirilmiş ama ruhu daha üflenmemiş Adem’i gördü. İçine girdi. Baktı ki bunun içi boş. Yönetilecek yönlendirilecek ve kullanılacak bir varlıktı. İnsan, İblis için bir eğlenceydi. Aynı zamanda bir fitneydi.
Bu dünya hayatına aldanıp cinlere uyanlar dünya menfaatleri için yaşamaya başlarlar. Küfrün içine düşerler. Cinlerin dediklerini yapmaya başlar. Haksızlık, gıybet, yalan ve kötülükler hayatınızı donatır. Ve tamamen yaşam sınavını kaybedersiniz. Size bir mühür vurulur. Gerçekleri göremez Allah’ı ve yasalarını anlayamazsınız. Basit bir yaşam sürerken bocalarsınız ve az bir şey karşılığında hayatınızı feda edersiniz.
Tanrıya sadık olmaya çalışan bakir bir kızı, cinler şunlarla aldatır. ‘Şan, makam, yakışıklı erkek ve bol yaşam ile aldatır. Arzulara doyum ve bol yaşam karşılığında ruhunu şeytana satar. Cinlerin egemenliğinde inançsız olup alçalmak kaçınılmazdır. Cinlerin hedef gösterdiği o güzel yaşama ve o muazzam hedefe ulaşmak cinlerin yardımıyla mümkün değildir. Her konuda batıl bir yolu seçmiş olan asla hedefe varamaz ve hep kaybeder.
Şeytanlara uyan bir insan zamanla simaları bedenleri ve giyimleri değişir. Anlayışları da değiştikçe görünümleri simaları da değişir. Her dönem dünya görüşü şekline yansır.
Dünyada zulmeden her varlık cezasını cehennemde görecektir. Dünya yaşamındaki tercihler cehenneme gidişi belirler. İblis nasıl insana düşman olup sürekli insana kötülük yapmayı seçmiş ve bunu uygulamış ise karşılığını ahrette mutlaka görecektir. İblis insan üzerinden geçinmeyi ve yaşamayı seçmiştir. Hak bir yol tutabilir iken batıl bir yol tutmuştur. Hayvanlar da böyledir. Mesela aslan geyik yiyerek varlığını ve yaşamını sürdürmüştür. Böylece aslan batıl bir yol seçmiştir. Geyikler aslanlardan ahrette alacaklıdır. Canları karşılığında hayatlarını alan aslanları cehenneme gidişine neden olacaktır.İblis gibi insanlar da hayvanlar da yaptıklarının karşılığını mutlaka alırlar. Mesela başkasının eşiyle birlikte olmak isteyen bir serçe girdiği kavga ile bir gihay yolu tutmuştur. Ve mutlaka ahrette bu kavga sorgulanacaktır. Hayvanlar da hesaba çekilirler. Bu hesabı aslında her varlık kendi içinde verecektir. Ayrı bir dış hesaba gerek duyulmayacaktır.
İyi ve ahlaklı kişiler dünyada hoşlanılmazdı. Çünkü onlar fedakar olmayı öğütlerlerdi. Bu da insanların çıkarına gelmezdi. Ancak insanlığın çıkarına gelirdi.
Cinsellik ve şehvet şeytanın en etkili yöntemlerindendir. Hatta iblis fahişeliğin kutsallığını meşrulaştırmaya çalışır. İblis cinselliği bozar, sürekli fazla arzuya yönelterek zamanla iğrençliklere sürükler. İnsanı yoldan çıkarır grup sexten, homo seksüellik, hemcins ile birliktelik, cinsellikte şiddet gibi yönlerle azgınlaşan ve cazipleştiren saplantılara düşülür.
Manevi değerlerin ve ahlakın gücü azalınca maddeci şeytan sahneye çıkar. Şeytan yeryüzünde etkili bir figür haline geldi. Yeryüzünün belirli dönemlerinde şeytanın egemenliği görüldü. Roma imparatorluğu da ABD imparatorluğu da bunlardan biriydi. 1789 Fransız ihtilali ile kardeşliğe son savaşı açan yine şeytandır. Ama şeytanın yıkılışı kaçınılmazdır.
İblis de Adem de Tanrıyı görmedi. Adem’in cenneti dünyada idi bolluk içinde bir diyarda yaşadı. İblis Adem’i saptırınca diyar iklim değişikliğiyle kuru çöle dönmeye başladı. Adem de bulunduğu yeri terk etmek zorunda kaldı.
Melekler, şeytanların düşmanlıklarına karşı dünya halkını haberdar etmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Şeytani cinlerin lideri İblis Işığın prensi muktedir Tanrının kudretini gasp etmeye çalıştığı için yeryüzünün yöneticiliğinden düştü. Adem’i reddederek Tanrıya asi oldu. İnsana iyilik ederek cennete ve tanrının rızasını umması gerekirken insana kötülük ederek beslenmeyi seçti ve dünyayı istedi.
Cinler nerede hoşnutlukla karşılanacaklarını bilirler. Bazıları beşeri beden içerisinde olup, toplumun dış olaylarına ve iş hayatına sızarlar, daha başkaları ise beşeri gözlerle görülmezler. Bunlar bazen bir erkeğin ya da bayanın iç hayatını obsede ederek kendilerine bağlarlar.
Cinleri belirli dönemlerde reddedip yendiğinizde basit alandan daha zor olana doğru aşamalı olarak kendisinden çok daha kötü alanda size tekrar gelecektir. Eğer Allah’a inanıyorsanız ve inancınıza sıkıca bağlıysanız birtakım sınamalardan geçeceksinizdir ve her sınamalarda daha güçlü konularda yoldan çevirici güçlü cinler gelecektir. Evlat, mal, dünya, kadın, cinsellik, yemek gibi çoğu alanda sizi celbedecek kazanımlar sunulacaktır.
Cinler, nefsaniyet, açgözlülük ve gaddarlık şeklinde tezahür ederler. Başkaları için hiçbir sevgi beslemezler, tüm düşünceleri kendilerinin üzerinde odaklanmıştır.* Bunlar yeryüzünde bulunan ve mahvedebileceği kimseler arayan iblisin cinleridir.
Emniyet içerisinde olduğunuzdan pek emin olmayınız. Korunmanız için “Tanrıdan yardım dileyin.”.
İmanla ve sevgi ile dua edildiğinde yeryüzü İblis’in entrikalarından ve karanlık güçlerden korunacaktır. Şer güçleri bir sevgi atmosferinin içinde iş göremezler. Onların dayanağı ve kuvveti, savaşlar ve ayaklanmalar, açgözlülük ve nefsaniyettir.
İnsan dua ettiğinde büyük ve göz alıcı bir ışık çıkartır. Cinler, ışık üzerilerine çevrildiğinde dehşete düşerler ve kaçarlar. Biliniz ki karanlık, Tanrının ışığında kaybolur.
Cinler insanı yönetir. Cinler bir algı oluşturur ve toplumda çoğunluğu yönetmeye başlarsa insanlarda şeytani bir kültür oluşur. Devrin algısına sahip olurlarsa cinlerin kuralları toplumca kabul görür. Ve o toplum obezleşir, cinsellikte sapkınlıklara düşerler. Boşanmalar artar ve cinsellik normal olmayan şekilde alenen serbest ve yaygın olur. Toplum bozulur, kimse kimseye güvenmez, herkes rahatına düşkün ve hazcı olur. Ne paylaşmak ne de sevgi bilinir. Yozlaşmış bir toplum cinlerin eseridir.
Saldırgan ve suçlayıcı tavırlardan uzak durun. Bu iblisin doğal davranışıdır. İnsanları kötüleyerek ve kırarak bir yere varamazsınız. Rızkınız konusunda endişe etmeyin. Ve gıybet ve kötülüklerle kazancınızı bozmayınız.
Cinler şekil almamış, bedene bürünmemiş manayı oluşturan kuvvetlerdir. Cinler ve melekler mana, his, vesvese, düşünce meydana getirirler. İyi düşünceler veya iyi hedefe yönelik düşünceler meleklerden çıkar. Kaynağı meleklerdir. Kötü düşünceler ve kötü hedefe yönelik düşüncelerin kaynağı da cinlerdir.
Mana maddeyi etkiler ve yönlendirir. Hareketi ortaya çıkartan manadır ve bir hedefe yöneliktir. Mana maddeden temel sebebidir.. Maddenin şekil almasını ve tüm yaşamı manalar etkiler. Bu nedenle düşündüklerinize, amaçlarınıza çok dikkat etmelisiniz. Hastalıkların, stresin ve kanserlerin kaynağının düşünsel dünyamız olduğu ortaya çıkmıştır. Kuantum fiziği tüm bunları doğrulamaktadır. İnsanın iyiliği tercih etmesi tüm hayatını olumlu yönde etkilemektedir.
Vesvese duyulan anlamlardır. Buna düşünceler de denir. İnsan bizzat kendisi düşünmez. Düşünce cinlerden ve meleklerden çıkar, düşünce insanın kendisinden olmayan bir şubedir. Düşünce farklı bir kaynaktan çıkar. İnsanın zihnine gelir ve oradan geçer. Gerçekte insan düşünmez. Düşünüyorum öyleyse varım kelimesi şeytanın sözüdür. Öncelikle düşünmüyoruz. Var olmak ta düşünceye bağlı değildir. Yaşam alemine geldiyseniz varsınız demektir. Gören göz, duyan kulak ve bir kalbiniz varsa hissediyorsanız o zaman varsınız. İnsan Allah ile var olur. Allah istediği için siz yaşarsınız. Allah yoksa yaşam da yoktur. Ama yaşam yoksa Allah halen vardır. Belki başka varlıklar için yaşam vardır.
Vesvese olumsuz düşüncelerdir. Düşüncenin olumsuz olduğunu nasıl anlarız. Eğer düşünceleriniz şahsi çıkarlarınız için başkalarına zarar veriyorsa bu olumsuzdur. Cinlerdendir. Genelin ve tüm insanlığın çıkarına bir iş ise meleklerdendir. Eğer yıkıyorsa cinlerdendir, yapıyorsa meleklerdendir. Eğer suçluyorsa, zarar veriyorsa cinlerdendir. Düşünceler faydalı ise meleklerdendir. Ayırıyorsa, ayrımcılık yapıyorsa cinlerdendir. Kabul ediyor barış istiyor ve birleştiriyorsa meleklerdendir.
Düşünce hareketi doğurur. İnsanın zihni mana aleminin bir şubesidir. İnsan zihni mana alemine açılmış bir odadır. Cinlerde konuşur melekler de. İnsan ana hedefini neye göre belirledi ise ona rağbet eder. İnanan ise doğru yola inanamayan ise yanlış yola düşer. Mana alemi cinlerden ve meleklerden oluşur. Cinlerden gelen manalar, harekete hareketler de olaylara dönüşür. İnsan ilk gelen kötü düşünceyi reddederse başarılı olur. İlk düşünceyi kabul edip ardından gelen düşünceleri reddetme şansı çok azdır. Geç kalınmıştır. Yani tamamen aldatılmıştır diyebiliriz.
7 yıkıcı günah. (1-Kibir, 2-açgözlülük, 3-öfke, 4-kıskançlık, 5-şehvet, 6-oburluk,7- tembellik.) Yedisi de birbirine bağlı. Kıskançlık nefreti doğurur, oburluk öfkeyi. Ruhları etkileyen en önemli unsurlardır bunlar şeytani cinlerin yedi kuvvetidir. En etkili silahlarıdır.
Dini çağrılara sırt çeviren, yaşama duyumsamazlık üreten ve faydalı olmayı reddeden düşüncelere sahip olanlar kıskançlık şeytanına maruz kalıyordu. Gündüz şeytanı olan kıskançlık şeytanı insanı aldatıyordu ve bilakis tembellik üretiyordu. Umutsuz ve hüzünlü olmanın getirisidir tembellik. Şeytani cin telkinlerine uyanı yavaş yavaş bedendeki ruhu ele geçirince uyku nöbetleri, uyuklamaklar sıkça görülmeye başlıyordu. Hayattan zevk almayan ve gelecekten beklentilerini kesmiş olanlar bu şeytana aldanmışlardır. Bir takım düşünceler ile yaşama arzusunu ve yaşam sevincini köreltir.
Cinsellik ve şehvet şeytanın en etkili yöntemlerindendir. Hatta iblis fahişeliğin kutsallığını meşrulaştırmaya çalışır. İblis cinselliği bozar, sürekli fazla arzuya yönelterek zamanla iğrençliklere sürükler. İnsanı yoldan çıkarır grup sexten, homo seksüellik, hemcins ile birliktelik, cinsellikte şiddet gibi yönlerle azgınlaşan ve cazipleşen saplantılara düşülür.
Cin ve şeytan çıkardığını söyleyenler aslında farkında olmadan cinlerle işbirliği yapmaktadırlar. Şeytan çıkaran papazlar Tanrı adına bunu yaptıklarını söylerler. Cin çıkaran cinciler Allah için yaptığını söylerler. Ancak onların olduğu yerlerde insanların içine girerek tuhaf hareketler yaptırırlar. Aslında cinler, insanoğluna zarar verme ve küfre düşme karşılığında cincilere hizmet eder ancak cin çıkarıcılar bunun farkında olmaz. Cin çıkaranların cinleri insana bulaşır. Yoksa insanların böyle harici cinleri yoktur. Afrika da ilkel dinlerde de , Hristiyanların papazları da , Müslümanların medyumları da bu şeytani işleri yapmaktadırlar. Şeytana inanmak ve üstün bir güç olduğunu kabul etmekle bu işe başlanıyor. Bunları çıkartarak tanrıya hizmet ediyorum gibi kutsal bir sapkın düşünceye kapılıyor. Aslında cinler kendilerine inanan ve üstün sayan insanların ardından giderek kendilerini fark ettirmeden cin çıkardıklarını zannettiriyor. Aslında seans başlarken cin çıkardıklarını zannediyorlar ama aslında cin onlarla insana giriyor. Hem hastayı hem de medyum iyi bir iş yaptırıldı anlamında kandırılıyor. İnsanların bağırması, kusması, mide ağrıları ve bayılmalar seansta görülüyor.
Bir dönüşüm başladı. Beklenen bir değişim. Yıkım ve ardından gelen bir yenilenme. Batıl ölürken hak doğmakta bir aydınlanma ve büyük bir yenilik yaşanmaktadır.
İyi ve ahlaklı kişiler dünyada hoşlanılmazdı. Çünkü onlar fedakar olmayı öğütlerlerdi. Bu da cinlere tabi olmuş dünyacı insanların çıkarına gelmezdi.
Cinleri bilmek ve tanımak insanlar için mecburidir.(farzdır.) İnsan önce düşmanını tanımalıdır. Aslında Allah’a inanan insan, cinlerin ne olduğunu öğrenmek zorundadır. Cinleri tanımak demek, dinin varlığının temellerini görmek demektir. İnsanın davranışlarındaki temel amaçları görmek demektir. İnsanın ne olduğu, varlığı ve amacı anlaşılmaktadır.
• Cinler düşünsel bir güçtür. Hareketleri ortaya çıkartan geri plandaki gizli niyettir. Düşünsel faaliyet sonucunda eyleme geçirten itici güçtür. Neler yaptığınıza bakarak cinlerin amacı tespit edilebilir. Cinlerin amacı genelde insan için kötü sondur. Bu nedenle kötü niyetlerin, olumsuz düşüncelerin ardında şeytani cinler vardır.
• Cinler karanlığı severler. Güneş ışığından ve ışıktan hoşlanmazlar. Geceleri ortaya çıkarlar ve karanlık onların yaşam alanlarıdır. Nasıl ki insanlar gündüzleri yaşar geceleri uyursa cinler de geceleri yaşar gündüzleri kaybolurlar. Ama biz insanlar nasıl aksamlara ve gecelere isteyerek veya istemeyerek sarkabiliyorsak cinler de gündüze sarkmaktadırlar.
• Cinler güneşin doğmasıyla bulundukları yerleri terk ederler. Şehre sabah ezanıyla melekler girer. Cinler son aydınlanma çizgisi olan geceyi takip ederler. Karanlıkla beraber karanlığın içinde onlar da çekilirler. Güneş ışığıyla melekler yeryüzüne gelirler. Aynı şekilde Akşam olurken güneş batarken cinler karanlık çizgisiyle şehirlere girmektedirler. Melekler de ardından gelen karanlığa bakarak şehri terkederler. Cinlerden bir kısmı gündüzlerde iş görürler. Meleklerden az bir kısmı da gecelerde iş görürler.
• Cinlerden zorbaları, taşkınlık yapanları ve haddi aşanları vardır. Bunlar insana direkt zarar vermek isterler. Bunu yapmak istediklerinde çok korkarak yaparlar. Genelde kötü amaçlarında başarılı olamazlar.
• Parmakları çıtlatma, tırnak yeme, sallanma, yerinde duramama cinlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Bir düşünsel faaliyette yoğunlaştığının belirtisidir. (Bir hedefe yönelik vesvesenin arttığı anlardır.)
• Bir de definecilerin karşılaştığı cinler vardır. Bunlar define karşılığında insanların imanlarını çalmak ister. Dünya cinlerindir. En azından cinler böyle düşünmektedirler.Yani cinler varlık alemi olan dünya hayatına sahiplenmişlerdir. Bu nedenle insanlara düşmanlıkları vardır. Dünyaya sahip olmak yani zengin olmak için cinlere boyun eğmek ve dünya karşılığında imanlarınızı almak istemektedirler. Bu nedenle inançlı insanın kazanç elde etmesini engellemek için korkutmaktadır. Kurban kesmeden, kan akıtmadan, birtakım tütsü ve batıl tüm eylemleri gerçekleştirmeden defineye sahip olabilirsiniz. Kazanç karşılığında Allah’a şükretmeyen Allah’ın adını anmayan o kazançtan bereket göremez. Defineye imanınızı sarsacak ve cinlerin hoşlarına gidecek yöntemlerle sahip olursanız o kazanç sizin için bir eziyete dönüşür.
• Cinler üstün varlıklar değillerdir. Hiçbir şekilde onlara boyun eğmenize gerek yoktur. Onlardan korkmayınız. Tek amaçları sizi korkutmaktır. Onlarla düşünsel mücadele edenler mutlaka başarıya ulaşacaklardır. Onları farketmek ve kötü düşünceleri, korkutmaları etkisiz hale getirecek düşünceler geliştirmek onların etkinliğini azaltacaktır.
• Cinlerle karşılaşıldığı veya bir tehlike anında bir çubuk alınır. Kendinizi çemberin içinde kalacak şekilde etrafınıza çizgi çizilir. Çizgi çizilirken Allah’ım bu çizginin içine hiçbir kimseyi sokma, sana sığınıyorum. Büyük Allah’ım beni koru gibi dualar edilir. Kesinlikle Allah tarafından korunursunuz ve cinler o çizgiden içeriye kesinlikle giremez. Dışardan birtakım korkutmalara maruz kalabilirsiniz. Korkmayın cinler korkutmanın ötesine geçemezler. Sakin olun tepkisiz kalmanız cinleri korkutur. Siz ne kadar Allah’a güvenirseniz cinler sizden o kadar korkar. Cin saldırısı ve korkutması doğal yaşama aykırı ve kural dışıdır. Makul hiçbir gerekçesi olamaz. Bu nedenle Allah saldırıya maruz kalan insanı kesinlikle görür ve korumak ister. Talebin insandan gelmesini bekler. Korunma ve sığınma amaçlı dualar kesinlikle kabul gören ve yardıma yetişilen dualardır. Cinler konusunda rahat olun, hiç korkmayın gerçekten onlar korkulacak varlıklar değillerdir. Zaten onların en tehlikelileri düşünsel olarak hep içlerimizdedir. Aslında bu direkt saldırı yapanları en çaresiz olanlarıdır.
• Cinlerin en etkili oldukları saat gece yarısı 03.00 dür. Büyüler ve kötü işler bu saatlerde yapılır. Akşam ezanı ve yatsı vakti cinlerin sabah vakti gibidir. Güne yeni başladıkları, işe koyuldukları saatlerdir. insanlara kötülük için çalışmaya başladıkları vakitlerdir.
• Cin hastasına dışardan dua veya Kuran okuma ile rahatlama hemen olmaz. Hastanın kendisini fark etmesi için tavırları anlatılır. Bu tavırlarda bulunanın kendisi olmadığı şeytani cin temelli olduğu örneklerle anlatılır. Bu sen değilsin gibi sözler söylenebilir. Yanlış düşüncelerin temeline inilir. Beş neden sorusuyla davranışın kök nedeni bulunur ve cinin ürettiği yanlış amaç kirli hedef öldürülür. Hasta, dış etken olan cinlere karşı uyandırılır. Böylece davranışlarının temelinin kendinden olmadığını anlar. Bunu fark ettiği zaman cin hastası zamanla iyileşme sürecine girer. Birkaç aya kalmaz sıkıntı kendiliğinden kaybolur. Burada çözümü hemen görmeyi beklemek yanlıştır. Cin kolay terk etmez ve birden bırakamaz. Meleki bir fikir, şeytan temelli kötü fikri yıkar. Ancak bu yıkım desteklenerek gerçekleşir. Yani iyi düşüncenin çeşitli örneklerle ve detaylarla desteklenmesi gereklidir. İnsanı aldatmakta ve yönetmekte güç kaybeden cinler zamanla bu amaçtan vazgeçer. İyi düşünceyi tercih ederek meleklerin etkinliği artar, sıkıntı azalarak ortadan kalkar.
• Cinlerden maddi olarak korunabilecek iki şey su ile temizlenmek ve duadır. Bunlar haricindeki tüm korunma yolları batıl ve şeytanidir. Bir uzvu su ile yıkamak olumlu bir enerji üretmektedir. Cinlerin yıkanmış bir uzuvdan içeri girmesi çok zordur. Abdest ve gusül bunlara örnektir.
• Her binanın bir dış cephesi olduğu gibi insanın dış cephesi de derisidir. İnsan kesinlikle çıplak dolaşmamalıdır. Cinsel ilişkiye dahi bir örtü altında girmelidir.Cinler deri gözeneklerinden içeri girmektedir. Çıplak bir beden cinlerin kolayca bedene girmesini sağlar. Giyinmek onların yaklaşmasına engel çıkarmaktadır. İslam inancında Allah ile konuşmadan önce (namaz kılmadan önce) görünen yerler yıkanır. Eller, ayaklar, kollar ve baş yıkanır. Yani abdest alınır. Nedeni ise İnsan Allah’a yöneldiğinde yani namaza durduğunda cinler bunu engellemek ister. Bedene girmek için görünen yerlere yaklaşır. Genellikle eller ayaklar ve baştan vücuda girmeye çalışır. Cinler düşünceleri bozmakta ve farklı yönlendirmektedir. Böylece inanan insanın namazını engelleyemeye çalışır. Namazda bozuk düşünceler, yanlış fikirler üretir. Konuşma esnasında mantıksal bütünlükten çıkartır. Kontrolünüz dışında düşüncelerinizin çok farklı yerlere gittiğinizi görürsünüz. Allah ile konuştuğunuzu bile unutur o’na yönelik konuşamazsınız. Bu tür şeytani cinlerin etkisinden korunmak amaçlı abdest alınmaktadır. Gerçekte su ile deriyi yıkamak bir güvenlik duvarı oluşturmaktadır. Bütün bunların bilimsel gerçeklikleri de vardır.
• Hava her şeyi bozmaktadır. İnsan derisine sürekli temas halinde olan hava koruma kalkanını bozmaktadır. Cinler hava içindeki en etkili varlıklardır. Güvenlik duvarını zamanla hava bozmaktadır. Hava her şeyi bozar. Hava açık yiyecekleri ve suyu dahi bozar. Bu nedenle cinlere karşı yeni bir güvenlik duvarı oluşturmak için tekrar belli bir zaman sonra uzuvlarınızı su ile yıkamanız gereklidir. Su ile yıkamak ışık, huzur ve olumlu düşünce üretir. Yani su ile yıkamak nurdur. Karanlığın bedene işlemesini önler.
• Bütün bedeni su ile yıkamak yıkama anına kadar bedende etkili olmuş cinlerin su ile atılmasını sağlar. O insanda olumsuz düşünceler üreten gölge güç yıkanarak bedenden arındırılmış olur. İnsanı sahiplenmiş olan bu manevi ve enerji beden su ile bir elbise gibi çıkarılmış olur. Duş almak cinlerin insan kalıbından akarak atılımını sağlar. Cinler enerji beden olarak deriyi kaplamakta ve insan şeklini almaktadır. İnsanları etkileyen bu kötü enerjiyi su resmen süpürmektedir. Yıkanmış bir bedenin yüzey gerilimi değişir. İnsana müthiş bir dinçlik gelir ve yapıcı bir enerji görevi devralır. Yıkanma sonrasında ortaya çıkan tanrısal enerji, meleki bir kuvvet taşımaktadır. Cinlerin etkinliğini dua, su ve toprak engellemektedir.
• Şeytani cinlerin en sevmediği şey insanın Allah’tan istemesidir. İnsan Allah’a dua etmeye başladığında şeytani cinler çıldırır ve kulaklarını tıkar. Cinler insanı yönetmek ve kullanmak ister. İnsan Allah’tan istemediğinde cinlerin yönetiminde olmaktadır. Allah’tan istenildiğinde cinler kaçacak veya rahatsız olacaklardır.
• Cinlerin hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları mekanlar vardır. Güneş ile gölgenin kesiştiği yerler, kapı eşikleri gibi hafif rüzgarlı alanlar, ağaç dipleri ve kökleri gibi serin rutubetli yerler cinlerin dinlendikleri alanlardır.
• Şeytani Cinler, Allah’a ve cinlere inancı yıkmaya çalıştılar. Cinler daima kendilerini gizlerler. Sadece büyücülerde ve cincilerde onların varlıkları açıkça anlaşılır. Aslında cinlerin varlığı Allah’ın varlığını doğrulamaktadır. İnternette pek çok cin seansları, cin çıkarma, cin kovma görüntüleri vardır. Bütün görüntüler detaylıca incelendiğinde cinlerin neler yapabildiği açıkça anlaşılmaktadır.
• İşlerini cincilerle yapanlar ve dünyasını büyülerle şekillendirenler cehennem ahalisidir. Cincilere ve büyücülere gidenler mutlaka Allah’ın azabından nasibini alacaktır.
• Cinler, insanın en yakınları için dahi çirkinliği fısıldadı.
• Her şeyi iki göze benzetmek, çevrenizdeki ve baktığınız yerlerdeki şekilleri insan ve hayvan şekillerine benzetmek, gözlerinizi kapattığınızda birtakım şekiller görüyormuş hissi, çevrenizden karartıların geçtiği hissi tüm bunlar cinlerin etkisinde olduğunuza işarettir. Korkmayınız bunlar hemen hemen her insanda olmaktadır. Bunlar doğaldır çünkü biz cinlerle beraber yaşarız.
• Dişleri fırçalama isteği, dişlerdeki tortulardan rahatsız olma, el veya birtakım uzuvlarında pislik var düşüncesi ve kirlenme hissi, burunu temizleme isteği, tırnaklardan rahatsız olma, aşırı masaj isteği gibi birtakım bedensel istekler cinlerden kaynaklıdır. Bu tarz istekleri yaydıkları enerjilerle gerçekleştirmektedirler.
Yazının tamamını okumanız için birkaç örnek verdik. Lütfen aşağıda yazılanların tamamını okuyunuz. Bu yazı bütünlük içermektedir. Cinlerin ne olduğu konusunda anlaşılmazlıkları kaldırmak içindir. Cinler, cin türleri, yaşamları, cinler alemi, çarpılma nedenleri, korunma yöntemleri hepsi detaylıca verilmektedir.
İnsanlar cinlerle ilgili araştırmayı neden yapar: *Cinler tarafından rahatsız ediliyordur.* Normal düşünemiyor kontrolden çıkmıştır. *Cinlerle irtibat kurup makul olmayan bir güç elde etme hayalindedir. *Cinleri emri altına almak isteyen zavallı tipler vardır * İstediğini elde etmek isteyen çıkarcı zalimler vardır.* Cinlerden korunmak isteyen ve nasıl korunacağını merak eden insan vardır.*Definecilerin tehlike anında ne yapacaklarını öğrenme çabaları vardır.* Cinlerin varlığının doğru olup olmadığını merak edenler vardır.*Cinler hakkında detaylıca bilgi edinmek isteyenler vardır gibi... Cinler, her insanın bilmesi gerektiği çok önemli varlıklardır. Sürekli bizlerle yaşayan yaşantımızda önemli bir güç olan bu varlıklar kesinlikle tanınmalıdır.
Cinler, kendileriyle ilgili bilgi sahibi olunmasını hiç istemezler. Çünkü onların tanınması, zaaflarının bilinmesi onların tüm etkinliğini azaltır. İnsanoğlunun yeryüzünde en az bilgi sahibi olduğu varlık insanın en büyük düşmanı olan iblistir. İblis cinlerin en büyük aşiretidir. Ve cinlerin onda dokuzunu oluşturur. Onları tanıyıp fark etmek onlardan nasıl korunacağınızı gösterecektir. Bilgilendikçe onlardan korkmanın saçma olduğunu anlayacaksınız. Ve onlardan korunma yollarını anlamamızı sağlayacaktır.
Cinlerinde erkek ve dişileri, çocukları ve aileleri vardır. Sosyal hayatları ve toplumsal ilişkileri vardır. İnsan bedeninde, günah mekanlarında, kötü ve pis yerlerde, eğlence yerlerinde, kırsal halde, şehirlerde, ıssız yerlerde, kabile halinde göçebe halinde yaşayanları vardır. Cinler her yerdedirler müthiş kalabalıklardır ve yeryüzünde onların olmadığı hiçbir yer yoktur.
Cinler insanlar gibi ikiye ayrılırlar. İnanan cinler ve inanmayan cinler. İnanmayan cinlere iblis öncülük eder. İblis kötülüğün temsilcisidir Şeytani cinlerin felsefelerinde sevgiye ve kardeşliğe dayalı anlayış yoktur. Menfaate ve ne yaparsam kar şeklindeki anlayışa bağlıdır. İlişkilerinde zorbalık, hiyerarşi ve baskı vardır. Kendi içlerinde suçlayıcılık, kabalık, hoşgörüsüzlük ve her türlü kötülük yaygınlaşmıştır. Düzen ve iyilik karşıtı felsefeleriyle tam bir kaosçu zihniyete sahiptirler. İblis, Adem yaratılıktan sonra isyan edince Allah’ın rahmetinden kovulduğunda bu kötü ruh haline düşmüştür. Bu durum Adem’e düşman olduktan sonra inançsızlığın ve hırsın oluşturduğu sevgisizlik hastalığıdır. İblis, yeryüzü tarihinin büyük oyuncusuydu. Her dönüm noktalarında ve çağ değişimlerinde ya İblis’in küresel egemenliği ya da İblis’in egemenliğinin yıkılışı vardı. İblis önceleri sadık bir hizmetkar iken cinlerin arasında huzuru sağlayan adil bir kral gibiydi. Düzenin ve iyiliğin önderlerinden iken Adem’in yaratılmasından sonra kötülüğün ve karanlığın önderi oldu. İblis, cinlerin çoğunu kendi tarafına çekti. Uyguladığı siyaset aldatma, kışkırtma ve bozgunculuktu. Cinlerin büyük bir kısmı iblis’e tabi oldular. Yeryüzünü ve hayatı sahiplenen iblis, cinleri aldatmada ayrımcılığı, büyüklenmeyi ve sahiplenmeyi kullandı. Yeryüzündeki yaşamın tek yöneticisi olarak kendini görüyordu. İblis Ademi reddettiği gibi varlığına tahammül edemedi. Adem’in soyunu yok etmek için birbirlerine kışkırttı. Bunu aile içindede, iş çevresinde de, ulusal alanda da küresel alanda da uyguladı.
İblis çeşitli cin türlerini arkasına alınca insanların düzenini bozmakta başarılı olmuştur. iblis’in hizmetkarları ve vezirleri çok farklı görevler yürütürdü. Hatta geçmiş çağlarda bu hizmetkarlara tanrılar bile deniliyordu. Hepsi de alanında uzmandı. Yaratılışları gereği var olan her maddeyi etkileyebilir veya değiştirebilirlerdi. Yeter ki Tanrı onları engellememiş olsun.
Cinlerin işi, gücü, beslenme merkezi, eğlence ve oyunları insanlardır. Cinler insanları düşman ve kendilerine tehdit olarak görürler. İnsanları hiç sevmezler ve onlarla sürekli uğraşırlar. Amacı insanları alçaltmak, aşağılamaktır. İmandan uzaklaştırarak dünya için birbirini öldüren hayvanlardan daha kötü bir ortama sürüklemektir. Kargaşa ve kaosta bırakarak Ademoğlunu çaresiz koyarak tanrıya karşı haklılığını ispatlamak istemektedir. İblis: ‘Adem’e ne gerek vardı, neden yaratıldı. Ben yeryüzünde düzeni sağlıyor, Allah için çalışıyordum.’ Düşüncesi hakimdi. Ancak kurduğu baskı ve batıl düzenini göremeyecek kadar kör olmuştu. Cinler, melekler ve tanrı iblisin kibirli tavırlarından rahatsızdı. Tanrının kararını reddeden iblis artık Allah’tan dileyemez oldu ve insanlar üzerinden geçimini sağlamaya başladı. İnsanlar, cinler için büyük bir istihdam oldu.
Şeytani cinler insanı hor görür, aşağılar,’ bir toprak parçası.’ der, İnsanı kullanılacak yönetilecek bir hayvan gibi görür. ‘İnsanlara fırsat vermeyeceksin, merhamet etmeyeceksin, baskı kuracaksın.’ der çünkü insanın egemenliğini kendilerine tehdit görürler. Çünkü saltanatlarının yıkılacağından, özgürlüklerinin sınırlanacağından korkarlar. Çünkü tanrıya yönelen ve inanan insanlar haksızlığı seçmeyip midesini doldurmayacağından şeytan beslenme ve geçim kaygısına düşmektedir. İblis, Adem konusunda tanrıya karşı geldikten sonra kovuldu ve tek geçim kaynağı insan olmuştur.
Toprağın düşmanı ateş; dostu ışık ve sudur. Tüm hayvanlar da insanlar gibidir. Hayvanların da cinleri vardır. Her hayvan türüne göre cinsine göre aynı psikolojiyi yaşayan ve yaşatan cinler vardır. Hayvanlar da haksızlık eder, başkasının eşiyle beraber olmak ister, bu durum kuşlarda genellikle kavgalara neden olur, köpek çok fazla da olsa yemeğini paylaşmak istemez ve başkasının yemesine öfkelenir. Hayvanların durumlarına yaşantılarına türlerine ve cinslerine göre hayvansal cinler vardır. Onları etkileri altına alırlar. Hayvanların da hesap günü vardır ve onlar da hesaba çekileceklerdir. Hayvanlar da esner ağızdan içeri hayvani cinler girer, gerilme hareketleriyle gerilirler vücuduna hayvani cinler yerleşir. Topraktan yaratılan her canlı cinlerin etkisine uğramaktadır. Hayvanların hepsi de Allah’ı bilirler ve onu tesbih ederler. Hayvan psikolojisi ve felsefesi üzerine araştırma yapanlar hayvanların davranışlarındaki değişimleri incelemektedirler. Onların değişen davranışlarının temelin de de cinler vardır. Büyü; gayri meşru kötü ve çıkarsal işler için Allah haricindeki varlıklardan yardım almaktır. Cinler insanları düşünsel olarak etkiler, iradelerini yönlendirir ve insanları kullanabilmektedirler. Yapıları ve enerjisel güçleri nedeniyle maddi her varlığı etkileyebilmektedirler. Büyü yapılacak kişiye ait resim, elbise, saç teli, tırnak gibi kişiyi temsil edecek tüm metaryeller kullanılarak kişi bulunur.büyücüye gelip büyü yaptıran kişilerin istekleri doğrultusunda işe koyulurlar. Cinler büyü yapılan insana genelde aynı vakitler olmak üzere sürekli giderler.O insanın içine girerler, genelde sol ayak topuğu, sol el, uykudayken agızdan, nadiren enseden ve cinsel ilişki sonrası sırttan giriş yaparlar. Vücuda giriş delikleri (ağız, burun, kulak delikleri vajina ve makattan giriş yaparlar.) Kirli tırnak uçları, açılmış ve kanamış yaralardan giriş yaparlar. Büyüde istenilenler doğrultusunda sürekli olumsuz düşünceler üretirler. Kaçınılmaz olarak hayatının seyri değişmeye başlar.
Şeytani cinler Adem yaratıldığından beri Adem’e düşmandır. Şeytani cinler cinlerin büyük bir çoğunluğunu oluştururlar. Sürekli insanlara uğrarlar. Çarşı Pazar cinleri, sokak cinleri, ev ve mekan cinleri gibi sayısız cinler bulunur.
Cinlerden insanlara asla dost olmaz. Cinler emir altına alınmaz. Her istenilen onlara yaptırılamaz.Cinlere bulaşan bir kişi tamamen cinlerin etkisi altında kalır. Düşünceleri de yönetimide iradeleri de kullanılır. Cinler insanı kullanırlar, dilediklerini yaptırırlar. İnsanların yapısı gereği araç insan, şoför cinlerdir. Süleyman Peygamberin cinleri etkisi altına alması Süleymanın kendinden değildir. Süleymanın Allah’a sadık olması nedeniyle kurduğu düzendendir. Cinlerin boyun eğişi tamamen Allahtan kaynaklıdır. Allah’ın dilemesiyle cinlerden kurtulunur. Zaten besmele ‘şeytanların şerrinden sana sığınırım.’ Kelimesinin sırrı buradandır. İnsan cinlere asla hükmedemez Allah’a sığınıldığında allah insanı korur ve cinler insana bir şey yapamaz. Cinler insana bir şey yapamadı mı ona boyun eğmeye başlar. Yani herşeyi Allah yapar. Allah’a sürekli sadık olmak, günahlardan geri durmak ve şeytanlarla mücadele etmek cinlere hükmetmenin tek yoludur. Yoksa onlarla irtibat kurmak, arkadaş olmaya çalışmak isteklerini yapmak tam tersi onlar tarafından kullanılmaya ve kötü sona işarettir. Bu nedenle cinciler acınacak haldedirler.Süleymanın yeryüzüne kurduğu düzen iyilik üzerindedir. Böyle bir düzenin insanlığa hakim olması cinler insanların egemenliği altında olmasına işaretti. Süleyman döneminde cinlerin yönetilmesi bunlardandır. İnanan cinler Süleymana tabi oldular. Çünkü Süleyman doğrucu, adil, barışçı ve adaletliydi. Yeryüzünde adil bir düzen kurdu. Bir kısım şeytanlar kötü düzenden beslendiklerinden güçsüz kaldılar ve Süleymanın düzeni altında azgınlık edemeyerek ona boyun eğdiler. Zaten kuran da Süleymanla ilgili o başarılarında küfretmedi yani cinlerden yardım almadı denilmektedir.
Bir insanın cinlerden ve şeytani cinlerden etkilenmemesi için cinleri ve neler yaptıklarını iyi bilmesi gereklidir. Cinlerden korunmak ve etkilenmemek mümkündür. Ama bunun için altın kurallar vardır. Öncelikle iyiliği tercih edip iyi ve olumlu düşüncelerle hareket etmeli ve hayatına yön vermelidir. Şunu unutmayınız olumsuz fikirler, suçlayıcı davranışlar olumsuz düşüncelerin sürekli zihinden geçmesi şeytani cin tarafından yönlendirildiğinizin işaretidir. Her ne sebep olursa olsun, suçlayıcı tavırlarda bulunmamalıdır. Kendisine düşman kimseler dahi olsa olumsuz düşüncenin kaynağı şeytani cinlerdir. İşte insan uyanık olmalıdır. Şeytani cinlerin olumsuz düşüncelerini farketmek cinlerden ve büyülerden etkilenmemenin en önemli basamagıdır. Buı olumsuz düşüncelere tepkisiz kalmak veya bu olumsuz fikirleri yıkmak için karşı fikirler üretmek cinlerin yenilgisini getirir. Olumsuz düşüncelerle mücadele etmek cinleri çok yorar ve yıldırır. Aldatıp yönetemeyeceği insanı bir süre sonra terkeder.
Her insanı kötü yola çağırmak için her bedende bir şeytani cin bulunur. Her insan doğumuna İblis öfkelenir ve bağırır çağırır söylenir. Kızarak‘Yine bir insan doğdu.’ der. Doğumla beraber İblis tarafından insana verilen bebek cin insanla bir ömrü geçirir ve aynı kader içinde olurlar. İnsanla beraber şeytani cin çocukluğun, gençliğin ve yaşamın evrelerini beraber yaşarlar.
Mesela çocukken Anneyi kaybetme korkusu, birinci olacağım ve yeneceğim tavrı, kardeşini kıskançlık gibi çocukluk tavırları cinlerdendir. Gençlikte dikkat çekme, hava atma, kavga etme gibi davranışların temelinde yine cinler vardır.
Çocukları besleyememekle korkutarak insanların üremesini engellemek ister. Oysaki insanların rızkı Allah’a farzdır. Az yada çok mutlaka yaşayacak kadar verir. Sakin olun, rızkınız konusunda Allah’a güvenin.Saldırgan ve suçlayıcı tavırlardan uzak durun.
Cinlerin temel amacı insanlar arasında ki düzeni bozmaktır. Düzen bozulunca insanlar birbirlerine zarar verirler ve insanların yok oluşuna zemin hazırlanmış olunur.
Her kötü fikir, her olumsuz düşünce, her suçlayıcı tavır şeytani cinlerdendir. Ailesine karşı kışkırtan, beğenmeyen, sürekli arzularının beklentisinde olan şeytandır. Sürekli kendi isteklerinin yerine getirilmesini isteyen şeytani cinlerdir.
Yemek yerken ağız şapırdatmasına veya yüksek sese dahi sinirlenen insan cinlerin kışkırtmalarına uğramaktadırlar.. Başkasının yediği lokmalara bakan da, bu yemek bana yetmez diyende cinlerdir. Şeker hastalarında görülen ellerde ve içte titreme cinlerin bedene girmesi hadisesidir. Genelde acıkmışlardır ve aşırı iştah ve açlık vererek besmelesiz hale getirilmiş sığınılmamış yemekten yiyecektir. Böylece bedene daha güçlü hakimiyet kurarlar. Sonrasında da insanı hırçınlığa ve saldırganlığa iterler.
Başkasının hoşuna gitmeyeceği şeyleri söylemek, gıybet etmek cinlerdendir. Çünkü böylece kendi konumunu sağlamlaştırırken, başkasını itibarsızlaştırmaktadır. Cinler ilk hayatı yani dünyayı tercih etmiş olanla arkadaş olur. İnsan, doğruluğu ve gerekli olanı yaparken Allah’tan istemeyip böyle meşru olmayan yollarla konumunu korumaktadır. Gıybet , kötüleme, kınama, başkalarının ayağını kaydırma, insanların üzerine basarak kazanma cinlerin etkisindeki inançsızın yöntemidir. Zenginlik ve rızkı için he türlü kötülüğe çağırdığında o insan ona hemen icabet eder.
Cinlerin insanlara birşeyi kabul ettirmedeki en etkili uygulama tekniği ‘sürekli tekrar’dır. Yapılması istenen şeyi sürekli söyleyerek onu bilinç altına yerleştirir. Düşünmeden, tartmadan ve onu reddetmeden yaşarken onun yanluş ve kötü isteklerini yapıveririz.
Cinleri hiç tanımayan birisine cin musallat olduğunda o insan büyük panik yaşar. Kendisini dış bir etkenin yönettiğini fark etmesine çok şaşırır ve anlam veremez. İşte dinin ve inancın ortaya çıktığı gerçeklik aslında burasıdır. Bu konularda bilgisiz insan böyle bir şeyin varlığını yeni fark etmiştir. Büyük bir telaş içinde bu konuda bilgi sahibi kimseleri bulmaya çalışır. Toplum bana ne der. Bana deli derler. Gibi düşüncelerle hemen bu durumu gerek internetten gerek dışardan araştırmaya ve bir kurtuluş aramaya bakar. Çünkü normal ve doğal yaşantısını sürdürmekte zorlanmaktadır. Kontrol dışı olduğunu ve iradesinin elinden alındığını bilir. Ya da sürekli rahatsız edilmektedir. İşte denize düşmüş çaresiz insan cincilere, büyücülere giderek yılana sarılır.
Cinlerden korunmanın farklı yollarını arayanlar, cinlerin kucağına düşmektedirler. Meşru yollar haricindeki tüm yol ve yöntemler cinlere teslim olma yöntemidir.
Cinler maddesel olmadıklarından için onlarla mücadele etme yöntemi mana (anlam)ile olur. Her insanın parmak izi farklı olduğu gibi verdiği nefes te farklıdır. Her verilen nefeste düşünsel çıktılar bulunur. Edilen dualar en güçlü nefeslerdir. Cinlerle maddesel değil manasal mücadele edilir. Mananın içinde doğru düşünce, doğru iman ve doğru hedefle olur. Mücadelede anlamlar, kelimeler ve tanrıya sığınmalarla mümkündür. Cinlerden gelen yanlış ve kötü bir düşünceyi reddederek yerine iyi bir düşünce koymakla cinlerin vesveselerini etkisiz hale getiririz. Komşusuna karşı cinsellik uyandıran bir cini reddetmek çok kolaydır.
Su ile temizlenmek, derin nefes vermek, toprağa yatmak, sakinleşmek için durmak, oturmak ve sırt üstü yatmak gibi hareketsel önlemler cinlerin etkinliğini azaltır.
Cinlerin söylenegelenler haricinde başka, Allah’tan ve dinden gayri olduklarını asla düşünmeyiniz. Cinler varlığı kesin olan ve dinen bildirilen varlıklardır.
Cinlerden iblis ailesine, yani İblis taraftarları ve soyu şeytanları oluşturmaktadır. İblis’e tabi olmuş insan karşıtı tüm cinler şeytani cinlerdir. Müslümanlar, insan düşmanı azgın cinlere şeytan demektedir. Şeytani cinlere Müslümanlar şeytan demektedir. Diğer dinlerdeki adları Hristiyanlar da vampir ve Lusifer, eski Yunanlılar da Medusa, Zerdüştlerde, Şamanizm’de her dinde şeytani cinlerin adı vardır. Şeytani cinler tanrıya karşı çıkan, Adem’e düşman olan ve tanrı ile mücadele eden kafir cinlerdir. Her din ondan bahseder. İnsanlık ve tüm kültürler, yeryüzündeki her yöre onlar hakkında mutlaka bir şeyler duymuşlardır.
Adem, yaratıldığında dünyaya cinler hakimdi. Allah dilediğini kendine yakın tutabilirdi. Sırf dünya yaşamı onlara aitti. Adem’in varlığına saygı göstermeyen iblis evrenin ellerinden alındığını düşünerek ve küçümseyerek Allaha isyan etmiş oldu. Dünyayı insanlarla paylaşamayan iblis Allah’a asi olmakla halifeliğinden de oldu. Allah aşağıda olan bilgisiz cahil çaresiz ve içi boş insanı iblis’e karşı yüceltti. Bununla ‘Benim dilediklerim yücelir, dilediklerim alçalır.’ gerçeğini öğretti.
İblis, Allah’ım bana izin ver kim üstün göstereyim o topraktan yaratıldı. O’nu sana düşman yaparım dedi Allah ta hayır! Benden isteyen, bana sığınan ve bana yönelen Salih kullarıma sen hiçbir şey yapamazsın dedi. Burada insanın tercihi, tercihi sonrası isteği önemlidir. Allah’tan isteyenlere Allah verecektir. Dünyayı isteyene dünya ahreti isteyene ahiret verilmek üzere yaşam sürdü geldi. Şeytan denen cin o gün bu gündür insanlara düşmandır.
Şeytani cinler, kıyamete kadar insanları kandırmaya küfre sokmaya yalanlarla vaatlerde bulunmaya devam etmiştir. Şeytani cinler insanları yapayalnız çaresizlik içinde bırakırlar. Dine ve insanlığa ters olan ne yaparsak bilmeliyiz ki cinlerin parmakları vardır. Bizi yönlendirense cinlerin ta kendileridir.
Sadece onun yardımıyla tüm engelleri aşabileceğimizi düşünmeli ve ondan yardım dilemeliyiz. Çok şahit olduk, kocasıyla mutlu olmak için cinlerden yardım bekleyen onlara giden kadınlar görüyoruz. Mutlu olması, yuvasının düzelmesi şöyle dursun aksine cinlerin oyuncağı oldular ve yuvaları param parça olmuştur.
Cinler mana olarak sesini duyurur ve düşünsel hareket ederler. Bir çeşit düşünceyi yönlendirme gücüne sahiptirler. İlk başta anlaşılamasa da bir süre sonra yanlış düşüncelerle yanlış hedefe doğru gittiğinizi fark ettiğinizde cinler tarafından yönlendirildiğinizi anlarsınız. Cinlerden kurtulmanın ilk önemli aşaması onları fark etmenizdir. Onları kendi üzerinizde fark ettiğiniz zaman aslında sorunun büyük bir kısmı çözülmüş olur. Siz artık onun her dediğine uymayacağınızdan o’nun etkinliği zamanla azalır ve sizi tamamen terke eder.
Cinlerin en tehlikelisi iblistir. Ademoğluna öfkeyle düşmandır. Bu düşmanlıkta diğer cinlere öncülük eder. İblis’in kabinesi ve ona bağlı halkı ne kadar çalışırsa çalışsın önce amacına ulaşıyormuş gibi görünse de Tanrı zamanla gerçekleri göstererek onun yalancı ve batıl olduğunu gösterir. Allah dilediğinde İblis’in tüm kirli oyunlarını boşa çıkartır.
Bir olay gerçekleştiğinde İblis görünene aldanır ve batıl ve yalanı hemen yayar. Gerçek ise sonradan ortaya çıkar. Yalan dört nala giderken arkadan yavaşça gelen gerçekler batılı devirir. Bu arada iblis çok kimseyi saptırmıştır.
Farklı lisanlarda söylense de Lusifer (şeytan) (iblis) hepsi aynıdır. Kötülüğün önderi Lusifer’den yardım isteyenlere şeytanlar tarafından yardım edilmektedir. Allah’tan yardım isteyenlere de Allah yardım etmektedir. Şeytana sığınana şeytan hükmeder. Allah’a sığınana Allah hükmeder. İnsanın düşmanı şeytana mı sığınıp yardım dilemek doğrudur. İnsanın dostu Allah’a mı sığınmak daha doğrudur. Her ne kadar şeytan insanın dünyalık menfi isteklerini yerine getirse de sonunda insanı rezil eder ve kötü sonuca götürür. İnsanlığa yaptığı zulmü de ölüm sonrasına gider. Ama Allah’tan isteyen hem dünyada hem ahrette kazanır. Şeytana mı sığınmak yoksa Allah’a mı sığınmak gereklidir. İşte dünyadaki temel amaçlarınızı büyük hedeflerinizi, neyi sevdiğinizi kontrol ederseniz kime sığındığınız ortaya çıkacaktır.
Lusifer’den yardım isteyeceğinize Allahtan isteyin. Birinin yolu batıl diğerininki haktır. Lusifer’e inandığınız gibi Allah’a da inanın. Onun varlığı ne kadar gerçekse ve ne kadar çok görüntü ve olaya şahit olduysanız tanrı da o kadar gerçektir.
İnsan Allahtan bir şey istediğinde ve veya sığındığında hemen o şeyin sonucunu bekler. Bu acil beklemek insanı imanda şüpheye düşürür. Allah’ın işleri yavaş ve kuralına uygun adetine göre gerçekleşir. Herşy neden sonuç içinde oluşur.
Şeytan ise isteği hemen gerçekleştirir. Tüm fizik kurallarına karşı beklenen hemen oluverir. Ancak sonuç ve akıbet vahimdir. Zaman içinde olumsuzluklar başlar. Kötü sonuca doğru gidilir.
Şu gerçektir ki şeytan insanı sevmez. İnsanla işbirliği de yapsa mutlaka sonuçta onu kötü sonuca götürmeye çalışır.
Allah’tan gayri tüm dileklere şeytan sahiplenir.
İnsan kendi isteğiyle iradesini başkasına devretmeyi kabul ettiğinde onu hemen bir şeytan sahiplenir. Hipnoz, cincilere gidenlerin yaşadıkları haller tamamen bu duruma örnektir. Bedene girip yöneten istekleri yapan şeytandır. Şeytana tevekkül edeceğine Allah’a tevekkül et
Kendi isteğiyle Allah’a teslim olanı Allah teslim alır. Allah’;a teslim olup ona güvenmeye tevekkül denir. Bunu fark edemeye bilirsiniz ancak Allah mutlaka sizi iyi sonuca ulaştırır. Şeytan gibi arada size zulmetmez. Allah’ın işleri yavaş yavaş usulüne uygun doğru adımlarla doğru sonuca yönelik gerçekleşir.
Allah şeytani cinlerin saldırısından hepimizi korusun...Çünkü onlardan koruyacak onlardan çok çok daha üstün varlık Allah’tır. Onlara karşı Allah’tan yardım dilemek bedenin yönetilmesinde şeytanların etkisiz kılınıp meleklerin egemen olması demektir. Allah’a sığınandan şeytan kaçar. Melek gelir. İnsanı yönetmek ve korunmak meleğin işi olur. Allah meleklerle insan ve insanlık için daima iyi olanı seçer.
Defineciler şunu iyi bilmeliler. Definecilerin amacı kısa yoldan zengin olmaktır. Dünyayı ve dünyanın içindekileri isteyen insan aslında ahirete sırtını dönmüştür. Bu dünya hayatını ve zevklerini arzulamaktadır. Öncelikle böyle bir yanlış yoldan dönmelerini tavsiye ederiz. Bu söylediklerimizi beğenmeyecekler ve yollarına devam edeceklerdir. Cinler dünya hazinelerini kolayca insanlara bırakmazlar. Amacı hazineyi sahiplendiklerinden değildir. O hazinelerin onlara hiçbir faydası yoktur. Ama bu hazineleri alacak kimselerin yanına gelir imanları karşılığında hazineyi verme telaşındadırlar. Cinlerin istekleri yapılır, küfür ve şirk işlemleri, uyduruk dualar, tütsüler, hayvanlar ve kan akıtmalar ve kurban kesmeler gibi işler yapılırsa hazine karşılığında imanları alınır. Allah’a karşı bu tavırlarıyla elde ettikleri kazançtan asla hayır gelmez. Dünyaları ziyan olduğu gibi ahretlerini de kana bulamışlardır. Hazine peşinde koşanlar, mal karşılığında cinlere imanlarınızı vermeyiniz. Allah’a dua ediniz. Ondan yardım dileyiniz. Allah dilemedikçe o size yaklaşamayacaktır. Hazineyi görüp cinler kendini gösterdiği anda ezan bile okumanız onları kaçırır. Siz Allah’a güvenip korkmadığınız sürece onlar korkup kaçacaktır. Hazineyi ve kendinizi içine alacak sığınma dualı çember bile yetecektir. Bir dal ile çember çizerken Besmele, Fatiha, Nas hatta ‘Allah’ım bu sınırın içine şeytanların yaklaşmasından sana sığınırız. Bizleri koru.’demeniz yetecektir. Asıl tehlike hazineyi aldıktan sonra başlar. Cinler define ekibini birbirine karşı kışkırtır. Kaçma planı yapanda olur bertaraf etme planı yapan da. Güveni sarsmaya çalışır. Para ele geçince parayı çar çur ettirecek işler bile yaparlar.
Tanrı, İblis’e karşı ‘Sen benim dilediklerime zarar veremezsin ve benim seçtiğim kullarım kazanacaktır.’ demiştir. İnsanlar ve cinler arasındaki üstünlük tartışması anlamsız ve saçmadır. Tanrının hiç hoşnut olmadığı şeydir. Kibirlenmek tanrıyı devreden çıkarmak demektir. Her şeyi kendinizin yaptığını iddi etmektir. Tanrı yeni bir canlı yaratsa salyangoz veya kaplumbağa gibi çaresiz bir canlı olsa ve insana buna secde et boyun eğ dese insan ne yapacaktır acaba. Emri ilk alan insanlar secde etse bile gelecek nesil o varlıklara zulüm mü edecektir. Muhtemelen öyle olacaktır. Bundan dolayı bir Damla karışık sudan yaratılan, çaresiz ve aciz olan insan tanrının verdiklerinden dolayı kibirlenme batağına asla düşmemelidir.
Cinler dünyaya ve içindeki güzelliklere sırtını dönmüş insana hiçbir şey yapamazlar. Onları aldatma kapısı kapalıdır. Ne kadar uğraşsalar da bu güvenlik duvarını kıramazlar. Ama dünyayı tercih etmiş kişi cinlerle beraber olur. Geçimi haricinde mal ve dünyaya sahip olmak için hırsla çalışan insanlarla etkili bir şekilde beraberdir. Her türlü fitne, kirli oyun, gıybet, iftira, insanların üzerine basarak zulmederek kazanma yollarını dener. Çünkü o dünyayı seçerek ahreti reddetmiş ve inanmayan olarak yaşamaktadır. Bilin ki şeytani cinler inanmayanlarla beraberdir.
jale isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Seçenekler Arama
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


gizli ilimler gizli ilim
Tüm Zamanlar GMT +4.5 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 13:17.


Powered by vBulletin® Version kapalı
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
SEO by vBSEO 3.6.0
YASAL UYARI : İçerik sağlayacı paylaşım sitelerinden biri olan Ruhani.Net Adresimizde 5651 Sayılı Kanun'un 8. Maddesine ve T.C.K'nın 125. Maddesine göre TÜM ÜYELERİMİZ yaptıkları paylaşımlardan sorumludur. Ruhani.Net hakkında yapılacak tüm Hukuksal Şikayetler, Yöneticilerimiz ile iletişime geçilmesi yada iletişim formunu doldurulması halinde ilgili kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde Ruhani.Net yönetimi olarak tarafımızdan gereken işlemler yapılacak ve size dönüş sağlanacaktır. her yürlü sorunlar için email ; ruhaninet@gmail.com
sakarya escort sakarya escort sakarya escort sakarya escort serdivan escort izmir escort eporner